• Sonuç bulunamadı

TABLOLAR LİSTESİ

2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

4.1. Araştırmanın Kavramsal Çerçevesi 1.Kayseri İli Hakkında Genel Bilg

4.1.1.4. Geleneksel Giyim Kuşamı

İlde genel olarak İç Anadolu’ya özgü giysiler benimsenmekle birlikte, Kayseri’de geleneksel giyim kuşam ilçeler arasında farklılıklar gösterir. Kadın ve erkek giysilerinde el işlemelerinin önemli bir yeri vardır. Giysiler, zaman içerisinde değişmekle birlikte, kadın giyiminde, başlıklarda, yeleklerde bu özellikler korunmaktadır. Son yıllarda kır ve kent arasındaki keskin farklılıkların yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlamasıyla birlikte giyim kuşamdaki değişim de hızlanmıştır. Başta Kayseri şehri olmak üzere, ilçe merkezlerinde kadın giyiminde ev içinde geleneksel, dışarıda ise günün modasına uygun kıyafetler tercih edilmektedir. Buna karşılık erkek giyimi daha sade olup kır-kent ayrımı daha sınırlıdır.

Geleneksel kadın giyimindeki çeşitlilik başlık türlerinde belirgindir. Tepelik ya da fes en yaygın başlıklar arasındadır. Fes altına ince, tülbendi andırır ve genellikle yeşil renkte “kıvrak çeki” adı verilen bir örtü bağlanır. Kimi yörelerde kanaviçeli ve çevresi pullu çekiler kullanılır. “Çora bürük” veya “bürümcek”

37

denilen uzun örtülerse bir yerden bir yere giderken örtünülür. İl merkezi ve Develi dolaylarında çar ya da silgi denilen örtüler yaygındır.

Zıbın, üçetek, bağlama şalvar ve kundura geleneksel giyimin ögeleridir. Adi bezden yapılan önlüklere “uğurcalık” denir. Don (tuman), paçalık yanında çeşitli kumaşlardan dikilen geniş bağlama şalvar günümüzde de kullanılmaktadır.

Şehir kadınları ise maddi imkanlarına göre şal-ipekli-basma-pazen vs. gibi kumaşlardan mamul, göğsü kapalı parmak yakalı, kolları uzun düz veya robalı entari giyerler, bellerine şal veya dokuma kuşak bağlarlar. Genç ve ihtiyarlar başlarına yazma, yemeni, yazma başörtü ve dölbend (tülbent) örterler ve bunları sallayarak, başları üzerine atarak uçları aşağı sarkar. Kışın üzerine boy hırkaları, ayaklarına iskarpin bez giyilir. Cumhuriyet öncesinde geleneksel erkek giyiminde fes ve külah biçimli başlıklar kullanılmaktaydı. Günümüzde de kırsal kesimde yer yer çesitli biçimde başlıklara rastlanırsa da, şapka inkılabından sonra fes, sarık vb. başlıklar ortadan kalkmıştır. Merkezlerde satre pantolon üstüne hasse kumaştan “sako” denen geniş ve bol ceketler giyilir. Gömlekler yakasız ve bol olup, üstüne giyilen “kara aba” yeleği andırır. Erkek giyiminin diğer öğeleri olan; şalvar, çeşitli kumaşlar, ayakta yemeni, çarık gibi giyecekler günümüzde tümüyle ortadan kalkmıştır.

4.1.1.5. Geleneksel El Sanatları

Dericilik: Kayseri kültürünün bir parçası olan ve geçmişte ekonomik hayata yansıyan geleneksel el sanatlarının çoğu kaybolmuştur. Örneğin, deri işlemeciliği yüzyıllar boyunca Kayseri için önemli bir gelir kaynağı olmuştur.

Dokumacılık: İlde dokumacılık, çok eski dönemlerden bu yana kadınların başlıca uğraş alanlarından biri olmuştur. Halı, kilim ve yük çulu olan dokumaları çeşitli yörelerde hala sürdürülmektedir. 1960’lı yıllardan sonra eski önemini yitiren bakırcılık bir ölçüde yaşamaktadır. (Yurt Ansiklopedisi,1983: 3) Bununla birlikte,

38

yüzyıllar boyu sürdürülen kimi el sanatları, günümüzde de halen varlığını korumaktadır.

Kayseri bölgesinde halıcılığın başlangıcı Anadolu Selçuklularına kadar gitmektedir. Selçuklular Anadolu’ya yerleştikten sonra, Kayseri’ye özel bir önem vermişlerdir. Selçuklu kültür ve sanatı bu bölgede adeta kök salmış gibidir. Bugüne kadar ayakta kalan camiler, medreseler, kümbetler, han ve hamamlar Selçuklu kültür ve sanatının canlı delilleridir. (Karahan,1986: 16) Kayseri’de halıcılık Selçuklularla gelişmiş ve sürdürülmüştür. Kayseri, Bünyan, Yahyalı, Yeşilhisar (Karahisar) adlarıyla anılan el dokuması halılar, yurt içinde ve dışında aranır. En çok dokunan türler “seccade”, “kelle”, “taban” ve “karyola” adlarıyla bilinenlerdir.

