• Sonuç bulunamadı

7. Tasavvufun Maddi Unsurları

5.2. Ferdi ve Toplu Zikir

Zikrin uygulanış çeşitlerinden olan toplu zikir ve ferdi zikir, tarikatların fiili uygulamalarına yansımış ve her tarikat bu iki yoldan birini tercih etmiştir.

Sa’dîlik tarikatı Hz. Peygamber (s.a.v.)’in “Bir topluluk oturup Allah'ı zikrederse, melekler onları kuşatır, rahmet onları kaplar.“286 buyurduğu hadis-i şerifi

dikkate alarak toplu zikir uygulamasını icra etmiştir.287 Burada Şeyh Sadeddin’in

mensubu olduğu Sa’dîlik tarikatının zikir adabını hatırlatmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Sa’dîlikte zikir usulü şöyle icra edilmiştir: Zikir oturarak başlanır, Şeyh Efendi’nin fatihası ve dua ile ayağa kalkılarak, karşılıklı zikir safları oluşturulur, vücut

278 Şeyh Sadeddin, İlm-i Tasavvuf, s. 22. 279 Kuşeyrî, Kuşeyrî Risâlesi, s. 304. 280 Kuşeyrî, Kuşeyrî Risâlesi, s. 301. 281 Kuşeyrî, Kuşeyrî Risâlesi, s. 302. 282 Kuşeyrî, Kuşeyrî Risâlesi, s. 301.

283 Kızıler, Câhidî Ahmed Efendi ve Tasavvuf Felsefesi, s. 277.

284Ayiş, “Muhammed b. Hasan es-Semennudî ve Tuhfetu’s-Sâlikîn Adlı Eseri”, s. 246; Ayiş, Semennûdî’de Zikir Anlayışı, s. 27.

285 Şeyh Sadeddin, İlm-i Tasavvuf, s. 22.

286 Müslim b. el-Haccâc, el-Camiu’s-sahih, c. I-IV, Mısır 1955, Zikir, 8. 287 Yücer, Şeyh Sa’deddin Cebâvî ve Sâ’dîlik, s. 300-312.

81

ile baş sağa sola sallanır. “Hu”, ”Hay”, “Allah”, Kayyûm” vb. esma-i ilahi cehri olarak zikredilir. Kalbi zikre geçildiğinde vurmalı sazlar kullanılmaya başlar, İsm-i Celal zikrine gelindiğinde mutlaka halile (zil) kullanılır. Zikir halkasının temposuna göre ilahiler ve kasideler okunur. Sa’dî ayininde, kalbi zikre gelindiğinde hastalar görevli dervişler eşliğinde zikirhaneye getirilerek yüzüstü yere yatırılır. Şeyh Efendi zikr ederek ve dualar okuyarak hastaların üzerinden geçer. Bu törene “Devsiye, devse” denilmiştir.288 Şeyh Sadeddin de dört yıl şeyh olarak görev yaptığı Hallaç Baba

Tekkesi’nde Sa’dîlik Tarikatı’nın zikir yöntemi olan toplu zikri yaptırmış, bu uygulamayı devam ettirmiştir.289

Sûfiler zikir meclislerine önem vermişler ve tarikatların çoğunluğu toplu zikirler yaparak müritlerini manen olgunlaştırmıştır. Toplu zikir, sema, ayin ve hadr isimleriyle de adlandırılmaktadır.290 Toplu zikir genellikle tarikatlarda haftanın belli

zamanlarında, Kadir, kandil ve bayram gecelerinde tekkelerde yapılmıştır. Bu uygulama genel olarak halka açık yapılarak halkın iştirak etmesine müsaade edilmiştir. Böylece toplumun çeşitli kesimlerinden insanlar da bu manevi ziyafetten istifade etmiş ve bu zikir insanlar arasında kaynaşmaya vesile olmuştur. Toplu zikir başlamadan önce ve zikirden sonra müridin yapması gereken bir takım görevler vardır, bu görevler tarikatlardan tarikatlara değişiklik göstermiştir.291

Ferdi zikir; lisanın, kalbin, hafînin, ahfânın, sırrın zikri gibi isimlerle de adlandırılmıştır.292 Ferdi zikirde insanın samimiyetine göre büyük tesirler vardır.

İnsanların yalnız başına yaptıkları bu zikirle kişi kalabalıklardan uzaklaşıp Allah ile kalır. Bu zikrin neticesinde insan, kimsenin bilmediği, Allah ile arasında sır olan bir hususiyet kazanmış olur. Kuşeyrî’nin er-Risale adlı eserinde yer alan sûfilerden Cerîrî (ö.321/933) şöyle bir olay anlatmıştır: “Arkadaşlarımız arasında Allah Allah diyerek lafza-i celâli çokça zikreden bir şahıs vardı. Bir gün kafasına bir odun düştü ve başından kanlar akmaya başladı. Yere düşen kanların Allah Allah kelimelerini yazdığı görüldü.”293 Cerîrî’nin bu ifadelerinden, zikrin sürekli ve samimi olarak yapıldığında

288 Ömer Tuğrul İnançer, "Sa'dîlik/Sa'dîlikte Zikir Usulü ve Musiki", DBİA, c. VI, s. 394-395. 289 Bektaş, “Ergun, Sadettin Nüzhet”, s. 300.

