• Sonuç bulunamadı

Gemi Adamları 124 

Belgede Yük alacaklısı hakkı (sayfa 137-140)

B. ALACAKLI 118 

5. Gemi Adamları 124 

Kurtarma yardım faaliyeti, genellikle denizcilik alanındaki bilgi ve deneyimini kullanarak ve hatta bazen hayatını da tehlikeye atmak sureti ile gemide bulunan kaptan ve diğer gemi adamları tarafından yapılmaktadır. Bu sebeple kurtarma yardım ücretinden, donatanınkinden bağımsız olarak bunlara da pay verilmesi icap eder. Esasında bu durum kurumun etkinliği açısından da bir zorunluluktur. Zira günümüzde donatan yalnızca sermayedar sıfatı ile deniz ticaretine dâhil olmakta ve gemisini bu şahısların kontrolüne bırakmaktadır. Diğer bir ifadeyle yolculuk sırasında kurtarma yardım faaliyeti çoğu halde kaptan ve diğer gemi adamları tarafından yapılmaktadır. Hatta bazı hallerde bizzat Kanun, kurtarma yardım yapılmasını gemi adamlarına bir yükümlülük olarak vermektedir. Örneğin Denizde Can ve Mal Korunması Hakkında Kanun’da kaptana bu yönde bir takım görevler yüklenmektedir. DCMKHK m. 10/ I’e göre çatışan gemilerin kaptanları, çatma yüzünden gemilere ve içindeki kimselere gelecek zararları önlemek veya azaltmak için, kendi gemilerini ve içinde bulunan gemi adamlarını ve yolcuları ciddi bir tehlikeye atmaksızın mümkün olan her yardımı yapmakla ödevlidirler. Bundan ötürü çatışan gemilerin kaptanları, birbirine yardıma muhtaç bulunmadıklarına inanç getirinceye kadar, gemilerini hadise yerinde tutmağa mecburdurlar. Bu gibi sebeplerle gemi adamlarının kurtarma yardım faaliyetinden kaynaklanan ücret hakkının donatanın ücret hakkından ayrı olması ve bunun Kanun’da da açıkça belirtilmesi isabetli olmuştur.

Kanun’da kaptan, gemi zâbitleri, tayfalar ve gemide istihdam edilen diğer kimseler olarak tanımlanan (TTK m. 821) gemi adamlarından kimlerin anlaşılması gerektiği; özellikle “gemide istihdam edilen diğer kimseler” tabiri ile ucu açık bırakılan söz konusu kavram içine kimlerin dâhil edileceği, çalışmamızın bu kısmında son derece önem arz eden bir konudur. Zira kurtarma yardım ücreti ve dolayısıyla yük alacaklısı hakkının sahibi bu kavramın açıklığı ile tesbit edilmiş olacaktır. Bunun için de öncelikle kurtarma yardım yapılan gemideki gemi adamları

ile gemide istihdam edilen kişilerin açıklığı kavuşturulması gerekir ki, Kanun’da açıkça belirtilen kaptan, gemi zâbitleri ve tayfaların gemi adamı sıfatı açıktır. Gemide istihdam edilen diğer kimseler ibaresi ile de taşıma faaliyetlerinde yolculuk sırasında istihdam edilen herkes anlaşılır378. Bu şahısların bizzat taşıyanla yaptıkları hizmet sözleşmesi uyarınca gemide bulunmaları halinde gemi adamları sıfatı tartışmasızdır. Ancak gemi adamı sıfatı için mutlaka taşıyanla hizmet sözleşmesini yapmış olmak gerekmez. Zira navlun sözleşmesi uyarınca taşıma taahhüdünde bulunan taşıyana, alt taşıma sözleşmelerinde olduğu gibi, başkasının yaptığı hizmet sözleşmesi uyarınca yardım eden, dolayısıyla bizzat taşıyanın müstahdemi olmayan kişiler de gemi adamı olarak kabul edilmektedir379.

Diğer taraftan gemi adamlarının kurtarma yardım ücretinden kaynaklanan yük alacaklısı haklarını kurtaran veya kurtarılan gemide bulunmalarına göre ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Bu bağlamda kurtaran gemide bulunan gemi adamlarının ücret hakkı, kurtarma yardım faaliyetine bizzat katılmalarına bağlı değildir380.

Örneğin, gemi adamlarının bir kısmının faaliyeti doğrudan kurtarma yardıma sebep tehlikeyi bertaraf etmeye yönelikken, diğer bir gemi adamı ona yardım etmiş yahut zararın büyümesini önlemeye yönelik bir faaliyette bulunmuş olabilir. Kanun da bu durumla bağlantılı olarak 1230. maddesinde kaptana gemi adamlarının ücret alacaklarını gösterir bir pay cetveli düzenleme görevi vermiştir381.

Taşıma işine özgülenen gemi adamlarının denizci gemi adamı olması da şart değildir. Başka bir ifade ile kaptan, gemi zabiti veya tayfa olmayan fakat gerek asıl taşıyan gerekse alt taşıyanla yaptıkları hizmet sözleşmesi uyarınca gemide bulunan ve taşıma işine yardım eden gemi adamları da Kanun’un “gemide istihdam edilen diğer kimseler” ifadesi kapsamında değerlendirilir. Dolayısıyla kurtaran gemide bulunan bu kişilerin faaliyetleri de kurtarma yardım ücreti ile birlikte yük alacaklısı hakkı verir.