Bünyan’da hemen her evde halı tezgahı bulunur. Kızların, kadınların dokuduğu Bünyan halısının özelliği, çözgüsünde ince merserize direzin ipliği kullanılmasıdır. Çözgüsü ince iplikten olduğu için, halı kırılmaz (kat yapmaz) ve ince olur. Dokunacak halının modeli önceden milimetrik kağıtlara çizilir. Kirkiti güçlü vurulan halı daha değerlidir. (Yurt Ansiklopedisi,1983: 3)

Sekiz yüzyıllık bir geçmişe rağmen, Selçuklu halı sanatı Yahyalı yöresinde geçmişin özelliklerine sıkı sıkıya bağlı olarak devam etmektedir. Bu yöremizde halı ipleri kök boyalarla boyanmakta, desenlerde ise Selçuklunun geometrik desenleri yer almaktadır. Bugün bölgenin diğer yörelerinde de el dokuma halıcılığı değişik özellik ve yapıda sürdürülmektedir. (Karahan,1986: 16)

Yahyalı halılarının hemen tamamında kenar kısımları enli-ensiz birden çok bantlıdır. Bu kenar bordürleri Yahyalıda “ayak” olarak isimlendirilir. Ayaklar, renklerine ve isimlerine göre, 2 gruba ayrılmıştır.

Renklerine Göre: Göv (mavi); Ger (kirli sarı)

İsimlerine Göre: Top ayak, çengelli (çegelli) ayak, ilik ayak, camili ayak, sülük ayak, bıçkılı ayak, muskalı ayak, çit (çift) ayak, kuşlu ayak, çiçek ayak.

39

Yahyalı halı ayakları 2 göv, bir ger şeklinde sıralanmış ve ayaklardan sonra mutlaka “sandık” konulmuştur. “Askerli sandık” ve “çengelli sandık” en çok kullanılanlardır.

Yahyalı halı çeşitlerine gelince: Bunlar; kamalı, selcili-camili, dirsekli, göbekli, dabazlı, kandilli, mihraplı, kemerli, karpuzlu, üç göbekli ve merdiven’dir.

Yahyalı halıları normal seccade ebadındadır. Argaç ve arışı yündür. Burada yetişen bitkilerden elde edilen tabii boya kullanılır.

Halıların modeli tamamen zihinlerde tutulmaktadır. Örnek çizimlere bakarak burada halı dokunmaz. (Dulkadir, 1991: 354–362)

Yahyalı, Sarız ve köylerinde kilim dokumacılığı, el örgüsü giysi ve çorap dokumacılığı yaygındır. Pınarbaşı köylerinde yaşayan Afşarlar ise göçebelik dönemlerinden kalan kilim ve yük çulu dokumalarını sürdürmektedir.(Yurt Ansiklopedisi,1983: 4)

Bakırcılık: Kayseri'de 1950'li yılların sonlarına dek bakır işlemeciliği önemli el sanatları arasındaydı. Bakır işlemeciliği, bakıra dilenen şekli vermek, çekiç kullanımına dayanmaktaydı. Sanayi Çarşısı kurulmadan önce bakırcılık şehir içinde Kazancılar Çarşısındaki atölyelerde sürdürülmekteydi. Daha sonra şehirde ilk sanayi sitesinin kurulması ile bakırcılar da buraya taşındılar. 1950'lerdeıı itibaren bakır işlemeciliğinde yeni unsurlar ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, otomatik çekiç ve merdaneleme işlemi başlamıştır. 1960 yılından başlayarak bakır mamulleri ve bakır işlemeciliği hızla azalmaya başlamıştır. Bunda hammadde şeklindeki bakırın giderek azalması ve fiyatını yükselmesinin çok önemli rolü vardır. İşte bu yıllarda piyasada alüminyumun yaygınlaşması, bu el sanatının zaman içinde ortadan kalkmasına neden olmuştur.

Kayseri'de yapılan bakır kaplardan, ibrikler, güğümler, siniler, leğenler ve mutfakta kullanılan çeşitli kaplar, evlerdeki günlük kullanımdaki eşyalardı. Bunlar

40

satışı ise yalnızca Kayseri'ye değil, çevre illere de olurdu. Ancak bu el sanatı günümüzde neredeyse tümüyle ortadan kalkmıştır. ( http://www.turkiyetanitim.net)