• Sonuç bulunamadı

4.3. Gebelikte Beslenme Faktörleri

4.3.3.1. Folik Asit (Folat, Folisin)

        - A Vitamini - D Vitamini - E Vitamini - K Vitamini - C Vitamini        

- B1 Vitamini (Tiamin) -Folik Asit -B6

- B2 Vitamini (Riboflavin) -B12

- B3 Vitamini (Niasin) - Biotin

- Pantotenik Asit

   

4.3.3.1. Folik Asit (Folat, Folisin)

Folik asit suda çözünebilen bir vitamindir ve esas olarak poliglutamat formda bulunur. Monoglutamat ise, Folik asit (folasin) tabletleri ve zenginleştirilmiş besinlerde bulunan sentetik formdur. Folat, DNA ve RNA biyosentezinde önemlidir (18). Kemik iliğinde eritrosit ve lökositlerin oluşumu ve olgunlaşması için gereklidir. Bu nedenle eksikliğinde “makrositik” veya “megaloblastik” anemi meydana gelir (20). Ayrıca folat, homosisteinin esansiyel bir aminoasit olan metionine dönüşmesinde önemli bir rol oynar (18).

Folik asidin tek başına diyetle alınması biyoyararlılığı için yeterli değildir, beraberinde askorbik asit (C Vitamini), Niasin ve B12 vitaminlerinin de alınması

Vitaminler

Suda Eriyenler Yağda Eriyenler

B-kompleks B-kompleks Olan

Enerji üretiminde Yer Alan

Folik asidin eksikliğinde düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri (NTD) ve annede megaloblastik anemi oluşur. Nöral tüp defektleri en ağır konjenital malformasyonlardandır (3). Nöral tüp defektleri riskini azaltmak için konsepsiyon öncesi uygun folat düzeyi sağlanmalı ve ilk trimester boyunca sürdürülmelidir (18). Nöral tüp defekti insidansını azaltmak amacıyla birçok ülkede tüm kadınların konsepsiyondan en az 4 hafta önce ve sonrasında 8 haftaya kadar önerilen günlük folik asit alım miktarı 400 µg/L’ dir. Gebelikte folat ihtiyacı genellikle artar. Folatın plazma konsantrasyonundaki azalma diyetle yetersiz alıma veya folat antagonosti olarak bilinen fenitoin, fenobarbial ve karbamazepin gibi antikonvülzan ilaçların kullanımına bağlı meydana gelebilir. Ayrıca folat eksikliği örneğin MTHFR (Metil Tetra Hidro Folat Redüktaz) gen polimorfizmi gibi kalıtımsal metabolizma bozukluklarının bir sonucu olabilir. Hiperhomosisteinemi ayrıca preeklampsi, ablasyo plasenta, tekrarlayan gebelik kaybı gibi plasental vaskülopati ile giden çeşitli durumlarla karakterizedir (18).

Hamilelikte plesantanın büyümesi, uterusun genişlemesi ve kan hacminin artmasından dolayı folat gereksinmesi de artar. Megaloblastik anemi sıklığı ikiz hamileliklerde daha fazladır (%2.5-5). Gereksinme normalin iki katına çıkar (20). Folik asit gereksinmesi, Türk kadınları için gebelik öncesi 400 µg, gebelikte 600 µg ve emziklilikte 500 µg’ dır (19).

En önemli folik asit kaynakları karaciğer, böbrek, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru fasülye, bezelye ve mayadır. Diğer kaynakları ise yumurta sarısı, brokoli, fıstık ve bademdir (20).

4.3.3.2. B12 Vitamini (siyanokobalamin)

Suda çözünen bir vitamindir ve yalnızca hayvansal ürünlerde bulunur (18). Diğer vitaminlerden en büyük farkı kobalt minerali içermesidir (20).

Kobalaminler yağ ve karbonhidrat metabolizmasında, protein sentezinde ve hematopoezde rol oynarlar (18). Homosisteinden tatrahidrofolat aracılığı ile metionin sentezi için metilkobalamin gereklidir (3). Metilkobalamin, homosisteinin metionine

çevrilmesinde esansiyel bir kofaktördür (18). B12 eksikliğinde metilkobalamin oluşamaz (3) ve nörotoksin bir madde olan homosistein vücutta birikir (20).

