• Sonuç bulunamadı

Futbolda yapılan trilyonlar değerinde yatırımlarla, reklamlar, dev organizasyonlar, ligler, kupalar ve uluslararası karşılaşmalarla futbol bugün büyük bir ticari konum kazanmıştır.

aşmaktadır. Büyük bir ticari iş kolu olarak futboldan triyonlarca karlar elde edilmektedir. Bugün spor denilince genellikle akla ilk futbol gelmektedir. Profesyonel futbolda kazanan takımlar daha çok kar elde ettiklerinden ve kazanan takımın futbolcularının cepleri primlerle doldurulduğundan futbolda kazanmanın çok önemli olduğu daha da yarışmacı bir konuma gelmiştir. Bu durum karşılaşmaları daha da stresli, sporcuları ise daha kaygılı bir duruma sokmaktadır (Konter, 1996a, s. 65).

Futbolcunun etkisi altında kaldığı bir çok stres faktörleri vardır. Bu faktörlerin her biri futbolcunun kaygı düzeyinde etkili olabilir. Sportif performansı futbolcunun ne kadar potansiyele sahip olduğu ile değil bu potansiyellerini amaca dönük olarak doğru bir şekilde açığa çıkarabilme yeteneği ile ilişkilidir. Bir futbolcu ne kadar yüksek motorik, teknik ve taktik rezervlere sahip olursa olsun bunu futbol oyunu içinde ortaya çıkartamıyorsa bu hiçbir anlam ifade etmez. Bu nedenle futbolcunun performansını ortaya koyabilmesi sadece fizyolojik bir olgu olamaz. Futbolcunun potansiyelini kullanabilmesinde onun psikolojik durumuda oldukça önemlidir. Futbolcunun performansını başarı ile ortaya koymasında sahip olduğu kaygı düzeyi bu nedenle çok önemli olmaktadır. Futbolcuların sahip oldukları kaygı düzeyleri karşılaşmanın sonucunu etikiliyebilir. Özellikle profesyonel futbolda ve önemli görülen maçlarda kaygı düzeyleri performansın başarı ile sergilenmesinde önemli düzeyde etkilerde bulunabilir (Konter, 1996a, s. 78).

Kaygı ve endişe, sporcuyu psikolojik açıdan olumsuz yönde etkiler. Endişe ve kaygı konsantrasyonu azaltan körleştiren önemli bir ruhsal durumdur. Bir örnek verirsek endişe içindeki bir futbolcu, kesinlikle rahat bir maç çıkaramayacak, belki önemli bir atışı kaçıracak gerçek performansını ortaya koyamayacaktır. Bu durumda sporcular oyun disiplininden kopar, panik ve telaş içinde hata üstüne hata yaparak üstünlüğü rakibe kaptırır. Kaygılı sporcular kendini oyuna yeterince vermez (Biçer, 1997, s. 104-105). Çoğu kez sportif müsabaka içindeki birçok sporcunun telaşlı, huzursuz, sıkıntılı çekingen, üzüntülü, yüzü sararmış ya da kızarmış, tedirgin durumda olduğu görülmektedir. Yine bazı sporcuların antrenmanlarda rahatlıkla yaptıkları hareketleri, müsabakada yapamadıkları, takım arkadaşlarına uyum sağlayamadıkları ve kendilerinden bekleneni yerine getiremedikleri gözlenmektedir. Bu olumsuzluklar aslında sportif eylem içinde kaygılı bir sporcunun davranışını yansıtmaktadır. Bir spor ekibi içinde kendisine verilen görevi yerine getirmeyen bir sporcu, takımın kollektif oyun düzenini bozacak ve sonunda önce kendisinin sonra da takımın başarısında olumsuz yönde etkili olacaktır (Erbaş, 2005, s. 37).

