• Sonuç bulunamadı

2.3. FLOR

2.3.2. Florid Uygulamaları

Florid uygulamaları, sürme öncesi etkisi için sistemik yolla ve sürme sonrası etkisi için topikal olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır (Dean ve ark. 2011, WHO 2004).

2.3.2.1. Sistemik Florid Uygulamaları

Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA) ile Sağlık ve İnsan Hizmetleri Departmanının (HHS)'nin 2011 yılında yaptıkları ortak basın açıklamasına göre, diş çürüğü oluşumunun önlenerek başlangıç çürüklerinin

remineralizasyonunun sağlanması ve florozis oluşumunun engellenmesi için, içme sularında bulunması gereken maksimum florid konsantrasyonunun 0,7 ppm olması gerektiği bildirilmiştir (AAPD 2014, Demirel ve ark. 2012). Ağız ve diş sağlığının korunabilmesi için uygulamanın uzun süreli olması, sürekliliği, halkın floridli suları içme suyu olarak kullanması ve topikal florid uygulamaları ile desteklenmesi gerekmektedir (Marwah 2009, Çakır ve Çakmakçı 2004).

Sistemik florid uygulamaları;

 Suların floridlenmesi (AAPD 2014),

 Süte florid eklenmesi (Philips ve Woodward 2000, Marwah 2009).  Tuza florid eklenmesi (Marvah 2009),

 Floridli damla, tablet ve pastillerin kullanımı (Petersen ve Lennon 2004) şeklindedir.

2.3.2.2. Topikal Florid Uygulamaları

Ağız ve diş sağlığının korunabilmesi için sistemik uygulamaların mutlaka topikal florid uygulamaları ile desteklenmesi gerekmektedir (Marwah 2009, Çakır ve Çakmakçı 2004).

Topikal florid uygulamaları profesyonel ve bireysel uygulamalar olarak iki bölümde incelenmektedir. Bireysel uygulamalar, bireyin evde floridli diş macunları, diş ipleri, floridli sakızlar, ağız gargaraları ve ev tipi jelleri kullanması şeklinde tanımlanmaktadır (Ercan ve ark. 2010, Ölmez ve Altay 1998). Bireysel uygulamalarda floridli ürünler, düşük dozda ve sık aralıklarla kullanılmaktadır. Profesyonel uygulamalar, hastaya diş hekimi tarafından uygulanan yöntemlerdir. Bu yöntemde, florid içerikli ürünler yüksek konsantrasyonda uzun zaman aralıklarında kullanılmaktadır. Profesyonel uygulamalarda floridli jeller, vernikler, solüsyonlar, patlar, restoratif materyaller ve ağız-içi florid salan cihazlar kullanılmaktadır (Ercan ve ark. 2010).

Dişlerin erüpsiyonundan sonra yapılan topikal florid uygulamaları sonrasında, floridin apatit yapısına katılması sürme öncesi dönemde yapılan sistemik florid

uygulaması sonrasında katılmasından farklıdır. Yüksek konsantrasyonlardaki florid bileşiği doğrudan temas ettiği yüzeydeki hidroksiapatit kristalini iyonize etmekte ve açığa çıkan kalsiyum ile reaksiyona girerek yüzeyel bir CaF2 tabakası meydana getirmektedir. Topikal uygulanan preparatların belirli bir süre dişe adezyon göstermesi sebebiyle, yeni oluşan CaF2 tuzu diş yüzeyinden ayrılmamakta, alttaki apatit kristallerine florid iyonlarını göndererek bunların hidroksiapatitten daha kararlı, asit ataklarına karşı daha dirençli olan florohidroksiapatite benzer kristalize bir yapıya dönüşmelerini sağlamaktadırlar (Bijella ve ark. 2005b, De A Silva ve ark. 2004, Buchalla ve ark. 2002, Burrell ve Chan 2000, Featherstone 2000).

Rutin olarak kullanılan topikal florid uygulamaları şunlardır:

Floridli Diş Macunları

Topikal florid uygulamasının en yaygın yöntemi, floridli diş macunlarının kullanımıdır. Bireysel topikal florid uygulamalarında kullanılan diş macunlarında; sodyum florid (NaF), amin florid (AmF), kalay florid (SnF2) ve sodyum monofluorofosfat bulunmaktadır (Marwah 2009).

Günlük floridli diş macunu kullanımıyla birlikte, florid içerikli restoratif materyaller her fırçalama işlemi sırasında floridle yeniden yüklenerek, florid rezervuarı gibi görev yapmaktadır. Floridli diş macunlarının kullanımıyla ağız ortamının florid seviyesi sabit tutularak, yeni çürüklerin oluşumu engellenebilmektedir (Donly ve Nelson 1997).

