• Sonuç bulunamadı

Gayrimüslim Cemaatin Kendi Arasında Kız Kaçırması

2. BÖLÜM

2.2. Ekonomi Dışı Sebepler veya Raporlarda Olmayanlar

2.2.2 Gayrimüslim Cemaatin Kendi Arasında Kız Kaçırması

Osmanlı Devleti Tanzimat’ın ilanından sonra özellikle Batılı ülkelerin de zorlamasıyla daha önce varlığını tanımadığı ve kilise kurmasına izin vermediği Hristiyan mezhepleri tanımak zorunda kalmıştır. 19. Yüzyıl öncesi Osmanlı’da sadece Gregoryen Ermeniler

303 Gila Hadar, “Selanik’te Yahudi Tütün İşçileri: Toplumsal ve Etnik Mücadele Bağlamında Cinsiyet ve Aile”, Osmanlı Döneminde Balkan Kadınları-Toplumsal Cinsiyet, Kültür, Tarih, der. Amila Buturovic-İrvin Cemil Schick İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009, s. 156; Rena Molho, Tanzimat sonrasında Yahudi cemaatinin toplam gelirinin %1 ve % 0,5 oranında çeyizler ve drahomadan alınan vergilerin oluşturduğunu söylemektedir. Bkz. Rena Molho, “Tanzimat Öncesinde ve Sonrasında İstanbul Yahudileri”, 19. Yüzyıl İstanbul’unda Gayrimüslimler, der. Pinelopi Stathis, 3. Basım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2011, s. 90.

304

Buturovic, Balkan Kadınları s. 140.

305 BOA, Yıldız, Perakende Tahrirat-ı Ecnebiye ve Mabeyn Mütercimliği, (Y.PRK.TKM), 18/44, 13 Ağustos 1890/26 Zilhicce 1307.

varken Batılı ülkelerin zorlamasıyla 1831 yılında Katolik Ermeniler,307

1850 yılında ise Ermeni Protestan Kilisesi kuruldu ve Babıali tarafından tanındı.308 Osmanlı topraklarında yaşayan bir başka millet olan Bulgarlar ise Ortodoks Kilisesi’nden ayrılmak için çeşitli tarihlerde girişimlerde bulunduysa da Rum Patrikhanesi’nden ayrılabilmesi ve Bulgar Eksarhlığı’nın kurulması ancak 1870’te olabilmiştir.309

II. Abdülhamid (1876-1909), bir devlette farklı mezheplerin olmasını olumsuz değerlendirerek şu sözlerle anlatmıştır:

Bizim bahtsızlığımız, imparatorluğumuzun mütecanis bir kütleden teşekkül etmeyip kendi aralarında da mezhep birliği olmayan Hristiyan unsuru da havi olmasıdır.(…) Bir devlet içinde muhtelif dinlerin ve mezheplerin mevcudiyeti zararlıdır.310

Devletin içindeki bu farklı cemaatlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan biri de kız kaçırma vakalarıydı. Farklı mezhebe mensup erkek tarafından ailesinden istenen kadınların velisi çocuğunu farklı mezhepten diye vermeyebiliyordu. Osmanlı gayrimüslim cemaatinin büyük çoğunluğunu oluşturan ve farklı mezheplere bölünmüş olan Hristiyanların evlenme engelleri konusunda sert kuralları vardır. Bu kurallardan birincisi yedinci dereceye kadar akrabalar arasında evlilik yasak olmasıydı. İkincisi farklı dine mensup biriyle evlenmek yasaktı. Bir diğer yasak farklı dinden mensup biriyle evleniyormuş muamelesi gören farklı mezhep evliliğidir. Bu son madde konusunda en katı davranan mezhep Katolikliktir. Katolik mezhebi farklı bir mezhebe sahip biriyle evlenmeyi yasaklamışsa da eğer nikâh kıyılmışsa kıyılan nikâh geçerlidir. Protestan Kilisesi, farklı mezhepten biriyle evlenme konusunda Katolik mezhebi kadar katı değildir.311

Katolik kilisesinin üyeleri evlenmek istediklerinde başrahibe müracaat ederek bilgi almaları gerekmektedir. Yine bu mezhebe üye kadınların evlilikleri bağlı bulunduğu kilisede yapılmaktadır. Başka kiliselerde evlenmek için piskoposun izni

307 Gülnihal Bozkurt, Alman-İngiliz Belgelerinin ve Siyasi Gelişmelerin Işığı Altında Gayrimüslim

Osmanlı Vatandaşlarının Hukukî Durumu (1839-1914), Ankara: Türk Tarihi Kurumu Yayınları, 1989,

s. 184.

308 Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının, s. 178. 309

Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının, s. 190. 310 Georgeon, Sultan Abdülhamid, s. 369.

