• Sonuç bulunamadı

Finans teori ve modellemelerine kıyasla insan doğası ve davranışları daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Bireylerin önyargıları, beklentileri veya yetiştirilme tarzları ve pek çok çevresel faktörler zihinsel yapılarını da etkilemektedir. Finansal kararlar alırken de aynı durum söz konusudur. Çok değişkenli ve belirsizlik altında yer alan çağdaş toplumsal yapısı, tam bilgi sahibi olma, rasyonel karar alıcı özelliklerini geçersiz kılmaktadır. Bazı durumlarda finansal kararlar, daha çok kişisel faktörlerin etkisinde kalınarak rasyonel olmaktan çıkmakta, sezgi ve hislere dayalı olarak alınmaktadır. İşte bu olguyu savunan finansal davranış yaklaşımını gerekli kılan dinamikleri kısaca açıklamakta yarar olacaktır.

1.4.1.Rasyonelliğin Davranışsal Olarak Ele Alınması

Kararın rasyonellik boyutu, karar verme ve harekete geçme evrelerinde oluşabilecek her türlü maliyetin varsayılan düzeyde gerçekleşmesi olarak düşünülebilir.

Her kararın maddi veya manevi olarak bir maliyet yaratması söz konusudur. Karar alıcı bu maliyeti öngörebilmeli ve ona göre muhasebesini yapabilmelidir. Rasyonel davranış, verilen her kararın bir maliyetinin olduğunu kestirebilme ve bunun farkındalığına varabilmedir.

İnsanlar rasyonel davranırken geçmişteki tecrübelerinden, kültürel, sosyal, demografik, çevresel faktörlerden etkilenmektedir. Birey karar noktasında her zaman akılcı davranmayıp duygularını da eyleme karıştırabilmektedir. Lo ve Repin gerçek hayatta karar vericilerin riskle karşılaştıklarında verdikleri tepkilerin anlamlı bir şekilde

duygusal olduğunu iddia etmektedirler. Profesyonel karar vericiler piyasada işlem yaparken psikolojik özelliklerini gerçek fiyat hareketleriyle birlikte aynı anda ölçmüşler ve duyguların karar vermede önemli olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Dolayısıyla karar verici ne kadar rasyonel olursa olsun duygularından bağımsız hareket edemeyecektir(Kıyılar ve Akkaya, 2016: 130).

Karar vericilerin doğru karar alabilmesi; birden fazla farklı değişkeni aynı anda açıklayabilmesi, her türlü bilgiyi hem geçmiş tecrübeleriyle hem de geleceğe dair tahminlerle dikkate alması ile mümkün olabilecektir. Dolayısıyla kapsamlı analizleri gerektiren finansal kararlar, sağlıklı finansal davranış gösterebilmek adına finansal okuryazarlık seviyesinin yüksek olması ile sağlanabilmektedir. Finansal bilgi seviyesi yüksek olan bireyler, kararlarında piyasadaki diğer bireylerden daha fazla getiri elde etme imkanına sahip olmaktadırlar. Bu sebepten dolayı karar vericilerin, piyasada oluşan önyargı ve yanlış algılardan, bireysel zaaflarından arındırılarak kendisini ve finans araçlarını iyi ve kötü yönleri ile tanımaları, finansal davranışlarının risk ve getirileri hakkında tam ve doğru bir bilgi sahip olmaları, bilinçlendirilmeleri ve eğitilmeleri önem arz etmekte olup, finansal kararlarının rasyonelliğe dayandırılması ve o yönde şekillendirilmesi en sağlıklı finansal davranış şekli olacaktır (Sansar,2016:148).

1.4.2.Rasyonel Davranışta Getiri Sınırlılığı ve Yüksek Kazanç İsteği

Bireylerin rasyonel davranarak yüksek kazanç elde edebileceği beklentisi karşısında yüksek risk ve zararı da göze aldıkları kaçınılmaz bir olgudur. Yapılan çalışmalarda, insanların kazanç durumunda riskten kaçındıkları, kayıp durumunda ise risk aldıkları gözlemlenmiştir.