Futbolcunun daha iyi performans ortaya koyabilmesi için fizyolojik, psikolojik sosyal potansiyellerinin özel olarak futbola ve futbol oyununun pozisyonel isimlerine göre geliştirilmesi gerekir. Fizyolojik potansiyellerden futbol oyununun istemde bulunduğu kuvvet, sürat, dayanıklılık, koordinasyon, denge, esneklik, teknik taktik gibi özellikleri anlamaktayız. Psikolojik potansiyellerden motivasyon, kaygı, öz güven, kişilik, dikkat, konsantrasyon, atılganlık, kararlılık, ısrarcılık, öz kontrol gibi özellikleri ve sosyal potansiyellerden de liderlik, birlikte hareket etme, yardımlaşma, iş birliği, paylaşma gibi özellikleri anlamaktayız. Bir futbolcuya ve futbol takımına ancak bu bütün boyutarı içine alan bir yaklaşım geliştirilebilirse sağlıklı sonuçlar ortaya çıkar (Gümüş, 2002).

2.15. İlgili Araştırmalar

Kaygı kavramının birçok değişkenle ilişkisini araştıran çalışmalar oldukça fazladır. Bu kısımda söz konusu araştırmaların bir bölümüne yer verilecektir.

Kızıldağ (2007) Farklı spor branşındaki sporcuların imgeleme biçimleri adlı çalışmasında; “Sporda İmgeleme Envanteri’ nin Türk sporcular için uyarlanması yapılarak değişik spor branşlarındaki sporcuların imgeleme biçimleri belirlenmeye çalışılmıştır. Envanterin 5 alt boyutu bulunmaktadır. Bu boyutlar “Bilişsel imgeleme”, “Motivasyonel Özel imgeleme”, “Motivasyonel Genel- Uyarılmıslık”, “Motivasyonel Genel- Ustalık” tır. Farklı düzeylerde ve farklı spor branşlarıyla uğraşan sporcuların imgeleme biçimleri arasında fark olup olmadığını belirlemek için ikinci bir araştırma yapılmıştır. Cinsiyete göre fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan Kruskall Wallis testi sonucunda kız voleybolcuların ve kız basketbolcuların motivasyonel özel imgeleme alt boyutunda tenisçilerden anlamlı olarak daha yüksek puanlara sahip oldukları, bilişsel imgeleme alt boyutunda erkek voleybolcuların futbolculardan, motivasyonel genel uyarılmıslık alt boyutunda erkek yüzücülerin erkek basketbolculardan anlamlı olarak daha yüksek puanlara sahip oldukları bulunmuştur. Farklı spor branşındaki sporcuların imgeleme biçimlerini belirlemek amacıyla cinsiyet göz önünde bulundurulmadan yapılan ANOVA testi sonucunda bilişsel imgeleme ve motivasyonel genel ustalık alt boyutlarında voleybolcuların futbolculardan, motivasyonel genel ustalık alt boyutunda ise basketbolcular ve yüzücülerin tenisçilerden daha yüksek puanlara sahip oldukları belirlenmiştir.

Vurgun (2010) Sporda imgeleme anketinin Türkçeye uyarlanması ve sporda imgelemenin yarışma kaygısı ile sportif güven üzerindeki etkisi adlı çalışmasında; Hall ve arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen Sporda imgeleme Envanterini bireysel ve takım sporu yapan üniversiteli yaşları 16 ile 29 arasında değişen 100 erkek üzere toplam 142 süper lig oyuncularında kullanarak sporda imgelemenin yarışma kaygısı ile sportif güven üzerindeki etkisini belirlemeye çalışılmıştır. Motivasyonel özel imgeleme ile bilişsel kaygı ve bedensel kaygı arasında negatif bir ilişki olduğu, kendine güven düzeyiyle de pozitif bir ilişki olduğu belirtilmiştir. Motivasyonel genel uyarılmışlık ile bedensel kaygı arasında negatif bir ilişki olduğu, motivasyonel genel ustalık da ise bilişsel kaygı, bedensel kaygı ve kendine güven arasında negatif bir ilişki olduğu görülmektedir. Bilişsel özel düzey ile bilişsel kaygı ve bedensel kaygı arasında negatif bir ilişki kendine güven düzeyiyle de pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Bilişsel genel düzeyi ile bilişsel kaygı ve bedensel kaygı arasında negatif bir ilişki olduğu, kendine güven düzeyiyle de pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir. Motivasyonel özel, motivasyonel genel uyarılmışlık, motivasyonel genel ustalık, bilişsel özel ve bilişsel genel düzeyleri ile sportif güven düzeyleri arasında pozitif bir ilişki olduğu söylenebilir. Bilişsel kaygı ve bedensel kaygı düzeyi ile sportif güven düzeyi arasında negatif bir ilişki, kendine güven düzeyiyle de pozitif bir ilişki bulunmaktadır.

