• Sonuç bulunamadı

3.2. TABÎBNÂME‟DEKĠ BĠTKĠLERĠN DĠVAN ġĠĠRĠNDEKĠ YERĠ

3.2.6. Gül

Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa). Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği.98 Rosa (rosaceae) türlerine verilen genel ad. KıĢın yapraklarını döken dikenli, beyaz, sarı pembe veya kırmızı çiçekli ve çalı görünüĢünde bir bitkidir. Türkiye‟de 25 kadar yabani gül türü yetiĢmektedir. Birçok kültür çeĢidi bahçelerde süs bitkisi olarak yetiĢtirilir.99

Farsçadan dilimize geçen ve genel anlamı "çiçek"olan gül, Arapçada "verd"

diye isimlendirilmektedir. Gül ağacının güzel kokulu ve pek çok türü bulunan değerli çiçeği gül, gerek Farsçada, gerekse dilimizde hem genel "gül-i bâdâm: bâdem çiçeği, gül-i nar: nar çiçeği; gül-i yâsemen: yâsemin çiçeği" vb. hem de özel anlamıyla "gül-i sad-berg, gül-i ra'nâ, sarmaĢık gülü, yediveren gülü" vb. kullanılmıĢtır.100 Ayrıca gülden gül lokumu, gül suyu, gül Ģerbeti, gül yağı vb. mamüller elde edilmekte ve gül yağı ya da gül suyu diğer birçok macun ve ilacın terkibinde kullanılmaktadır.

ÇeĢitli tıp kitaplarından edinilen bilgilere göre gül ve ondan elde edilen nemli, soğuk mizaca sahip kimi maddeler ağız yangısı, çıban, ishal, sindirim bozuklukları, baĢ ağrısı, bayılma, göz ağrısı, yüksek ateĢ, çeĢitli cilt hastalıkları gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmıĢtır. Modern tedavi usûllerinin ve tıbbî imkânların geliĢtiği günümüzdeki “alternatif tıp” kitapları da bu bilgileri doğrulamaktadır. Günümüzde bilhassa cilt temizliği ve kozmetik sanayinde gülün önemli bir yeri vardır.

98 Akalın, s.997.

99 Baytop, s.125.

100 Kaya, s.263-214.

Klasik Türk Ģiirimizde gül bütün Ģairlere ilham olmuĢ bir çiçektir. Çiçeklerin sultanı olarak kabul edilen gül daha çok "sevgilinin yanağı, yüzü, dudağı yâhut âĢığın kanlı gözü, sararmıĢ yüzü" vb. uzuvlarla benzetme iliĢkisi oluĢturmaktadır. Gülün, divan Ģairlerinin de Ģiirlerine yansıyan, kliĢeleĢmiĢ kullanımları ise daima; baĢ ağrısına iyi gelmesi, bünyedeki harareti teskin etmesi, gönül derdini gidermesi ve el-yüz, ağız temizlemede kullanılması yönleriyle olmuĢtur. ġairler divanlarda gül, gül-âb, cüllgül-âb, gül-Ģeker, gül-be-Ģeker gibi kelimelerle gül suyuna veya gülden yapılmıĢ macunlara, Ģerbetlere iĢaret etmiĢler ve genellikle bu kelimelerin yer aldığı beyitlerde sayru, hasta, bîmâr, dert ve devâdan söz etmiĢlerdir. Yine hastalık ya da hastalık alameti sayılan sudâ‟, ihrâk, derd-i ser, illet-i dil, haste-dil vs. kelimeleri tenasüp hâlinde dile getirmiĢlerdir.101

Bûy-ı gül fart-ı rutûbet birle mânend-i gül-âb Dâfi'-i derd-i ser-i ehl-i humâr olmakdadur Râşid 102

ġair gülün suyunun yanı sıra kokusunun da humâr ehlinin baĢının ağrısını giderdiğini söylemektedir.

Başumda hûn-ı zahmı derd-i serden kurtarur cânı Aceb olmaya bu kim gül suyı def'-i sudâ' eyler103

TaĢlıcalı Yahyâ kan ile gül arasındaki renk benzerliğinden yararlanmıĢtır. BaĢ ağrısının tedavisinde baĢtan kan akıtılması (hacamat) ve gül suyu kullanılmaktadır.

Tıpkı gül suyunun baĢ ağrısını dindirmesi gibi baĢındaki yaradan akan kan, Ģairi baĢ ağrısından kurtarmıĢtır.

Derd-i ser def'ine çâre bâde-i gül-fâmdur Gitmemiş rengi ne gülden çıkdı âyâ ol gül-âb104

101 Ömer Özkan, “Bir Tedavi Bitkisi Olarak Gül'ün Dîvân ġiirindeki Görünümleri”, AKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 2, 2005, s.30-41.

