• Sonuç bulunamadı

87

Dünyadaki sosyal yardım uygulamaları, ülkelerin benimsedikleri refah sistemlerine, ekonomik yapılarına ve siyasi anlayışa göre farklılık göstermektedir. Aynı kıta ülkesi olmasına rağmen birbirinden tamamen farklı sosyal yardım programları uygulayan ülkelerin, sosyal yardım uygulamalarındaki hedef kitle ve içerikleri de uyumlu olmayabilir. ABD kıtasında Kuzey Amerika ülkeleri olan ABD ve Kanada, yüksek gelir grubunda olmalarına, aynı refah tipolojisiyle karakterize edilmelerine ve aynı coğrafyada yer almalarına rağmen, benzer olmayan sosyal yardım programları uygulamaktadır.

ABD’de en yoksul kesimin hedef kitleyi oluşturduğu sosyal yardımlar, Kanada’da daha geniş bir kitleyi içermektedir. Latin Amerika ülkelerinden Meksika ve Brezilya ise, gelişmekte olan ekonomilerin ortak özelliğini sosyal yardım programlarına da yansıtmaktadır. Sosyal yardımların eğitim, sağlık ve gıda alanlarına yoğunlaşması ve öne sürülen şartların yerine getirilmesi şartıyla verilmesi, gelişmekte olan ekonomilerin ihtiyacı olan işgücünün kaliteli yetişmesini amaçlamaktadır. Bu şekilde, sosyal yardımların ülke ekonomisine getirdiği maliyetin uzun dönemde beşeri sermaye yatırımı olarak geri dönüşümünün sağlanacağı ve üretimin artırılarak gelir düzeyinin yükseleceği savunulmaktadır. Yoksul, muhtaç veya sosyo-ekonomik özelliklerinden dolayı ekonomik yaşamdan dışlanmış kişilere verilecek sosyal yardımlar, fertleri sosyal ve ekonomik açıdan güçlendireceği görüşü yaygındır. Meksika ve Brezilya’da yürütülen sosyal yardımların etkinlik analizinin yapılması, sosyal yardım alan birey ve ailelerin izlenmesi, bu ülkelerin gelişmekte olan ekonomiler olmasından kaynaklanmaktadır. İsraf olarak nitelendirilen ve etkin kullanılmayan kaynaklar, sosyal yardımlardan beklenen etkiyi oluşturamayacağı gibi refah kaybının daha da artmasına sebep olacaktır.

Diğer yandan Amerika kıtasına göre, çok daha geniş sosyal yardım imkânları bulunan Avrupa ülkeleri de birbirinden ayrışmaktadır. Sosyal koruma sisteminin ilk inşa edildiği ülkelerden birisi olan İngiltere, özellikle 1990’lı yıllardan sonraki uygulamalarıyla liberal refah sistemi uygulamalarına daha fazla yaklaşmıştır. Almanya ve İsveç örneklerinde ise, sosyal yardım uygulamalarında refah tipolojisinin etkisi açıkça görülmektedir. Almanya’da geniş sosyal yardım programları mevcuttur, ancak istihdam odaklı ve sisteme yaptığı katkıya göre faydalanılan sosyal yardımlar bulunmaktadır. İsveç’te ise, vatandaşlık temelli ve tüm vatandaşlara eşit yarar sağlayan bir sosyal yardım programı yürütülmektedir.

88

İsveç refah sisteminin örnek gösterilmesi, sistemin refah adaletini sağlamasından ziyade, her bireye sağlana yüksek kalitedeki sosyal koruma sisteminden kaynaklanmaktadır. İsveç’in yüksek gelir ekonomiler arasında yer alması ve kamu hizmetlerinin vergilerle karşılanması, cömert ve kapsamlı sosyal yardım programlarına olanak sağlamaktadır. Ancak İsveç’in demografik yapısı, refah harcamalarını artırıcı bir etki oluşturmaktadır ve bu etki 2050 yılına kadar da artarak devam edecektir. Yaşlı nüfusun artışıyla birlikte, sosyal yardım harcamalarının da içinde yer aldığı kamu harcamalarının finansmanında sorun yaşanması yüksek bir olasılıktır. Bu nedenle, sosyal yardımların cömert veya kapsamlı oluşu sosyal yardım sistemi için olumlu bir özellik gibi görülmesine karşın, refah artışı sosyal yardımların etkinliğiyle ilişkilidir.