Erdoğan (2009) bireysel ve takım sporlarıyla uğrasan sporcuların hayal etme ve kaygı düzeylerinin karşılaştırılması adlı çalışmasında; Bireysel ve takım sporlarıyla aktif olarak uğrasan 58’i erkek, 64’ü bayan; 56’sı takım sporcusu, 66’sı bireysel sporcu olmak üzere toplam 122 sporcu üzerinde yapılmıştır. Bireysel ve takım sporu ile uğraşan sporcuların cinsiyetlerine göre yaş, spor yaşı, sürekli kaygı, bilişsel imgeleme, motivasyonel özel imgeleme, motivasyonel genel uyarılmışlık, motivasyonel genel ustalık, genel imgeleme puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bireysel ve takım sporu ile uğraşan sporcuların cinsiyetlerine göre puanları karşılaştırıldığında sadece motivasyonel genel uyarılmışlık değerleri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Bireysel ve takım sporuyla uğraşan sporcuların spor türüne göre yaş ve sürekli kaygı puanları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Bireysel ve takım sporlarıyla uğrasan sporcuların spor türüne göre spor yaşı puanları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.

Kolayiş (2002) Futbolcularda zihinsel hayal etme antrenmanının kaygı üzerine etkisi adlı çalışmasında; süper gençler liginde oynayan Sakarya spor ve Kocaeli spor süper genç takım sporcuları denek olarak alınmıştır. Kaygıyı ölçmek amacıyla CSAI-2 ve STAI kaygı

envanterleri kullanılmıştır. İstatistiksel analizler sonucunda zihinsel hayal etme çalışmasının bilişsel kaygı ve sürekli kaygı üzerine etkisi olduğu, buna karşın bedensel kaygı, durumluk kaygı ve kendine güven üzerine her hangi bir etki yapmadığı bulunmuştur. Araştırmaya göre; zihinsel hayal etme antrenmanları sporcuların kaygı seviyelerinin düzenlenmesi için kullanılabilir ancak bu antrenmanlardan yeterince faydalanılabilmesi için daha fazla çalışma yapılmalıdır.

Yalçın (2005) Spor müsabakalarına psikolojik hazırlıkta imgelemenin rolü ve önemi adlı çalışmasında; lisanslı bireysel spor ve takım sporu yapan 100 sporcuya önce bir imgeleme antrenman programı uygulanmış sonra da bu sporcular imgeleme becerileri açısından değerlendirilmiştir. Bireysel spor ve takım sporu yapan sporcular anketin puan sıralamasına göre imgeleme becerileri yüksek olan kişiler anlamlı oranda fazla değildir. Bireysel açıdan yüksek puan alan sporcular olmasına rağmen genel ortalama değerlere baktığımızda sporcuların beceri düzeyi en düşük seviyede çıkmış ve daha sık imgeleme antrenmanı yapmaları gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Aktepe (2006) Sporda zihinsel antrenmanın önemi ve ferdi milli sporcuların zihinsel antrenman bilgi ve uygulama düzeylerinin tespiti adlı çalışmasında; Araştırma 7 ferdi spor branşında toplam 146 sporcu üzerinde bilgi ve durumlarını ölçmeye yönelik yapılmıştır. Çalışma sonucunda, ferdi milli sporcuların zihinsel antrenmanı önemli gördükleri, uygulama düzeylerini yeterli bulmadıkları ve antrenörlerini zihinsel antrenman konusunda yeterli görmedikleri sonucunu ortaya koyulmuştur. Spor branşlarına göre ferdi milli sporcuların zihinsel antrenman modelleri uygulama düzeylerine bakıldığında atletizm, boks, karate, jimnastik, halter ve güreş branşlarında uygulamanın daha fazla olduğu fakat okçuluk branşında bu oranın düşük seviyelerde olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu spor branşlarındaki uygulama seviyelerin %50’nin altında kalması yüksek performans için yeterli olmadığı sonucu ortaya koymaktadır. Başarı için ise antrenör ve sporcuların zihinsel antrenmanı uygulama konusunda daha fazla çaba sarf etmeleri gerektiği düşünülmektedir. Altıntaş ve Akalan (2008) Zihinsel antrenman ve yüksek performans adlı çalışmasında; sporcunun performansını yükseltmek amacıyla kullanılan zihinsel antrenman metodunun tarihsel gelişimi hakkında bilgi vermek, sporcunun performansına olan olumlu etkilerini yazılı kaynaklarda yer alan çalışmalar çerçevesinde özetlemek ve daha çok yurt dışında kullanılan bu yöntemin ülkemiz sporunda da daha kapsamlı bir şekilde ele alınması için önerilerde bulunmaktır.

Karabulut, Atasoy, Kaya ve Karabulut (2013) 13-15 yaş arası erkek futbolcuların durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin farklı değişkenler bakımından incelenmesi adlı çalışmasında; araştırmanın örneklemini 61 gönüllü sporcu oluşturmaktadır. Futbolcuların kaygı düzeylerini ölçmek için Spielberger ve ark. tarafından geliştirilen Durumluk ve Süreklik Kaygı Envanteri kullanılmıştır. Araştırma grubunu oluşturan sporcuların yüksek kaygı düzeyine sahip olduğu, spor yılı ve babanın algılanan ev yönetim tutumu değişkenlerinin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinde anlamlı farklılık yaratmadığı, baba eğitim düzeyinin yüksekliğinin kaygı düzeyini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir.

Başaran, Taşğın, Sanioğlu ve Taşkın (2009) Sporcularda durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi adlı çalışmasında; Araştırmaya yaşları 14 (yıl), olan basketbol, voleybol, hentbol, tekvando ve güreş branşların da spor yapan 132 bayan ve 192 erkek toplam 324 sporcu katılmış olup araştırmada Durumluk- Sürekli Anksiyete Envanteri (State Trait Anxiety Inventory STAI) kullanılmıştır. Araştırmada bayan ve erkek sporcuların sürekli kaygı puanları arasında anlamlı farklılık tespit edilmemişken, durumluk kaygı puanları arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Sürekli kaygı puanları ve durumluk kaygı puanları spor branşları ve spor yaşlarına göre değerlendirildiğinde anlamlı farklılık bulunmuştur. Ayrıca sürekli kaygı puanı ile durumluk kaygı puanı arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Aybey (2005) profesyonel futbolcuların müsabaka öncesi ve sonrası kaygı düzeylerini araştırmıştır. Araştırmanın sonuçları, müsabakanın önemi, hava ve saha şartları, taraftar baskısı, takımın puan durumundaki yeri gibi dış etmenlerin, futbolcuların kaygı düzeyini etkilediğini ortaya koymuştur. Bunun yanı sıra araştırmada müsabaka öncesi durumluk kaygı verileri yüksek değer olarak bulunurken, müsabakayı kazanmak, hedefe ulaşmak, takım başarısı gibi faktörlerin durumluk kaygı düzeyini azalttığı belirlenmiştir.

