• Sonuç bulunamadı

2.2. GÖRSEL ALGI GELĠġĠMĠ

2.2.6. GÖRSEL ALGININ GELĠġĠMĠ

Terminolojide görsel algılama kavramı; görsel uyaranları tanıma, ayırt etme ve daha önceki deneyimlerle ilintili olarak yorumlama yeteneği anlamına gelmektedir. Görsel algılama için sadece iyi görme yetisi değil aynı zamanda beyinde iyi bir yorumlama

39 gerektirmektedir (Reinartz ve Reinartz, 1975). Görsel algılama hemen her davranıĢımız için bir ön koĢul niteliğinde olup, birçok becerinin de kazanılmasını sağlamaktadır (ĠbiĢoğlu, 1987).

Normal geliĢim gösteren çocuk doğum sonrası süreçte çevresindekilerin farkına varmaya baĢlar ve zamanını çevresini tanıma ile geçirir. Zamanla görüntü ile sesi iliĢkilendirir. Sesi duyduğu zaman arar, sesin geldiği yöne bakar. Görme ve dokunma duyuları arasında eĢgüdüm oluĢturulur. Böylece çocukta algılama davranıĢı geliĢir (Johnson ve Werner, 1980; FiĢek ve Yıldırım, 1983).

Algı geliĢimi, zihin geliĢiminin anlaĢılmasında gerekli olan bir alandır. Bir ya da daha fazla duyu organının görevini yapamaması çocuğun algılamadaki geliĢiminin geri kalmasına yol açabilir. Bunun sonucu olarak da birey, dünyayı anlama ve yorumlamada güçlük yaĢar (FiĢek ve Yıldırım, 1983; Jersıld, 1979).

Görsel algılama; görsel ayırt etme, eĢleĢtirme, sınıflandırma, Ģekil-zemin ayrımı, nesneler arası mekan iliĢkisi ve görsel bellek alanlarında araĢtırma konusu olmaktadır (Yüksel, 2009).

Görsel ayırt etme ise benzerliklerin ve farklılıkların bilincinde olmaktır. Ayırma farklılıklar üzerine yoğunlaĢmıĢtır. Nesnelerin renk, Ģekil, hacim ve boyut özelliklerine göre görsel ayırt etme gerçekleĢmektedir. Ġki- iki buçuk yaĢındaki çocuklar benzer Ģekilleri eĢleĢtirebilir, üç-dört yaĢında aynı olan nesneleri eĢleĢtirme davranıĢı görülür, ilerleyen yaĢlarda karmaĢık Ģekilleri algılama yetileri geliĢir. EĢleĢtirme ve sınıflandırma benzerlikler vasıtasıyla olur. Ġki yaĢında benzer iki nesneyi sınıflandıran çocuk, üç-dört yaĢında renk ve Ģekil benzerliği olan nesneleri eĢleĢtirebilir hale gelmektedir (Dönmez, 1993).

Nesnelerin uzayda birbirlerine göre olan konumları mekan iliĢkisini açıklamaktadır. Bir çocuk ilk önce kendi konumunu sonra nesnelerin kendilerine göre uzaklık ve konumlarını değerlendirebilirler. Bir nesne veya Ģeklin zeminden ayrılması “Ģekil zemin ayrımı” olarak ifade edilir. ġekil dikkatin odaklandığı kavram, zemin ise geri planda kalan algı alanına girmeyen kavramdır (Dönmez, 1993).

b. Bebeklikte Algı GeliĢimi

Yeni doğan bir bebeğin görme yetisi yetiĢkine kıyasla zayıftır. Altı aylık olduklarında yetiĢkinlerle aynı düzeye ulaĢmaktadırlar (Özhamam, 2007).

40 Bebeklerdeki görsel yetinin güç olması nedeniyle farklı yöntemler geliĢtirilmiĢtir. Bunlardan birisi “bakma tercihi tekniği” dir. Bebekler düz bir yüzeye bakmaktansa örüntüye bakmayı tercih ederler. Bebeğe düz bir yüzey ve bir örüntü seçenek olarak sunularak, örüntüyü görme eĢiği belirlenebilir. Bebeğin örüntüye baktığı süre düz yüzeye baktığı sürenin altına düĢene kadar örüntü giderek zorlaĢır (Fantz, Ordy ve Vdelf, 1962; akt.Sağol, 1998).

Bebek 1. ayda görme alanına yerleĢtirilen kırmızı bir ponpona gözlerini kısa süreliğine odaklayabilir. 30 dereceden 60 dereceye kadar takip etmesi mümkündür. 1-4. aylarda ise görme alanına giren kiĢileri takip etmeye baĢlar (Ataman, 2004).

