• Sonuç bulunamadı

GERÇEK MÜMİNİN VASIFLARI

Belgede Hucurât Sûresi Tefsiri (sayfa 177-181)

اوُ َ א َ َو ا ُ אَ ْ َ ْ َ ُ ۪ ِ ُ َرَو ِ אِ ا ُ َ ٰا َ ۪ ا َن ُ ِ ْ ُ ْا אَ ِإ

١٥

َن ُ ِدא ا ُ ُ َכِ ۨوُأ

ۘ

ِ ا ِ ۪ َ ۪ ْ ِ ِ ُ َأَو ْ ِ ِ اَ ْ َ ِ

15 – Müminler ancak o kimselerdir ki Allah’ı ve Resûlü’nü tasdik eder ve sonra da hiçbir şüpheye düşmezler. Allah yolunda mallarıy-la, canlarıyla mücâhede ederler. İşte imanına bağlı, gerçek müminler bunlardır.

ا ُ אَ ْ َ ْ َ ُ ۪ ِ ُ َرَو ِ אِ ا ُ َ ٰا َ ۪ ا َن ُ ِ ْ ُ ْا אَ ِإ

Müminler ancak o kimselerdir ki Allah’ı ve Resûlü’nü tasdik eder ve sonra da hiçbir şüpheye düşmezler. Mümin nasıl olur, denilirse: Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah ve Resûlü’ne iman etmişlerdir, yani dille-riyle ikrar ettikleri gibi kalpledille-riyle de sağlam inanmışlar, sonra da şüpheye düşmemişlerdir. Demek ki iman etmek için önce kalp-ten şüpheyi atmak şart olduğu gibi, ileride devamı için şüpheden uzak olmak da şarttır.

ِ ا ِ ۪ َ ۪ ْ ِ ِ ُ َأَو ْ ِ ِ اَ ْ َ ِ اوُ َ א َ َو

Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla mücâhede ederler. Yani Allah’a itaat yolunda her türlü zahmet ve sıkıntıya göğüs germektedirler. Mallar ve canlar ile cihad, mâlî ve bedenî her türlü ibadeti içine alır.

َن ُ ِدא ا ُ ُ َכِ ۨوُأ

İşte imanına bağlı, gerçek müminler bunlardır.

İman davasında sâdık, yaptıkları ikrara kalpleriyle ve fiilleriyle içten bağlılık göstermiş samimi Müslümanlardır. Yoksa öldürül-mek korkusu ve kazanç elde etöldürül-mek ümidi ile Müslüman olanlar, sâdık değildir.

Bu âyette Yüce Allah kâmil müminleri üç sıfatla niteledi.

İşte kim bu sıfatları kendinde toplarsa, o gerçek ve sâdık mümin-dir:

1– Sâdık müminler onlardır ki; Allah’ın mevcudatı yoktan var ettiğine, var olan her şeye güç yetirdiğine, gizliyi ve gizlinin de gizlisini bildiğine, kalplerdeki gizlilikleri ilmi ile kuşattığına, göğüslerdeki sırları bildiğine, lütuf sahibi olduğuna ve her şeyin kendisine döneceğine, kendi zatından başka her şeyin yok olaca-ğına, mahşer gününde herkesin O’nun huzurunda toplanacağına inanırlar.

2– Doğru müminler, Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed’in (sal-lallahu aleyhi ve sellem) Peygamberlerin sonuncusu ve önderi olduğu-na, Rabbinden gelen bütün hükümleri insanlara tebliğ ettiğine, Allah’ın kulu olup bütün insanlara gönderilen bir elçi olduğuna, kendi hevesinden bir şeyler söylemediğine, söylediği her sözün Allah tarafından kendisine vahyedilen şeyler olduğuna inanır-lar.

3– Gerçek müminler, bu zikredilenlerden hiçbir şeyde şüpheye kapılmazlar. Onların bu imanlarını fırtınalar sarsmaz.

Rüzgârlar sağa sola itmez. Allah ve Resûlü’ne iman etmişlerdir.

