• Sonuç bulunamadı

FELSEFENĠN DOĞUġU VE SOKRATES ÖNCESĠ YUNAN

Sokrates'ten önceki filozoflar denildiğinde ilk akla gelenler; Thales, Anaximandros ve Anaximenes gibi doğa filozoflarıdır. Ancak bu üç isimden evvel, hayatları, isimleri, yaĢayıĢları ya da fikirleri çok az aydınlatılabilmiĢ, o güne kadar sorulmamıĢ soruları soran ve bunlara kendi bakıĢ açılarına göre cevaplar arayan kimseler de vardı. Ġlk dönem ozanlarının, Aristoteles'in deyimiyle teologlarının, felsefenin doğuĢu açısından önemi; ilki bulma çabasıdır. Mesela Hesiodos, dünya üzerinde var olan her Ģeyin, gecenin, gündüzün, ırmakların, dağların, denizin vb. doğumlarını anlatmaya çalıĢmıĢtır. Yani bir ilk ana baba aramıĢtır. Varlıklarını da bu Ģekilde açıklamıĢtır. Bugün bizim bakıĢ açımızdan irdelendiğinde bunun bilim arayıĢıyla pek de alakası olmadığı düĢünülebilir. Ancak Hesiodos'un çağında bunları merak etmek ve cevaplar aramak Yunan felsefesinin temelini atma çabalarıdır.

Daha sonraki filozoflar, her Ģeyin baĢlangıcını, ana maddesini (arkhe) aramaya koyulmadan evvel, onlardan önce bu arayıĢ içerisinde olan orpheusçuların varlığı bilinmektedir. Örneğin Diogenes Laertius, Musaios için Ģöyle der: “Musaios

Atina'da doğmuştu..., ve Eumolpos'un oğlu olduğu söylenirdi. İlk kez o yazmıştı bir tanrıbilim ve Sphaira ve iddia etmişti her şeyin tek bir ilkeden meydana çıktığını, günün birinde tekrar bu ilkeye karışarak ortadan kalkacağını” (Dio. Laer., I., 3).

Epimenides ise Damaskios'a göre ilke diye hava ve geceyi benimsiyordu.95 Bu teologların bazılarının arkhesi Zeus, bazılarınınki ise su idi. Ancak yine de bunlar, insanlığın baĢlangıcı arama yolundaki ilk merdiven taĢlarından sayılmalıdırlar. Açıkçası; oluĢan Tanrıbilgisi bir felsefe haline gelmeye çalıĢmıĢ ama bu bir çaba olarak kalmıĢ ve amacına ulaĢamamıĢtır. Bu teologlar bir arayıĢ içinde olsalar da mitsel düĢünce tarzından tam olarak sıyrılamamıĢlardır.

Bir de yedi bilge olarak anılan kimseler vardır. Sokrates’in söylediğine göre bunlar; Miletoslu Thales, Mityleneli Pittakos, Prieneli Bias, Solon, Lindoslu Klebulos, Khenaili Myson ve Spartalı Khilon’dur. Bugün ne yazık ki bu kiĢilerin

95

Wilhelm Capelle., Sokrates’ten Önce Felsefe, (Çev: Oğuz Özügül), Pencere Yayınları, Ġstanbul, 2006, s. 37

öğretileri hakkında fazla bilgimiz yoktur. Ancak ulaĢabildiğimiz bilgiler ıĢığında eğitimle ilgili sözlerini aktarmakta fayda var.

Stobaeus, yedi bilgeye ait özdeyiĢlerinden bahsederken; Lindoslu Kleobulos'un “çocukları eğitmenin önemli” olduğunu vurguladığını söyler. Ayrıca onun, kız çocuklarının da eğitilmesi gerektiğini düĢündüğü bilinmektedir. Çünkü kendi kızının bilmeceler yazdığı söylenmektedir. Bunun yanında insanların bilgisiz kalmaktansa, öğrenmeye heves etmelerini salık verir. (Dio. Laer., I., Kleobulos, 89- 92). Ayrıca aynı Ģekilde bu yedi bilgeden Miletoslu Thales; “eğitim eksikliğine

katlanmak zordur” der. Diogenes Laertius’un söylediğine bakılırsa, Spartalı Khilon

“eğitimli ile eğitimsiz arasında ne fark vardır” sorusuna “iyi umut besleme

bakımından” diye cevap verirmiĢ (Dio. Laer., I., Khilon, 69).

Yedi bilgenin varlığı hususunda kuĢku duyan araĢtırmacılar vardır. Fakat değer verilen bir grup bilgenin bu sözleri söylediğine inanılması, o toplumun bakıĢ açısını yansıttığından, bu kiĢilere ve sözlerine burada yer verilmiĢtir.

Bu dönemdeki eğitim anlayıĢına dair çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak her Ģeyden önce, Homeros’un eserlerinin eğitimde önemli bir yer iĢgal ettiği bilinmektedir. Nitekim Helenistik dönemlerde hatta ondan çok sonra XVIII. Avrupa Aydınlanma Dönemi sonrasında Avrupa’da Homeros’un eserleri hep bir ders kitabı niteliğinde yer almaktadır. Homeros’un Ģiirleri kuĢkusuz Yunan dünya görüĢünün ve yaĢam yolunun belli evrelerini açığa sermekte büyük önem taĢıyorlardır ve Yunanlılar üzerindeki eğitsel etkileri de küçümsenemeyecek derecede büyüktür. Ancak Aka dünyasını anlatan Homeros’un eserleri Ġonya dünyasına daha çok yakıĢtırılmıĢtır. Nitekim felsefenin filizleneceği yer de Ġonya olacaktır. Çünkü her Ģeyden önce özellikle Miletos, büyük bir liman Ģehridir ve bu sebeple de Mısır ve Babil ile Yunan dünyası arasında bağlantı kurabilecek bir mekân haline gelmiĢtir.96

Böylece, bir filozof okulunun açılmasına elveriĢli potansiyel sağlamıĢtır.

