• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3 ARAŞTIRMA ALANI

3.1 Dikey Bahçe Uygulamalarının Bulunduğu Alanlara Ait Özellikler

3.1.1 Doğal Peyzaj Özellikleri

3.1.1.3 Flora ve Fauna Özellikleri

İstanbul’daki bitki formasyonunu orman, maki, garig, kuru çimenler, çayırlar ve kıyı bitkileri oluşturmaktadır. Orman örtüsünün tahrip olduğu yerlerde sıklıkla makiler görülmektedir (Yener, 2012). İstanbul’daki bitki örtüsünden iki şekilde söz edilebilir. İlk olarak insanların binalar, yollar vb. yapılarla şekillendirdiği alanlarda oluşan bitki örtüsü;

ikinci olarak ise orman kalıntıları, çalı toplulukları gibi kırsal peyzaja ait bitki örtüsüdür.

37

Bu iki bitki örtüsü arasında doğal ya da doğala yakın peyzajdan yapay peyzaj ve ekosistemlere geçiş görülmektedir. İstanbul’un iklim özellikleri bakımından doğal bitki formunu orman oluşturmaktadır. Fakat yerleşim tarihinin çok eskilere dayanması, kentleşme, sanayileşme ve günümüzdeki hızlı nüfus artışıyla beraber orman alanları büyük bir değişime uğramıştır. Hızlı kentleşme süreci ile beraber doğal bitki örtüsü yerini kentteki bitkisel tasarımlara bırakmıştır (Akdeniz ve Zencirkıran, 2013).

İstanbul tarihi ve kültürel özelliklerinin yanı sıra florası bakımından da zengin bir kenttir.

Araştırma alanı olan İstanbul İli, lokal bölgelerinde farklı iklim tiplerini (Akdeniz iklimi, Karadeniz iklimi, Karasal iklim) barındırması nedeniyle çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda farklı iklim koşullarından dolayı çok sayıda egzotik bitkinin peyzaj düzenlemelerinde kullanılmasına da imkan sunmaktadır (Yüksel, 2013).

Yaşam koşullarının hızlı değişmesi nedeniyle kentlerdeki bazı bitkiler ve hayvan türleri de hızla değişmektedir. Kentlerdeki parklar, bahçeler ve yol kenarları bitkiler ve diğer canlılar için cezbedici bir yaşama alanı oluşturmaktadır. Kentlerdeki dikey bahçe çalışmaları da bu yaşam alanları arasında ilk sıralarda yerini almıştır. Bir yandan beşeri faktörlerle kentteki doğal bitkilerin yaşam ortamları daralırken diğer yandan da kente ait olmayan birçok egzotik bitki türünün kente taşındığı görülmektedir. İstanbul florasında kendine yer bulan egzotik bitkilerin bir kısmı doğal yetişme alanlarından çeşitli nedenlerle İstanbul’a getirilmiştir. Bir kısmı ise doğallaşmış gibi adapte olarak İstanbul’a kimlik kazandırmıştır.

İstanbul’da park, bahçe, refüj düzenlemesi gibi peyzaj çalışmalarında kullanılan egzotik bitkilerden bazılarına Hindistan ve Çin’de doğal olarak yayılış gösteren süs çalısı Nandina domestica (Süs çalısı), vatanı Doğu Asya olan Eriobotrya japonica (Malta eriği) ve Chaenomeles speciosa (Japon ayvası) örnek verilebilir (Avcı, 2008).

İstanbul’da doğal olarak 2500 civarında çiçekli bitki ve eğrelti türü bulunmaktadır.

İstanbul’un florasında yer alan bitkilerden 23 adedi İstanbul ve yakın çevresi için endemik özellik taşımaktadır (Avcı, 2008). İstanbul’da yer alan endemik bitkilerden bazıları Tablo 3.1’de yer almaktadır.

38

Tablo 3.1: İstanbul’daki endemik bitkiler (Avcı, 2008).

İstanbul’un Endemikleri Türkiye’ye Özgü Olup İstanbul’da da Yetişen Endemik Bitkiler

Centaurea hermannii Allium rhodopeum subsp. turcicus

Cirsium polycephalum Asperula littoralis

Colchicum micranthum Centaurea kilea

Erysinum aznavourii Galanthus plicatus subsp. byzantinus

Erysinum degenianum Onosma bracteosum

Isatis arenaria Taraxacum psedoprachyglossum Lamium purpureum var. ʽAznavouriiʼ Taraxacum turcicum

İstanbul florasında doğal ve egzotik türlerin yanı sıra bazı istilacı türlerde bulunmaktadır.

