• Sonuç bulunamadı

2.3. Çömlekçiliğin Tarihçesi

2.3.1. Günümüz Anadolu Çömlekçiliği

Bu kadar köklü bir gelenek, elbette ki günümüze kadar gelecektir. Yapılan gözlemler bu geleneksel sanat dalının, çok yakın bir zamana kadar, il bazında tüm Türkiye’de yapıldığını göstermektedir. Bu yaygınlık, binlerce yıldan beri süregelen bir üretim tarzını ve sanatın Anadolu’da ne denli köklü ve yoğun yapıldığının belgesidir.

Günümüz Türkiye’sinde endüstriyel seramik sektörünün, genel ekonomik sorunlara rağmen, teknolojik olarak oldukça iyi bir durumda olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan soyut anlamda seramik sanatı da evrensel bir sanat dalı olarak batıda bile henüz yeni sayılabilecek iken, Hakkı İzzet, Füreya Koral gibi seramik sanatçıları sayesinde cumhuriyetin ilk yıllarında çağdaş Türk sanatı arasındaki yerini hızla almıştır.

Anadolu’da yaşamakta olan ilkel çömlekçilik, geleneksel bir sanat dalı olmasının yanı sıra tarih, sanat tarihi, arkeoloji, sosyoloji, etnografya, antropoloji gibi birçok bilim dalının ve disiplinin kaynak unsuru olma özelliğini de üstlenir.

Ne yazık ki, son 15-20 yıl gibi yakın bir süre içinde, bu geleneksel sanat dalımızda önemli kopmalara rastlanmaktadır. Aslında bu sonuca en önemli katkılardan birinin’’sosyo- ekonomik’’ süreç olduğunu söylemek kaçınılmazdı. Ancak bu kadar derin bir mazisi olan bu geleneksel sanat dalımızın yitip gitmekte olduğunu söylemek de bir o kadar gerçekçidir. Bugün batıda, el yapımı sanat ürününün ne kadar kıymetli olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Özellikle çömlekçilik, batıda çok eski bir geçmişi olmasına karşın, çok büyük ilgi görmekte, üzerine sempozyumlar düzenlenmekte, enstitüler kurulmakta ve bunun gibi birçok akademik faaliyetle koruma altına alınmaktadır. Buna karşın, en eski seramik kültürüne sahip olan bu topraklarda, geçmiş kültürlerin ve uygarlıkların harmanında gelişen ve özellikler alan geleneksel el sanatımız ’’çömlekçilik’’ olması gereken değer düzeyinde değildir. Anadolu coğrafyası, seramik coğrafyası olarak anılabilecek bir özelliğe

sahiptir. Çünkü ‘’Anadolu’’ bu en eski sanatın eskiliği özelliğinin yanı sıra en iyi örneklerini de vermiştir.

Çömlekçilikle birlikte kil ve toprak kaynaklı ürünler arasında yer alan ‘’çinicilik’’ de Türk- İslam sanatının son derece nitelikli bir elemanıdır. Ancak çini, yapıldığı dönemlerde daha üst sosyal gruplara hitap edebildiği için günümüz müzayedelerinde ve çeşitli piyasalarda değer bulmakta ve nispeten ekonomik kaygılardan uzak, geleneğini sürdürebilmektedir. Arkeolojik boyutta, çömlek üretiminin süreç açısından çok fazla değişmediğini kabul edersek; binlerce yıl uzaktan günümüze kadar ulaşmış maddesel eserler gibi hareketli arkeolojik bir eyleminde günümüze kadar geldiğini söyleyebiliriz. Yaklaşık 9000 yıllık bir Anadolu geleneğinin günümüze kadar gelmesinin ötesinde, bu geleneksel sanat dalının, çok yakın bir zamana kadar, yaygın olarak tüm Türkiye’de fiilen yapılıyor olması ve etkilerinin halen devam etmesi ve de yitip gitmekte olması çok önemlidir.

