• Sonuç bulunamadı

Finansal Piyasaların Gelişimi ve Operasyonel Riskin Ortaya Çıkışı

1.4. BANKACILIK RİSK ÇEŞİTLERİ

2.1.3. Finansal Piyasaların Gelişimi ve Operasyonel Riskin Ortaya Çıkışı

İkinci Dünya Savaşı sonrasında genel olarak savaşın yaralarını daha hızlı sarmak ve daha güçlü bir ekonomi isteyen ülkeler ABD’nin görüşleri doğrultusunda yeni bir para sisteminin kurulmasına karar verildi. Yeni para sistemi olarak kurulan Bretton Woods Sistemi 1944–1973 yılları arasında uygulanmış, Amerikan dolarına ve onun aracılığıyla altına endekslenmiş bir para sitemidir. Sistem beraberinde iki yeni örgüt kuruldu. Bunlardan biri olan Uluslar arası Para Fonu (IMF), uluslar arası mali ilişkileri düzenlemek diğeri olan Dünya Bankası ise, savaşta yıkılan Avrupa ekonomilerinin onarımı, daha sonrada az gelişmiş ülkelerin kalkınması amacıyla, mali yardımlar sağlamak üzere kurulmuştu. Anlaşmaya şartlarına göre, bu sisteme katılan her ülkenin parası ABD doları karşısındaki resmi değeri saptanarak IMF’ye kaydedilecek, paralarının dolar cinsinden belirlenen kurları en fazla %1 oranında değişim gösterebilecek, ayrıca üye ülkelere IMF sağlanan krediler ve para maliye politikaları ile düzeltemediği dış ticaret açıklarını devalüasyon yaparak düzeltebilmekteydi.62 Burada ABD doları bir başka ülkenin ulusal parasına değil, sabit bir fiyat üzerinden saf altına bağlanmıştı. Böylece her ülke parası dolara, dolar da altına bağlandığından her ülke parası dolaylı olarak altına bağlanmış ve ülke paralarının doğrudan birbirleri ile ilişkileri engellenmiş oluyordu. 1973 yılına kadar ABD’de dış ödemeler bilânçosundaki açığı

60

Babuşcu, a.g.e., s.172 61

Teker, a.g.e., ss.25-26

kapama niyetiyle dolar basması altın stoklarında azalmaya meydan vermesi nedeniyle, doları altına çevrilgen olmaktan çıkarmasına neden olmuştur. 1973 yılında Bretton Woods anlaşmasının yıkılması ile beraber piyasalarda yaşanan baskı son bulmuş, ülke paraları serbestçe fiyatlanmaya başlamış, çapraz kurlar oluşmuş, sermayenin serbest dolaşımı üzerindeki engeller azalmış ve finansal hareketlilik artmıştır. Piyasalarda yaşanan bu serbesti ve olumlu gelişmelerle beraber, finansal kuruluşlar küreselleşme teknolojik gelişmeler ve finansal ürünlerin karmaşık hale gelmesi dolayısıyla operasyonel risk kavramı ile tanışmışlardır.63

2.1.3.1. Küreselleşme

Gelişen finansal piyasalardaki en önemli değişim, uluslararası piyasaların küreselleşmesidir. Bütün dünyadaki piyasalar sermayenin serbest dolaşımını bir şekilde sağlayarak daha geniş bir piyasa şekline dönüşmüşlerdir. Bu durum dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan sorunların başka bir bölgedeki piyasalara ve yatırımcılara yansıması gibi bir sonucu da beraberinde getirmiştir. Piyasaların yoğun etkileşimine Asya Krizi oldukça iyi bir örnektir. Bu krizin başlangıcı, 1997 Temmuz ayında Tayland para birimi olan Baht’ın yüzde kırk oranında devalüe edilmesi olarak kabul edilmektedir. Bu devalüasyonun etkisi ile Malezya ve Endonezya paraları da devalüe olmuştur. Ardından etkilenen Singapur ve Hong Kong gibi ülkelere ek olarak Güney Kore yi içine alan dünya ekonomisini tehdit eder boyuta ulaşmış bir kriz ortaya çıkmıştır.64 Küreselleşme sadece krizsel boyutta etkisini göstermemiştir. Bilişim ve hızlı etkin iletişim ile birbirine coğrafi konum olarak uzak olan birimler küreselleşmenin etkisi ile iletişimsel manada birbirlerine daha yakınlaşmışlardır. Ölçek ekonomisinin sağlandığı ülkelere küresel özelliğe sahip şirketler şubelerini hatta merkezlerini taşımıştır. Bu durum finansal açıdan ülkeler hatta kıtalar arası birlikteliğe neden olmuştur. Bankacılık sektörü de küreselleşmeden etkilenmiş fon kaynak ve maliyetine göre şekillenen ve karlılık durumuna göre hareket eden uluslararası bankalar olarak yapılanma göstermiştir.