102 Halit Biltekin, Vak'a-nüvis Mehmed Râşid Efendi ve Dîvân'ının Tenkitli Metni, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1993, s.45.

103 Mehmed ÇavuĢoğlu, Yahyâ Bey, Dîvân (Tenkidli Basım), Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., 1977, Ġstanbul, s.352.

104 Bayram Ali Kaya, Azmî-zâde Hâletî Dîvânı (Giriş-Tenkidli Metin ve Tıpkıbasım), Cilt II,Harvard Üniversitesi Yay., Cambridge, 2003, s.133.

"Acaba nasıl bir gülden elde edildi ki bu gül suyunun rengi bir türlü kaybolmamıĢ" diyen Ģair baĢ ağrısının tedavisinde en etkili içeceğin gül renkli Ģarap olduğunu belirtir.

Ey Hâletî hemân arak-ı rûy-ı yârdür Derd-i ser-i mahabbete nâfi' olan gül-âb105

Sevgilinin yüzündeki terlerin gül suyuna benzetildiği bu beyitte aĢktan kaynaklanan baĢ ağrısının giderilmesinde gül suyunun faydalı olduğu belirtilmektedir.

Çünki yakdun cânumı sun bâri la'lün şerbetin Tâ ki bu ihrâkı teskîn itsün ol cüllâb-ı ışk106

Sevgilinin dudakları, rengi nedeniyle gül Ģerbetine benzetilmiĢtir. Canımı yaktın bari dudağının Ģerbetini sun, diyen Ģair bünyedeki ateĢi düĢürmede gül suyundan yapılan gül Ģerbeti içmenin faydalı olduğu söylemektedir.

Es'ad zükâm-ı hecr ü gam olmazdı kâr-ger Efsürde dimâg-ı dil olsa gül-âb-ı ruh107

Gül suyunun dimağ durgunluğu, dağınıklığı ve gönül sıkıntısının tedavisinde etkili olduğu dile getirilmiĢtir.

Ruhınçün ağlamakdan kıldı tahsîl-i remed lâle Gül-âb akıtsa tan mıdur gözine her seher jâle108

Ağlamaktan dolayı gözleri remed (göz hastalığı) illetine kapılan lalenin gözüne jaleler, Ģifa olsun diye her seher gül suyu damlatmaktadır. Emrî bu beyitte -bir hekim gibi- ilaç yerine kullanılan gül suyunun her seher göze damlatılması Ģeklinde bir reçete sunmuĢtur.

105 Kaya, s.137.

106 Mine Mengi, Mesîhî Dîvânı, Atatürk Kültür Merkezi Yay., Ankara, 2014, s.192.

107 Muhammet Nur Doğan, Şeyhülislâm Es'ad Efendi ve Dîvânı'nın Tenkidli Metni, Millî Eğitim Bakanlığı Yay., Ġstanbul, 1997, s.182.

108 Saraç, s.252.

Dil ruh-ı huy-gerdeni bûs eyledikçe cân bulur Çünkü gül-âbla eder her hasta def'-i ihtilâc109

Hilmî "Gönül, senin terlemiĢ yanağını öptükçe can bulur, kendine gelir; çünki her hasta, çarpıntısını gül suyuyla giderir" diyerek yanak-gül ter-gül suyu iliĢkisi kurmakta ve gül suyunun çarpıntıya iyi geldiğini söyleyerek ferahlatıcı özelliği olduğuna iĢaret etmektedir.

Bulunur her derde istersen gülistânda devâ Hokkasında goncenin san kim şifâ cüllâbı var110

Fuzûlî, gülsuyu veya Ģerbetinden hareketle -cüllab- gülün Ģifa yönüne değinmekte ve gülbahçesinde her derdin devası olduğunu söylemektedir.

Âşık gül-i mükerrer ile eylesin devâ Gördükçe la'lini maraz-ı irti'âşına111

ġair gül Ģerbeti olan sevgilinin dudağının “maraz-ı irti'âĢ” denilen titreme hastalığına deva olacağını söylemektedir.

Doldurur hokka-i la'line lebün gül-şekeri Ya'ni dil-hastelerin derdine tîmâra gider112

ġair, sevgiliyi doktora benzetmektedir. Sevgilinin hokkayı andıran dudaklarına gül-Ģeker doldurarak hastalarını yani âĢıklarını iyileĢtirmeye gittiğini söylemesinden gülden elde edilen gülĢekerin hastalıklara iyi geldiği anlaĢılmaktadır.

