• Sonuç bulunamadı

4.3.1 Kredi/Teşvik/Hibe Mekanizmalarından Yarar-lanamama

Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında önemli bir yeri olan kooperatifler çeşitli destek mekanizmalarıyla desteklenerek devlet tarafından teşvik edilmektedir.

Ancak TR32 bölge genelinde yapılan bu çalışma sonu-cunda bölgedeki kooperatiflerin devlet desteklerinden yeterince faydalanamadığını görülmüştür. Özellikle ekonomik çıkmazda olan yada yeni yatırımlar yaparak büyümek isteyen kooperatifler için devlet destekleri önemli fırsatlar sunmaktadır. Ayrıca bu destekler ko-operatiflerin kurumsal kapasitesinin ve yetkinliğinin gelişmesi açısından önem arz etmektedir.

Görüşme yapılan kooperatiflerin sadece %37’si devle-tin teşvik, kredi yada hibe desteklerinden yararlanmış-tır. Yapılan görüşmeler il bazında incelendiğinde koo-peratiflerin Denizli’de %74’nün, Muğla’da %33’ünün ve Aydın’da %16’sının teşvik, kredi yada hibe desteklerin-den faydalandığı görülmektedir. Kooperatif Türleri ba-kımından bir inceleme yapıldığında Tarımsal kalkınma kooperatiflerinin yaklaşık olarak % 42’si, yapı koope-ratiflerinin yaklaşık olarak % 36’sı, kadın üretim koo-peratiflerinin yaklaşık olarak % 20’si ve su ürünleri ko-operatiflerinin yaklaşık olarak % 7’si devletten kredi/

teşvik/hibe aldığı görülmektedir. Bölgede destek veren kurumlardan TKDK’ nın bilinirliği %74 seviyesindeyken GEKA’ nın bilinirliği %50 civarındadır.

İstatistiksel olarak profesyonel insan kaynağı bulunan kooperatiflerde devletten herhangi bir kredi/teşvik/

hibe alınması arasında bir ilişki bulunduğu tespit edil-miştir. Profesyonel insan kaynağı olan kooperatiflerde devletten herhangi bir kreşi/teşvik/ hibe alanların ora-nı % 56,5 iken, profesyonel insan kaynağı olmayan koo-peratiflerde bu oran yaklaşık % 21’dir. Bu sonuca göre profesyonel insan kaynağına sahip olan kooperatifler diğerlerine göre daha yüksek oranda teşvik ve hibe kullanmışlardır. Bir başka bakış açısına göre devletten teşvik ve hibe alanlar profesyonel insan kaynağı kul-lanma fırsatına sahip olmaktadırlar.

Yukarıdaki göstergeler ve bulgular ışığında devlet desteklerinden Denizli’nin daha çok yararlandığı gö-rülmektedir. Bunun arkasında danışman firmaların

Denizli’de yoğunlaşmış olması, GEKA’nın merkezinin Denizli’de olması ve Muğla’da destek veren kurum-lardan TKDK’nın bulunmamasının etkili olduğu düşü-nülmektedir. Kooperatiflerin devlet desteklerinden ya-rarlanma oranının bölgede düşük olmasının sebepleri arasında kooperatiflerin proje hazırlama konusunda yeterli insan kaynağı kapasitesinin olmaması, danış-manlık hizmetlerinden faydalanma isteği ve olanakla-rındaki sıkıntılarının etkili olduğu değerlendirilmekte-dir. Bu doğrultuda destek mekanizmalarının tanıtımına yönelik yapılacak bilgilendirme toplantılarının daha sık ve kooperatifler özelinde yapılmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Ayrıca kooperatiflere verilecek proje hazırlama eğitimlerinin kooperatiflerdeki proje hazırlama yetkinliğinin artırılmasına katkı sunacağı değerlendirilmektedir.