Gastrointestinal mukoza, eritrositler, epitelyum doku gibi dönüşümü hızlı olan dokular B12 ve folat yetersizliğinden çabuk etkilenirler. Bunun başlıca nedeni vitaminlerin DNA sentezinde oynadıkları roldür (20).

Vitamin B12 eksikliğinin klinik belirtisi anemidir. makrositik anemiye ve nörolojik anomalilere yol açar (18). Eksikliği sıkı vejeteryanlık gibi yetersiz alıma, intrensek faktör eksikliğine bağlı malabsorbsiyona ve nadir enzim eksikliklerine bağlı olabilir (18).

B12 vitamin gereksinmesi Türk kadınları için gebelik öncesi 10-13 yaş için 1.8 µg, 14-65 ve üzeri yaş için 2.4 µg, gebelik için 2.6 µg ve emziklilik için 2.8 µg’ dır (19).

B12 sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. En iyi B12 vitamini kaynakları; organ etleri, kırmızı et, süt, peynir, yumurta sarısı ve balık etidir (3). 4.3.3.3. C Vitamini (askorbik asit)

C vitamini suda çözünen bir vitamindir. Kollajen, nörotransmitter ve karnitin sentezinde sentezinde yer alan güçlü bir antioksidandır. Demir ve folat gibi besin öğelerinin vücutta kullanımında önemli faktördür. Özellikle hem olmayan demirin bağırsaktan emilimini arttırır. Gebelik için çok önemli olan özelliği ise vücudu enfeksiyon ve toksinlere karşı korumasıdır (3).

Yetersizlik nedenleri; alkolizm, yaşlılık, sigara içimi, gerilim (stres) ve yabancı maddelere maruz kalma sayılabilir (20).

C vitamini için gereksinme gebelik öncesi 10-18 yaş için 75 mg, 19-65 ve üzeri yaş için 90 mg, gebelik için 90 mg ve emziklilik için 18 yaş altı için 115 mg, 18 üstü yaş grupları için 120 mg ‘dır (19).

Vitamin C eksikliği yaralara ve kolay kanamaya yol açar, eksikliğinde meydana gelen hastalık “skorbüt” olarak adlandırılır (18).

C vitamini kaynakları; kuşburnu, yeşil ve kırmızı biber, turunçgiller, domates, çilek, kivi, yeşil yapraklı sebzelerdir (3).

4.3.3.4. A Vitamini

Retinoidler adı verilen vitamin A aktivitesi olan yağda çözünen bir ailedir (18). Plesantadan geçerek fetüste depolanmaktadır. Eksikliğinde prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebekler, mikrosefali ve görme kusurları oluşmaktadır. Ayrıca A vitamini yetersizliğinin demir kullanımını bozduğu ve anemiye neden olduğu konusunda çalışmalar vardır (3).

A vitamini için gereksinme gebelik öncesi kadınlarda 10-13 yaş için 600 µg, 14-65 yaş ve üzeri için 700 µg, gebelikte 18 yaş altı için 750 µg, 18 üstü yaş grupları için 770 µg ve emziklilik için 18 yaş altı yaş gruplarında 1200 µg ve 18 yaş ve üzeri için 1300 µg’ dır (19).

Erişkinlerde vitamin A toksisitesi, görme bozukluklarına ve hepatotoksizozise yol açabilir. Kseroftalmi, gece körlüğü ve hastalığa artmış yatkınlık vitamin A eksikliğini düşündürür (18).

En iyi A vitamini kaynakları; karaciğer, balık, süt, yumurta sarısı, ıspanak, havuç, domates ve yeşil yapraklı sebzeler (3) ve hayvansal kaynaklı diğer besimler ve yağlardır (20).

4.3.3.5. D Vitamini (kalsiferol)

D vitamini yağda çözünen bir vitamindir. İnsan tarafından yeterli güneş ışığı maruziyetinde sentezlenebilir (18). Bu nedenle annenin beslenme şekli yanında güneş ışılarından yararlanması da önem taşımaktadır. Gebelik ve emziklilikte D vitamini gereksinmesi artmaktadır. Ayrıca kemiklerdeki kalsiyum durumunun devamında D vitamini önemli bir vitamindir (3).

