• Sonuç bulunamadı

Son yıllarda ülkemizde ve tüm dünyada ilaç sektöründe fiyatlandırma ve ilaca erişim konularında kamunun daha yoğun müdahalesinin olduğu gözlenmektedir. Devletlerin sağlık ve ilaç sektörü içerisindeki etkin rolü diğer sektörlere oranla çok daha fazla oranda hissedilmektedir. Odağında insan sağlığının ve insan hayatının olduğu hasta – doktor ve endüstri üçgeninde kamu otoritesi hem ilaçların etkinliği ve güvenilirliği, hem ilaca zamanında erişim, tanı ve tedavi konularında maliyet, etkinlik ve bu hizmetlerin yerine getirilip getirilmediğinin konusunda denetimi görevini üstlenmektedir.

Ayrıca birçok ülkede sağlık harcamalarında en büyük kısmını devlet karşılamakta olup en büyük ilaç alıcısı yine devlettir. Sağlık hizmetleri ve ilaç harcamalarının finansal karşılığı için uygun bütçeleri oluşturmak ve bu giderleri karşılamakta olan kamu, bu giderlerin denetiminde ve sektör üzerinde yoğun düzenlemeler yapmak istemesi, hem devletin bütçe yönetimi açısından hem de toplumun refahı düzeyinin korunması ve yükseltilebilmesi açısından son derece önemlidir.

Devlet herkese ulaşabilecek şekilde sağlık hizmetlerini arttırmayı ve daha düşük maliyetlerle bu hizmetleri vatandaşlarına ulaştırmayı hedeflemektedir.

Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte ilaç endüstrisi büyümeye devam ederken, ortalama insan ömrünün uzaması ile birlikte tedavi maliyetleri yüksek olan hastalıklarında arttığı görünmektedir. Eski zamanlarda yüksek oranda ölümlerin görüldüğü verem, sıtma, veba, çiçek hastalığı, kızamık gibi akut hastalıklar geliştirilen ilaçlar ile hastalıklar kontrol altına alınmıştı. Ancak günümüzde özellikle kanser hastalıkları, şeker, tansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi uzun süreli tedavi gerektiren rahatsızlıkların artması, ömür boyu süren ilaç kullanımları ve bu ilaçların yüksek maliyetli olması sebebiyle kamunun sağlığa ayırmış olduğu bütçelerde açıklar oluşmaktadır.

Ülkemizde bir yılda satılan ilaçların ortalamada %80’inin ödemesi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, %1 - %1,5’i özel sigortalar tarafından karşılanmaktadır. Geri kalan kısmı ise reçetesiz sağlık ürünlerinin elden satışı olarak gerçekleşmektedir. Elden satış olarak gerçekleşen ilaç türlerinde her yaşta insanın sıklıkla kullanmaya alışkın olduğu ağrı kesici, ateş düşürücü türündeki preparatlar ile birlikte tıbbi ürün olarak nitelendirilen ve reçetesiz satılabilen bitkisel destek ürünleri, vitamin ve mineraller yer almaktadır. İlaç fiyatlarını karşılamakla sorumlu olan özel kuruluşlar ve kamu, ilgili ilacı fiyatlandırabilmek için belirlemiş olduğu bölge ya da ülkelerdeki muadilleri ile karşılaştırarak ödeyeceği bedel için en uygun fiyatlı ürünü belirlemektedir. Bu fiyatlar genellikle jenerik olarak üretilen ilaçların fiyatlarını yansıtmakta olup kamu ilgili ilacın belirlenen ülkelerdeki fiyatlarının kendi para birimleri üzerinden değerlendirip ya fiyat ortalamasını yada en düşük maliyetli olanını birim fiyat olarak belirlemektedir. Referans fiyat olarak adlandırılan bu yöntem ile terapötik olarak eşdeğer olan ilaçların kamu ödemeleri en aza indirgemeye çalışılırken sektörde rekabetin artması da öngörülmektedir. Bu uygulama jenerik ilaç harcamalarında bir düşüş sağlamış ve rekabeti arttırmış olmasına rağmen uzun dönemde kamu sağlık harcamalarının dengelenmesi adına tek başına yeterli bir önlem olamayacağı değerlendirilmektedir.

