• Sonuç bulunamadı

6. TÜRKİYE’DE TEMEL EKONOMİK VE FİNANSAL GÖSTERGELER

6.6 Finansal Göstergeler

Türkiye’de mevduat bankalarının toplam yurtiçi kredi hacminde 2001 yılından bu yana hızlı ve sürekli bir artış gözlemlenmektedir. Çizelge 6.9’da da gösterildiği üzere, 2008 yılı Ağustos ayı itibarı ile söz konusu kredi hacmi 2001 yılına göre % 700’den daha fazla artmıştır (Url -4). Söz konusu çizelgede 2008 yılının Ağustos Ayı değeri, diğer tüm yılların yılsonu değeri gösterilmiştir.

Çizelge 6.9 : Türkiye’de mevduat bankalarının yurtiçi kredi hacimleri.

Yıl 2001 2002 2003 2004

Hacim (milyar TL) 32 33 49 78

Yıl 2005 2006 2007 2008

Söz konusu kredilerin büyük bir kısmı ise, Çizelge 6.10’da gösterildiği üzere, özel sektöre kullandırılmaktadır (Url -4). Hem hacmin artışındaki süreklilik, hem de söz konusu hacmin büyük bir kısmının özel sektöre kullandırılması, Türkiye’de gelecek dönemde gerçekleşecek özel girişimler için teşvik edici bir durum olarak değerlendirilebilir. Söz konusu çizelgede 2008 yılının Ağustos Ayı değeri, diğer tüm yılların yılsonu değeri gösterilmiştir.

Çizelge 6.10 : Türkiye’de mevduat bankalarının özel sektöre verdiği krediler.

Ancak 2008 yılının özellikle son çeyreğinden itibaren etkisini arttıran küresel ekonomik krizin, uluslararası nakit akışını zorlaştırması ve bununla birlikte dünya genelinde bankaların daha temkinli kredi kullandırmalarına neden olması göz önünde bulundurulması gereken bir noktadır. Küresel ekonomik krizin 2009 yılının ilerleyen dönemlerinde Türkiye’yi daha çok etkilemesinin beklenmesi, Türkiye’de faaliyet gösteren reel sektör firmalarının gelecek dönemde kredi kullanımını azaltacak bir durum olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca bankaların reel sektöre kullandırdıkları kredilerin büyük bir bölümünün yurtdışı şubeler aracılığı ile yabancı ülke piyasalarından sağlanması ve bu kredilerin yaklaşık %30’unun vadesinin 1 yıl içinde dolacak olması, Türkiye’de reel sektörün gelecek dönemde kredi hacmini düşürmesine neden olabilecek diğer bir faktördür (TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2008).

Reel sektörün gelecek dönemde faaliyetlerini zorlaştıracak diğer bir faktör ise kur riskidir. Çizelge 6.11’de de gösterildiği üzere, 2001 yılından itibaren ABD Doları ve Euro kurları, dalgalı bir değişim göstermiştir (Url -5).

Çizelge 6.11 : Döviz kurlarının değişimi.

Yıl 2001 2002 2003 2004

ABD Doları Kuru 1,54 1,62 1,50 1,46

Euro Kuru 1,38 1,63 1,72 1,88

Yıl 2005 2006 2007 2008

ABD Doları Kuru 1,36 1,45 1,19 1,54

Euro Kuru 1,60 1,85 1,73 1,97

Yıl 2001 2002 2003 2004

Hacim (milyar TL) 31 32 49 76

Yıl 2005 2006 2007 2008

Hatta bu değişimler, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ilgili çizelgede incelenlerden çok daha kısa zaman aralıklarında da gerçekleşmektedir. Nitekim 2008 yılı Kasım ayının ilk haftası sonunda 1,54 düzeyinde olan ABD Doları kuru, aynı yılın Ekim ayı ortalarında 1,70 düzeyinde olması ve yine 2008 yılı Kasım ayının ilk haftası sonunda 1,97 düzeyinde olan Euro kurunun aynı yılın Ekim ayı ortalarında 2,20 düzeyinde olması bu durumun bir göstergesidir. Kurlarda gerçekleşen bu ani değişimler, ithalat yapan ve ayrıca döviz kredisi kullanan firmalar için gelecek dönemde de sorun yaratacaktır. Reel sektörün yurt dışı piyasalardan sağladığı uzun vadeli kredilerin %63,9’unun ABD Doları ve %34,3’ünün Euro cinsinden olması, söz konusu kur değişimlerinin reel sektör firmaları için önemli bir risk oluşturduğunun bir göstergesidir. Türkiye’nin dış ticaret açığındaki artış, başka bir deyişle ülkenin toplam ithalatının ülkenin toplam ihracatından daha hızlı artması; buna ek olarak reel sektörün yüksek oranda yurtdışı kredi kullanımı, reel sektörün net pozisyon açığını arttırmaktadır (Çizelge 6.12). Pozisyon açığı, döviz borçlarının döviz varlıklarından daha yüksek bir düzeyde olması sonucu oluşmaktadır (TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2008).

