• Sonuç bulunamadı

Finansal Krizle İlgili Literatürde Yapılan Çalışmalar

2.7. FİNANSAL KRİZ

2.7.3. Finansal Krizle İlgili Literatürde Yapılan Çalışmalar

Krizlere yönelik çalışmalar 1990’lı yıllardan sonra finansal krizlerin yaygınlaşmasıyla birlikte artış göstermiştir.60 Özellikle IMF daha çok ekonometrik tahmine dayalı kriz modellerini kullanırken, modellerde özellikle kısa vadeli borçların döviz rezervlerine oranı, reel döviz kurunda meydana gelen değer artışının boyutu ve cari işlemler açığı gibi temel değişkenler üzerinde durmuştur. IMF ayrıca özel sektör verilerine, özellikle bilanço değerlerine dayalı farklı modeller üzerinde de yoğunlaşmıştır.

      

60 Sayım Işık-Koray Duman-Adil Korkmaz, “Türkiye Ekonomisinde Finansal Krizler: Bir Faktör Analizi Uygulaması” D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergsi, Cilt:19, Sayı:1, 2004, s. 49.

Literatürde önemli çalışmalar arasında Goldstein, Kaminsky ve Reinhart ile Khalid ve Kawai tarafından geliştirilen modeller örnek olarak verilebilir. Çalışmalarda, yaşanması muhtemel krizler için sinyal oluşturacak sistemin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Kaminsky, Lizondo ve Reinhart, 1970-1995 yılları arasında aylık verilerle 20 ülkedeki 79 krizi incelemişlerdir. Ele alınan modelde uluslar arası rezevler, ithalat, ihracat, dış ticaret hadleri, reel döviz kurunun normal trendinden sapması, iç ve dış reel faiz oranları arasındaki fark, reel M1 talebi ile mevcut M1 değeri arasındaki fark, M2 çarpanı, iç kredilerin GSYİH’ya oranı, reel mevduat faiz oranı, kredi/mevduat oranı, banka mevduatları, M2’nin brüt uluslar arası rezervlere oranı, üretim endeksi ve sermaye piyasaları endeksi olmak üzere 15 gösterge seçilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ihracat, reel döviz kuru oranı gibi değişkenlerin kullanılmasıyla elde edilen sinyaller sonucu krizler tahmin edilebilmektedir.

Demirgüç-Kunt ve Detraqiache’e göre61 bankacılık krizlerinin nedeni hükümetlerin bankalara yapmış oldukları müdahaleler ve kurtarma amaçlı uygulanan gevşek para politikalarıdır.

Finansal krizle ilgili yapılan çalışmalarda, krizleri önceden tahmin etmeye yönelik birçok unsurun olmasına rağmen logit/probit ve sinyal yaklaşımı üzerindeki çalışmaların yoğunlaştığı görülmektedir. Bu yaklaşımın en önemlisi Kaminsky ve Reinhart’ın sinyal yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda ülkelerin ekonomik göstergeleri için eşik değerler oluşturulur.

Buradan hareketle Kaminsky ve Reinhart para ve banka krizlerinin birbirini tetiklemesiyle oluşan ikiz kriz modellerini ele alarak erken uyarı sistemi (Early Warning System) oluşturmuşlardır. Bu çalışmada Kaminsky ve Reinhart, 15 gelişmekte olan ve 5 gelişmiş ülkede görülen finansal rizleri incelemişlerdir. Finansal krizleri ile ilgili olarak özellikle bankacılık sektöründeki olumsuzlukların krize yol açtığı, bu nedenle ekonomide bankacılık krizlerinin önceden algılanabilmesinin ileride çıkabilecek finansal krizlerin belirlenmesine yardımcı olacağını belirtmiştir.

1999 yılında Kaminsky, Lizondo ve Reinhart; 2000 yılında ise Goldstein, Kaminsky ve Reinhart bu araştırmayı daha geniş çerçevede ele alarak para krizlerinde reel döviz kuru, hisse senedi fiyatları, ihracat öncü gösterge olarak kabul edilmiştir.

      

61 Işık-Duman-Korkmaz, a.g.m., s. 50.

1999 yılında Berg ve Pattillo ve Edison, 2002 yılında krizleri ele alan araştırmasında Tambunan, eşik değeri belirlenen sinyal yaklaşımı kullanmışlardır. Glick ve Hutchison 1999 yılında yaptıkları çalışmada para krizlerinin ortaya çıkışında banka krizlerinin rolü olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Eichengreen ve Bordo 1999 yılında yaptıkları çalışmalarında, 1995-1997 yıllarını kapsayan 21 gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde yaptıkları çalışmada, bankacılık sistemi, krizlerin temel nedeni olarak değerlendirilmiştir. Bahsedilen bu dönemde, mevduatların bankacılık sisteminde hızla çekilmesi kırılganlığı arttırmıştır.