Şekil 30. Kooperatiflerin İl Bazında Hibe/Teşvik/Kredi’den Yararlanma Oranları

Şekil 31. Kooperatiflerde Finansman Kaynakları 4.3.2 Mevcut Sermaye Yetersizliği

Bu çalışmada görüşülen kooperatiflerin önemli bir kısmının sermayelerinin yetersiz olduğu ve bu konuda sorun-lar yaşandığı görülmüştür. Sermaye eksikliği nedeniyle kooperatifler mevcut giderlerini zar zor karşılayabilmek-te, yeni yatırımlar yapamamaktadır. Oysa ki özellikle kırsal kalkınma açısından etkin ve sürdürülebilir ekonomik girişimler niteliği kazanmış olan kooperatiflerin güçlü sermaye yapısına sahip olmaları gerekmektedir. Güçlü sermaye yapısına sahip olamayan kooperatifler uzun vadeli planlar yapamamakta yatırımlarını askıya almakta-dır. Çalışma sonuçları incelendiğinde çalışmaya katılan kooperatiflerde profesyonel bir finansman yönetiminin olmadığı açıkça görülmektedir. İşletmeler gibi kooperatiflerde de finansal kaynakların çeşitlendirilmesi gerek-liliği olmasına karşılık, araştırmaya katılan kooperatiflerde bu durumun aksinin yaşandığı açıkça ortaya koyul-maktadır. Çoğunlukla organizasyon yapısında muhasebe departmanının görevleri arasında değerlendirilebilen finansman yönetimini, araştırma dâhilindeki kooperatiflerde de Serbest Muhasebeci Mali Müşavir’ in (SMMM) yaptığı görülmektedir.

Kooperatiflerin çoğunluğu finansman ihtiyacı için öz kaynaklarını kullanmakta, ikinci olarak da kamu ban-kalarını tercih etmektedirler. Görüşülen kooperatifle-rin % 21’i mevcut sermayelekooperatifle-rini yeterli bulurken, % 79’u sermayelerini yeterli bulmamaktadır. 125 koope-ratiften edinilen bilgilere göre kooperatiflerin toplam varlığı en düşük 20 TL ve en yüksek 1 milyar TL olarak bildirilmişken, ortalama varlık 9.636.228,26 TL’dir. 63 kooperatiften alınan bilgilere göre ise kooperatiflerin toplam borcu en düşük 300 TL ve en yüksek 3.300.000 TL olarak bildirilmiş, ortalama borç 266.436,51 TL ola-rak hesaplanmıştır. Kooperatiflerin sadece % 1,9’u finansman maliyetini kooperatifin en önemli ilk 3 maliyeti arasında göstermektedir. Kooperatiflerin % 98,7’sinde muhasebe işlemlerinin finansal (mali) bir danışman olan SMM’lerin yaptığı gözlemlenmiştir.

İşletme finansmanına ilişkin bilgiler incelendiğinde hiçbir kooperatifin finansman ihtiyacını faktöring ve özel firmadan borç alarak karşılamadığı görülmüştür.

Kooperatiflerde profesyonel bir finans yöneticisinin ol-maması veya finansal açıdan uzman bir danışmanlık hizmeti alınmıyor olmasının bunda etkili olduğu değer-lendirilmektedir. Kooperatiflerin finansman alanın-da tam zamanlı çalışan nitelikli işgücüne olan ihtiyacı açıkça tespit edilmiştir. Bunun için özellikle İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerine (İİBF) yönelik projeler üretilerek, yetişmiş insan kaynağının kooperatif çalı-şanı olması sağlanmalıdır. Nitelikli insan kaynağı ve alınacak eğitimlerle birlikte kaynak çeşitlendirilmesi için proje geliştirme ve hibe/destek başvurularının ço-ğaltılması sağlanarak kooperatiflerin sermaye yapısı güçlendirilebilir.

4.3.3 Banka Kredilerinden Yararlanamama Çalışma sonuçları kooperatiflerin ilave kaynağa ihtiyaç duyduğunu ancak bunu banka ve diğer finans kurum-larından karşılarken bir takım zorluklarla karşılaştır-dıklarını göstermektedir. Kredi için bankalar teminat istemektedir. Ancak kooperatiflerin öz kaynağı bu-lunmamaktadır, kooperatiflerin yönergesinde kârlılık bulunmamaktadır. Elde edilen gelir üyelere ödendi-ğinden kâğıt üstünde kooperatif kâr etmiyor şeklinde gözükmekte ve bu nedenle de kredi kullanamamakta-dırlar. Ayrıca bankalardan, kredi çekerken belirlenen ekspertiz değerleri gerçek değerlerinden düşük kal-maktadır.

