• Sonuç bulunamadı

1.5. Şöhret ve Kültür Endüstrisi

1.5.4. Gösteri Toplumu

Modern üretim koşullarının hâkim olduğu toplumların bütün yaşamı büyük bir gösteri birikimi olarak görülmektedir. Dolaysızca yaşanmış olan her şey yerini bir temsile bırakarak uzaklaşmaktadır. Gösteri, hem toplum, hem de toplumun bir parçası olarak, bir birleştirme aracı şeklinde sunulmaktadır. Gösteri, toplumun bir parçası olarak, bütün bakış ve bilinçleri bir araya getiren sektör ve aldatılmış bakışın ve yanlış bilincin yeri olarak ifade edilmektedir. Gösteri imajlar toplamı değil, kişiler arasında var olan ve imajların dolayımından geçen toplumsal bir ilişki olarak tanımlanmaktadır (Debord, 1996:13-14).

Günümüz toplumunun başlıca ürünü olarak nitelenen gösterinin işlevlerinden biri “sistemin akılcılığı” bulanıklaştırıp gizlemek olduğu ileri sürülmektedir. Gösteri, tüketicilik ve metalarla yakından ilişkili olarak kabul edilmektedir. Gösterinin sergilediği dünya, tüm deneyimleri yöneten bir meta dünyasıdır ve insanlar tüketim sürecinde elde ettikleri mal ve hizmetlerde kendilerini ifade edememektedirler (Ritzer, 2000:138). Debord metanın, kendi oluşturduğu bir dünyada kendini sergilediği bir “gösteri toplumu”nun ortaya çıktığını dile getirmektedir. Metalarla bağlantılı olan gösterinin, toplumun gerçek işleyişini gözden saklayan bir tur afyon olduğu söylemektedir. Gösteri kavramı, görünür olan olayların geniş çeşitliliğini birleştirip ve açıklamaktadır. Gösteri görünüşün ve tüm insan yaşamının, yani basit bir görünüş olarak toplumsal yaşamın doğrulanmasıdır. Yaşamın gözle görülür hale gelmiş bir yadsınması olduğu ise gösteriye yapılan eleştiri olarak bilinmektedir (Debord, 1996:15). Modern dünyada her şey hayli kesin çizgilerle görünse de, Post modern dünyanın zirvesinde birçok şey bulanık görünmektedir. Özellikle tüketim alanında hakiki ile hakiki olmayanın iç içe geçmesi aralarındaki farkı oldukça bulanıklaştırmaktadır. Her tüketim aracının bir simüle ortam olması ya da simüle unsurlar ve simüle ürünlere sahip olması, neyin gerçek, neyin gerçek olmadığı konusunun da netliğini kaybetmesine sebep olmaktadır (Ritzer, 2000:219-220).

Gösteri, metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı an olarak nitelenmektedir. Görülebilir olan, sadece metayla kurulan ilişki değildir, ayrıca ondan başka bir şey de görülemez. Görülen dünya metanın dünyasıdır. Bütün olarak meta haline gelmiş olan bir toplumun satılık emeğinin tümüdür, döngünün sürmesi gerekmektedir. Bunun yapılabilmesi için, bu toplam metanın, bir bütün olarak işleyen üretici güçlerden mutlak olarak ayrılmış, parçalanmış bireye parçalar halinde geri gelmesi gerekmektedir (Debord, 1996:27). Gösteri kavramının, ayırma ve tembellik kavramlarıyla bağlantılı olduğu kabul edilmektedir. Kişi, gösterileri itaatkar bir şekilde tüketirken, kendi hayatını aktif bir yaşamaya yabancılaşmaktadır. Bireyler, toplumsal hayatın gösterilerini, kendi dünyalarında tembel ve hareketsiz bir şekilde izledikleri için, kapitalist topum, işçiyi ürününden, sanatı hayattan, tüketimi de insanların ihtiyaçlarından ve kendi yönlendirdikleri faaliyetlerden ayırmaktadır. Gösteri toplumunun kuramlaştırmasından sonra, gösteri

kültürü hayatın her alanına yayılmış ve ekonomi eğlenceye dönüştürülmüştür (Kellner, 2010:22-23).