Vitamin D eksikliği çocuklarda riketsia ile karakterizedir. Erişkinlerde vitamin D eksikliği sekonder hipoparatiroidiye ve sonrasında kemik kaybı ve kırık riskinde artmaya yol açar (18).

D vitamin gereksinmesi Türk kadınlarında tüm yaş grupları, gebelik ve emziklilik döneminde 10 µg’ dır (19).

En iyi D vitamini kaynakları; yağlı balıklar, ringa, uskumru ve ton balığı, karaciğer, yumurta, kaymak, margarin, çikolata ve balık yağı (3).

4.3.3.6. E Vitamini

E vitamini yağda çözünen bir vitamindir. Preterm infantlarda olası hemolitik anemi ve retinopati dışında insanlarda beslenme sınırlamasına bağlı vitamin E eksikliği görülmez.

Önerilen günlük E vitamini alım miktarı gebelik öncesi 10-13 yaş grubu için 11 mg, diğer yaş grupları ve gebelik için 15 mg, emziklilik için ise 19 mg’ dır (19).

En iyi E vitamini kaynakları; bitki orjinli yiyecekler, zenginleştirilmiş veya doğal bitkisel yağlar, margarinler, yumurta, fındık ve ceviz gibi kuru yemişlerdir (3). 4.3.3.7. K Vitamini

K vitamini yağda çözünen bir vitamindir. Özellikle protrombin ve faktör 7, 9 ve 10 ile protein C ve S üretimi ile normal pıhtılaşma için esansiyeldir (18).

K vitamininin iki alt tipi vardır. Bunlar vitamin K1 ve vitamin K2. Vitamin K1

(fillokinon), en çok sebze ve süt ürünlerinde bulunur. Vitamin K2 (menakinon), intestinal flora tarafından üretilir ve az miktarda absorbe olur (18).

Önerilen günlük K vitamin alım miktarı 10-13 yaş için 60 µg, 14-18 yaş için 75 µg, diğer yaş grupları için 90 µg ve gebelikte ve emziklilikte 18 yaş altı için 75 µg, diğer yaş grupları için 90 µg’ dır (19).

K vitamini eksikliği, diyetle alım yetersizliği veya K vitamini sentezleyen intestinal bakterilerde değişiklik olduğunda meydana gelebilir (18).

En zengin K vitamini kaynakları; lahana, ıspanak, karaciğer, yumurta ve peynirdir (3).

4.3.4. Mineraller

Mineral; organik bileşiklerin tamamen okside olduktan sonra geri kalan biyolojik materyalin kül olan kısmıdır. Hayvan organizmalarındaki külün büyük bir kısmını iskelet mineralleri, diğer az bir kısmı da elzem moleküller içindeki yapılar oluşturur. Mineraller vitaminler gibi metabolizmada önemli rolleri olan ve bütün organizmaya dağılmış halde bulunan inorganik elementlerdir (20).

Organizma tarafından çok miktarda gereksinmesi duyulan; kalsiyum, fosfor, kükürt, sodyum, potasyum, magnezyum, klor asal mineraller diye tanımlanır (20).

Asal mineraller dışında organizmada iz elementler de bulunur. Bunların başında demir ve bakır gelir. Diğerleri ise; çinko, manganez, iyot, flor, selenyum ve kobalttır. Bu elementler de asal elementler gibi yaşam için elzemdirler (20).

4.3.4.1. Kalsiyum (Ca) ve Fosfor (P)

Kalsiyum vücutta en fazla bulunan minerallerdendir. Başlıca iskelet ve dişlerin yapısından sorumlu olup %99’ u buralarda bulunur. Vücuttaki fosforun %80-90’ ı iskelette kalsiyumla beraber, aktif fosfat ise hücre yapısı ve fonksiyonlarında yer alır (20).

İntrauterin dönemde kemik mineralizasyonu anneden fetusa yeterli miktarda kalsiyum ve fosfor geçişi ile olmaktadır. Kalsiyum birikiminin %70’ i gebeliğin son 3 ayında gerçekleşir. Gebeliğin ilerlemesiyle annedeki kalsiyum miktarı düşerken, fetus kalsiyum düzeyleri ise gebeliğin 28. Haftasından itibaren annedeki düzeylerin üzerine çıkar (3).

Doğum sırasında kordonun kesilmesiyle birlikte maternal kalsiyum akışı durur. Kemikte yeteri kadar kalsiyum depolanmıştır (3).

Bu nedenlerden dolayı gebelik ve emziklilik döneminde kalsiyum gereksinmesi artmaktadır. Annede yetersiz kalsiyum alımı anne sütünün kalsiyum içeriğinin azalmasına ve bebekte kemik gelişiminin bozulmasına neden olmaktadır. Diyetle yeterli kalsiyum alınmadığı zaman artan gereksinme kemiklerden kalsiyum çekilerek sağlanır (3).

Büyüme çağında, hamilelik ve emziklilikte diyetteki ideal fosfor/kalsiyum oranı 1.5/1.0’ dir (20).

Kalsiyum gereksinmesi 10-18 yaş için 1300 mg, 19-50 yaş için 1000 mg, 50 yaş ve üzeri için 1200 mg’ dır. Gebelikte gereksinme 1300 mg ve emziklilikte 18 yaş altı için 1300 mg, 19 yaş ve üzeri için 1000 mg’ dır (19).

Fosfor gereksinmesi 10-18 yaş için 1250 mg, 19 yaş ve üzeri için 700 mg’ dır. Gebelikte gereksinme 18 yaş altı için 1250 mg, 19 yaş üzeri için 700 mg ve emziklilikte 18 yaş altı için 1250 mg, 19 yaş ve üzeri için 700 mg’ dır (19).

Kalsiyum ve fosfor için en iyi kaynaklar; süt ve süt ürünleri, yağsız etler, kurubaklagiller, pekmez, fındık, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllardır (3, 20).

4.3.4.2. İyot (I) ve Çinko (Zn)

İyot demirle birlikte yıllardan beri organizma için elzem olduğu bilinen bir elementtir. Tiroid hormonu tiroksinin sentezinde yer alır. Postnatal büyümede kemik gelişimi tiroid hormon akışına bağlıdır. İyot alım yetersizliğinde gelişim yavaşlar. Tiroid özellikle bazal metabolik hız ile ilişkilidir (20).

İyot yetersizliği hem embriyonik hem de postnatal gelişmede önemlidir. En önemli etkisi mental gelişmede geriliktir. İyot yetersizliğinde tiroid bezi, gerektiği kadar tiroksin üretemediği için fazlaca çalışır ve bez genişleyip büyüyerek “guatr” adı verilen hastalık meydana gelir (20).

Fetus çok çabuk ve kolaylıkla iyot yetersizliğinden etkilenir. Yetersizlik fertilite ile beraber fetal ve prenatal ölümlere neden olabilmektedir. Kretinizm; çok ciddi iyot yetersizliğidir. Sonucunda sinir sistemi etkilenir ve mental gerilik oluşur ayrıca ekstremitelerde felç görülür (20). Annede iyot eksikliğine bağlı olarak bebekler hipotiroidik olarak doğabilirler (3).

İyot yetersizliği oluşumunu engellemek için kişilerin iyot gereksinmelerinin diyetle karşılanması, diyetle karşılanmadığı durumlarda yemeklik tuzun iyotlanması temel çözümdür (3).

Çinko; büyüme ve gelişme, protein yapısındaki enzimlerin işlevleri, üreme için gerekli bir eser elementtir (3). Demirden sonra vücutta en fazla bulunan iz element çinkodur (20). İntrauterin büyüme geriliğini, ölü doğumları, doğumsal anomalilerin sıklığını çinko yetersizliğine bağlayan pek çok çalışma mevcuttur. Tahıla dayalı beslenme düzeni olan toplumlarda diyette çinkoyu yetersiz aldıkları görülmektedir (3).

İyot gibi eser elementlere gebelikte daha fazla miktarlarda ihtiyaç duyulur. İyot ve çinko gibi eser elementlerin eksikliği, düşük doğum ağırlığı, perinatal mortalite, mental retardasyon, çocukluk çağı konuşma ve işitme sorunları ve doğum defektleri ile ilişkilidir (18).