Çizelge 6.12 : Türkiye’de reel sektörün net pozisyon açığı.

Yıl 2005 2006 2007

Reel Sektörün Net Pozisyon Açığı (milyar ABD Doları)

- 26,55 - 36,50 - 60,75

Reel sektörün net pozisyon açığında gerçekleşen bu hızlı artış, reel sektör firmalarını dövize daha fazla bağımlı bir duruma getirmekte ve bunun sonucunda kur riskini arttıran faktörlerden biri olmaktadır.

6.7 Türk Bankacılık Sektörünün Genel Değerlendirmesi

Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği oranı, 2004 yılından beri sürekli bir düşüş göstermektedir (Çizelge 6.13). Bu düşüşün temel nedeni, Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların artan kredi hacmidir. Bununla birlikte 2008 yılı Ocak ayından itibaren geçerli olan bir uygulama ile geçici ve kesin teminat mektupları ile akreditiflerin risk ağırlık değerlerinin yeniden düzenlenmesi, sermaye yeterliliği oranını düşüren diğer bir faktördür. Ancak söz konusu düşüşe karşılık Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı, Basel II kriterlerine göre alt sınır

koşulu olan %8 ve hedef oran olan %12’nin oldukça üzerindedir. Sektörün söz konusu oranının, piyasanın olası ani değişimleri sonucu oluşacak kayıpları karşılayabilecek düzeyde olduğu, yapılan senaryo analizleri sonucunda öngörülmektedir (TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2008). Söz konusu çizelgede 2008 yılının Ağustos Ayı değeri, diğer tüm yılların yılsonu değeri gösterilmiştir.

Çizelge 6.13 : Türk bankacılık sektöründe SYO.

Yıl 2004 2005 2006 2007 2008

SYO (%) 28,3 23,7 21,8 18,9 17,3

Türk bankacılık sektörünün açık pozisyonu, özellikle yurtdışı kaynaklı kredilerin kullanımının artması ile sürekli bir artış göstermektedir (TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2008). Buna karşılık bankalar, açık pozisyonlarını düşürmek üzere bilanço dışı türev ürünlere başvurmakta ve bu şekilde bilanço içi açık pozisyonunu %10’dan daha düşük düzeylere getirebilmektedir (Çizelge 6.14). Bu durum, Türk bankacılık sektörünün kur riski nedeni ile karşılaşabileceği olası sorunları azaltmaktadır. Söz konusu çizelgede 2008 yılının Ağustos Ayı değeri, diğer tüm yılların yılsonu değeri gösterilmiştir.

Çizelge 6.14 : Türk bankacılık sektörünün döviz pozisyonu.

Yıl 2005 2006 2007 2008

Bilanço İçi Döviz Pozisyonu (milyon ABD

Doları)

-1.880 -5.467 -10.511 -13.767 Net Genel Döviz

Pozisyonu (milyon ABD Doları)

-97 184 -296 -909

Türk bankacılık sektörünün gayrinakit kredi kullandırımı ise, 2006 yılından itibaren büyük bir değişim göstermemiştir. Bilanço dışında izlenen ve çoğunlukla teminat mektupları ile akreditiflerden oluşan gayrinakit kredilerin toplam hacmi, Çizelge 6.15’de görüldüğü üzere Türkiye’de bankaların toplam bilanço büyüklüğünün yaklaşık %16’sı düzeyinde ve yine Türkiye’de bankaların kullandırdığı toplam nakit kredilerin %30 ila %35’i düzeyinde seyretmektedir (TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2008).

Çizelge 6.15 : Türk bankacılık sektöründe gayrinakit kredi kullandırımı. Yıl 2006 2007 2008 Gayrinakit Krediler / Toplam Bilanço Büyüklüğü (%) 15,9 14,9 15,8 Gayrinakit Krediler / Toplam Nakit Krediler

(%)

35,4 29,8 30,8

Özellikle inşaat ve gayrimenkul sektörlerinde faaliyet gösteren firmaların çoğunlukla gereksinim duyduğu gayrinakit kredilerin, 2008 yılı Mart ayı itibarı ile toplam hacminin %65’inin yabancı para cinsinden olduğu görülmektedir (TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2008).

7. TÜRKİYE’DE İNŞAAT VE GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNÜN