• Sonuç bulunamadı

ÖRF ADET VE GELENEKLERDE YOZLAŞMA 

TANZİMAT’TAN GÜNÜMÜZE TÜRK MİLLΠKÜLTÜR UNSURLARININ YOZLAŞMASI 

D.  ÖRF ADET VE GELENEKLERDE YOZLAŞMA 

Anadolu çok zengin bir tarih ve kültür yapısını  içerisinde barındıran asırlar  boyu  birçok  uygarlığın  altın  çağının  yaşadığı  bu  zengin  topraklar  hem  doğu  ile  batıyı  birbirine  bağlayan  ticaret  yolu  hem  de  bereketli  yapısı  nedeniyle  sürekli  savaşlar  ve  göçlerin yaşandığı paylaşılmaz bir varlık olmuştur. Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi ve  yayılması  ile  birlikte hem önceki uygarlıklara  miras kalan gelenek  ve görenekleri  hem  de  iç  içe  yaşayan  yeni  toplumlar  arasındaki  kültür  alışverişi  yaşayış  biçiminden  giyim  kuşam biçimine kadar birçok alışkanlığın değişiminde rol oynamıştır. Çağlar boyunca 3  kıtaya yayılan bir imparatorluk halkının burada yaşayan milletlere hem kendi kültürünü  aşıladığı hem de kendisinin bu kültürden etkilendiği açıktır. 299 Farklı toplumlar arasında  yapılan  ticaret,  evlilik,  anlaşma,  savaş  ve  göçler  bu  kültür  alışverişini  güçlendirmiş  kalıcı ve evrenselleşme yönünde önemli adımların atılmasını sağlamıştır. 

Giyim  farklı  toplumların  gelenek  görenek  ve  zevkleri  ile  yaşayış  biçimlerini  ortaya koyan  bir  iletişim aracıdır. Sosyal  ve psikolojik etkileri de tartışılmaz. Giysinin  kullanılacağı  yer,  mevsim,  giyenin  yaşı,  statüsü,  sosyal  çevresi  gibi  birçok  etken  de  giyimi şekillendiren unsurlar içerisinde yer alır. Asırlar boyunca giyim kuşam kültürünü  benzer unsurlar ve üst sınıfının koyduğu kurallar belirlemiştir. 

Günümüzde  ise teknolojinin  hızla  ilerlemesi  yeni  tekstil  ve dokuma  biçimlerinin  geliştirilmesi,  iletişim  araçlarının  çokluğu,  daha  pratik,  ergonomik  kullanımı  ön  plana  çıkaran  giyimler  tercih  edilmektedir.  Bu  durum  da  geleneksel  giyimlerin  kullanımının  azalmasına neden olmaktadır.  Zamanla küreselleşen dünya ile birlikte farklı toplumları  ve  kültürleri  oluşturan  insanlar  geleneksel  giyimlerin  dışında  ortak  bir  dil  gibi  kullandıkları evrensel bir giyim tarzı oluşturmuşlardır. Bu giyim biçiminin sınırlarını ise  sadece  yıldan  yıla  farklı  toplumların  farklı  kültürleri  ile  yoğrularak  değişen  ve  gelişen  ama  hep  belli  normlara  sadık  kalan  moda  akımları  şekillendirmektedir.  Sonuç  olarak  söylenebilir  ki  ilk  çağlardan  bugüne  dek  sürekli  amacı  ve  ifade  ettikleri  değişmekle  birlikte her zaman giyim kuşam insanlar ve toplumlar için çok büyük önem taşımıştır. 300  Toplumlar ifade etmek istediklerini giysinin genel görünüşü ile başkalarına aktarmıştır. 

299 Semiha Aydın (2005): “ Gelenek­Görenek, Örf­Âdet, Giyim­Kuşam” , V. Türk Kültürü Kongresi” (17­ 

21 Aralık 2002), Cilt XV, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, s.84 

300 

Çünkü  giyim  verilmek  istenen  mesajı  en  kolay  ve  açık  bir  şekilde  yansıtan  bir  obje  olmuştur. 