Debord, tüketim ve gösteri ilişkisinin üzerinde ısrarla durmaktadır. Bu gösteri içinde, en soyut ve en algılanabilir duyu olan görme, diyalogun karşıtıdır ve temelinde iktidarın uzmanlaşması anlamına gelmektedir. Gösterinin güdümündeki taklitçi tüketim, insanın her türlü özgürleşme imkânının önüne dikilmektedir. Debord, Gösteri Toplumu Üzerine Yorumlar adlı eserinde de kitle iletişim araçlarının gösteriye dayalı toplumdaki rolüne vurgu yapmaktadır. Yeni kitle iletişimi etkinliğini, medya aracılığıyla ve objektif bir ustalıkla yönetecek olan bir tür kamu hizmetinden söz etmektedir. Bu araçlarla iletilenler emirlerdir ve bu emirleri verenler, aynı zamanda bu emirler hakkında ne düşündüklerini de mükemmel bir uyum içinde bizlere söylemektedirler (Debord, 1996:45). Bütün iletişim araçları metayı ve tüketimi övmekte ve metaya duyulan isteği kamçılamaktadır. Gösteri toplumu, her yönden gösteriyi beslemek için çalışmaktadır. Kendini gösterinin hizmetine adayan bireyler, toplumsal hayattaki varlıklarını ispatlamak için, görünen olana yüklenmekte ve tüketerek gösteriyi beslemektedir. Böylelikle, gösteri kendini tartışılamaz ve erişilmez bir olumluluk olarak sunmaktadır. Gösteri, metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı andır ve görülen dünya, metanın dünyası olarak nitelendirilmektedir. Metanın dünya haline gelmesi, aynı zamanda dünyanın meta haline gelmesi şeklinde ifade edilmektedir (Koçak, 2006:30).

Gösterinin, dinsel yanılsamanın yeniden maddi yapılanması olduğunu ileri sürülmekte ve şöhret kültürünün dinsel boyutunun varlığı vurgulanmaktadır. Gösterinin ancak kendisini destekleyen kesimleri ünlü kıldığı ve artık herkesin ‘ünlü’ ve ‘sanatçı’ olduğu belirtmektedir (Debord, 1996:175). Ünlü kimseler de medya gösterisi dünyasında üretilmekte ve kullanılmaktadır. Ünlüler medya kültürünün sembolleri, günlük hayatın tanrı ve tanrıçaları olarak medya kültüründe daima skandalın avı durumundadırlar. Bu yüzden de gösterilerin kaderini belirlemek ve sıklıkla gündeme gelerek, olumlu imajlarını korumak zorundadırlar. Medya gösterisi, baskın rol modeller, moda, görüntü ve kişilik sembolleri sunan bir şöhret kültürü olarak tanımlanmaktadır. Gösteri dünyasında, şöhret, eğlenceden politikaya, spordan ticarete kadar bütün önemli sosyal alanları kuşatmış olarak

görülmektedir. Sürekli genişleyen halkla ilişkiler sanayi, belirli tipleri şöhret mevkiine yükselterek onların olumlu görünümünü korumaktadır. Çünkü ünlüler olumsuz imaj ile, şöhretlerini kaybetme ya da olumsuz örnek haline gelme tehlikesi ile her zaman karşı karşıyadırlar. (Kellner, 2010:25-37). Olumsuz örneklerle medyada yer alan şöhretlere duyulan saygı ve itibar da azalmaktadır. Bunun sonucunda ününü bir yetenek sonucu ya da tesadüfen de olsa kazanmış olan şöhretlerin yücelmesini sağlayan gösteri mekanizması, onların yok olmasına ve şöhretini kaybetmesine neden olmaktadır.

Modern gösterinin büyümesiyle dünyada ki birlik yok olmuştur. Gösteride, belli gruplar yine kendisini belli bir gruba karşı temsil etmekte ve üstün görmektedir. Bu üstünlük bir ayrılığı ifade etmektedir. Ayrılığın ortak paydası ise gösteridir. İzleyicileri bir ortaklıkta buluşturan temel nokta dönüşümü olmayan ilişkiler bütünü olarak görülmektedir Gösteri ayrı olanları ayırarak birleştirmektedir (Debord, 1996:22).