Ġlk iki ayda bebeğin görsel dikkati objelerin nerede olduğu ile ilintilidir. Üçüncü aydan sonra nerede olduğu ile değil, ne olduğu ile ilgilenir (Yavuzer, 1998). Üçüncü ayda bebekteki derinlik algısına iliĢkin ilk iĢaretler ortaya çıkmaktadır. Üçüncü ve altıncı aylar arasında nesneleri takip etme yetisini kazanırlar (Arkonaç, 1993).

Saklanan nesneleri aramada; 5. aydan küçük bebekler gizlenen nesneyi unutmuĢ gibi görünürler, 5. ve 8. aylar arasında ise bebekler nesneleri saklama ve bulma oyunu oynarlar (Ataman, 2004).

c. Okul Öncesi Dönemde Algı GeliĢimi

Bebeklik döneminde kazanılan olgunlaĢma ve yaĢantılar üç-altı yaĢ döneminde de etkisini devam ettirmektedir. Erken çocukluk döneminde hızla ilerleyen bütün geliĢim alanları gibi algı da hızlı bir geliĢim göstermektedir (Temel, 1989). Algının insan yaĢamında en önemli olduğu dönem çocukluk dönemidir. Tüm duyularını kullanarak araĢtırmaya ve keĢfetmeye eğilimlidirler. Çocuklara sağlanan görsel, iĢitsel, dokunsal algı deneyimleri, biliĢsel geliĢim ve öğrenme üzerinde önemli bir etkiye sahiptir (Dodson, 1995). Ġki –altı yaĢ döneminde kavram geliĢtirebilirler, günlük yaĢamdaki problemlerine çözüm getirebilirler (Mackenzie, 2000).Nesneler arasındaki benzerlik ve farklılıkları ayırt edebilirler (Lawhon ve Lawhon, 2000).

-Seçicilik: Ġnsanın duyu organlarına gelen bütün uyarıcılara karĢı aynı tepkiyi vermesi mümkün değildir. Bu nedenle algı seçicidir. Seçicilik kavramı sürekli geliĢim gösterir ve dikkati belirli bir Ģekilde yönlendirmeyi içermektedir (Temel, 1989).

-Ayırt etme: Daha önce bir bütün olarak görülen bir nesne ya da durumun zamanla parçalarını, ayrıntılarını ve özelliklerini algılama; benzer nesneleri birbirinden ayıran

41 niteliklerin farkında olarak algılama eğilimidir (Temel, 1989). Üç-altı yaĢlar arasında çocuk, öncelikle Ģekli bütünüyle algılar, karmaĢıklığını fark edemez. Altı yaĢ sonrasında ayrıntıları fark etme eğilimindedir. Ayırt etme için Ģekil-zemin ayrımı ön koĢul niteliğindedir. Parçayı bütünden ya da Ģekli zeminden ayırt etme yeteneği ergenlik dönemi baĢlangıcına kadar geliĢir (Temel, 1989). Ġnsan çevresini geliĢigüzel bir düzen içerisinde algılamaktadır. Algı, duyusal girdileri derler, düzenler ve onlara bir anlam verir (Arkonaç, 1993).

-Nesne değiĢmezliği ve devamlılığı: Bireylerin, farklı biçim ve durumlarda gördüğü nesne veya insanı, aynı nesne ya da insan olarak algılaması “nesne değiĢmezliği” Ģeklinde ifade edilirken, nesne devamlılığı ise nesne görüĢ alanı dıĢına çıksa da nesnenin var olduğu düĢüncesinin kazanılmasıdır. Nesne değiĢmezliği; Ģekil ve büyüklük değiĢmezliği Ģeklinde iki baĢlık altında incelenebilir (Temel, 1989).

-Ben merkezlilikte azalma: BiliĢsel olgunlaĢma ile algısal geliĢimdeki bir diğer temel değiĢim de çocuğun dünyaya bakıĢ açısında meydana gelmektedir (ġahin Arı, 2007). Çocukların kendi görüĢ ve düĢüncelerinin, diğer bireyler ile tıpatıp aynı olduğunu düĢünmesidir. Çocuğun kendinin farkına varması ve baĢkalarından ayırt etmeye baĢlaması ile diğer kiĢilerin bakıĢ açısı ve görüĢlerini özümseyebilmesiyle ben merkezlilikte azalma meydana gelir (Temel, 1989). Okul öncesi dönem çocuğu diğer bir kimsenin görüĢünü kolayca benimseyemez. Kendisini bir baĢkasının yerine koyamaz dolayısıyla olaylara değiĢik açıdan bakamaz (KağıtçıbaĢı ve Özgediz, 1983).