89

BÖLÜM 4

TÜRKİYE’DE SOSYAL YARDIM PROGRAMLARI

4.1 Giriş

Türkiye’de sosyal yardımlar, tarihsel geçmişten gelen hayırseverlik ve dayanışma ilkesiyle yürütülmüş olmasına rağmen, 20. yüzyılda hayırseverlik duygusuna yoksul, yoksulluk ve muhtaçlık durumlarının kişinin kendi suçu olduğu yaklaşımı hâkimdir. Kurumsal bir yapının kurulamamış olması, ülke ekonomisinin kırılganlığı, kaynakların etkin ve adil paylaşımının yapılamaması, siyasi, ekonomik ve sosyal karakteristiğinden dolayı eğitim, sağlık gibi refah hizmetlerinden dışlanma gibi birçok sebep, dezavantajlı grup olarak kabul edilen kesimin taleplerinin görmezden gelinmesine sebep olmuştur. Sosyal yardım anlayışının rasyonel, hak prensibine dayalı ve düzenli bir sistemle işleyiş süreci, ekonomik büyümenin yanı sıra her bireyin sosyo-ekonomik özelliklerinden bağımsız refahtan adil paylaşım alması gerektiğine dair görüşün geçerli olmasıyla başlamıştır.

Bu bölümde Türkiye’de sosyal yardımların geçmiş dönemlerdeki uygulama örnekleri, sosyal yardımlara bakış açısıyla açıklanmıştır. Ekonomik krizler, ülkedeki ekonomik potansiyelin yetersiz kullanımı, sermaye, yatırım, üretim ve istihdam sürecinde yaşanan problemler, Türkiye’de alt ve orta gelir grubundakilerin refah kaybını artırırken, dezavantajlı özelliklere sahip bireylerin sosyal ve ekonomik yönden desteklenmemesi, bu bireylerin mevcut refah düzeylerinin düşük olmasını kalıcı hale getirmiştir. Tezin bu bölümünde Türkiye’de sosyal yardım uygulamalarının tarihsel süreci sosyal yardımlarda gerçekleşen anlayış değişikliğiyle birlikte analiz edilmiştir. Türkiye’de ekonomik büyüme süreciyle sosyal harcamalara ayrılan payın artmasının, alt ve orta gelir grubundaki bireylerin ve yoksul, bakıma muhtaç, sosyo-ekonomik açıdan eşitsizlik yaşayan fertlerin hedef kitle olarak seçilmesiyle ilişkisi ortaya konulmuştur.

90

Türkiye’de 2000’li yıllardaki ekonomik göstergelerinin sosyal harcamalarda yer bulmasıyla, refah değişkenleri olan göstergelerdeki değişimin izlendiği bu bölümde, sosyal yardımlara ayrılan kaynağın kısa vadede maliyet olarak kabul edilse de, doğru ve rasyonel bir hedefleme mekanizmasıyla yürütülen sosyal yardımların beşeri sermayeyi güçlendirerek toplumsal refah üzerindeki olumlu etkisinin olduğu iddia edilmektedir. Meksika ve Brezilya ülke örneklerinde olduğu gibi, gelişmekte olan ülkelerde eğitim ve sağlık alanında yapılan kamu harcamalarının yanı sıra, hedefleme mekanizmasının sosyo- ekonomik ve demografik özelliklere göre yapıldığı sosyal yardımların ülke gelirini artıracağı ileri sürülmektedir.