Küreselleşme yerel bankaların uluslararası bankalarla olan ilişkileri artışına neden olmuştur. Bu etkileşim faaliyette bulunan bazı bankalar için tehlike arz edebilir.

63 Teker, Dilek Leblebici, Bankalarda Operasyonel Risk Yönetimi, Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2006, s.12

Örneğin Türk bankası ile ortaklık kuran bir Amerikan bankasının ABD’de düşük faizle temin edilen dolar cinsinden fonları, Türkiye’de dolar cinsinden kredi olarak kullandırılabilmekte ve fonlama maliyetlerinin düşük olması nedeniyle, bu banka sektör ortalamasının üzerinde kar elde edebilmektedir. Sektördeki diğer bankalar ise rekabet gereği maliyetlerini düşürebilmek için yatırımlarını ertelemektedirler. Böylece sistemdeki bu açıklar dolayısıyla bankalar çeşitli operasyonel risklere maruz kalabilmektedirler.65

2.1.3.2. Yeni Finansal Enstrümanlarının Ortaya Çıkması

Finans sektöründe artan rekabet koşulları bankaların faaliyet alanlarında çeşitlemelere gidilmesini gerekli kılmakta, geleneksel bankacılık faaliyetlerinin dışına çıkmaya zorlamaktadır. Bankaların geleneksel faaliyetleri dışına çıkmaları giderek daha riskli kurumlar haline geldiklerinin göstergesi olmaktadır. Bankalarda bu değişime ayak uydurma çabasıyla bilgi akışındaki eşitsizliği kaldırmak için bilgi teknolojilerini kullanmakta ve tüketici tercihlerini daha fazla dikkate alarak geniş bir alanda hizmet sunmaya çalışmaktadırlar. Tüm dünyadaki bankacılık alanındaki kar marjının düşmesi bankaların sattığı ürünlerin çeşitlenmesini sağlamıştır. Faaliyette bulundukları ülke mevzuatı çerçevesinde bankalar, finansal araçların alım satımı, türevsel işlemler, menkul kıymet aracılığı, yatırım danışmanlığı ve sigortacılık gibi faaliyetlere girişmişlerdir.66 Küreselleşmenin etkisi ile koruma amaçlı türev enstrümanların da çeşitliliği artmıştır. Riski azaltma amacıyla kullanılan bu ürünlerle beraber belirsizliğin getirdiği risk artışı gözlenmektedir.67

Türev ürünler önceleri sadece maruz kalınabilecek riskten korunmak için piyasaya sürülmüş olsalar da daha sonraları spekülatif aksiyonlar için kullanılmaya başlanmış ve bankalar yeni risk türlerine maruz bırakılmıştır. Türev ürünlerle yatırımcılar etkin sınır üzerinde yer alan menkul kıymetlerden kabul edilebilir bir risk

64 Babuşcu, Şenol, Basel II Düzenlemeleri Çerçevesinde Bankalarda Risk Yönetimi, Eylül, Akademi Yayıncılık, Ankara, 2005, s.9

65 Teker, Dilek Leblebici, Bankalarda Operasyonel Risk Yönetimi, Nisan, Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2006, s.13

66

Karan, Mehmet Baha, Yatırım Analizi ve Portföy Yönetimi, Ekim, Ankara, Gazi Kitabevi, 2001, s.11 67

Babuşcu, Şenol, Basel II Düzenlemeleri Çerçevesinde Bankalarda Risk Yönetimi, Eylül, Akademi Yayınları, Ankara, 2005, s.10

getiri dengesine sahip portföy oluştururlar. Oluşturulan portföy riskli menkul kıymetlerden meydana gelmektedir.68

Benzer Belgeler