Demirgüç ve Detragiache’nin 1997 yılında yaptıkları kesit verisi analizinde, 65 gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeyi ele almışlar ve benzer bulgulara ulaşmışlardır.

Zhuang ve Dowling 2002 yılında, Güneydoğu Asya ülkelerinin 1970–1995 yıllarına ait 6 gruba ayrılmış değişkenlerin aylık verilerini kullanarak 1997 Asya krizini incelemiş ve hisse senedi fiyatlarının öncü gösterge olduğunu belirlemiştir. Bir başka yaklaşım, dövize olan talep artışından kaynaklı döviz kuru üzerindeki baskıyı gösteren döviz kuru baskı endeksi (EMP) oluşturarak bu endeks değerinin eşik değerini aştığı durumlar kriz olarak gösterilmiştir. 62

Kaminsky, Reinhart ve Sachs, Tornell ve Velasco63 1996 yılında yaptıkları çalışmada, döviz piyasasında oluşan baskıyı gözlemlemek için EMP’yi kullanmışlardır.

Araştırma sonucunda banka borçlarındaki artışlarla kriz arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Probit/Logit modeller kullanılarak yapılan bir diğer çalışmada Frankel ve Rose, 105 gelişmekte olan ülkede 1971–1992 yılındaki 16 değişken içinden ele aldıkları 7 değişkeni anlamlı bularak öncü gösterge olarak kabul etmişlerdir.

Collins, 1979–1991 yılları arasında 18 ülkede GSYİH ağırlıklı çalışmasında, büyüme oranının kritik seviyelere ulaştığını göstererek para krizinin bir göstergesi olabileceğini belirtmektedir.

Blanco ve Garber 1986 yılında, 1973–1981 yılları arasında Meksika’da yurtiçi kredi büyüklüğünün olası bir devalüasyon için kritik bir seviyeye yakınlığını göstermiştir.

      

62 Olivier J. Blanchard-Mark W.Watson, “Bubbles, Expectations and Financial Markets”, NBER Working Paper, No. 945, 1982, p. 130.

63 A. H. Meltzer, “Rational Expectations, Risk, Uncertanity and Market Responses”, y.y., ts.  

2002 yılında Bussiere ve Fratzscher ele aldıkları çalışmada, finansal krizleri tahmin edebilmek için logit model bazlı yeni erken uyarı sistemi getirmişlerdir.

1998 yılında Weber, önceki çalışmalardan farklı olarak Vektör Otoregresyon modelleri ile analiz yaparak finansal krizi tahmin etmeye çalışmıştır.

Türkiye’de krizleri ele alan çalışmalara bakıldığında; Tosuner 2005’te sinyal yaklaşımı metodunu kullanarak Türkiye’deki krizleri önceden tahmin etmeye yönelik erken uyarı sistemleri geliştirmeyi amaçladığı çalışmasında, yurtiçi krediler, M2 büyüklüğü, döviz rezervleri ve reel döviz kurunun öncü göstergeler olarak ön plana çıktığını gözlemlemiştir.

Kaya ve Yılmaz, para krizlerine yönelik daha önce yaptıkları çalışmaları özetledikleri ve genişletilmiş veri seti kullanarak logit ve sinyal yöntemi analizlerini kullanarak Türkiye ekonomisi için ex-ante para krizi sisteminin başarı şansını ele almıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

MODELLEME SÜRECİ

1. KRİZ TAHMİNİNDE KULLANILABİLECEK MODELLER

Krizlerle ilgili yorum yapabilmek, değerlendirmelerde bulunabilmek için bilindiği gibi ekonometrik yöntemlerden ve modelleme süreçlerinden yararlanmak oldukça faydalı sonuçlar doğurmaktadır. Konjonktürel yapıyı dikkate alarak ele alınan bu modelleme süreçleri, olası bir kriz anında dikkat edilmesi gereken noktalara işaret etmektedir. Bu amaçla ekonometride birçok farklı yöntemle kriz hakkında fikir sahibi olunabilmektedir.

Çalışma kapsamında en çok kullanılan yöntemlere yer verilecektir. Genel hatlarıyla bu yöntemleri üç ana grupta ele almak mümkündür.

• İstatistiksel Modeller

• Ekonometrik Zaman Serisi Modelleri

Yapılan bu sınıflandırma genel olarak modelleme süreçlerini anlamada yardımcı olmaktadır. Özünde her bir modelleme sürecinin amacı ortaktır. Çalışmanın başından beri üzerinde durulduğu gibi amaç, yaşanmış kriz dönemlerini dikkate alarak geleceğe yönelik önceden fikir sahibi olmak ve gerekiyorsa tedbirler almaktır. Yaşanacak krizin türü ne olursa olsun ardında mutlaka olumsuz etkiler bırakmaktadır. Önemli olan bu olumsuz etkilerin bilincinde olmak ve bu etkilerden minimum zararla kurtulabilmektir. Bu amaçla yukarıda ele alınan sınıflandırmaya sırasıyla yer verilecektir.