Bazı karar vericiler yanlış değerleme işlemlerini, bir para kazanma fırsatı olarak değerlendirmekte, dolayısıyla değerinin altındaki fiyatlara sahip finansal varlıkları satın alarak, kazanç sağlamayı amaçlamakta veya gelecekte değerinin düşeceği tahmininde bulunarak bugünden satım gerçekleştirmekte, yani arbitraj yapmakta ve uzun vadede fiyatlar dengeye gelmektedir(Taner ve Akkaya,2005:50). Ancak yapılan çalışmalarla arbitrajın sınırlı olduğu, bireylerin rasyonel olmayan tercihler yapabileceğini ve arbitraj sınırları içerisinde kazanç sağlayabilecekleri kanıtlanmıştır.

1.4.3.Bireylerde Risk ve Yüksek Kazanç Duygusu

Yapılan çalışmalarda bazı karar vericilerin daha fazla getiri elde etmek için daha fazla riski göze aldıkları görülmüştür. Bireylerin daha fazla kazanç arzusuyla daha fazla riske katlanmaları, onları rasyonel davranmaktan uzaklaştırabilmektedir. Karar vericilerin böyle eğilim göstermeleri, piyasanın da rasyonel davranıştan sapmasına ve piyasada Ocak ayı etkisi, haftanın günleri etkisi, tatil etkisi gibi anomalilere sebebiyet teşkil etmektedir(Kıyılar ve Akkaya,2016:130).

1.4.4.Homojen Davranış ve Heterojen Sonuçlar

Karar vericilerin risk ve beklentilerinin homojen olması, finans teorilerinin önemli varsayımlarından birisi olup, finans teorilerinde homojen davranışlar önemli bir yere sahiptir.

Piyasalarda oluşan, gerçek değerlerinden çok fazla fiyat değişimi gösteren malların ticaretinin yapılmasıyla nitelendirilen, finansal balonlar karşısında karar vericilerde, balonun birgün mutlaka patlayacağı düşüncesi olmasına rağmen onlar işlem yapmaya devam etmektedir. Bu homojen davranış sonucunda balon patladığında birçoğunun zarara uğramasıyla diğer taraf kazanmaktadır. Dolayısıyla bu durum bireylere heterojen olarak yansımaktadır(Tufan,2008:38-41).

1.4.5.Kararların Davranışları Şekillendirme Etkisi

İnsan davranışları, bireyin kendine atfettiği değer ve yargılarla şekillenmekte ve alınan kararları etkilemektedir. Karardan söz edebilmek için davranış özgürlüğünün olması gerekmektedir. Kararlar davranışlara, davranışlarda kültür, eğitim, cinsiyet, yaş gibi birtakım olgulara bağlıdır. İnsanlar çevreden gelen birtakım etkilerle harekete geçerler ve belirli bir amaca yönelik olarak tepki gösterirler. Bireyler karar alma sürecinde sadece çevresel faktörlerden değil aynı zamanda kişisel, duygusal, psikolojik ve sosyolojik pek çok faktörden etkilenmekte ve her türlü ekonomik koşullarda (belirlilik-belirsizlik-risk ortamı) kararlarını bu etki-tepki çerçevesinde davranışlarına yansıtmaktadırlar.

1.4.6.Farklı Spekülatif Anomiler ve Etkileri

Finansal piyasalarda, gözlemlenebilir olmanın ötesine geçerek spekülatif ataklar yaşanabilmektedir. Karar vericiler, bazen piyasadaki diğer tarafların kendilerinin sahip olduğundan daha fazla bilgiye sahip olduklarını düşünmekte ve birlikte harekete geçme davranışı gösterme eğilimi olarak bilinen sürü psikolojisinin etkisi altına girerek, rasyonel hareket etmelerini engelleyen bir olguyla karşı karşıya kalabilmektedirler (Kıyılar ve Akkaya,2016:131). İşte bu etki finansal karar verecek olan bireylerin davranışlarını yönlendirmede önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.ÖDEME SİSTEMLERİ VE KARTLI ÖDEME SİSTEMLERİNİN FİNANSAL DAVRANIŞLA İLİŞKİSİ