• Sonuç bulunamadı

Fethiye 6 Asliye Ceza Mahkemesi’nin Kararı

3.1. TÜRK YARGISI VE NEFRET TEMELLİ LİNÇ

3.1.1. Fethiye 6 Asliye Ceza Mahkemesi’nin Kararı

Türk yargısının çalışma konumuzu ele alış biçimi ile ilgili ilk inceleyeceğimiz karar Fethiye 6. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 15.11.2018 tarihinde 2017/10 Esas ve 2018/838 Karar numaralı verilen karardır. Müşteki/şüpheli olan İ.Ç.’nin katılımıyla açılan kamu davasında, H.T., M.A.Y., C.Ş., İ.A., Sel.U. ve Seb.U. isimli şahıslar sanık olarak “nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihmal etme”, “cebir tehdit veya hile kullanılarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “yaralama” suçlarından yargılanmışlardır.

Açılan kamu davasına ilişkin olay, 08.09.2015 tarihinde müşteki/ şüpheli İ.Ç.’nin Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde “HER BİJİ YPG (çok yaşa YPG), HER BİJİ PDK, HER BİJİ PEŞMERGE” şeklindeki paylaşımlarından etkilenen mahalle halkından H.T., M.A.Y., C.Ş., İ.A., Sel.U. ve Seb.U. isimli şahısların olay günü İ.Ç. isimli şahsın ikamet adresine giderek İ.Ç. isimli şahsı yakalamaya çalışmış, İ.Ç. isimli şahıs şahısları görerek kaçmış ancak şahıslar tarafından yakalanan İ.Ç. sopalarla darp edilmiş (adli rapora göre şahsın vücudunda kemik kırığına sebebiyet verecek şekilde hayati fonksiyonlarını orta derece etkileyecek ve BTM ile

52

giderilemeyecek şekilde yaralandığı), akabinde İ.Ç. isimli şahsa zorla arabaya bindirerek Atatürk büstünün olduğu yere götürerek, zorla Atatürk büstünü öptürdükleri ve şahsa vurmaya devam ettikleri, daha sonra olay yerine gelen kolluk kuvvetleri tarafından şahısların elinden alınan İ.Ç. gerekli tedavi işlemleri yapılmış, şüpheliler hakkında “nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihmal etme”, “cebir tehdit veya hile kullanılarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “yaralama” suçlarını işledikleri hakkında dosya kapsamında mevcut bulunan deliller neticesinde Cumhuriyet Savcılığı tarafından kamu davası açılmıştır.

Mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde;

İ.Ç. isimli şahıs son savunmasında “Ben bu olay nedeni ile birden çok kez beyanda bulundum, her defasında olayı tekrar hatırlıyorum ve psikolojim bozuluyor, benim okumam yazmam yoktur, adıma açılan Facebook hesabını da bir arkadaşım açmıştı, sanıklar beni darp ettiler, sanıklardan şikâyetçiyim, davaya katılma talebim vardır, olay nedeni ile Fethiye’yi terk etmek zorunda kaldım, oradaki seramı bıraktım, düzenim bozuldu, bu nedenle büyük maddi zararlarım oluştu, sanıklarla uzlaşmak istemiyorum” diye beyanda bulunmuştur.

Tanık H.D. beyanında “ben oranın muhtarıyım, o dönem de muhtardım. Eşen’de şehidimiz vardı. Halk tamamen Eşen’e gitmek için toplanmıştı. Araçlara bayrak falan takılıyordu. Arkadaşlar gelip durumu anlattılar, yani halk ayaklandı, karşı taraftaki şahıs PKK kıyafeti giyip Facebook ’a atmış, ben halkın ayaklanması üzerine jandarmaya haber verdim, jandarma geldi. Ancak ben şahsın evine gidenleri bilmiyorum. Biz jandarma ile eve gittiğimizde şahsı merkeze getirmişler, merkeze geldiğimizde şahıs Atatürk büstündeydi. Sanıkların hepsini tanırım, köylüm olurlar ancak çok insan olduğu için sanıklar orda mıydı bilmiyorum(…)” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Tanık S.Ç. (İ.Ç.’nin eşi) beyanında “olay günü evin önünde oturuyorduk, birkaç motor ve araç hızla evin önüne gelerek durdu, sonra eşim bunlar benimle kavga etmeye geldiler diyerek, seraların içine doğru gitti, sonra o şahıslar eşimin peşinden gittiler, bir süre sonra geri geldiklerinde ben onlara eşimin nerede olduğunu sordum onlar da biz İ.Ç.’yi öldürdük dediler (…)”