İnsanların  giydikleri  ve  takındıkları  şeyler  renkleri  ve  biçimleri  ile  toplumsal  ya  da ulusal kültürü dışa yansıtan en belirgin ölçütlerden biridir. Öyle ki kimi durumlarda  kişilerin  salt  giyim  ve  kuşamlarına  bakarak  onların  hangi  toplumdan  olduklarını  kestirmek olanağı vardır. Çok değişik toplumlardan olan bireyler bir araya geldiklerinde  fiziksel  görünümleri  dışındaki  farklar,  ancak  ulusal  giysilerini  giydiklerinde  belirginleşir.  Gerçi  günümüzde  çok  büyük  boyutlara  varan  kültür  alışverişi  ve  moda  nedeniyle  giyim  kuşamda  da  bir  benzerlik,  bir  yakınlaşma  meydana  gelmekte  ise  de,  yerel  ya  da  ulusal  giysiler  yine  de  önemlerini  ve  etkinliklerini  korumaktadır.  Sayıları  gittikçe  artan  festivallerde  ve  şenliklerde  genellikle  ulusal  kıyafetler  giyilmekte,  moda  pazarlarında  da  eski  giysileri  yansıtan  esintilere  ağırlık  verilmektedir. 301 Bu  eğilimin  etkisi  altında  olacak  ki  Türkiye'deki  turistik  yörelerde  “ Türk  kahvesi” ,  “Maraş  dondurması”  ile  “ Şerbet  ve  tatlı”  bile  kültürel  değerleri  yansıtan  eski  kıyafetlere  bürünmüş kişilerce satılmaktadır. 

Değişmeyen tek şey değişimdir. Nesilden nesile sözlü aktarılan geleneksel kültür  öğeleri  yani  Folklor  da  kendi  dinamizmi  içinde  değişim  yaşamaktadır.  Değişen  yaşam  ve çevre koşulları, teknolojinin ve kitle iletişim araçlarının insan hayatına giderek daha  da  fazla  girmesi  bunu  hızlandırmaktadır.  Değişimin  kaçınılmaz  olduğu  ve  çok  açık  görüldüğü  alanlardan  biri  de  geleneksel  giyimdir.  Konunun  doğasında  bir  dinamizm  olduğuna  göre  kaynağında  yaşanan  değişimi  kabul  etmek  gerekir.  Bu  olağan  ve  doğal  kabul  ettiğimiz  bir  değişimdir.  Ortaya  çıktıkları  koşullar  ve  çevre  değiştikçe  kuşkusuz  giysilerde  değişecektir. 302  Her  geçen  gün  geleneksel  giyimin  yerini  modern  giyim  almakta  ve geleneksel giyimin  izleri de kaybolmaya  yüz tutmaktadır. Bugün  hala  bazı  bölgelerde  özellikle  yaşlılar  tarafından  kullanılmakla  birlikte  onların  da  zamana  ve  şartlara karşı daha ne kadar dayanabilecekleri bilinmemektedir. 

Halk  giysileri  çok  zengin  bir  çeşitliliğe  sahiptir.  Giysiler  bölge  bölge,  köy  köy,  yaz kış, hatta aynı köyde kişiden kişiye değişiklik gösterir. Ancak bütün bu değişiklikler 

301 

Şerafettin Turan, (1990):Türk Kültür Tarihi, İstanbul: Bilgi Yayınevi, 1. Baskı, s. 202 

302 İlknur  Demirbağ,  (2005):  “ Geleneksel  Giyimde  Değişim” ,  Halk  Kültüründe  Değişim  Uluslararası 

kendi  içinde  bir  düzene  sahiptir.  Örneğin  günlük  giyim  ile  özel  günlerde  kullanılan  giysiler  arasında  farklılıklar  vardır.  Bu  farklılıklar  pek  çok  yönden  olabilir.  Çoğu  bölgede  iş  yaparken  günlük  olarak  kullanılan  giysiler  sık  yıkanmaya  uygun  kumaşlardan  yapılırken  özel  günlerde  tercih  edilen  giyimler  daha  özel  kumaşlardan  yapılmaktadır.  Hatta  detaylarda  da  buna  benzer  sebeplerden  kaynaklanan  farklılıklar  olabilir.  Örneğin;  bazı  toplumlarda  özellikle  bazı  renklerin  kullanılması,  işlemelerde  belli motif ya da desenlerin kullanılması gibi, Bu nedenle genellikle yöre eğitmenlerinin  bunca çeşitlilik arasından  bazen kendilerince  bir tek çeşit giysi oluşturup devamlı aynı  giysiyi  kullanması  kültürün  tanıtılması,  bilinmesine  yönelik  çabalara  karşın  çelişkidir.  Ayrıca  bunu  yaparken  bir  yanlışlık  daha  yapılmakta  o  da  günlük  giysi  ile  özel  gün  giysisi  ya  da  yaşlı  kadın  giyimi  ile  gelin  başı  gibi  farklı  durumlara  ait  giysiler  harmanlanarak  kullanılmaktadır.  Oysa  hiç  kimsenin  böyle  bir  müdahaleyi  yapıp,  bunu  da geleneksel diye gösterme hakkı olmamalıdır. 303 

