• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

1.4. Fiziksel Aktivite (FA):

1.4.1. Fiziksel Aktivite Kavramları

1.4.1.1. Sağlık

Uluslararası Fiziksel Aktivite, Fiziksel Uygunluk ve Sağlık Konseyine göre,

‘’Sağlık; fiziksel, psikolojik ve sosyal yönleri olan bir insani durum” olarak tanımlamış ve her özelliğin bir negatif ve de pozitif yönünün olduğu belirtilmiştir.

Pozitif yön, sağlık olayları ile başa çıkabilmek ve yaşamdan zevk alma; negatif yön ise morbidite ve erken ölümle ilgilidir (Hhs&Cdc. 1996).

1.4.1.2. Egzersiz

Zindeliği ve sağlığı geliştirmek amacı ile özel olarak hazırlanmış planlı ve yapısal olarak düzenli bir süre devam eden hareketlerdir (Akyol ve ark. 2008). Diğer bir deyişle planlı bir şekilde yapılandırılmış, istemli olarak yapılan fiziksel uygunluğun bir ya da birkaç özelliğini geliştirmeyi amaçlayan sürekli aktivitelerdir (Özer 1993).

1.4.1.3. Spor

Kişinin kendisini ya da rakibini aşmasını amaçlayan, belli bir rekabet içeren, belirli kurallarla sınırlandırılan, bireysel veya takım olarak yapılabilen ve belli kurallarla yönetilen fiziksel aktivitelerdir (Akyol ve ark. 2008).

1.4.1.4. Fiziksel Uygunluk

Hareketlerin doğru bir şekilde yapılmasını ve fiziksel dayanıklılıkla ilgili olarak vücudun var olan kondüsyon durumunu ifade eder. Bu tanıma göre fiziksel uygunluğu en üst seviyede olan kişi yorulmadan en uzun süre hareket edilebilen kişidir (Zorba 1999).

1.4.1.5. Sedanter Davranış

Haftada 5 gün, günde 30 dakikadan daha az ya da orta şiddette fiziksel aktivite yapanlar veya 20 dakikadan daha az şiddetli fiziksel aktivite yapan kişileri tanımlamak için kullanılır. “Sedanter” kelimesinin FAS’ı ≤1.4 olarak ifade edilmektedir (Rivera 2009).

1.4.1.6. Fiziksel aktivite seviyesi (FAS)

24 saatlik TET’in BMR’ye oranı olarak ifade edilmektedir (FAO/WHO/UNU 2001). FAO/WHO/UNU (2001)’e göre, sedanter bir yaşam tarzına sahip bireyler, fiziksel olarak fazla efor harcamayan, uzun süreli yürüyüşler ve düzenli bir şekilde

egzersiz yapmayan, genellikle motorlu araçları kullanan, serbest zamanlarının çoğunu TV, tablet, bilgisayar vb. etkinliklerle geçiren kişilerdir. Kentsel yaşam alanlarında. ofis çalışanlarının yalnızca çalışma saatleri dışında kalan zamanlarda çok az fiziksel aktivite yapmaları sedanter davranış ile ilgilidir (FAO/WHO/UNU 2001).

Geçmiş yıllarda yapılmış olan birçok çalışma sedanter olarak geçirilen zamanın sağlık üzerine zararlı etkilerinin olduğunu belirtmiştir. Kanada’da 2007-2009 yılları arasında objektif yöntemlerle yapılan bir çalışmada Kanadalı yetişkinlerin %69’unun sedanter bir yaşam geçirdiğini, 2003-2004 yılında yapılan başka bir araştırmada Amerikalı yetişkinlerin %50-60’ının sedanter bir yaşam sürdüğünü göstermiştir (Patton ve Gorman 2012). Sedanter bir yaşam tarzı ile orantılı olarak obezite ve beraberinde birçok hastalık meydana gelmektedir.

1.4.1.7. Obezite

WHO’ya göre. "Sağlığı bozacak miktarda vücutta normalden fazla veya aşırı yağ birikmesi" olarak tanımlanmaktadır (WHO 2011). Yetişkin erkeklerde ortalama vücut ağırlığının %15-20'sini, kadınlarda ise ortalama vücut ağırlığının %25-30'unu yağ dokusu oluşturmaktadır (Şakar 2006, Akbulut 2007). Erkeklerde bu oranın %25, kadınlarda ise %30'un üzerine çıkması durumunda obeziteden söz edilmektedir (Tüzün 1995). Obeziteyi belirleyebilmek için DSÖ’nün obezite sınıflamasında genellikle Beden Kütle İndeksi (BKİ) esas alınmaktadır. BKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m2) karesine (BKİ=kg/m2) bölünerek elde edilebilen değerdir (WHO 2000). BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağırlığını değerlendiren bir gösterge olduğundan vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermemektedir.

Beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz bir yaşam tarzı çocukluk çağından itibaren çevresel faktörlerin de etkisiyle obezite gelişimini artıran unsurlardır.

Özellikle yetişkinlik döneminde de devam edebilen fiziksel aktivite ve yeme alışkanlıkları çocukluk çağı obezitesinde etkin rol oynamaktadır (Klesges ve ark.

1991, Birch ve Davison 2001). Sağlıklı beslenme davranışlarının kazanılmasında pek çok etken rol oynamakla birlikte sosyo-ekonomik durumun en önemli etken grubu olduğu bilinmektedir. Bireylerin öğrenim durumu, gelir düzeyleri, sahip oldukları meslekler gibi sosyal ve ekonomik göstergeleri beslenme olanaklarını ve beslenme

davranışlarını, dolayısıyla da bireyin sağlık durumlarını da etkilemektedir.

Şişmanlığa sebep olan davranışlar arasında aşırı beslenme, yanlış beslenme ve fiziksel aktivite eksikliği ilk sırada yer almaktadır (Peterson ve ark. 2008). Ayrıca çocukların yemek yeme alışkanlıklarının oluşmasında kaygılı ve sınırlandırıcı aile tutumlarının çocuğun gelişimi üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğini onaylamışlardır (Costanzo ve Woody 1985).

FA’nın sağlık üzerinde faydalarının olabilmesi için istenilen şiddet ve sürede yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütüne göre bu süre; 18-64 yaş arası yetişkinler için haftada en az 150 dakika orta şiddette veya en az 7 dakika şiddetli aerobik egzersiz şeklinde olması önerilmektedir. Ayrıca haftada 300 dakika orta şiddetli. 150 dakika şiddetli yapılan aerobik fiziksel aktivitenin veya kombine egzersizlerin de sağlık için birçok fayda sağladığı belirtilmektedir (WHO 2010).

FA’ya katılım seviyesinin arttırılması için sağlık politikaların geliştirilmesi ve FA rehberlerinin hazırlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır (Samdal 2007, Guthold ve ark.

2008). Sedanter bireylerin FA’ya katılım oranlarının artırılmasının toplumların sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmesini ve bunu takiben sağlık giderlerinin azalmasına yarar sağlayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle bireylerin FAS’larının arttırılması için yaşamlarının uygun zamanlarında orta ve/veya şiddetli aktivite yapmaları sağlanmalı ve buna ilişkin öneriler yapabilmek için ise öncelikle bireylerin FAS’ın belirlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır (Haskell 1996).

Fiziksel aktivite ve egzersize yönelik farklı seviyelerde (olumlu, olumsuz) tutum sergileyen erkeklerin ve kadınların davranışlarının temelinde yatan bireyleri fiziksel aktiviteye güdüleyen ve onların fiziksel aktiviteye katılımlarını engelleyen sebeplerin ortaya çıkarılmasıdır. Böylelikle fiziksel aktivite ve egzersizin toplumda yaygınlaşması yönünde daha somut ve gerçekçi politikaların geliştirilmesi mümkün olacaktır (Aksoy 2016).

Türkiye’de insanların fiziksel aktivite yapmasını artıran ve azaltan nedenlerin ayrıntılı şekilde araştırılmasına ihtiyaç vardır. Sportif ve fiziksel aktiviteyi yaygınlaştırma politikalarının veri tabanlarına dayandırılması gerekmektedir. Bu tip araştırmalar. Türkiye’de insanların egzersize yönelik olumlu davranışlarını veya olumsuz davranış eğilimlerinin daha iyi anlaşılmasına ve bu yönde doğru politikaların oluşturulmasına temel oluşturacaktır (Aksoy 2016).

Bu noktada, ülkemizdeki gençlerin fiziksel uygunluklarını geliştirmek için ve fiziksel aktivitelere katılımlarını engelleyen etkenlerin belirlenmesine yönelik araştırmalar yapılması gerektiği önem kazanmaktadır.

Bizimde bu çalışmadaki asıl amacımız Lise çağındaki gençlerimizin fiziksel etkinliklerden ve spordan uzaklaşma nedenlerini belirleyebilecek nitelikte bir ölçek geliştirmek olacaktır.