Eline sundum güli öpdi vü virdi bana Pes ciğerüme devâ gül-şeker olmış durur113

109 Onay, s.409.

110 Akyüz, Beken, Yüksel ve Cunbur, s.167.

111 Bilkan, s.973.

112 Tarlan, Ahmed Paşa Dîvânı, s.155.

113 Muharrem Ergin, Kadı Burhaneddin Dîvânı, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., Ġstanbul, 1980, s.461.

ġairin sevgiliye sunduğu gülü sevgilisi öpüp tekrar ona vermiĢtir. Sevgilinin dudaklarının değmesiyle tatlılaĢan ve gülĢeker hâline gelen gül ciğer rahatsızlığına Ģifâ olmuĢtur.

Bir kez tebessümâne nigâh itse ol tabîb

Urmış olurdı zahmuma gül merhemin hemân114

Bu beyitte sevgili doktora benzetilmektedir. Sevgilinin aĢığa bir kez tebessüm ile bakmasıyla hastanın yani aĢığın yarasına gül merhemi sürmüĢ olacağını söylemektedir. Bu beyitten hareketle gül merheminin iyileĢtirici etkisi olduğu söylenebilir.

Dostum hadd-i arak-rîzinden ermezse gül-âb Gülşen-i cennet güli virür Necâtî’ye sudâ’ 115

Sevgilinin yanağını gül olarak düĢünen Ģair gülün üzerindeki ıslaklığı yani sevgilinin yanağındaki teri ise suyuna benzetmiĢtir. ġair, cennette sevgilinin gül suyuna benzettiği kavuĢmanın gerçekleĢmemesi hâlinde kendisine sudâ‟, yani baĢ ağrısı vereceğini söylemektedir. Gülsuyunun baĢağrısını gidermesinden hareketle ona kavuĢamamak baĢağrısını devam ettirecektir.

Em lebinden buyur ol yârun devâ derdüme kim Gül-şeker olur ilâc-ı illet-i dil iy tabîb116

ġair, sevgilinin gül-Ģeker olarak tasavvur ettiği dudaklarının gönül illetine deva olduğu dile getirmiĢtir. Gülden elde edilen gülĢekerin yine Ģifa yönüne değinilmektedir.

Çeşm-i rakîbi dûr ide şâyed yüzünden aglanuz

Dirler mücerrebdür bu kim def’-i sudâ’ eyler gül-âb 117

114 Ali Yıldırım, Kâmî Dîvânı (Edirneli Efendi Çelebi-Hayatı, Sanatı ve Eserleri ve Dîvânı'nın Tenkitli Metni), Millî Eğitim Bakanlığı Yay., Ġstanbul, 2009, s.352.

115 Tarlan, Necâtî Beg Dîvânı, s.79.

116 YaĢar Akdoğan, Ahmedî Divanı ve Dil Hususiyetleri: Gramer, Sentaks, Sözlük, Ġstanbul Üniversitesi, BasılmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul, 1979, s.133.

117 ġemseddin Sâmi, Kâmûs-ı Türkî, Ġstanbul, 2001, G.50.

Gül suyu ve sudâ‟ kelimelerinin bir arada kullanıldığı yukarıdaki beyitte gül suyunun baĢ ağrısını giderdiği bilgisine ulaĢılmaktadır.

Alternatif tıpta önemli bir tedavi bitkisi olan gül ve ondan elde edilen Ģurup, Ģarap, gülsuyu, merhem gibi maddeler divan Ģairlerince birer mazmun olarak sıkça kullanılmıĢtır. Divan Ģiirinde çokça kullanılan bir bitki olan gül sadece benzetme unsuru olarak yer almamıĢ Ģifa yönüyle bu benzetmeler arasında ilgi kurulmuĢtur.

Ġncelemesini yaptığımız Tabîbnâme adlı eserde gülün birçok terkipte diğer bitkilerle kullanımı söz konusudur. Diğer bitkilerin gül suyu ile karıştırılarak hab haline getirilmesinin gözde başta ne hastalık varsa gidereceği belirtilmektedir.

Örneğin [20a/ [12] meflūc olmaġı levķvāy-ı āşufteligi göz aġrısın göz yaşın göz [13]

ŧumanlıġın buña beñzer başda gözde ne Ǿillet varise hep giderir [14] terkīb budur maśŧaki günlük getire maĥmūde zaǾferān üçer dirhem śabr-ı [15] usķūŧūrī yigirmi direm ayru ayru dögerler gül śuyla ĥablar ideler.

[21a]…nevǾ-i diger baş aġrısına aķ śandal ve ķızıl güli [11] yumşaķ dögeler ķız oġlan südiyle ŧılā ide nāfiǾdür.

[22a/13] nevǾ-i diger göz ķan olsa yedi noĥud aġrı üzerlik toħumı döge [14]

ķaruşdura gül śuyla ıślada gice gözüñ üstüne ura ķanın kese.

Benzer Belgeler