Onların imanları bir art niyet veya maddî menfaat esasına da-yanmamaktadır. Kendilerine bir şey verilirse razı olurlar. Bir şey verilmediği zaman münafıklar gibi öfkelenmezler.

4– Kâmil müminlerin bir diğer özelliği de; Allah yolunda

malla ve canla cihad etmeleridir. Çünkü cihad; imanın delili, işareti, esası ve mihenk taşıdır. Îman, dili oynatarak söylenen bir söz veya kelime oyunu yaparak sarf edilen bir konuşma değildir.

O ancak nefse, düşmana ve İslâm düşmanlarına karşı yapılan bir cihaddır. İslâm daveti; dünya menfaati elde etmek için yapılan bir cihad değil, bilakis Allah yolunda ve i’lâ-yı kelimetullah uğrunda yapılan bir cihaddır. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)

Efendimize; kahramanlık uğruna savaşan adamdan, hamiyyet uğruna savaşan adamdan ve riyakârlık uğruna savaşan adamdan hangisinin Allah yolunda savaşmış olduğunu sormuşlar, cevaben şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kelimesinin/dininin üstün olması için savaşan kimse Allah yolundadır.”183 Allah’ın kelimesinin üstün olması; insanların serbest irade ile Allah’ın dinine bağlı olup, hürriyet içerisinde başkalarını Allah yoluna davet etmeleri, kendilerini bu yolda hiçbir şeyin engellememesi demektir. İşte bu anlatılan vasıflara sahip olan kimseler imanlarında ve davala-rında sâdık olan kimselerdirler.184

Cihad

Cihad

َ َ َ

“c-h-d” kökünden türemiş, Arapça bir kelime olup, her türlü meşakkat ve zorluğa göğüs gerip, çalışmak, çaba-lamak ve gayret etmek gibi mânâlara gelir.

Diğer bir açıdan o, insanın güç ve kuvvetini sonuna kadar sarfederek her türlü meşakkati göğüsleyip belli bir hedefe yürü-mesi mânâsını ihtiva eder ki, bu tarif cihadın dinî mânâsına daha yakındır.

Başka bir ifadeyle cihad, Allah ile kullar arasındaki engelleri kaldırmaktır.

183 Buhari, Cihad, 15; Müslim, İmaret, 149-151.

184 Muhammed Mahmud Hicazi, a.g.e.

Gerçek Mü'minin Vasıfları

Allah yolunda yapılan bütün çalışmalar, Allah’ın adı/dini yükselsin, herkes duysun ve bilsin diye gösterilen gayretler, O’-nun dini İslâm’ı savunmak için ortaya konan çabalar bütünüyle

‘cihad’ diye isimlendirilir. Bedeniyle, malıyla cihad edene veya mânevî yönünü olgunlaştırmak için çaba sarfedene ‘mücâhid’ de-nilmektedir.

Müminin, Allah tarafından kendisine emânet olarak verilen bedenini, malını ve zihinsel imkânlarını Allah yolunda harca-ması ve İslâm yolunda kullanharca-ması cihaddır.

Diğer bir tarife göre cihad; hayatın gayesi olarak Allah’a kul-luk etmek, dînî emirleri öğrenip Allah ve Resulünün koyduğu ölçülerin hayatımıza uygulanmasına çalışmak, İslâm’ı diğer in-sanlara tebliğ etmek, yani iyiliği emredip kötülükten sakındırma-ya çalışmak, başta kötülükleri emreden nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek, İslâm ülkesini ve Müslümanları her türlü tehlike ve saldırılara karşı savunmak ve bu konuda gerektiğinde savaşmaya kadar kapsamlı bir anlam taşımakta; kalp, dil, el ve silah gibi her vasıta ile yapılabilmektedir.

Cihadın savaştan ibaret olduğunu düşünmek gerçeği yansıt-madığı gibi, cihada yalnız savaş anlamının verilmesi, Kur’ân ve Sünnet’te ifade edilen anlam ve kapsamı bakımından eksik ve yanlış sayılır.

Belgede Hucurât Sûresi Tefsiri (sayfa 177-181)