Kokar ağaç adıyla bilinen Ailanthus altissima İstanbul’da en çok görülen istilacı türlerden birisidir. Tohumlarından kolayca çimlenebilme özelliği bulunan bu tür özellikle İstanbul’da karayollarındaki peyzaj çalışmalarında, eski ve terk edilmiş yapıların çevrelerinde, taş duvarlarda görülmektedir (Avcı, 2008).

İstanbul’da uygulanan yol kenarı duvar bitkilendirme çalışmaları ile, kentin yakın çevresinde bulunan çok yıllık otsu ve çalı türleri kullanılarak bu türlerin kent içindeki sürekliliği de sağlanmaktadır. Kentsel habitatın ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından kullanılan bitki türleri doğala yakın taş ve kaya malzemeleri ile harmanlanarak doğala yakın tasarımlar elde edilmeye çalışılmaktadır (Sarı Nayim ve Güney, 2015).

İstanbul’da uygulanan dikey bahçe örneklerinde doğal floraya uyum sağlayabilen türlerden genellikle Hedera helix (Sarmaşık), Hedera canariensis (Orman sarmaşığı) ve kültüvarları, Humulus lupulus (Şerbetçi otu), Jasminum officinale (Beyaz çiçekli yasemin), Rose rampicanti (Sarılıcı gül), Wisteria sinensis (Mor salkım), Campsis radicans (Acem borusu), Parthenicissus quenquefolia (Amerikan duvar sarmaşığı), P. tricuspidata (Japon

39

duvar sarmaşığı) gibi sarılıcı ve tırmanıcılar, Festuca ovina ʽGlaucaʼ (Mavi koyun yumağı), Ophiopogon japonicus (Osmanlı çimi), Cerastium tomentosum (Yaz karı), Lavandula sp. (Lavanta), Vinca sp. (Cezayir menekşesi) gibi çok yıllık otsu türler ve Pyrcantha coccinea (Ateş dikeni), Bambusa sp. (Bambu), Cotoneaster sp. (Dağ muşmulası), Photinia sp. (Alev ağacı) gibi çalılara yer verilmiştir (Sarı Nayim ve Güney, 2015).

Fauna açısından da zengin olan İstanbul kenti dünyadaki önemli kuş göç yollarından biri üzerinde bulunmaktadır. İstanbul’un kuş faunasındaki çeşitliliğini 1800’lü yıllarda Edmond De Amicis şöyle tanımlar: ʽʽİstanbul’da her yerde, insanın başının üzerinde, dört bir tarafında kuşlar vardır, şehre köy neşesi dağıtan ve ruhunuzdaki tabiat duygusunu durmadan yenileyerek içinizi serinleten cıvıl cıvıl sürüler size şöyle bir dokunup geçer’ʼ (Avcı, 2008). İstanbul’un orman alanları içinde ve kırsal kesimlerinde tilki, kurt, yaban domuzu, tavşan, sincap, kirpi gibi memeli hayvan türlerine de rastlanmaktadır. Günümüzde artan kentleşme ile beraber kuşların göç yolları yön değiştirmeye başlamış ve İstanbul faunasındaki çeşitlilik azalmıştır. Sadece park, bahçe ve dikey bahçe gibi sınırlı sayıdaki kentsel açık yeşil alanlarda kuş, kelebek ve böcek gibi küçük canlı türleri yaşam alanı bularak kendi habitatlarını korumaktadır (Kanter, 2014).

Dikey bahçeler, kent içinde bulundukları noktalarda, doğal taş duvar faunası için kendi içinde bir ekosistem kurmaktadır. Taş duvar faunasını oluşturan böcek, solucan, kelebek ve kuş gibi küçük canlılar bu alanlarda yaşamsal faaliyetlerini sürdürmektedir. Bitkisel tasarım kümeleri öncelikle böcekler ve kelebekler, daha sonra da kuşlar için yaşam ortamı oluşturmaktadır. Ayrıca kuşların böcekle beslenmesi sonucu, zararlı böcekler dikey bahçe yüzeyinden uzaklaşmaktadır. Bu açıdan dikey bahçeler; böcek, kertenkele gibi küçük sürüngenler ve kuşlar için doğal yaşam döngüsünün sürdürülebildiği mekanları oluşturmaktadır (Kanter, 2014).