Bunun  yanı  sıra  giysilerin  kullanıldığı  uygulama  alanları  oldukça  geniş  ve  çeşitlidir.  Bunlardan  en  yaygını  anaokullarından  üniversiteye  kadar  uzanan  eğitim  kurumlarından,  halk  eğitimlere,  dernek  veya  kulüplere  kadar  uzanan  tüm  örgün  ve  yaygın  eğitim  birimlerini  içine  alan  bir  kitlenin  taleplerine  cevap  veren  uygulama  alanıdır.  Bu  noktada  değişime  sebep  başka  etkenler  devreye  girer.  Özellikle  okullarda  maddiyat önemli bir etkendir. Çoğunlukla doğru olandan ziyade ucuz olan tercih edilir.  Bunu yaparken de pek çok şey göz ardı edilir. Kumaş doğrumudur? İşlenen desen yanlış  mıdır? Bunun çokta önemi yoktur. Oysa geleneklerimizde var olan hemen her şeyin bir  çıkış  noktası  vardır.  Bu  ya  bir  inançtır,  ya  bir  gelenektir,  ya  sağlıktır  ya  da  fiziksel  koşullardır. 304 Örneğin insanlar bellerine sıkı sıkı kuşak bağlarlar. Çünkü o kalın ve sıkı  bağlanan  kuşak  hem  beli  soğuktan  korur,  hem  de  iş  yaparken  beli  sıkı  tutar,  yani  beli  korur.  Onu  kullanmayıp  daha  süslü,  ya  da  daha  ucuz  ince  bir  şey  bağlanamaz  mı?  Bağlanır, ama  işlevini  yitirir. Oysa kuşak  işlevsel  bir giysi parçasıdır.  Bu  işlevi  yerine  getirmeyecek  bir  şeyi  her  hangi  bir  sebeple  kullanırsak  bir  anlamı  kalmaz.  O  zaman  geleneksel  giysileri  niçin  kullanıyoruz.  Amacımız  giysi  kültürümüzü  de  diğer  folklor  unsurları gibi tanıtmak, yaşatmak değil midir? 

303 

Demirbağ, 2005: 141­143. 

304 

Ayrıca uygulamada giyim konusunda yozlaşmaya sebep olabilecek iki hususa da  sıkça  rastlanmaktadır.  Giysilerde  tek  tipliliğin  abartılması  ya  da  modernize  edilerek  yöresel  özelliklerinden  uzaklaştırılması  şeklinde  görülmektedir.  Her  şeye  rağmen  çeşitlenmiş  giyim  kuşam,  ihtiyacın  ötesinde  insanların  zevkleri  ile  de  şekillenerek  günümüze kadar gelmiştir. Tabi başta bunu bir zamanlar çok popüler olan Devlet Halk  dansları da  yapmıştır.  Öyle  ki  onların  yaptıkları  her  şey  medya  aracılığı  ile  kaynağına  geri dönmüş zaman zaman kaynağı da etkilemiştir. Bunu günümüzde profesyonel dans  toplulukları da benzer ya da farklı şekillerde yapmaktadır. 

