• Sonuç bulunamadı

Finansal Gelişme-Ekonomik Büyüme Literatür Taraması

Finansal gelişme-ekonomik büyüme ilişkisi, finans ve iktisat bilimlerinin ortak çalışma alanı olmasına bağlı olarak literatürde fazlaca çalışma alanı bulmuştur. Finansal sistemin ekonomik faaliyetler üzerine etkili olup olmadığını açıklamaya odaklanan bu çalışmalar 20. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır (Schumpeter, 1911; Robinson, 1952; Goldsmith, 1969; McKinnon, 1973; Shaw, 1973). Bu geniş literature rağmen, finansal gelişme-ekonomik büyüme ilişkisi ile ilgili olarak farklı görüşler ortaya atılmıştır. Schumpeter (1911) girişimcilerin yeni üretim teknikleri geliştirebilmeleri için krediye ihtiyaç duyduklarını, bu noktada bankaların finansal aracılık faaliyetlerini ve ekonomik kalkınmayı desteklemede kilit unsurlar olduğunu ileri sürmüş ve gelişmiş finansal sistemlerin finansal kaynakları en verimli alanlara

yönlendirerek ekonomik büyümeyi teşvik edeceğini belirtmiştir. Öte yandan, Robinson (1952) alternatif bir yaklaşımla, finansal gelişmenin daha yüksek bir ekonomik büyüme sağlamadığını, bunun yerine finansal gelişmenin finansal hizmetlere olan talebin artmasına bağlı olarak ortaya çıkan pasif bir tepki olduğunu belirtmiştir. Bu görüşe göre, bir ekonomi genişlediğinde hane halkı ve firmalar daha fazla finansal hizmet talep ederler. Artan talebe bağlı olarak daha fazla finansal kurum, finansal ürün ve hizmet ortaya çıkmakta ve böylece finansal sistem genişlemektedir.

Schumpeter ve Robinson’u takiben anılan ilişki ile ilgili birçok ampirik çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların bazıları finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasında pozitif ilişkinin varlığına dair kanıtlar sunarken (King ve Levine, 1993a; King ve Levine, 1993b; Pagano, 1993; Jayaratne ve Strahan, 1996; Rajan ve Zingales, 1998; Levine, Loayza ve Beck, 2000), bazılarında bir ilişki olmadığı (Chang, 2002; Soytaş ve Küçükkaya, 2011; Anwar ve Sun, 2011) veya negatif ilişki olduğu (Cecchetti ve Kharroubi, 2012; Bezemer, Grydaki ve Zhang, 2014) tespit edilmiştir. Bununla birlikte, teorik kanıtlar ve ampirik bulguların üstünlüğü, finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir (Levine, 1997: 688-689; Ang, 2008: 39; Arestis, Chortareas ve Magkonis, 2015: 549).

Konu ile ilgili yapılan çalışmalar oldukça fazla ve çeşitlilik arz etmektedir. Bu nedenle, bu başlık altında tez çalışmasının kapsamı ile doğrudan ilgili olan finansal gelişmenin farklı kanallar aracılığıyla ekonomik büyüme üzerindeki etkisini ele alan çalışmalara odaklanılmış ve aşağıda bu çalışmalar özetlenmiştir.

King ve Levine (1992) farklı finansal gelişme göstergelerinin finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki üzerindeki etkisi ile finansal gelişmenin hangi kanallar aracılığıyla ekonomik büyümeye katkı sağladığını araştırmıştır. Çalışma sonucunda, birçok finansal gelişme göstergesinin büyüme ile ilişki olduğu görülmüştür. Finansal gelişmenin ekonomik büyümeyi etkilediği kanal noktasında ise ülkeler arası regresyon analizi, yatırımlar (sermaye birikimi) ile büyüme arasında ilişki olduğunu ortaya çıkarırken, çok ülkeli zaman serisi analizleri finansal

göstergeler ile büyüme arasındaki ilişkinin hem yatırım hem de verimlilik kanallları ile bağlantılı olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Neusser ve Kugler (1998) ise finansal sektör ile imalat sektörünün büyüklüğüne odaklanarak finansal gelişme ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi OECD ülkeleri için araştırmıştır. Çalışma sonucunda, birçok OECD ülkesi için finansal sektör GSYİH ile imalat sanayi GSYİH arasında ilişki olmadığı, ilişkinin daha çok verimlilik ile ilgili olduğuna dair kanıtlar elde etmişler ve buna bağlı olarak, finansal kalkınma ile ekonomik büyümeyi birbirine bağlayan mekanizma olarak içsel kümülatif verimlilik artışına odaklanmanın daha uygun olacağını ileri sürmüşlerdir.