Floridli Ağız Gargaraları

Bireysel topikal florid uygulamalarında florid içeren gargara kullanımının amacı, tükürükteki serbest florid konsantrasyonunu yükselterek sabit bir seviyede tutabilmektir. % 0,05’lik NaF içeren gargaranın günlük, % 0,2’lik NaF içeren gargaranın ise haftalık kullanımı tavsiye edilmektedir (Dean ve ark. 2011, Amniabadi ve ark. 2007).

Florid Jelleri

Diş hekimliğinde, uzun zamandan beri rutin olarak yüksek konsantrasyonlu floridli jeller kullanılmaktadır. Florid jellerinin çürük insidansı yüksek olan bireyler

tarafından evde kullanılabilen tipleri ve yalnızca diş hekimleri tarafından uygulanabilen tipleri mevcuttur (Pinkham ve ark. 2009). Florid jellerin profesyonel olarak uygulanabilen tipleri; %8-10 SnF2, APF (12300 ppm F), nötral NaF (9040 ppmF) şeklindedir (Pinkham ve ark. 2009). SnF2 (1000 ppm F), nötral NaF (5000 ppm F), APF (5000 ppm F) florid jeller ise, bireysel olarak uygulanabilmektedirler (Pinkham ve ark. 2009).

Yapılan kontrollü klinik çalışmalarda profesyonel olarak yapılan topikal florid uygulamalarının (vernikler, solüsyonlar, jeller) çürük oluşumunu %50 ile %70 oranında azalttığı bulgulanmıştır (Ercan ve ark. 2010). Diş hekimliğinde rutin olarak kullanılan floridli jeller %1,23’lük APF jel olup, kullanılan diğer jeller ise %8-10’luk SnF2, AmF ve % 2’lik NaF’dir (Ercan ve ark. 2010). APF jeller; ortofosforik asit, sodyum florid, hidroflorik asitten meydana gelmektedir.

Yapılan çalışmalar sonucunda, minenin maksimum florid alımının ilk 4 dakikada olduğu bulgulanmış olup (Marinho ve ark. 2003), APF jellerin 4 dakika süre ile uygulanmaları tavsiye edilmektedir (Marinho ve ark. 2002).

Florid Vernikleri

Floridli vernikler, ilk olarak Avrupa’da 1964 yılında Duraphat ticari ismiyle

tanıtılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda, floridli verniklerin uygulanmasıyla

birlikte, yeni çürüklerin oluşumunun % 25 ile % 75 arasında azaldığı saptanmıştır.

Floridin dişler ile uzun süreli temasını sağlayabilmek ve böylece minenin yüzey tabakalarının içerisindeki florid miktarını arttırabilmek için floridli vernikler geliştirilmiştir (Dean ve ark. 2011, Ercan ve ark. 2010, Amniabadi ve ark. 2007). Floridli vernik uygulamalarında florid, mine yüzeyine tutunarak yavaş yavaş salındığından, floridli preparat ile minenin temas süresi uzamaktadır. Bu şekilde minenin florid alım konsantrasyonu daha fazla olmaktadır (Beltrán-Aguilar ve ark. 2000).

Verniklerin yapısına % 5 NaF (22000 ppm) ilave edilmektedir (Clarkson ve McLoughlin 2000). Yapılan çalışmalar neticesinde, floridli verniklerin asıl kariyostatik etkisini, antibakteriyel etkinlikten ziyade erken çürüklerin

remineralizasyonunu sağlayarak gösterdiği saptanmıştır (Beltrán-Aguilar ve ark. 2000). Floridli vernikler, beyaz nokta lezyonlarının tedavisinde, erken çocukluk

dönemi çürüklerinde, kök çürüklerinde, dentin hipersensitivitesi olan hastalarda, ortodontik tedavi gören hastalarda ve özel bakım gerektiren hastalarda kullanılmaktadır (Clarkson ve McLoughlin 2000). Floridli verniklerin çürük insidansı yüksek olan hastalarda 3-6 aylık aralıklarla; orta dereceli çürük risk grubunda olan hastalarda ise, 12 ayda bir kullanımı tavsiye edilmektedir (Newburn ve Brudevold 2011, Pinkham ve ark. 2009).

Vernikler uygulandıktan sonra, florid iyonları yavaş salındığından toksisite riski azdır. Bu sebeple, 5 yaşının altındaki çocuklara topikal florid uygulama ajanlarından sadece floridli vernikler uygulanabilmektedir (Dean ve ark. 2011, Ercan ve ark. 2010).

Benzer Belgeler