Koç (2004) Profesyonel futbolcularda durumluk kaygı düzeyini etkileyen faktörler adlı çalışmasında; Türkiye profesyonel futbol liginde yer alan 11 takımdan toplam 201 futbolcu katılmıştır. Araştırmada futbolcuların verdikleri cevaplarda durumluk kaygı düzeyini etkileyen beş faktörün küme düşmemek için mücadele etmek, müsabaka sonrası takımın puan sıralamasının değişmesi, müsabakanın oynanacağı sahanın zemini, şampiyonluk için mücadele etmek ve müsabakadaki performansın transferi etkileyeceği düşüncesi olduğunu ortaya koymaktadır. Futbolcuların kaygı düzeyini etkilemeyen faktörler ise, müsabakanın oynanacağı saat, sürekli giydikleri forma numarasının değişmesi ve müsabakayı kendi

BÖLÜM III

YÖNTEM

3.1. Araştırmanın Modeli

Elit akademi liginde yer alan futbol oyuncularında imgeleme ve sürekli kaygı ilişkisinin incelendiği bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. İlişkisel tarama modeli; iki ya da daha çok sayıdaki değişken arasında birlikte değişim varlığını ve derecesini belirlemeyi amaçlayan araştırma modelidir.

3.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini; Elit akademi ligi oluştururken örneklem grubunu ise bu takımlarda oynayan toplamda 429 sporcu temsil etmektedir.

3.3. Verilerin Toplanması

Bu çalışmada üç farklı ölçme aracından yararlanılmıştır. Bunlar Sporda İmgeleme Envanteri, Sürekli Kaygı Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu’ dur. Ölçekler elit akademi liginde yer alan 36 takımdan 32 takıma uygulanmıştır. İsanbul bölgesinde yer alan takımlara ölçekler antrenman öncesi veya sonrası elden uygulatılmış olup diğer bölgelerdeki takımlara ise ölçekler kargo yolu ile yollandı ve aynı şekilde geri dönüş alınmıştır.

İmgeleme Envanteri: Araştırma da kullanılacak imgeleme ölçeğininorijinali Hall, Mack, Paivio, ve Hausenblas (1998) tarafından geliştirilmiştir. 30 maddeden oluşan envanterin 5 alt boyutu bulunmaktadır. Bu boyutlar; Bilişsel Özel imgeleme, Bilişsel Genel imgeleme,

Motivasyonel Özel imgeleme, Motivasyonel Genel Uyarılmışlık ve Motivasyonel Genel Ustalıktır. Orijinal envanterde tüm alt boyutlar 6 maddeden oluşmaktadır.

Kızıldağ ve Tiryaki (2000) tarafından Envanterin Türkçe’ ye çevrilme sürecinde yeni bir ifade geliştirilmemiş, envanterin orijinal biçimine tamamen bağlı kalınmıştır. Faktör analizi sonucunda envanterin 4 faktör ve 21 maddeden oluştuğu görülmüştür. “Bilişsel Genel imgeleme” ve “Bilişsel Özel imgeleme” alt boyutlarındaki maddelerin aynı faktör altında toplandığı belirlenmiştir. Yine faktör yükü 40’ın altında olan Motivasyonel Genel- Uyarılmışlık boyutunda 2 madde ve Motivasyonel Genel- Ustalık alt boyutunda 3 madde envanterden çıkarılmıştır. Envanter alt boyutları için hesaplanan Cronbach alpha güvenirlik katsayıları “Bilişsel İmgeleme” alt boyutu için .81, “Motivasyonel Özel” alt boyutu için .80, “Motivasyonel Genel Uyarılmışlık” alt boyutu için .71 ve “Motivasyonel Genel Ustalık” alt boyutu için .59 olarak bulunmuştur. Test-tekrar test güvenirliği için 36 sporcuya 3 hafta ara ile uygulanan envanterin güvenirlik katsayısı Bilişsel İmgeleme” için .74, “Motivasyonel Özel İmgeleme” için .91, “Motivasyonel Genel-Uyarılmışlık” için .88, “Motivasyonel Genel-Ustalık” için .90 dır.