Beck, Levine ve Loayza (2000) finansal gelişmenin verimlilik artışı, yüksek tasarruf oranları ve fiziki sermaye birikimi yoluyla büyümeyi teşvik edip etmediğini araştırmıştır. Hem ülkeler arası hem de dinamik panel analizi sonuçları, finansal piyasaların ekonomik büyümeyi esas olarak verimlilik artışı yoluyla artırdığını, finansal aracılık gelişimi ile hem fiziki sermaye artışı hem tasarruf oranları arasındaki ilişkinin oldukça sınırlı olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Beck ve Levine (2002), 39 ülkenin verilerini kullanarak finansal yapının endüstriyel genişleme, yeni firmaların kurulması ve sermaye dağıtımı üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Çalışma sonucunda piyasa temelli ve banka temelli finansal piyasalar arasında endüstriyel gelişimi destekleme ve sermaye dağıtım etkinliği açısından bir farklılık olmadığı tespit edilirken, hukuk sistemindeki etkinliğin ve finansal gelişmenin endüstriyel büyümeyi, yeni firmaların kurulmasını ve sermaye tahsisindeki verimliliği artırdığı görülmüştür.

Rioja ve Valev (2004) ise ekonomik gelişim sürecine odaklanarak, ekonomik büyümenin çeşitli aşamalarında finansal gelişmenin ekonomik büyümeyi etkilediği kanalları araştırmıştır. Çalışma sonucunda, düşük gelirli ülkelerde, finansal sistemin ağırlıklı olarak sermaye birikimi yoluyla ekonomik büyümeyi desteklediği tespit edilmiştir. Buna karşılık, orta ve yüksek gelirli ekonomilerde, finansal gelişmenin ekonomik büyümeye ağırlıklı olarak verimlilik artışı yoluyla katkı sağladığı görülmüştür. Sonuç olarak, finansal gelişmenin verimlilik artışına katkısının ülke

orta gelir grubuna ulaşana kadar gerçekleşmediği, o zamana kadar finansal gelişmenin ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin sermaye birikimi yoluyla olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Calderón ve Liu (2003) ise 1960-1964 yılları arasında 109 gelişmiş ve gelişmekte ülkenin verilerini kullanarak Geweke ayrıştırma testi ile finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisini incelemiştir. Çalışma sonucunda, finansal gelişmenin genellikle ekonomik büyümeye katkı sağladığı, bununla birlikte, çift yönlü nedenselliğin de var olduğu görülmüştür. Ayrıca sonuçlar, finansal derinleşmenin gelişmekte olan ülkelerdeki nedensel ilişkiye, gelişmiş ülkelerden daha fazla katkı sağladığını ortaya çıkarmıştır. Son olarak, finansal derinleşmenin hem daha hızlı sermaye birikimi hem de verimlilik artışı ile ekonomik büyümeyi desteklediği, bununla birlikte verimlilik kanalının daha güçlü olduğu tespit edilmiştir.

Rousseau ve Vuthipadadorn (2005) da 1950-2000 döneminde 10 Asya ekonomisinde zaman serisi yaklaşımı ile finansal aracılığın yatırım ve büyümeyi destekleyip desteklemediğini araştırmıştır. Bulgular, finanstan yatırıma güçlü tek yönlü nedensellik ilişkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte, finansal faktörlerin makroekonomik çıktılar üzerinde daha zayıf bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Sonuçlar, çalışmada ele alınan Asya ülkelerinde ilgili dönemde finansal sektörün ekonomik büyümeyi etkilediği birincil mekamizmanın sermaye birikim kanalı olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Çok ülkeli analizlerin yanı sıra, bazı çalışmalarda finansal gelişmenin ekonomik büyümeye katkısı tek ülke üzerinden araştırılmıştır. Örneğin, Ang (2008) finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi Malezya için ele almıştır. Çalışmada, finansal gelişmenin ekonomik büyümeyi etkileyeceği iki kanal -sermaye birikimi (nicel kanal) ve toplam faktör verimliliği (nitel kanal)- belirlenmiş ve bu kanallar aracılığıyla finansal gelişmenin Malezya’da ekonomik büyümeye katkıda bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Sermaye birikim kanalında, özel tasarruflar, özel yatırımlar, doğrudan yabancı yatırımları ile tasarruf-yatırım korelasyonu kullanılırken, toplam faktör verimliliği kanalında toplam çıktı dikkate alınmıştır. Sonuçlar, finansal gelişmenin hem özel tasarrufları hem de özel yatırımları teşvik

ederek daha yüksek üretim artışına yol açtığını göstermektedir. Ayrıca, çalışma sonucunda faiz oranı kontrolleri, yüksek rezerv gereklilikleri ve yönlendirilmiş kredi programları gibi baskıcı finansal politikaların finansal gelişmeye olumlu katkıda bulunduğuna dair kanıtlar elde edilmiştir. Öte yandan, kamu yatırım programları aracılığıyla kaynak tahsisi gibi diğer doğrudan devlet müdahalelerinin ekonomik kalkınmayı olumsuz etkilediği tespit edilmiştir.

Özetle, finansal gelişmenin farklı kanallar (teknolojik yenilikleri kolaylaştırma, sermaye birikimini artırma, verimlilik gibi) aracılığıyla ekonomik büyümeye katkı sağlaması beklenmektedir. Ampirik çalışmalar her bir kanal ile ilgili kanıtlar ortaya koysa da bulguların büyük bir çoğunluğu verimlilik artışının ekonomik gelişmede önemli bir rol oynadığını ortaya çıkarmıştır.

Benzer Belgeler