En zengin iyot ve çinko kaynakları deniz ürünleridir ve en kolay iyot kaynağı iyotlu sofra tuzudur (20). Diğer önemli çinko kaynakları ise; et, yumurta ve bitkisel kaynaklardan ise; tahıllar ve kurubakalgillerdir (20).

İyot gereksinmesi; 10-13 yaş için 120 µg, diğer yaşlardaki gebe olmayan kadınlar için ise 150 µg’ dır. Gebelikte 220 µg ve emziklilikte 290 µg iyota gereksinim vardır (19).

Çinko gereksinmesi; gebe olmayan kadınlar için 10 mg, gebelikte ve emziklilikte ise 15 mg’ dır (19).

4.3.4.3. Demir (Fe)

Demir eksikliği Avrupa’ da başta çocuklar ve gebe ve menstrüasyon gören kadınlar olmak üzere geniş kesimleri etkileyen önemli bir beslenme bozukluğudur. Ayrıca kadınlar, özellikle vejetaryanlar ve malabsorbsiyonu olanlar demir eksikliği için artmış risk altındadır (18).

Bitkisel besinlerle ve tek yönlü beslenen kadınlarda demir eksikliği anemisi sık görülmektedir ve bu anneden doğan bebeklerin daha az demir depolarına sahip oldukları, düşük doğum ağırlıklı ve prematüre oldukları belirtilmiştir. Gebe kadınlarda artan plazma hacmi, fetüs için demir gereksiniminin artması, günlük diyetin tahıla dayalı olması (tahıllarda bulunan fitatların demirin emilimini

engellemesi), bağırsak parazitleri, kötü çevre ve yaşam koşulları, sık doğumlar, yetersiz beslenme ye ek olarak aşırı çay ve kahve tüketimi anemiyi sık rastlanan bir olgu haline getirmektedir. Günlük C vitamini tüketimi de demirin vücutta kullanılmasında önemli bir etkendir (3).

Demir eksikliğinde “hipokromik mikrositik anemi” görülmektedir. En iyi demir kaynakları hayvan organ etleridir. Diğer demirden zengin besinler etler, deniz ürünleri ve yumurta sarısıdır. Bitkisel kaynaklı demir içeren besinler ise; tahıllar, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler ve kuruyemişlerdir. Ayrıca soya fasülyesi bitkisel kaynaklı demirin en iyi kullanıldığı besindir (20).

Demir gereksinmesi; kadınlarda 10-13 yaş için 10 mg, 14-50 yaşları için 18 mg ve 51-65 ve üzeri yaşlar için yine 10 mg’ dır. Gereksinme gebelikte 27 mg’ a çıkarken emzirme döneminde yine 18 mg olmaktadır (19).

4.3.5. Kafein

Kafein birçok içecekte (kahve, çay, karbonatlı içecekler), alerji ve soğuk algınlığı için kullanılan ilaçlarda bulunur. Yapılan çalışmalarda gebe kadınların dörtte üçünün günlük ortalama 2 fincan kahve tükettiği ve günlük 5 fincandan fazla kahve tüketen kadınlarda da erken doğum, gebelik süresine göre düşük ağırlıklı bebekler (SGA) doğurdukları saptanmıştır. Buna ek olarak annenin aşırı kafein tüketiminin fetüs kemik yoğunluğu ve kalsiyum içeriği üzerine zararlı etkileri olduğuna ilişkin çalışmalar vardır. Ayrıca aşırı tüketilen çay, kahve, kola gibi içecekler demir, çinko gibi önemli minerallerin emilimini engellemekte ve anemi riskini arttırmaktadır. Çayı sık tüketen toplumlarda çayı çok açık ve limonlu olarak tüketmeleri önerilmektedir (20).

Zararlı etkilerinden dolayı fazla miktarda kafein tüketiminden (>600 mg/gün) kaçınılmalıdır. Kafein, günde 1-10 adet sigara içimi ile eşit olarak doğum ağırlıklarında azalmadan sorumludur (18).

Benzer Belgeler