Tablo 1. SİE (Sporda İmgeleme Envanteri) Alt boyutları ve maddeleri

ALT BOYUTLAR ALT BOYUTLARDAKİ MADDELER

MADDE SAYISI Bilişsel İmgeleme 1, 2, 4, 5, 7, 9, 13, 14, 15 9

Motivasyonel Özel İmgeleme 3, 6, 8, 10, 20 5 Motivasyonel Genel-Uyarılmışlık 11, 12, 17, 19 4

Motivasyonel Genel- Ustalık 16, 18, 21 3

Bilişsel imgeleme (Bİ): Bilişsel imgeleme alt boyutunda bulunan maddeler incelendiğinde beceriyi mükemmel bir şekilde uygulama, hataların düzeltilmesi, strateji geliştirme, oyun planlarının öğrenilmesi ve uygulanması gibi bilişsel özellikleri içeren maddelerden oluştuğu görülmektedir. Bilişsel imgeleme, özel becerilerin doğru bir şekilde uygulanması için kullanılır. Bu tür imgelemenin golf vuruşundan basketbolda serbest atışa kadar birçok becerinin gelişiminde kullanıldığı görülmektedir (Paivio, 1985).

Motivasyonel özel imgeleme (MÖ): Motivasyonel özel imgeleme alt boyutunu oluşturan maddeler incelendiğinde bu maddelerin özel performans hedeflerini kapsadığı görülmektedir. Sporcuların kazanma, iyi performanslarından dolayı tebrik edildiklerini görmeleri, kazanmanın verdiği gurur gibi duygular motivasyonlarını artırmaktadır. Paivio

(1985) Motivasyonel Özel İmgelemeyi kullanan sporcuların hedefle ilişkili görevleri (örn: antrenman) sürdürmede daha iyi olduklarını bulmuştur.

Motivasyonel genel ustalık imgelemesi (MG- U): Motivasyonel genel ustalık alt boyutunda yer alan maddeler incelendiğinde bu maddelerin daha üst düzey motivasyonel becerileri kapsadığı görülmektedir. Bu tür imgelemeyi daha fazla kullanan sporcuların ustalıkla ilgili becerilere daha fazla sahip oldukları bilinmektedir. Motivasyonel genel ustalık, sporcunun zihinsel olarak güçlü ve kontrollü olmasına hizmet eder (Hall, Mack, Paivio,ve Hausenblas, 1998).

Motivasyonel genel uyarılmıslık imgelemesi (MG- UY): Motivasyonel genel uyarılmıslık imgelemesi alt boyutunda yer alan maddeler incelendiğinde bu maddelerin sporcuların uyarılmışlık düzeylerini kapsadığı görülmektedir. Bu tür imgelemeyi kullanan sporcular uyarılmışlık düzeylerini kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar. Bu bağlamda kişi duygusal olarak başa çıkma yollarını öğrenebilmektedir. Ayrıca bu tür imgeleme bir yarışmaya hazırlanırken uyarılmışlık düzeyini ve kaygıyı kontrol etmek için kullanılır (White ve Hardy, 1998).

Sürekli Kaygı Ölçeği: Futbolcuların sürekli kaygı düzeylerini ölçmek için Spielberger, Goursuch, ve Lushene (1970) tarafından geliştirilen Sürekli Kaygı Envanteri kullanılmıştır. Türkçeye çevrilmesi, güvenirlik ve geçerlik çalışmaları Öner ve Le Compte (1983) tarafından yapılmıştır. Bir kendini değerlendirme türü olan ölçek, kısa ifadelerden oluşan 20 maddeyi içermektedir. Ölçek genel olarak hissedilenleri belirlemek amacıyla “sürekli kaygı formu” olarak oluşturulmuştur. 4’lü Likert tipi ( 1.hemen hiçbir zaman 2. Bazen 3. Çokça zaman 4. Hemen her zaman) olan ölçeğin Alpha güvenirliğinin .83 ile .87 arasında, test-tekrar test güvenirliğinin .71 ile .86 arasında ve madde güvenirliğinin .34 ile .72 arasında değiştiği bildirilmektedir (Öner ve Le Compte 1998; Aydemir ve Köroğlu, 2000; Şahin, Batıgün, ve Uğurtaş, 2002).