Değişimin  yaşandığı  bir  başka  uygulama  alanı  yarışmalardır.  Özellikle  son  yıllarda zamana karşı yarıştıran yarışmalar sayesinde, çoğu bölge kıyafetleri azaltılarak  kullanılmaya hatta tamamı bir elbise şeklinde hazırlanıp kullanılmaya başlanmıştır. Bu  bir süre sonra öyle bir hal alabilir ki doğrusunun ne olduğu akla gelmeyebilir. Örneğin,  Bolu'nun  etekleri  işlemeli,  el  dokuması  Akça  göyneği  ya  da  Antep'in  Salmalı  köyneği  üç  eteğin  ön  parçaları  arkadan  bağlandığında  bir  kısmı  göründüğü  için,  göyneğin  kendini giymek yerine, etek olarak hatta bazıları sadece ön parçasını üç eteğe tutturarak,  sanki  içinde  varmış  görüntüsü  vererek  kullanmaktadır.  Çoğu  konuda  yozlaşmaya  direnirken,  giysiler  konusundaki  bu  uygulamalara  göz  yumulmakta  ve  aynı  hassasiyet  gösterilmemektedir.  Maalesef  kısa  vadede  anlık  çözümler,  kolay  para  kazanma  yolu  olarak  görülen  bu  çalışma  alanında  da  benzer  uygulamaları  beraberinde  getirmektedir.  Çoğu işi bilmeyen kişilerce eğlence aracı olarak kullanılan kültür öğeleri böylece hızla  tüketilmektedir. Bütün bu olumsuz uygulamaların yanında Kültür Bakanlığının, takdire  değer  çalışmaları  vardır.  Kültür  Bakanlığının  bu  yıl  5.  sini  düzenlediği  "Mahalli  Dernekler" yarışması kültürel bakımdan güzelliklere sahne olmaktadır. Özellikle oyun,  müzik  ve  kostüm  açısından  son  yıllarda  yapılan  en  olumlu  çalışmalar  arasında  yer  almaktadır. Aynı güzellikte devam etmelidir. 305 

Giyim  kuşam  insanın  gerçek  kimliğini  yansıtır.  Bu  sebeple,  gerçek  ekonomik,  kültürel  ve  sosyal  durumumuzu  yansıtmayan,  başkalarını  ve  yabancı  kültürleri  taklit  ederek giyinmek ve davranmak çevremize yanlış kanaat verir. Çevre, gerçekten bize ait  olmayan farklı bir kişiliği algılar, bunun sonucu olarak hayatımızı etkileyecek olaylarla  karşılaşabiliriz veya çevre ile doğru ve sağlıklı iletişim kurmak mümkün olmayabilir. 

305 

Özenli,  gerçek  kimliğimize  uygun  kıyafetleri  seçmek  kendimize  güveni  gösterir.  Moda olduğu  için çok pahalı  markalı giyim eşyalarına özenmek doğru değildir. 306 Son  yıllarda gençlerin zaman zaman moda diye rağbet ettikleri spor ayakkabılar ve giysiler,  aslında  futbol,  tenis,  kayak,  koşu  gibi  amaçlar  için  hazırlanmıştır.  Bunların  günlük  hayatta moda olması, balo kıyafeti ile işe gitmeye benzer. Çocukluktan itibaren neyin ne  zaman, hangi amaçla giyileceği öğrenilmelidir. 

Her  geçen  gün  biraz  daha  sosyal  ilişkilerin  geleneksel  anlamda  zayıfladığı,  küreselleşen dünyanın kentleşmeyi daha etkin hale getirdiği bir ortamda gelenekleri ve  törelere bağlılığın  ve  bağımlılığın zayıfladığı  bir  gerçektir. Modernleşme  ve çağa ayak  uydurmak isteyenlerle bunlara hala direnenlerin çatışması toplumsal gerginliklere neden  olmaktadır.  Namus  kavramını  irdeleyen  önemli  bir  unsur  da  aslında  giyimle  ilgili  yaşanan  tezatlardır.  İnsanların  güzel  görünme  çağa  ve  bulunduğu  topluma  ayak  uydurma  ve  dikkati  çekme  arzuları  geleneksel  yapısından  kaynaklanan  giyim  biçimlerinin  değişmesine  yol  açmaktadır. 307  Özellikle  genç  kuşağın  sosyal  çevresine  kendisini  kabul  ettirme  isteği  giyim  biçimi  ve  zevkinin  değişmesine  modayı  kendi  şartlan dâhilinde alabildiğince takip etmeye çalışmasına neden olmaktadır. 

306 

Örf ve Adetlerimiz (Türk Töresi), (1997): Ankara: T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları,  No:104, s. 61 

307 Semiha Aydın (2005): “ Gelenek­Görenek, Örf­Âdet, Giyim­Kuşam”  V. Türk Kültürü Kongresi (17­21