• Sonuç bulunamadı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Nefret Söylemi

2.3. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA NEFRET SÖYLEMİ

2.3.5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Nefret Söylemi

Nefret söylemi ile ilgili literatürdeki tartışma konularından birinin de nefret söyleminin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi olduğunu belirtmiştik. Benzer şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de nefret söylemi ile ilgili yapılan başvuruları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde “her bireyin ifade özgürlüğüne sahip olduğu ve bu özgürlüğe müdahale öngörülemeyeceği” belirtilmek suretiyle ifade özgürlüğü güvence altına alınmış olmakla birlikte bu özgürlük mutlak değildir. Sözleşmenin 10/2 maddesi kapsamındaki şartların oluşması durumunda bu hakkın sınırlandırılabileceği ifade

141 Karadeniz, 2012, s.28. 142 Karadeniz, 2012, s.29. 143 Karadeniz, 2012, s.29.

44

edilmektedir. Özellikle de son dönemde artan “nefret söylemleri, şiddet içeren ifadeler ve müstehcen söylemler” açısından değerlendirildiğinde ifade özgürlüğünün kısıtlanması, sözleşmeye taraf devletlere kamu düzeninin, kamu güvenliğinin, kamu sağlığının ve ahlakın sağlanması ve korunması yönüyle bir çeşit denetim mekanizması sağlamaktadır.144

AİHM, nefret söylemi içerikli ve ırkçı söylemlerin yasaklanmasına ilişkin yasal düzenlemelerin sözleşmeye taraf devletlerin halkının birlikte ve barış içerisinde hayatlarını sürdürmesi amacını taşıdığını kabul etmektedir. Bu anlamda sözleşme organları, sözleşmeye taraf devletlerin müdahalesinin sözleşmenin 10/2. maddesi hükmünde yer alan “kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suçların önlenmesi,(…) başkalarının şöhret ve haklarının korunması” gibi bazı sınırlamalar ve yaptırımlardan oluştuğuna karar vermiştir.145

AİHM diğer başvurularda olduğu gibi nefret söylemi ile ilgili başvuruları incelerken başvurunun içeriğinde yer alan özel durumları kendine özgü bir sisteme bağlı olarak değerlendirmektedir. Bu bağlamda ilk önce sözleşmeyi ihlâl ettiği iddia edilen devlet tarafından benzer açıklamalarda öngörülen sınırlamanın, sözleşmenin 10/2 maddesince bir zorunluluk olarak belirtilen “yasa ile öngörülen” bir sınırlamanın varlığı incelenmektedir.146 “Yasa ile öngörülmesi ve ulaşılabilirlik, öngörülebilirlik koşullarının” gerçekleşmiş olması halinde “açıklamanın içeriğine, açıklamada bulunanın niyetlerine ve açıklamaya izin verilmesinin olası sonuçlarına” göre değerlendirmeler yapılmaktadır.147

Daha önce de belirttiğimiz gibi ifade özgürlüğü AİHS Madde 10’da düzenlenmekte ve ikinci paragrafta ise ifade özgürlüğüne ilişkin sınırlamaların neler olduğuna yer verilmektedir. Bu sınırlama nedenleri ise, “kişilik haklarının korunmasına yönelik sınırlandırma nedenleri”, “genel yararı korumaya yönelik sınırlandırma nedenleri” ve “yargı organının bağımsızlığı ve tarafsızlığını korumaya

144 Gül, C., ve Çakan, S., 2018, AİHM Kararları Işığında Nefret, Şiddet ve Müstehcen İçerikli Söylemler Bakımından İfade Özgürlüğünün Sınırlandırılması”, ERÜHFD, C. XIII, s.370.

145 Küzeci, E., 2007, “AİHS’nin 10. Maddesi Işığında Nefret İçerikli ve Irkçı Nitelikli Düşünce

Açıklamaları”, TBB Dergisi, Sayı 71, s.183.

146 Gözübüyük, A. Ş., & Gölcüklü, F., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Ankara: Turhan Kitabevi, 2019, s.375.