290Yılmaz, Ana Hatlarıyla Tasavvuf ve Tarikatlar, s. 164. 291 Türer, Ana Hatlarıyla Tasavvuf Tarihi, s. 113. 292 Yılmaz, Ana Hatlarıyla Tasavvuf ve Tarikatlar, s. 164. 293 Tasavvuf İmine Dair Kuşeyrî Risalesi, s. 305.

82

kişinin bedenin bütün azalarını etkilediği ve âdete bütün benliğini sardığı anlaşılmaktadır.

Zikrin uygulanış şekillerin bir olan ferdi zikir, kişinin rastgele yapacağı bir zikir değildir. Bu zikir günlük ve haftalık olarak icra edilir. Şeyhin müridi için belirlediği sayıda ve onun belirlediği zamanda yapılır ve şeyhin tarif ettiği şekilde, mürit tarafından uygulanarak yapılır. 294

Şeyh Sadeddin zikri, toplu ve ferdi zikir olarak ikiye ayırmıştır. Yapmış olduğu bu ayrım sûfilerin genel sınıflandırmasıyla benzerlik arz etmektedir.295

Şeyh Sadeddin, bu konuda rivayetlerin kaynağını belirtmeden şu bilgileri vermiştir: “Ashabtan Şeddad b. Evs ile Ubâde b. Sâmit der ki: “Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanında bulunuyorduk. Hz. Peygamber (s.a.v.), içinizde garîb (ehl-i kitab) var mı? diye sordu. ‘Hayır, yâ Resûlallâh.’ dedik. Bunun üzerine kapıların kapatılmasını emretti. ‘Ellerinizi kaldırınız ve Lâ ilâhe illallâh deyiniz.’ buyurdu. Ellerimizi kaldırdık ve bir saat boyunca birlikte ‘Lâ ilâhe illallâh.’ dedik. Resûlullâh (s.a.v.), elini indirdi. Sonrada: “Allah’a hamdolsun. Allah’ım! Sen, beni bu kelime ile gönderdin ve beni bununla memur kıldın. Cenneti de bana bu söz üzerine vaat ettin. Şüphe yok ki sen, asla vaadinden dönmezsin.” diyerek dua etti. Sonrada: ‘Sevininiz! Hiç şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah, sizi bağışladı.’ buyurdu.”296 ; “Alî b. Ebî Tâlib

(r.a), Resûlullah’a (s.a.v) sordum. Bana, Allah'ın kullarını ona en yakın ve kolay yoldan yaklaştıracak Allah’ın katında en faziletli olan ameli göster, dedim. Ya Ali! Açık ve gizli Allah’ı devamlı zikret buyurdu. Ali (r.a) bütün zikredenler için mi böyle yoksa bana has bir durum mudur? dedi. Resûlullah (s.a.v), sus ya Ali! Benim ve benden önceki peygamberlerin zikridir. Lâ ilahe illallah yedi kat sema ve yedi kat yer terazinin bir kefesine, Lâ ilahe illallah bir kefesine konulsa La ilahe illallah ağır gelir. Sonra Resûlullah (s.a.v), ya Ali! Yeryüzünde Lâ ilâhe illallah diyen olduğu müddetçe kıyamet kopmaz.297 buyurdu. Sonra Ali (r.a), nasıl zikredeyim ya Resûlallah! dedi.

Resûlallah (s.a.v), “gözlerini kapat beni dinle” dedi. “Üç defa Lâ ilâhe illallah de” dedi. Sonra sen de üç defa Lâ ilâhe illallah de, ben dinleyeyim dedi. Sonra, Resûlullah (s.a.v) ellerini kaldırdı; gözlerini kapadı, sesini yükselterek üç defa Lâ ilâhe illallah

294 Hasan Kamil Yılmaz, “Zikir”, Altınoluk Dergisi, Sayı: 108, Yıl: 1995, s. 32. 295 Şeyh Sadeddin, İlm-i Tasavvuf, s. 22.

296 Hanbel, Müsned, c. IV, s. 124. 297 Hanbel, Müsned, c. III, s. 268.

83

dedi. Sonra Ali (r.a) gözlerini kapadı üç defa Lâ ilâhe illallah dedi. Nebi (s.a.v) dinledi.”298

Şeyh Sadeddin, Hz. Peygamber’in bu hadis-i şeriflerinden yola çıkarak zikri ikiye tasnif etmiş, ancak bu konuda şahsi bir fikir beyan etmemiştir. 299

Benzer Belgeler