Envanterin puanlaması; ölçeklerde doğrudan (düz) ya da tersine çevrilmiş ifadeler vardır. Olumlu duygular, dile getiren ters ifadeler puanlanırken 1 ağırlık derecesinde olanlar 4’e, 4 ağırlık derecesinde olanlarda 1’ e dönüştürülür. Olumsuz duyguları dile getiren doğrudan ifadelerde 4 değerindeki yanıtlar kaygının yüksek olduğunu gösterir. Tersine çevrilmiş ifadelerde ise 4 değerindeki yanıtlar düşük, 1 değerindeki yanıtlar ise yüksek kaygıyı gösterir. Sürekli kaygı ölçeğinde 7 soru (1, 6, 7, 10, 13, 16 ve 19) tersine çevrilmiş ifade vardır. Puanlamada, doğrudan ve tersine çevrilmiş ifadelerin toplam ağırlıklarının

ağırlık puandan, ters ifadelerin toplam ağırlık puanları çıkartılır ve bu sayıya değişmeyen bir değer eklenir. Bu değer sürekli kaygı ölçeği için ise 35’ dir. Ölçekten elde edilen puan değeri 20-80 arasında değişir. Büyük puan yüksek kaygı seviyesini, küçük puan ise düşük kaygı seviyesini belirtir (Öner, 1997).

Kişisel Bilgi Formu ise literatür taraması yapılarak araştırmacı tarafından yapılmış ve konuyla ilişkilendirilecek demografik bilgileri içermektedir. Kişisel bilgi formunda; sporcunun oynadığı kategori, spor yaşı, eğitim durumu, millilik durumları, mevkileri, müsabakanın kendi sahasında ve deplasmanda oynanacak olmasının kaygı durumu, antrenörle olan iletişim düzeyi, takım arkadaşı ile olan iletişim düzeyi, imgeleme kullanma durumu ve sakatlık durumu demografik bilgileri yer almaktadır.

Sporcular tarafından tamamlanan ölçekler, elden ve posta yolu ile toplanmıştır. Ölçeklerin uygulanabilmesi için Elit Akademi Ligi’ndeki alt yapı koordinatörlüklerinden ayrı ayrı izin alınmıştır.

3.4 Verilerin Analizi

Verilerin SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 18.0 programı ile analiz edildiği araştırmada, örneklem grubunda yer alan katılımcıların kişisel özelliklerine göre dağılımı için frekans, yüzde değerleri, ortalama değerleri, standart sapma değerleri şeklinde tanımlayıcı istatistikler hesaplanmıştır.

Bununla birlikte, soruların birleştirilmesi ile elde edilen sporda imgeleme alt boyutlarının katılımcıların kişisel özelliklerine ve sürekli kaygı düzeylerine göre karşılaştırılmasında iki grup içeren değişkenlerde bağımsız örneklemler için t testi (independent sapmles t test) ve ikiden fazla grup içeren değişkenlerde ise tek yönlü varyans analizi (one way ANOVA) uygulanmıştır. Varyans analizi sonucunda gruplar arasında farklılık bulunması durumunda farklılığın nereden kaynaklandığının tespiti için çoklu karşılaştırma testlerinden LSD testi kullanılmıştır. Güven aralığı %95 olarak seçilmiş ve p<0,05 ile altında kalan değerler istatistiksel açıdan anlamlı olarak kabul edilmiştir.

BÖLÜM IV

BULGULAR

4.1. Katılımcılar

Bu araştırma Elit Akademi (U19-U17) liginde yer alan takımlarda futbol oynayan yaş ortalamaları 17,50±1,08 olan sporcular üzerinde yapılmıştır.

Tablo 2. Katılımcıların Yaş Gruplarına İlişkin Özelliklerin Dağılımı

Yaş (yıl) F %

U17 242 56,4

U19 187 43,6

Toplam 429 100

Tablo 2 incelendiğinde çalışmaya katılan sporcuların %56,4 (242)'si U17 yaş grubunda yer

Benzer Belgeler