Görüşme yapılan kooperatiflerden sadece % 17’si son 3 yılda banka kredisi kullanmıştır ve çoğunlukla kamu bankaları tercih edilmiştir.

Mevcut bankacılık sistemindeki aşırı prosedürlerden kaynaklanan sorunlar yüzünden kooperatifle banka kredisi kullanmaktan kaçınmaktadırlar. Diğer taraf-tan özel ve kamu bankaları, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından denetlenmekte ve ban-kacılık faaliyetlerini genel geçer kurallar çerçevesinde sürdürmek zorundadırlar. Bu nedenle kooperatifler özelinde mevzuatsal bir takım düzenlemelerin yapıl-ması gerekmektedir.

Bu soruna çözüm olarak bazı çalışmalarda kooperatif bankası kurulmasını önerilmiştir. Tarım Kredi Koope-ratifleri bu işleve sahip gözükse de işlevi geliştirilebilir.

Buna ilişkin öneri şu şekilde olabilir: Her yıl kooperatif-lerin cirosu üzerinden kesilen pay (% 5-% 10) bu kuru-ma aktarılır. Aktarkuru-ma yapılan yıl sayısına bakılarak bir kooperatif için belirli miktarda teminatsız veya az te-minatla “proje kredisi” almaları sağlanabilir. Böylece hem teminatsız kredi kullanma hem de proje geliştir-me güdüsü sağlanmış olacaktır.

Diğer bir öneri ise özel bankaları bu sürecin içerisine çekmektir. Son dönemde en fazla tartışılan konular-dan birisi de ülkemizdeki tasarruf oranını arttırmaktır.

Bu doğrultuda kooperatiflerin oluşturacağı fon hem kooperatiflerin finansmanı için hem de tasarruf oranı-nı arttırmak için kullaoranı-nılabilir. Bunun için özel bankalar kooperatifler için bir fon oluşturabilirler. Kooperatifler istedikleri bankanın fonuna katılabilirler ve katılım payı cironun belirli bir yüzdesi olabilir. Belirli bir süre sonra (2-3 yıl) kooperatifler bu bankalardan projeleri karşı-lığında düşük teminatla veya teminatsız kredi kullan-ma imkânına sahip olacakları bir sistem yaratılabilir.

Böylece kooperatiflerin kredi kullanamama sorunu kısmen çözülmüş olacaktır. Bu öneriyi devletin ilgili mercilerinin sahipleneceği düşünülmektedir. Çünkü hem kooperatiflerin finansmanına ilişkin adım atılmış olacak hem de ülkedeki tasarruf oranının arttırılması sağlanacaktır.

4.3.4 Tahsilat Sorunları

Tahsilat sorunu kooperatiflerin önemli bir hukuki problemi olarak gözükmektedir. . Fon-yatırım-getiri ilişkisi çerçevesinde tahsilat ve ödeme problemi

ya-şayan kooperatiflerde ortak sorun, varlık yönetiminin gerçekleştirilemiyor olmasıdır. Kooperatif yönetimle-rinin finansal maliyetler ve varlık yönetimi konuların-da bilgi eksikliği olduğu görülmektedir. Bu nedenle, en küçük bir tahsilat probleminde ödeme zorlukları çekmekte ve ciddi finansal sıkıntılarla karşılaşmakta-dırlar. Buna bağlı olarak ortaya çıkan icra takibi, kar-şılıksız çek, senedin ödenmemesi, dolandırıcılık vb.

tahsilat problemleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Bu kooperatifler için masraflı ve takip edilmesi zor olan bir yapı oluşturmaktadır. Ayrıca kooperatiflerin bu duruma düşmesi, kooperatif üyelerinin yönetime olan güvenini de sarsmaktadır.

Gelişmek ve atılım yapmak isteyen kooperatifler ile ürünlerin satışı için alternatif bulamayan ve üretimi başarıyla gerçekleştiremeyen kooperatifler, üretim ve tahsilatta daha fazla sorun yaşamaktadır.

Kooperatiflerin yaklaşık % 30’u ürünlerinin satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşamaktadır. Araştır-maya katılan kooperatiflerin sadece % 1,9’u finans-man maliyetini en önemli ilk üç maliyet kalemi içeri-sinde görmektedir.

Organizasyon/yönetim şeması olan kooperatiflerin % 48,7’si ürün satışından kaynaklı tahsilat sorunu ya-şarken, organizasyon/yönetim şeması olmayan koo-peratiflerin % 23,1’i bir tahsilat sorunu yaşamaktadır.

Çünkü bu kooperatiflerin işlenmiş ürün yapıp farklı tü-keticilere pazarlama eğilimi daha fazladır. Bu nedenle ürünlerini sadece tüccara değil farklı tüketicilere sat-ma eğilimi aynı zasat-manda tahsilat sorunlarını da birlikte getirmektedir.

İş tanımları ve planlarına ilişkin dokümantasyonu olan kooperatiflerde ürünlerin satışından kaynaklı tahsilat sorunu yaşayanların oranı % 62,5 iken, dokümantas-yonu olmayan kooperatiflerde tahsilat sorunu yaşa-yanların oranı % 20 civarındadır. Statik bir şekilde çaba gösteren kooperatifler ise ham ürünleri üreticiye ak-tardıkları için çok fazla tahsilat sorunu yaşamamakta-dır.

Ürünlerinin satışında kaynaklı sorun yaşayan ratiflerin % 81,1’i, tahsilat sorunu yaşamayan koope-ratiflerin ise % 54,4’ü üretimde sorun yaşamaktadır.

Bir başka açıdan değerlendirildiğinde, üretimde sorun yaşayanların % 41,1’i, sorun yaşamayanların % 16,3’ü ürünlerin satışından kaynaklı tahsilat sorunu yaşa-maktadır. Üretimde sorun yaşayan kooperatifler ürün satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşaması ürün ve hizmet kalitesinde rekabetçi olamamaları nedeniyle

daha riskli müşteri grubuna yöneldikleri söylenebilir.

Üretimde kullanılan yöntemlere dair yeni bilgileri ta-kip eden kooperatiflerin % 39,5’i ürünlerin satışından kaynaklı tahsilat sorunu yaşarken, yeni bilgileri takip etmeyen kooperatiflerin % 19,4’ü tahsilat sorunu ya-şamaktadır.

Ürünlerinin satışını tüccar/komisyoncu aracılığıyla ya-pan kooperatiflerin % 38,5’i ürünlerin satışından kay-naklanan tahsilat sorunu yaşamaktadır. Ürünlerinin satışını tüccar/komisyoncu aracılığıyla yapmayan ko-operatiflerin içinde ürünlerin satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşayan kooperatiflerin oranı ise % 22,9’dur.

Ürünlerinin satışını toptancıya yapan kooperatiflerin % 63’ü ürünlerin satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşamaktadır. Ürünlerinin satışını toptancıya yapma-yan kooperatiflerin içinde ürünlerin satışından kay-naklanan tahsilat sorunu yaşayan kooperatiflerin oranı ise % 22,3’tür. Diğer taraftan, ürünlerinin satışından kaynaklanan bir tahsilat sorunu yaşayan kooperatifle-rin % 38,6’sı ürünlekooperatifle-rinin satışını toptancıya yaparken, ürünlerinin satışından kaynaklanan bir tahsilat sorunu yaşamayan kooperatifler % 9,6’sı ürünlerinin satışını toptancıya yapmaktadır.

Daha fazla kurumsallaşmaya çalışan ve ürünlerini te-kel alıcılar veya sınırlı sayıdaki alıcılar yerine daha ge-niş kitlelere satmak isteyen kooperatiflerin daha fazla tahsilat sorunu yaşadığı görülmektedir. Bu durum ya-pısal eksiklikler, öngörü noksanlıkları ve eksik profes-yonelleşme nedeniyle amaçlarına etkin bir şekilde ula-şamamalarına neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle kurumsallaşmak isteyen kooperatiflerin mutlaka bü-tün hukuki sorunlarla baş edebilmesi için mentörlük mekanizması çalıştırılmalıdır. Mentörler daha önce-den bölgeönce-den ve diğer bölgelerönce-den başarılı olmuş ko-operatiflerden oluşabilir. Kooperatifler için oluşturula-cak ulusal bir tahsilat sistem ile diğer kooperatiflerin sorunlu kooperatiflerle çalışmasının önüne geçilebilir.