147 Örsal, A.T., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Uygulamasında Nefret Söylemi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2019, s.64.

45

yönelik sınırlandırma nedenleri” olmak üzere üç grupta incelenmektedir. Uygulamaya bakıldığında nefret söylemi bahse konu bu sınırlandırma nedenleri arasında değerlendirilmektedir. AİHM, kararları incelendiğinde bütün kararlarında ifade özgürlüğünün demokratik toplumdaki önemi ve gerekliliğine vurgu yaptıktan sonra nefret söylemini içeren ifadelerin bahsedilen hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilemeyeceği ifade edilmektedir. Mahkemenin özellikle, ırk ayrımcılığını içeren ifade ve eylemler hususunda tutumu oldukça serttir.148

Mahkeme, “basın özgürlüğü, bilimsel araştırmalarda gerçeği ortaya koyabilme özgürlüğü” gibi hususlara birçok kararında farklı yaklaşmış, nefret söylemi olarak değerlendirmemiş ve bu özgürlüklerin korunmasına ilişkin atfettiği öneme özellikle vurgu yapmıştır. Mahkeme tarafından benzer bir toleransın siyasi söylemler için de sağlandığını söylemek yanlış olmaz. Mahkemenin nefret söylemi kapsamında dikkat ettiği diğer bir husus ise “söylem sahibinin toplumdaki etkisi ve gücü, bu etkinin nasıl ve ne şekilde kullanılacağı, politik ifadenin gerekliliği ve önemi, söylemin gerçekleştiği ortam ve şartları” beraber değerlendirilmekte ve sonuca ulaşılmaktadır.149

AİHM, sözleşmede yer verilen hakların korunmasına yönelik birçok karar vermiştir. Nefret söyleminin yasaklanması bağlamında değerlendirebileceğimiz bir karar olan Secic v. Hırvatistan kararında mahkeme nefret suçları açısından aşağıdaki sonuca varmıştır. “Devlet otoriteleri, şiddet içeren olayların soruşturulması sırasında bu fiilin arkasında bulunması muhtemel herhangi bir ırkçı saikin varlığının ortaya çıkarılması ve olayda etnik nefret veya önyargının rol oynayıp oynamadığının tespit edilmesi için gerekli bütün adımları atmak ile yükümlüdür.”150 AİHM’nin kararında görüleceği üzere üye devletler nefret söylemi kapsamında nefret suçlarının önlenmesi için gerekli tüm tedbirleri almalıdır.

Benzer bir karar ise 2005 tarihli “Nachova ve diğerleri v. Bulgaristan” kararıdır. Başvurucunun yakınları olan “Roman orijinli Kuncho Angelov ve Kirli Petkov” askerlik görevini ifa ederken firar etmişler ve yakalama sırasında askeri görevlilerin ateş açması sonucu öldürülmüşlerdir. Her ikisi de olay esnasında silahsızdır. Görgü tanıklarının beyanına göre ölüme neden olan askeri görevlinin olay

148 Örsal, 2019, s.88. 149 Örsal, 2019, s.89. 150 Bulut, 2014, s.59.

46

sırasında birtakım ırkçı söylemlerde bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkeme, “devlete mağdurların ırk ve etnik kökenine bakılmaksızın etkili bir soruşturma yapma ödevi yüklediğini belirtmiş, devletin kamu görevlileri tarafından güç kullanıldığı olaylarda ırkçı saik bulunup bulunmadığını ortaya çıkarmak için gerekli bütün makul adımları atması gerektiğini hatırlatmıştır.” Mahkeme yaşama hakkının düzenlendiği 2. maddenin ve ayrımcılık yasağının düzenlendiği 14. maddenin ihlal edildiğine kararı vermiştir. Mahkeme yaşanan olayda ayrımcılık ve etnik köken bakımından farklı uygulamanın varlığını tespit etmiştir. Mahkemenin önemle üzerinde durduğu husus ise ırkçı şiddetin insan onurunu zedelediği ve bu durumun sebep olacağı tehlikeler bakımından özel bir tepkisellik ve farkındalık gerektirdiğidir.151