• Sonuç bulunamadı

2.4. Doğrudan Yabancı Yatırımların Ekonomik Etkileri

2.4.1. Genel Ekonomik Etkiler

Doğrudan yabancı yatırım, mevcut olmayan sermaye, teknoloji ve yönetim kaynakları sağlayarak ev sahibi ekonomiye olumlu bir katkı sağlayacaktır. Bu tür kaynak transferleri ile ev sahibi ekonominin ekonomik büyümesi teşvik edilebilmektedir. Sermaye söz konusu olduğunda, çok uluslu işletmeler uzun vadeli projelere yatırım yaparlar ve böylece risk alırlar. Alınan risk ile elde edilmek istenen kar ise projenin başarılı olmasıyla paralellik göstermektedir. İşletmeler açısından bakıldığında en yüksek sermaye getiri oranının elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bu durum neticesinde birçok iktisatçı tarafından uluslararası sermaye akışının serbest bırakılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Uluslararası serbest sermaye hareketi ile ev sahibi ülke firmaları içerisinde mevcut olmayan birçok mali kaynaklar çok uluslu şirketlerinin mali gücü nedeniyle desteklenme olanağı elde edecektir. Ayrıca sermaye girişleri DYY şeklinde gerçekleştiğinde, DYY ile yerli yatırım arasında bire bir ilişki ortaya çıkmakta ve DYY‟nin iç yatırımı tamamlayıcı etkisinin olduğu söylenebilir.

45

DYY girişlerinde bir birimlik artış, ev sahibi ekonomideki toplam yatırımın bir birimden fazla artmasıyla ilişkilidir (Kurtishi-Kastrati, 2013: 27).

Ekonomik büyüme üzerinde teknolojik ilerlemenin önemli rol üstlendiği yaygın olarak kabul edilen bir görüştür. Aynı zamanda teknolojik gelişme ekonomik kalkınma ve sanayileşmeyi teşvik etmektedir. Bununla birlikte, özellikle az gelişmiş ülkeler yerli üretim teknolojilerini geliştirmek için gerekli olan araştırma ve geliştirme kaynakları ve becerisine sahip değillerdir. Bu nedenle DYY yoluyla teknoloji transferinin ev sahibi ülkenin üretim ve ekonomik büyüme göstergeleri üzerinde olumlu katkılarının olduğu bilinmektedir. Ekonomik büyümeye etki eden bir diğer unsur ise yönetim kaynaklarının sağlanmasıdır. DYY aracılığıyla elde edinilen yabancı yönetim becerileri, ev sahibi ülke için önemli faydalar sağlamaktadır. Son yönetim teknikleri çerçevesinde eğitilen yabancı yöneticiler, ev sahibi ülkede DYY yapılan işletmelerin verimliliğinin artırılmasına yardımcı olabilirler. Ortaya çıkan verimlilik artışı da uzun dönemde ekonomik büyümeye olumlu katkılar sağlar.

DYY‟ın sağladığı bir diğer fayda ise, ev sahibi ülke kaynakları ile gerçekleştirme olanağının eksik kaldığı istihdam düzeyini artırarak mevcut ülkenin iş olanaklarını artırmasıdır. DYY‟nin istihdam üzerindeki etkileri hem doğrudan hem de dolaylı şekilde gerçekleşmektedir. Yabancı bir çokuluslu şirketin ev sahibi ülke vatandaşları içerisinden bir grubu istihdam ettiğinde doğrudan etkiler ortaya çıkmaktadır. Dolaylı etkiler ise, yabancı yatırımların sonucu olarak yerel tedarikçiler bünyesinde yaratılan işler ve çokuluslu şirket çalışanları tarafından artan yerel harcamalar nedeniyle iş yaratılmasıyla oluşmaktadır. DYY sağladığı istihdam artırıcı faydaların yanı sıra bir takım istihdam azaltıcı etkileri de görülebilir. Örneğin, ev sahibi ülkede yerleşik halde faaliyet gösteren bir işletmenin satın alınması şeklinde gerçekleştirilen DYY, işletme verimliliğini artırmak amacıyla işletme bünyesinde yeniden yapılandırmaya giderek mevcut personelin değiştirilmesini tercih ederek yabancı yönetici istihdamı gerçekleştirebilir. Bu durumda yabancı yatırım yapan işletme ev sahibi ülke istihdamını azaltmış olacaktır. Ancak böyle bir durumda bile, ilk yeniden yapılandırma faaliyeti bittiğinde, yabancı firmalar tarafından yönetilen işletmelerin istihdam oranları yerli firmalara göre daha hızlı büyüme eğiliminde olacaktır (Hill, 2000: 267-268).

