• Sonuç bulunamadı

5- KENT DEVLETLERĠNDE EĞĠTĠM

5.1. Atina’da Eğitim

Antik Yunanistan’ın en parlak polisi olan Atina’da eğitim sistemi, devlet eliyle yönetilmezdi. Bu sebeple herkes çocuğunu okula gönderemiyor, bu ayrıcalık zengin ailelerin çocuklarına sağlanıyordu. Aslında onurlu vatandaĢlar olabilen herkesin çocuklarının okullara gidebilme hakları vardı ama pek çok ailenin çocuğunu okula gönderme gücü olmadığı gibi buna gerek de görülmüyordu. Çünkü okula gitmenin onlara pratik bir yararı olmazdı.

Sadece okula gidenlere değil herkese öğretilen ilk Ģey erdemli olmaktı. Bunun yolu da Tanrılara, yaĢadığı kente, büyüklerine saygılı olmaktan geçerdi. En iyiye ve en güzele yani kalokagathie’ye ulaĢmak öncelikle erdemli olmayı gerektiriyordu. Bu ideale ulaĢmanın bir diğer yolu da sağlıklı ve güzel bir vücuda sahip olmaktı. Bunun için Yunanlıların spora verdikleri önem daha önce belirtilmiĢti. Ancak eskiden Atinalı bir çocuk için spor ve müzik eğitimi yeterli görülürken polislerin geliĢmesinden sonra artık bu eğitim oldukça basit kalmaya baĢladı. Yazının Yunanistan’da kabul edilip yaygınlaĢmasından sonra okullar ortaya çıktı ve eğitimin ilk koĢulu da okuma-yazmayı öğrenmekten geçmeye baĢladı.

Bu iĢi öğrenmeleri için varlıklı aileler çocukları yedi yaĢına girdiklerinde özel okullara, en baĢta grammatistes’e gönderirdi.74

Önce harfleri ezberleyen çocuk, daha sonra okumaya geçerdi. Okumayı öğrenen çocuğa ünlü ozanların kitapları verilirdi. Çocuktan, kitapları okumasının yanında ezberlemesi de istenirdi. Elbette bu kitapların baĢında Homeros’un Ģiirleri gelirdi ki bu anlayıĢ, Solon Dönemi’nde kanunlarla da kesinleĢmiĢti. Bunun yanında basit matematik problemleri çözmeyi de öğrenirlerdi.75

Yunanlı zengin ailelerin çocuklarının okula gitmelerini, terbiye edilmelerini, dıĢarıdaki hayatlarını güvenli ve düzenli bir Ģekilde yürütmelerini ve evde iken eğitimlerine destek olunmasını sağlayacak paidagogos adında ücretle tutulan ya da satın alınan hizmetliler vardı. Birinci bölümde Homeros’un Ġlyada’sından bahsederken, bu görevlilere Akhilleus döneminde dahi rastlandığını belirtmiĢtik. Bu iĢi genellikle varlıklarını yitirmiĢ zengin ailelerin evlatları yaparlardı. Çocuklarını

74

Garland, a.g.e., s. 155 75

emanet ettikleri için en güvenilirlerin aralarından seçilmiĢ olmalıdırlar. Paidagogoslar, gün boyu çocuklarla beraber kalır, onların her türlü iĢinden sorumlu tutulurlardı. Okula götürdüğü çocuğun yanından ders esnasında dahi ayrılmazlar, baĢına bir Ģey gelmesin diye azami dikkat gösterirlerdi. Fakat aynı zamanda evde en değer verilen çalıĢan da paidagogos olurdu.76

Vazo resimlerinde genelde ellerinde bir asa tutar Ģekilde resmedilen bu eğitmenlerin, Atina’da ve Atina eğitim sistemini kabul etmiĢ diğer polislerde bir gelenek Ģeklinde uzun yüzyıllar var oldukları düĢünülmektedir.

Gramer dersini alan çocuk genelde buradan müzik dersine giderdi. Fakat çocuklarını sadece gramer dersine gönderen aileler de vardı. Varlıklı ailelerin çocukları ise muhakkak müzik eğitimine gönderilirlerdi. Çünkü bu eğitim, aynı zamanda bir kültür öğesi olarak karĢılanıyordu. Mesela festivallerde zengin aileler, çocuklarını nasıl eğittiklerini göstermek için kendi evlatlarının Ģarkı söylemesi ya da koroda baĢı çekmesi için adeta birbirleriyle yarıĢıyorlardı. Çocuklar, bu etkinliklere çok heveslendiriliyorlardı.