311 Asife Ünal, Yahudilik’te, Hıristiyanlık’ta ve İslâm’da Evlilik, Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1998, s. 81-84.

gerekmektedir. Bir kadın Hristiyan bir mezhepten biriyle evlenmek isterse evlilik mutlaka bağlı olduğu kilise başrahibi veya onun vekili karşısında olmalıdır. Bu kurallar sağlanmadığı takdirde evlilik yapılmamış sayılmaktadır. Aynı şartlar Ortodoks mezhebi için de geçerlidir.312 Mahkeme, bütün tarafları dinledikten sonra şahitlerin ifadelerini göz önünde bulundurmanın yanı sıra Ortodoks ayini üzere nikâh kıyılmış olsa bile kadının daha önceden Katolik usulünce vaftiz olduğunu ve ikinci kez vaftiz olamayacağını hükmederek kadının Ermeni murahhasasına teslim edilmesine karar verilmiştir.313

Farklı mezhepler arasında bir kız kaçırma da İstanbul’da Ortaköy’de yaşanmıştır. 1894 tarihinde yaşanan kız kaçırma hadisesinde taraflar Ermeniler ve Bulgarlardır. Ortaköy’de tuhafiyecilik yapan Petri Meşiciyan isimli Ermeni, yine Ortaköy’de oturan Nikola Lazarof’un evine zorla girerek evde hizmetçilik yapan Petrato Durya (?) isimli Bulgar kadını kaçırmıştır. Evin sahibi polise giderek durumu arz ederek kadının nereye götürüldüğüne dair araştırma yapmalarını istemiştir. Fakat emniyetin yaptığı inceleme sonuçsuz kalmıştır. Bir süre sonra Nikola, Petri Meşiciyan’ın kadını Ermeni Katolik Patrikhanesi’ne götürüp nikâh kıydırdığını haber almıştır. Durumu emniyete bildiren Lazarof, kadının hem vasisi hem de efendisi olduğunu ve kadını ebeveynine sağ salim teslim etmeyi taahhüt ettiğini belirtmiştir. Bulgaristan Şarki Rumeli Kapı Kethüdalığı’ndan Dahiliye Nezareti’ne yazılan takririn tercümesinde Petri’nin Ceza Kanunnamesinin kız kaçırma suçundan yargılanması gerektiği talebi vardır. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin hiç kimseden bilgi almayan, kadının velisinin izni olmadan nikâhı kıyan ve Ermeni Katolik Cemaatine kabulüne onay veren Ermeni Patriğine ihtar çekmesi talep edilmiştir. Son olarak da davacı Nikola Lazarof’un kadının ebeveyninin uğradığı zarar ve ziyanının Ermeni Katolik Patrikliği’nden talep etme hakkını saklı tuttuğu belirtilmektedir.314

Ermeni Katolik Patriği ise 28 Nisan 1894 tarihinde Adliye ve Mezahib Nezareti’ne yazdığı takrirde Meşiciyan’ın Lazarof’un evine zorla girdiğine dair kethüdalığın iddiasını reddetmektedir. Patrik’e göre Meşiciyan Petri ile Durya arasında bir gönül bağı vardır. İkisi birbirini sevmektedir. Durya, eğer konuyu efendisi Lazarof’a

312 Ünal, Evlilik, s. 95 ve 97.

313BOA, HR.MKT, 39/32, 12 Kasım 1851/17 Muharrem 1268. 314 BOA, DH.MKT, 221/34, 23 Mart 1894/16 Ramazan 1311, lef, 1.

konuyu açarsa bunun olumsuz sonuç doğuracağını bildiğinden aşkının yanına kaçmıştır. Durya, Meşiciyan’la beraber Beyoğlu mutasarrıflığına giderek hüsn-ı rızasıyla Katolik mezhebini seçtiğini ve aşığı Meşiciyan’la evleneceğini beyan etmiştir. Mutasarrıflıkta sorgusu yapılan Durya’nın mezhep değiştirmesinde ve Meşiciyan’la evlenmesinde herhangi bir beis olmadığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine kadın Ermeni Patrikhanesi’ne götürülmüş ve orada daha önce mutasarrıflıkta söylediklerini tekrarlamıştır. Kadının on altı yaşını geçtiği ve ebeveyni vefat ettiği burada yapılan sorgusunda anlaşılmıştır. Patrikhanede şahitlerin huzurunda yazı yazmayı bildiği için kendi el yazısıyla dediklerini yazdığı gibi Meşiciyan’la evlenmelerinde herhangi bir engel olmadığını beyan etmiştir. Bu gelişmeler üzerine 24 Nisan’da şahitlerin huzurunda nikâhları kıyılmıştır. Aynı günün öğleninde Lazarof, Bulgaristan Şarki Rumeli Kapı Kethüdalığı tercümanı Konstantin ile beraber patrikhaneye gelerek evliliklerini ertelemelerini istemiştir. Patrik buna haklarının olmadığını ve müracaatlarının geciktiğini bildirmiştir. Lazarof, Patrik’e kadının yaşının küçük olmasını gerekçe göstermiştir. Patrik, eğer iddia olunduğu gibi kadın küçük ise Lazarof’un üç senedir evinde hizmetçi olarak çalıştırdığını ve Lazarof’un iddia ettiği gibi on bir yaşında olsa evinde dört beş çocuğuna bakamayacağını söylemektedir. Ayrıca ev sahibi kadına üç senedir de maaşını ödememiştir. Patrik, Bulgaristan Şark-i Rumeli Kapı Kethüdalığı’nın olayı iyice araştırmadan patrikhaneyi suçladığını halbuki kadının hüsn-ı rızası ve vicdanıyla Katolik mezhebini kabul ettiğini ve ömrünü beraber geçirmek maksadıyla evlendiğini belirtmektedir.315 Adliye ve Mezahib Nezareti’nin 1 Mayıs 1894’te316, Zabtiye Nezareti’nin ise 14 Mayıs 1894’te Dahiliye Nezareti’ne yazdıkları tezkirelerde317 kadının kendi rızasıyla Meşiciyan’a kaçtığı ve Katolik mezhebini kabul ettiği belirtilmiştir.