Sanıklar H.T., M.A.Y., C.Ş., İ.A., Sel.U. ve Seb.U. benzer beyanlarında “bahse konu olayla ilgilerinin olmadıklarını, o gün şehitlerinin olduğunu bu nedenle karşılama

53

için kalabalığın toplandığını, sonra kalabalığın bir yere koştuğunu, jandarma aracının içinde bir şahıs olduğunu, şahsı orda gördüklerini, aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, beraatlarını istediklerini” beyan etmişlerdir.

Mahkeme delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe kısmında;

Sanıkların üzerine atılı TCK 116/4 (konut dokunulmazlığının ihlali) madde ile ilgili “katılanın (İ.Ç) kendisine yönelik saldırı gerçekleşeceği haberini alması nedeni ile kaçması, o anda evde bulunanların beyanları neticesinde sanıkların üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı nedeni ile CMK 223/2-a maddesi gereğince ayrı ayrı beraatına,”

“Sanıkların savunmaları, katılanın beyanı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanıklar her ne kadar üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmeseler de, ( …) soruşturma aşamasında fotoğrafları çekilen sanıklardan H.T., İ.A. ve Sel. U.’nun tanıklar tarafından teşhis edilmesi, (…) katılanın sahışları teşhis ettiğine dair tutanak, (…) bilirkişi incelemesi yapılan video kayıtları ve fotoğraflar birlikte değerlendirildiğinde sanıkların savunmalarının suçtan ve cezadan kurtulmak amaçlı olduğu, dolayısıyla tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde (…) sanıkların katılanı zorla arabaya bindirerek hürriyetinden yoksun bıraktıkları, şahsı getirdikleri Atatürk büstünde belli bir süre tutarak hürriyetinden yoksun bıraktıkları anlaşıldığından sanıkların üzerine atılı suçlardan ayrı ayrı mahkumiyetine, suçun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi nedeni ile TCK’nın 109/3-b maddesi gereğince bir kat artırım yapılmasına (…)”

“Sanıkların savunmaları, katılanın beyanı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanıkların yukarıda anlatıldığı haliyle katılanı vücudunda kemik kırığına sebebiyet verecek şekilde hayati fonksiyonlarını orta derece etkileyecek ve BTM ile giderilemeyecek şekilde yaraladıkları sabit görüldüğünden sanıkların katılana yönelik sübuta eren TCK’nın 87/3 maddesi gereğince kasten yaralama suçunu işledikleri anlaşıldığından sanıkların ayrı ayrı mahkûmiyetine, (…)”

“Sanıklar Sel. U., M.A.Y. ve C.Ş.’nin sabıkasız oluşu, verilen hapis cezasının süresi, dosya kapsamı ve yargılama safahatı, sanıkların duruşmadaki tutum ve davranışları ile kişilik özellikleri nazara alınarak sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (…)”

54

“Sanıklar İ.A., H.T. Seb.U., ve Ç.Ş. hakkında daha önce hükmün geri bırakılması kararı verilmiş olması ancak denetim süresi içerisinde tekrardan suç işledikleri anlaşıldığından CMK’nın 231/8 maddesi gereğince hükmün açıklamasının geri bırakılmasına yer olmadığına, sanıklar hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının sanıkların sosyal ekonomik durumları, kişilikleri dikkate alınarak TCK’nın 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesine (…)” şeklinde hüküm kurulmuştur.