DYY bir diğer etkisi ise ödemeler dengesi üzerinde ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda bu etki ev sahibi hükümet için önemli bir politika aracıdır. Bir ülkenin

46

ödeme dengesi hesapları, hem ödemelerini hem de diğer ülkelerden kazançlarını izleme olanağına sahiptir. Bu nedenle hükümetler, ülkelerinin ödemeler dengesi bilançosunun cari açık verdiği noktada endişe duymaktadırlar. Cari hesap, mal ve hizmetlerin ihracatını ve ithalatını incelemekte ve mal ve hizmet ithalatının ihracattan daha fazla gerçekleşmesi durumunda cari açık ile karşılaşılmaktadır. Bu nedenle, cari işlemler açığının uzun vadede tek çözüm yolu, varlıkların yabancılara satılmasıdır. Bu duruma, 1980‟lerden beri devam eden ABD cari hesap açığının ABD varlıklarının istikrarlı bir şekilde satışıyla finanse edilmesi örnek olarak verilebilir (Hill, 2000: 268). DYY‟nin üç potansiyel ödemeler dengesi etkisi vardır. İlk olarak, bir çokuluslu şirket yabancı bir iştirak kurduğunda, ev sahibi ülkenin sermaye hesabı başlangıçtaki sermaye girişinden yararlanır. Ancak bu tek seferlik bir etkidir. İkincisi, eğer DYY mal ve hizmet üretiminde bir ithal ikameci niteliği taşıyorsa, bu durumda DYY ev sahibi ülkenin ödemeler dengesinin iyileşmesine katkı sağlayacaktır. Buna örnek olarak, Japon otomobil firmalarına ait İngiltere ve ABD‟deki DYY şirketleri bu ülkelerde Japonya‟dan yapılacak olan ithalatı azaltabilir. Ev sahibi ülkenin ödemeler dengesine yönelik üçüncü potansiyel fayda ise, çok uluslu şirketin mal ve hizmetleri diğer ülkelere ihraç etmek için yabancı bir şirket kullanması durumunda ortaya çıkmaktadır (Kurtishi-Kastrati, 2013: 29).

DYY ve çokuluslu şirketlerin varlığı ev sahibi ülkede rekabet açısından da bir etki ortaya çıkarabilmektedir. Yabancı işletmelerin varlığı, ülke içi rekabeti teşvik ederek ekonomik gelişmeye büyük ölçüde yardımcı olabilir ve böylece daha düşük fiyatlara ve daha verimli kaynak tahsisine yol açabilir. Bunun tersine, çokuluslu şirketlerin ülkeye girişi ile ev sahibi ülke piyasalarında yoğunlaşma düzeyi rekabete zarar verebilecek şekilde artabilmektedir. Dünya genelindeki pazar yoğunluğu, 1990‟ların başından bu yana küresel şirket yapısını yeniden şekillendiren bir birleşme ve satın alma dalgası nedeniyle önemli ölçüde artmıştır. Birleşmeler genellikle verimlilik artışları yaratırken doğrudan rekabeti sınırlandırdığı düşünülür, ancak bunun kanıtı kesin olarak belirlenmemiştir. Ayrıca, büyük ölçüde DYY‟ı çeken bir özelleştirme dalgası da vardır ve bu da rekabet üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Buna ek olarak, artan yoğunlaşmanın rekabet üzerinde eğer doğrudan bir etkisi varsa sektöre ve ev sahibi ülkeye göre farklılık göstermektedir. Ancak doğru tanımlanmış pazarlarda yüksek seviyelerdeki yoğunlaşma, giriş ve çıkışların önündeki engeller düşükse veya alıcılar kendilerini daha yüksek fiyatlardan korumak için iyi bir

47

konumda bulunuyorsa, rekabetin azalmasına neden olmaz. Bunun yanı sıra, yabancı rakiplerin güçlü performans göstermesi, daha az üretken yerli işletmelerin yerini almasına izin verilse de sağlıklı bir rekabet derecesini korumaya yönelik politikalar yürürlükte olmalıdır (OECD, 2002: 15-16).

Benzer Belgeler