Eşdeğeri Olmayan Eşdeğeri Olan Referans

Yirmi Yıllık İlaçlar Referans İlaçlar İlaçlar ve Eşdeğer İlaçlar

(4,86 TL üstü) (9,30 TL üstü)

Referans Fiyat Referans Fiyatın %60'ı Referans Fiyatın %80'i

+ + +

Depocu ve Eczacı Depocu ve Eczacı Depocu ve Eczacı

Kar oranları Kar oranları Kar oranları

+ + +

% 8 KDV % 8 KDV % 8 KDV

Şekil 1.15. Referans İlaç Fiyatlandırması

Depocuya Satış Fiyatına Depocu Karı Eczacı Karı % % 0 - 10 TL' ye kadar 9 25 10 - 50 TL 8 25 51 - 100 TL 7 25 101 - 200 TL 4 16 200 TL üzeri 2 12

Şekil 1.16 Depocu ve Eczacı Kar Oranları

Kaynak : (İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası, http://www.ieis.org.tr)

Ülkemizde 2004 yılında uygulamaya koyulan referans ilaç fiyat sistemi ile ilaçların, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’daki depocuya satış fiyatlarından en ucuz olanı referans fiyat olarak kabul edilmektedir. Ancak ilgili ürünün imal edildiği ve ya ithalatının gerçekleştirildiği ülkeler, söz konusu referans ülkelerin dışında ise, depocuya satış fiyatı en düşük olan ülkedeki fiyat, referans olarak kabul edilmektedir. 2008 yılında başlayan küresel ekonomik kriz, diğer ülkelerde olduğunu gibi ülkemizi de derinden etkilemiş ve kriz nedenli ekonomik sıkıntıların üstesinden gelebilmek maksadıyla 2009 yılında kamu maliyesi için yeni kararlar alınmıştır. Bu kararlar neticesinde global bütçe uygulaması yürürlüğe girmiş ve artan sağlık harcamalarını dengeleyebilmek ve ilaç bütçesinin aşılması gerekçesiyle resmi kurum ıskonto oranları arttırılmış, ilaç fiyatları kademeli olarak düşürülmüştür. 2009-2010 yılları arasında ilaç harcamalarının gayrisafi yurtiçi harcamalarındaki oranı %1,61 seviyesinde iken 2012 yılında bu oran %1’in altına düşmüştür. 2014-2018 yılları arasında da bu oran %0,82 - %0,84 seviyesinde yer almaktadır.

Buna ek olarak Avrupa kaynaklı ilaçların fiyatlarının Türk Lirasına dönüştürülmesinde kullanılan Avro değeri ilaç harcamalarını kontrol altında tutmak sebebiyle Nisan 2009 ile Mayıs 2015‘e kadar güncellenmeyerek 1 Avro değeri karşılığı 1,9595 TL olarak sabit tutulmuştur.

Şekil 1.17. İlaç Fiyatlarının TL’ye Dönüştürülmesi İçin Kullanılan Avro Değeri

Kaynak: (TCMB, İEİS,İlaç Sektörü Raporu 2018:27)

Tabloda görüldüğü gibi Mayıs 2019 tarihi itibariyle Merkez bankası verilerine göre 6,7920 TL değerinde olan 1 Avro, ilaç kuru değerlendirmelerinde 3,4037 TL olarak işlem görmektedir.

Endüstri temsilcilerinin ortak görüşüne göre sektörün önündeki en önemli engel 2010 yılında başlayan ve günümüzde de aynı şekilde devam eden mali disiplin nedenli makroekonomi, referans fiyat ve sabit kur nedenli ilaç fiyat politikalarıdır.

Türk Lirasının yabancı paralar karşısında değer kaybı, Sağlık Bakanlığının uyguladığı, Avro / TL döviz paritesi, ilaç ruhsatlandırma sürecinde gecikmeler, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerindeki kısıtlamalarının ile kamunun ilaç harcamamalarındaki kısıtlamaların artması, sektörün gerek yatırım gücünün azalması gerekse küresel oyuncularla rekabet etmesi konusunda engel teşkil etmektedir.