Ġlk filozoflar, doğanın öğrencileri olmuĢlardır, bu sebeple de fizikçiler olarak adlandırılırlar. Bunların ilki ünlü Thales’tir. Hakkında ayrıntılı bilgiden yoksun olduğumuz bu kiĢiye, söylendiğine göre kimse hocalık yapmamıĢtır. Ancak Mısırlı

96

rahiplerle görüĢtüğü ve astronomi bilgilerini Ġonia’ya getirdiği bilinir. Ayrıca matematiğe çok önem verdiği de tahmin edilmektedir. Öğrencisi olan Anaksimandros’a nasıl eğitim verdiği hakkında da bilgimiz yoktur. Ancak bunun, birebir eğitim olduğundan Ģüphe edemeyiz. Zaten Milet Okulu, eğitim verilen bir binayı değil, bir felsefi akımı temsil etmektedir.

Sokrates öncesi filozoflar içinde yer verilmesi gereken bir diğer filozof da Efesli Herakleitos’tur. M.Ö. 540-480 yılları arasında yaĢadığı tahmin edilen Herakleitos hakkında detaylı bilgiler yoktur. Sotion, onun Ksenophanes’in öğrencisi olduğunu söyler; ancak bu bilgi yanlıĢtır. Çünkü Ksenophanes, Ġonia’yı Heraklitos doğmadan önce terk etmiĢtir.97

Onun oldukça sivri bir dili olduğu ve Efes halkını cehaletle suçlayarak Ģehirden kaçıp tek baĢında yaĢadığı bilinmektedir. “Eğitilmiş

olana eğitim ikinci güneştir” (Herakleitos, Frag., 134) dediği ve ilk güneĢ olarak logos’u gösterdiği söylenmektedir. Ancak bu fragmanın bir kesinliği yoktur. Onun

konu açısından önemi; eski bilginleri en baĢta da Homeros ve Hesiodos’u birer yalancı olarak görmesi, onların cahil halkı kandırmakta olan halk öğretmenleri olduklarını belirtmesidir. Herakleitos Yunan dünyasının bilime yöneliĢinde önemli bir basamak taĢıdır.

Sokrates öncesindeki filozoflardan eğitim hakkındaki fikirleri en fazla öğrenebilinen kiĢi Pythagoras’tır. Daha doğru bir ifadeyle Pythagorasçılıktır. Çünkü öğretilerinin, gerçekten ona mı öğrencilerine mi ait olduğu hakkında kesin bilgiler yoktur. Pythagorasçılık dini bir tarikat niteliği taĢımakta olduğundan ilk Yunan felsefesi araĢtırmacıları bu konuyu bilimsel boyutta ele almamıĢlardır. Ancak daha sonra bu dini tarikatın da felsefeyle uğraĢtığı anlaĢılmıĢtır.

Mistik olmakla beraber Pythagorasçıların eğitsel bir amaçları da vardır. Ruhun arındırılması gerektiğini düĢünen tarikat üyeleri bunun için beden eğitimini, özellikle de müziği kullanmıĢlarıdır. Dersler bir sohbet ortamında geçmekte ve kadınlar da derslere katılmaktadır.98

Diogenes Laertios’un bildirdiğine göre öğrencileri sınavdan geçene kadar Pythagoras’ı görmezler, ancak beĢ sene sonunda,

97

John Burnet., “Efesli Heraklitos”, (Çev: Metin Bal), Doğu-Batı Dergisi (Antik Dünya Bilgeliği), Sayı: 40, ġubat, Mart, Nisan 2007, s. 62

98

Ahmet Arslan., Ġlkçağ Felsefe Tarihi, Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi C. 1, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, 2009, s. 141

eğer görevli öğretmenler tarafından verilen eğitimi baĢarıyla tamamlarlarsa hocalarıyla konuĢma fırsatı bululardı (Dio. Laer., VIII., Pythagoras, 10). Arkhe olarak sayıyı kabul eden Pythagoras’ın öğrencilerinin 600’ü bulduğu söylenmektedir. Bu öğrenciler içinde ismini anmamız gereken Ksenophilon’un “insan, oğlunu en iyi

nasıl eğitebilir” sorusuna “onu iyi yönetilen bir kentin yurttaşı yaparak” diye cevap

verdiği söylenmektedir (Dio. Laer., VIII., Pythagoras, 16).

Sokrates öncesinde yer alan diğer pek çok filozofun nasıl eğitim verdikleri hakkında detaylı bilgi olmadığından, burada hepsi için tek tek açıklama yapmaya gerek yoktur. Ancak, onlar hakkındaki genel kanı; Platon’un ilk Yunan okulunu açmasında birer basamak taĢı konumunda oldukları ve okul adı altında bir binaları olmasa da pek çok genci yetiĢtirdikleridir.

7-

YUNAN

EĞĠTĠMĠNĠN

YENĠDEN