      

378 ÇAĞA/KENDER II sh. 137. 379 ÇAĞA/KENDER II sh. 137.

380 PRÜSSMANN/RABE, sh. 1022; MANDARAKA-SHEPPART, sh. 705,720; HILL, sh. 350;

MANGONE, sh. 215; DOĞANAY, sh. 3133.

381 Benzer şekilde Alman hukukunda da kaptana bu yönde bir yetki ve görev verilmiştir ( HGB § 749 II ). Ayrıca kaptan tarafından düzenlenen bu rapora kurtarma veya yardıma katılan gemi adamlarının itiraz hakları da bulunmaktadır (§ 749 III). Bilgi için bkz. PRÜSSMANN/RABE, sh. 1044.

Kurtarma yardım yapılan gemideki gemi adamları ile gemide istihdam edilen kimselerin yük alacaklısı sıfatı için ise, öncelikle üçüncü kişi kavramının açıklığa kavuşturulması gerekecektir. Üçüncü kişi, kurtarma yardım faaliyetinde bulunan gemideki gemi adamlarını ifade etmektedir. Dolayısıyla kurtarma yardım yapılan gemide istihdam edilen gemi adamları ile diğer kimseler, bu manada üçüncü kişi değildir. Zira kurtarılan gemide bulunan ve esasında görevleri gemiyi ve içindeki yükü sağ salim teslim etmek olan gemi adamları ile gemide istihtam edilen diğer kimselerin tehlike altındaki gemi ve gemideki yükleri kurtarması, onların bu sorumlulukları kapsamındadır. Şu halde kurtarılan gemide bulunanların faaliyetleri kurtarma yardım ücreti ve yük alacaklısı hakkı vermez (TTK m. 1224382). Keza benzer sonuç, Deniz İş Kanunu m. 28’de de öngörülmüştür383.

Buna karşılık masajcı, ütücü, aşçı gibi donatanla yaptığı hizmet sözleşmesinin, ona kurtarma yardım hizmetinde bulunması zorunluluğu yüklemeyen kişiler ise yukarıdaki manada gemi adamı değildir. Dolayısıyla bu şahısların gemi veya yükü tehdit eden bir tehlikeden onları kurtarmak için yapacakları faaliyetler sebebiyle yük alacaklısı hakkına ve kurtarma yardım ücretine hak kazanacakları haklı olarak ileri sürülmektedir384. Ancak Kanun’daki hüküm karşısında onları da “gemide istihdam edilen diğer kimseler” saymak385 ve yaptıkları kurtarma yardım faaliyetinin onlara kurtarma yardım ücreti ve yük alacaklısı sıfatı vermeyeceği sonucuna varmak gerekir.

Bu başlık altında değinilmesi gereken diğer bir husus da kaza sebebiyle geminin zayi olup, yüklerin kurtarıldığı durumda kurtarma yardım faaliyetlerinde bulunan gemi adamlarının yük alacaklısı hakkı ile birlikte kurtarma yardım ücretine hak kazanıp kazanamayacaklarıdır. Buna ilişkin olarak Deniz İş Kanunu’nun ilgili hükümden hareketle kurtarma yardım yapılan gemide bulunan gemi adamlarının da gemileri zıyaa uğramış olmakla hizmet sözleşmelerinin kendiliğinden sona erdiği ve böylece söz konusu gemi ve yük için yapacakları kurtarma yardım faaliyetlerinde       

382 Bu durum Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda da aynen muhafaza edilmektedir (TTK m. 1298/I b). 383 Söz konusu hükme göre “…Geminin, gemideki şahısların veya gemi hamulesinin selâmeti için

kaptanın yapılmasını zaruri gördüğü işler” fazla çalışma olarak kabul edilmemektedir.

384 GÖKNİL, sh. 362; DERELİ Ferruh, “Kurtarma ve Yardım”, İstanbul Barosu Mecmuası, 1944, sh. 271.

üçüncü kişi sayılacakları ileri sürülebilir. Ancak söz konusu hükümde yer alan fesih hali geminin tamamen zıyaına yöneliktir Kurtarma yardım faaliyetlerinin söz konusu olduğu durumda ise faaliyetin kurtarma yardım sayılabilmesi, geminin tamamen zıyaa uğramamış olmasını gerektirmektedir386. Daha çok teorik olan bu duruma yönelik bir ayrım da yapmak gerekir: Gemi karşılaştığı tehlike sebebiyle tamamen zayi olup da yük kurtarılmış ise anılan hüküm gereği hizmet akdi kendiliğinden sona eren gemi adamının yaptığı faaliyetlerde onları da üçüncü kişi olarak kabul ederek kurtarma yardım ücretine hak kazandırmak gerekir. Geminin tamamen zıyaa uğramadığı bir durumda ise yapılan faaliyetlerde gemi adamları üçüncü kişi sayılmaz. Dolayısıyla gemi bu halde iken gemi adamlarınca yapılan faaliyetler kurtarma yardım ücreti387 ve yük alacaklısı hakkı kazandırmaz.

Belgede Yük alacaklısı hakkı (sayfa 137-140)

Benzer Belgeler