Kooperatif başkanları üst birlikler aracılığı ile bilinç-lendirilebilir ve yine üst birlikler tarafından hukuk mü-şavirliği destekleri sağlanabilir. Ayrıca yapılan saha ça-lışması sonucunda kooperatif başkanının eğitim düzeyi arttıkça kooperatifin hukuki sorun yaşaması durumu-nun azaldığı tespit edilmiştir. Tüm bu sonuçlardan yola çıkarak; kooperatiflerin bürokrasi, yasa ve mevzuat konularında bilinçlendirilmeleri, hukuki sorunlar ya-şadıklarında üst birlikler aracılığı ile danışmanlık hiz-metleri verilmesi önerilmektedir.

4.4 PAZARLAMA

4.4.1 Pazarlama Faaliyetlerinde Kullanılan Araçların Yetersizliği

Modern pazarlama kavramı, her şeyin pazar ile baş-ladığını kabul etmektedir. Bu nedenle, kooperatifle-rin başarılarında pazar üzekooperatifle-rinde yoğunlaşmak önem kazanmaktadır. Kooperatifler hedef pazarlarını ta-nımlamada ve pazarlama stratejisi belirlemede ki-fayetsiz kalmaktadırlar. Çünkü kooperatifler pazar araştırması yapmadan kişisel gözlemlerini ve ilişkile-rini kullanmaktadırlar(Tablo 197). Ayrıca kooperatifler özellikle sosyo-ekonomik koşullardaki değişmeler sonucu oluşan tüketici tercihlerindeki hızlı değişmele-ri izlemede ve bunlara ayak uydurmada yetedeğişmele-ri kadar başarılı olamayabilmektedirler. Bu olgudan hareketle

Şekil 32. Pazarlama Faaliyetinde Kullanılan Araçlar (%)

Şekil 33. Ürün Satış Yöntemine (Toptancı) Göre Satış Sonrası Tahsilat Sorunu Yaşama kooperatiflerin ihtiyaç duyduğu konu hem bu standart

ve kaliteden haberdar olmak, hem de bu kalitede mal veya hizmet üretebilmek için gerekli olan teknolojiyi bilmek ve uygulamaktır. Ancak kooperatifler bilgiye yeterince ulaşamamaktadırlar. Bu da kooperatiflerde ciddi sorunlara yol açarak başarısızlığa iten bir faktör olmaktadır. Bilgi eksikliğinin kaynağı ise, kaynak ye-tersizliği nedeniyle pazar araştırmasının yapılamama-sıdır. Kooperatiflerin pazarlamayı üretime yön veren satış ve satış sonrası etkinlikleri kapsayan bir araç ola-rak değil de, satışla eş anlamlı olaola-rak kullanmaları da sorun yaratmaktadır.

Bu çalışma kapsamında kooperatiflerin pazarlama fa-aliyetlerinde kullanılan araçlar analiz edilmiştir.

Saha çalışması verileri analiz edildiğinde, kooperatif-lerin ürünleri pazarlama konusunda sorun yaşamadığı belirtilmiştir. Ancak satılan ürünlerin hammadde sevi-yesinde kalması ve piyasa şartlarının altında ürünlerin komisyoncular tarafından satın alınması kooperatifin ve üyelerinin ekonomik olarak sürdürülebilirliğine olumsuz etki etmektedir. Bölgede kooperatifçilik ala-nında en yaygın olan süt toplama kooperatiflerinin bü-yük bir çoğunluğu, ürünlerini işlemeden veya katma değer yaratacak bir adım gerçekleştirmeden doğrudan alıcıya vermektedir (Üretimlerini işlenmiş ürüne dö-nüştüren kooperatif sayısı 10, Tablo 184). Kooperatif ürünlerinin satışının e-ticaretle yapılması ile ürünleri-ni işlenmiş ürüne dönüştürmesi arasında ilişki vardır.

Ürünlerini işlenmiş ürüne dönüştüren kooperatifle-rin % 70’i ürünlekooperatifle-rin satışını e-ticaret ile yapmaktadır.

Ürünlerini işlenmiş ürüne dönüştürmeyen kooperatif-lerin ise % 1,4’ü satışını e-ticaret ile yapmaktadır.

Bu sonuçlar satışlarında e-ticareti kullanan koopera-tiflerin beklendiği gibi diğer kooperatiflerden daha faz-la işlenmiş ürün üretimine yöneldiklerini ifade etmek-tedir (Tablo 279).

Kooperatiflerin yöneticileri umumî olarak yatırım ka-rarlarını kişisel tecrübelerine ya da üstünkörü olarak yaptıkları bir piyasa araştırmasına dayanarak verdikle-ri için bu kooperatifler stratejik hedef ve yönetim politi-kalarından yoksundurlar. Üretim örneklerinin teşhir ve sergilenmesinde çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır-lar. Yurt içi pazarlardaki pazarlama faaliyetlerinde, bu gibi sorunlarla karşılaşan kooperatifler, bunların bir uzantısı olarak sonuçta ihracat faaliyetlerinde de başa-rılı olamamaktadırlar. Kooperatifler, çağın gereklerin-den teknoloji yoğun bir pazar anlayışı olan e- ticaretten (e-pazarlama, Internet üzerinden pazarlama) gerek bilgisizlik ve deneyim eksikliğinden ve gerekse altyapı yetersizliklerinden dolayı yararlanamamaktadırlar.

4.4.2 Dağıtım Kanallarında Komisyonculara Bağımlılık

Elde edilen ürünlerin hammadde olarak satılması ko-operatiflerin daha az gelir etmesine sebebiyet vermek-tedir. Daha az gelir elde eden kooperatifler ürünlerin daha uzun süre saklanabilmesi için soğuk zincir ağını oluşturacak finansman olanaklarından yoksun olduğu için ürünlerini toptan bir şekilde piyasa değerlerinin altında bir değere komisyonculara satmaktadırlar.

Bu pazarlama ilişkisi komisyoncu ile kooperatif ara-sında bir asimetrik bağımlılık ilişki şekline dönüşmüş vaziyettedir. Komisyoncu piyasa değeri altında istediği ücreti üreticiye vererek istediği manipülasyonu yapa-bilmektedir. Sattıkları üründen daha az gelir elde eden üreticiler ve kooperatifler ise artı değer üretmeden uzak bir üretim ve pazarlama kısır döngüsüne girmiş-lerdir. Mevzuattan kaynaklanan diğer sorunlarla da finansman açığını kapatmayan kooperatifler ya iflas etmekte ya da işlevsiz hale gelmektedir.

Kooperatif ürünlerinin satışının doğrudan tüketiciye yapılması ile ürünlerin işlenmiş ürüne dönüştürme-si arasında ilişki vardır. Ürünlerini işlenmiş ürüne dönüştüren kooperatiflerin % 80’i ürünlerin satışını doğrudan tüketiciye yapmaktadır. Ürünlerini işlenmiş ürüne dönüştürmeyen kooperatiflerin ise % 15,7’si sa-tışını doğrudan tüketiciye yapmaktadır. Genel olarak ürünlerin satışını doğrudan tüketiciye gerçekleştiren kooperatiflerin işlenmiş ürüne daha fazla yöneldiği söylenebilir (Tablo 278). Görüldüğü üzere ürünlerini hammaddeden işlenmiş ürünlerine dönüştüren ko-operatifler daha fazla artı değer elde ederek işletme sermayesi ve yatırım sermayelerini artırarak daha da büyümektedirler.

Kooperatif ürünlerinin satışının tüccar/komisyoncu aracılığıyla yapılması ve ürünlerin satışından kaynak-lanan tahsilat sorunu bulunması arasında ilişki vardır.

Ürünlerinin satışını tüccar/komisyoncu aracılığıyla yapan kooperatiflerin % 38,5’i ürünlerin satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşamaktadır. Ürünleri-nin satışını tüccar/komisyoncu aracılığıyla yapmayan kooperatiflerin içinde ürünlerin satışından kaynakla-nan tahsilat sorunu yaşayan kooperatiflerin oranı ise

% 22,9’dur. Diğer taraftan, ürünlerinin satışından kay-naklanan bir tahsilat sorunu yaşayan kooperatiflerin

% 56,8’i ürünlerinin satışını tüccar/komisyoncu aracı-lığıyla yaparken, ürünlerinin satışından kaynaklanan bir tahsilat sorunu yaşamayan kooperatifler % 38,5’i ürünlerinin satışını tüccar/komisyoncu aracılığıyla yapmaktadır. Ürünlerin satışını tüccar ve komisyon-cuya yapan kooperatifler ürünlerin satışından kaynaklı tahsilat sorununu diğerlerine göre daha yoğun bir şe-kilde yaşamaktadır (Tablo 287). Kooperatif ürünlerinin satışının toptancı tarafından yapılması ve ürünlerin sa-tışından kaynaklanan tahsilat sorunu bulunması ara-sında ilişki vardır. Ürünlerinin satışını toptancıya yapan kooperatiflerin % 63’ü ürünlerin satışından kaynakla-nan tahsilat sorunu yaşamaktadır. Ürünlerinin satışını toptancıya yapmayan kooperatiflerin içinde ürünlerin satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşayan koo-peratiflerin oranı ise % 22,3’tür. Diğer taraftan, ürün-lerinin satışından kaynaklanan bir tahsilat sorunu yaşayan kooperatiflerin % 38,6’sı ürünlerinin satışını toptancıya yaparken, ürünlerinin satışından kaynak-lanan bir tahsilat sorunu yaşamayan kooperatifler

% 9,6’sı ürünlerinin satışını toptancıya yapmaktadır.

Tablo 255’deki deki yorumlar burası için de geçerlidir (Tablo 288).

Pazarlama zaviyesinden bakıldığında tarımsal ürünlerin pazarlanması diğer sektörlerin ürünlerinden farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar; tarım ürünlerinin hızlı bozulabilir vasıfta olması, dağınık küçük üreticilerin ürünlerini bir araya toplama güçlüğü, tarım alanında üretici durumunda bulunanların eğitim seviyelerinin düşüklüğü nedeniyle pazarlama bilgilerinin yeterli olmaması ve tarım ürünlerinin taşıma, depolama vb. gibi giderlerinin yüksek olması sayılabilir. Kooperatiflerin karşılaştığı temel sorunlar daha çok fiziki imkânlarla alakalı olup, belirli bir sermaye yatırımıyla rahatlıkla giderilebilecek gibi görünmektedir. Ancak, günümüzde bu sorunların çözülmesi kurumla-rın ayakta kalabilmesine yetmemektedir.

4.4.3 İhracat Yapamama

Ekonomik büyüme ve ticaret arasındaki ilişki, büyüme ve kalkınma literatüründe oldukça önemli bir yer tut-maktadır. Büyümenin gerçekleşebilmesi için birçok faktör arasında dış ticaretin önemli rolü olduğu genel kabul görmektedir. Büyümek isteyen kooperatiflerin en büyük sorunu satış yapamamaktır. Kooperatifler ülke içinde belirli bir satış hacmine ulaştıktan sonra daha fazla büyümek için dış pazarlara ürün satmaları gerekmektedir.

Kooperatifler için ihracat; yeni müşteriler demek olup, bu pazarlarla birlikte riskleri azaltmak asgari düzeye in-dirmek anlamına da gelmektedir.

Yapılan saha çalışması verilerine göre TR32 Bölgesi’nde faaliyet sürdüren kooperatiflerin %1,4’ lük çok küçük bir bölümü ihracat yaptığını belirtmiştir.

İhracat yapan kooperatiflerin her ikisi de Muğla’da faaliyet gösteren Tarımsal Kalkınma Kooperatifidir. Profes-yonel insan kaynağının varlığı ve ihracat yapma ilişkisine odaklanacak olursak, kooperatifinde profesProfes-yonel insan kaynağı olan katılımcıların % 57’sinin ihracat yaptığı görülmektedir. Bu durumdan, profesyonel insan kaynağı istihdam eden kooperatifler az sayıda da olsa, faydasının alınabildiği sonucu çıkarılabilmektedir.

Kooperatifin ihracat yapması ile pazarlama faaliyetlerinde bir sorun yaşanması arasında ilişki yoktur. Çünkü

Kooperatifin ihracat yapması ile pazarlama faaliyetlerinde bir sorun yaşanması arasında ilişki yoktur. Çünkü