Seramik günümüze kadar, alan itibariyle son derece özgün nitelikler taşıyarak, fonksiyonel ve sanatsal olarak farklı açılar verebilmekle birlikte sanayi devrimini takip eden evre, birçok sanat dalıyla birlikte klasik seramik sanatını da etkilemiştir. Buna paralel boyutta, Anadolu geleneksel el sanatları da uzun bir süre dirense de bu etkiden kurtulamamıştır. Çünkü bu evrede artan talebe cevap verme zorunluluğu, ucuzlamayı ve yozlaşmayı da beraberinde getirmiştir. Bu rutinlik ve çoğalmanın neden olduğu estetik ve niteliksel deformasyonla birlikte malzeme teknolojisi de gelişmiş, ortaya çıkan yeni ikame ürünler, atölyelerin bir bir kapanmasına neden olarak bu önemli geleneksel el sanatımıza ciddi hasarlar vermiştir.

2.3.1.1. Aydın İli Çömlekçiliğinin Tarihçesi

Antik Tralleis (bugünkü Aydın ili) ve çevresinde, çok erken dönemlerden itibaren seramik üretimi yapıldığı, kazılardan gelen yoğun ve kaliteli bulgular ışığında, büyük bir endüstri olarak özellikle Helenistik ve Roma Döneminde en parlak çağını yaşadığı anlaşılmaktadır. Kilin Tmolus (Bozdağ) ile Mesogis yamaçlarında ve menderes ile Hermos (Gediz) gibi vadilerde bolca bulunması, seramik endüstrisinin, bu bölgede her zaman canlı ve önemli olmasını sağlamıştır. Özellikle, 1996 yılından beri Tralleis’de yapılan kazılarda ve aynı zamanda Aydın müzesi tarafından Aydın merkezde yapılan kurtarma kazılarında Helenistik ve Roma dönemlerine ait zengin pişmiş toprak buluntular gün ışığına çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra Aydın ve çevresinde bulunan Ören yerlerinde ele geçen, kaliteli ve çok sayıda pişmiş toprak buluntular dikkat çeker (Civelek,2006: Erol, 2004 ).

Antik çağda içinde yüksek oranda demir oksit kullanılması sonucunda İ.Ö. 6. ,5.ve 4. yüzyıllara ait seramiklerde sıkça gördüğümüz parlaklığını kaybetmeyen bir astar kullanılmıştır. Romalılar, kile alkali ekleyerek, uygun kili oksidasyon ortamında pişirip, kırmızı mumsu bir yüzey elde etmişlerdir. Bu ince taneli alkali karışımlı kilden yapılmış ürünler terra-sigillata olarak bilinen, parlak ve kırmızı renkte astar sahip seramiklerdir (Erol, 2004: Kenny, 1971: Çobanlı 1996).

Terra-sigillata Antik dönemde Yunan ve Romalıların kullandığı, seramiğe sertlik ve parlaklık veren bir astar çeşididir (Erol, 2004).

Tralleis Roma döneminde önemli bir terra-sigillata üretim merkezidir. Tiberius döneminden itibaren İ.S. 1. Yüzyılın sonuna dek Ephesos ile birlikte Doğu sigillata B üretim merkezi olarak gösterilir. İ.S. Geç 2. Yüzyılda yapımına devam eden Sigillata betimleri genellikle turuncu- kahve renkte kil ve yine aynı renkte kaliteli astarıyla dikkat çeker ve alçak ayaklı genellikle dudak altında ince kıvrımları bulunan sığ tabaklar, kâseler ve bardaklar üretilen formlar arasındadır. İnce astarlı, parlak seramikler İ.S. 300 yıllarında Bizans’ta kullanılmaya devam edilir (Çobanlı, 1996:Mattison, 2006).

2.3.1.2. Karacasu Çömlekçiliğinin Tarihçesi:

Aşk ve güzellik Tanrıçası Afrodit adına kutsal törenler yapılan Aphrodisias kenti, antik çağın önde gelen mimarlık, sanat, heykeltıraşlık ve tapınma merkeziydi. Karacasu ilçesinin 12 km. güneydoğusunda bugünkü Geyre köyünün bulunduğu alanda kurulan ve bir Karia kenti olarak bilinen Aphrodisias’ta ilk yerleşmenin M.Ö 4000 yıllarında Kalkolitik Çağ’da başladığı görülmektedir. Günümüzde Aphrodisias kenti, Aydın ili Karacasu ilçesi sınırları içindedir.

Çömlek üretiminin usta çırak ilişkisi ile Antik çağdan günümüze aktarılan geleneksel çömlekçiliğin devamını Aydın’ın Karacasu ilçesinde üretilen çanak çömleklerde görmekteyiz. Aydın ili Karacasu ilçesinde, Cuma mahallesinde geleneksel üretim eski özgünlüğünde yıllardır devam etmektedir (Çizer, 2006). Günümüzde 24 atölyede, 39 usta ile aile işletmesi şeklinde kadınlı erkekli, çocuklar ve yaşlılarla birlikte çalışılmaktadır(Ek:1).

Karacasu çömlekçiliğinde 80’li yıllara kadar; bal, yağ ve pekmez için yapılan seramik kaplarda gözeneksiz olmasından dolayı özellikle beyaz çamur bazı ustalar tarafından kullanılmıştır. Dandalas yöresinden çok zahmetli çıkarılan bu toprakla elde edilen beyaz çamur özellikle Kirişçi sülalesi tarafından kullanılmıştır. Ancak günümüzde diğer ustalar bu çamuru kullanmamaktadır.

2.3.1.3. Çömlek Toprağı ve Kimyasal Özellikleri:

Çömlek toprağı genellikle kırmızı renktedir. Ama her yörenin kullandığı toprak cinsi farklıdır. Bu toprağın özelliğini o yörenin iklimi belirler. Karacasu ‘da ki çömlek toprağı daha kırmızı renklidir. Terra Sigillata toprağının kimyasal özellikleri aşağıda verilmiştir.

Rapor:

3097955/N1,N2 ve N3 işaretli 3 adet örneğin kimyasal analiz sonuçları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Örnekler kırmızımsı kahve renkli gevşek dokulu çimentolaşmamış sedimanları temsil etmektedir. Demir hidroksit (limonit) kalsit ve kuvars ana mineralojik bileşenlerini oluşturmaktadır. Örnekler XRD analiz sonuçlarına göre; kuvars, demir oksit mineralleri, plajiyoklaz, seri sit, kalsit, montmorillonit ve illit içermektedir. Örneklerin genel sonuçları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 1. Toprağın kimyasal özellikleri

Element K2O MgO Al2O3 SiO2 Fe2O3 CaO Na2O TiO2 Kayaç

içerisinde Kil oranı Kayaç içerisinde İllit oranı Örnek No % % % % % % % % % % 3097955/N1 0,45 1,32 14,55 51,05 6,84 6,36 0,69 0,34 35 25 3097955/N2 0,56 1,23 13,45 50,10 5,44 7,24 7,24 0,43 32 26 3097955/N3 0,58 1,42 13,36 48,04 5,91 8,85 8,85 0,28 28 20

2.3.1.4. Terra Sigillata'nın Tanımı

Sözcük anlamı mühürlü toprak eşya anlamına gelmektedir. Fazla derin olmayan kapların (kase, güveç, sahan) iç yüzeyleri mühürle bezenmiş ve bu kaplara Terra Sigillata adı verilmiştir. Zamanla rölyeflerle bezeli ve üzeri zinter astarla kaplanmış, kaplar bu adla anılmıştır.

2.3.1.5. Terra Sigillata’nın Tarihçesi

Üretildiği ilk bölge Arretium (Arezzo) olan Terra Sigillata tekniğinin uygulanması yaklaşık olarak İ.Ö. 30'larda başlandığı sanılmaktadır. Buradan Mısır, İngiltere hatta Hindistan'a kadar yayılmış, özellikle İ.S. 20'den itibaren Güney Galler'de, İ.S. 200'lerde Lezoux'da ve Reinzaben'de gelişmiştir. İ.S. 4.yy.a kadar sürdüğü saptanan Helen ve Roma dünyasında son derece popüler olmuştur. Terra Sigillata zinter astarı illitik yapılı killerden yapılmış olup,

içeriğinde potasyum oksit gibi bir eritici bulunduğu için, 920°C’lik bir pişirim

Benzer Belgeler