Yunan dünyasında kullanılan müzik aletlerinden söz edilmiĢti. Atina’da bu enstrümanlardan lir ve aulos en çok tercih edilenlerdi. Kitharistes ya da lir hocalarından öğrendikleri müzik aletlerini, lirik ozanların eserleri okunurken çalarlardı. Yeri gelmiĢken, Alkibiades’in çağından önce bu okullarda flüt eğitimi de verilmekteydi. Ancak Platon’un söylediğine göre, Alkibiades daha çocukluk yıllarında müzik okuluna giderken flüt çalmayı kesinlikle reddedermiĢ. Bunun sebebi de flüt çalmanın özgür bir insana yakıĢmadığıymıĢ. Çünkü insan, bu enstrümanı çalarken yüzünün aldığı Ģekil komik olurmuĢ. Ayrıca diğer aletleri çalarken yanındaki insanlarla konuĢabiliyormuĢ fakat flüt buna engel oluyormuĢ. Hocalarının kendisine karĢı çıktıkları durumlarda ise Ģu cevabı veriyormuĢ: “Thebai’lıların

çocukları flüt çalsınlar çünkü onlar zaten konuşmayı bilmezler. Babalarımızın söylediği gibi, Atina’nın kurucusu Athena ve soy bakımından babamız Apollon’dur. Bunlardan Athena flütü fırlatıp atmış, Apollon ise flüt çalan birisinin derisini yüzmüştü.” Hocalarına bu efsanelerle cevap veren Alkibiades, inatçı kiĢiliğiyle

76

okulundaki arkadaĢlarını da flüt çalmaktan alıkoymuĢ ve Plutarkhos’un dediğine bakılırsa flüt, müzik derslerinden çıkarılmıĢ.77

12 yaĢını geçince, müzik dersinden sonra çocuk, genellikle güreĢ okuluna yani palaistra’ya gider, günün önemli bir kısmını burada geçirirdi. Oldukça sıkı bir Ģekilde çalıĢan çocuk, hata yaptığında hocaları tarafından dövülürdü. British Museum’da bulunan bir vazo resminde boks yapan geçlerden birinin, rakibinin gözlerine parmağını soktuğu için elindeki ucu çatallı sopasını çocuğa vurmak üzere kaldıran bir öğretmenin tasvir edildiği görülmektedir (Bkz: resim 29). Bu ve benzeri resimler, palaistra’daki eğitimin oldukça disiplinli geçtiğini göstermektedir. Bu tür eğitim, sadece iyiye ulaĢmak için vücutlarını biçimlendirmek amacıyla değil aynı zamanda ileride asker olacak çocukları bu hayata alıĢtırmak ve hazırlamak için de yaptırılıyordu. Asil ailelerin erkek çocukları asker ve politikacı olmak için yetiĢtirilirlerdi. Ksenophon’un Economique’de Sokratesin ağzından söylediği üzere marangozluk gibi el sanatları Yunanlılar tarafından hor görülürdü ve genellikle bu iĢleri köleler yaparlardı. “Yunan sitelerinde el sanatları haklı olarak hor görülür.

İnsanı hep gölgede ve oturarak çalışmaya zorlar, vücudun gelişmesine engel olur. Vücut zayıf düşünce kafa da kalınlaşır. Ayrıca insanın ne arkadaşlarına ayıracak zamanı ne de kamu işlerine bakacak hali kalır.” Bu açıdan bakıldığında asil bir

Atinalının asker olmak üzere yetiĢtirilmesi garip karĢılanmamalıdır. Zaten bu çocuklar da onların aileleri de Homeros’un Ģiirleri ve kahramanlık öyküleriyle büyüyor, dolayısıyla ulaĢılabilecek en iyi noktanın kahraman bir asker olmak, vatanı için çalıĢmak olduğuna inanıyorlardı.

Hür gençlerin eğitimi, 17-18 yaĢlarına geldiklerinde, iki yıllık bir “ephebe” devri ile yani bir nevi askerlik eğitimi olan ve silah kullanmanın öğretildiği, nöbet ve kıĢla hizmetlerinin yapıldığı dönemle son bulurdu. Ephebe’ler, bu eğitimin ilk yılını Atina Limanı’ndaki kıĢlalarda geçirirlerdi.78

Ġkinci yılın baĢında bir törenle silahlarını alan ve Ģehre bağlılık yemini eden gençler, Ģehirlerini koruyacak

hoplites’ler olurlardı. Bu dönemden itibaren, gençlerin artık olgunluk çağına

geçtikleri kabul edilirdi.

77

Emre Erten., Atinalı Komutan ve Devlet Adamı Alkibiades, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Ġstanbul, 2005, s. 11

78

Atina’daki eğitim sistemi, özellikle V. yüzyıldan itibaren daha bilimsel bir temele oturtulacak ve yukarıda sözü edilen derslere matematik, felsefe, geometri, mantık gibi dersler eklenecektir. Mevcut derslerin içeriği ise daha da geniĢletilecektir. Ancak Klasik Dönem’deki eğitim sisteminde bu kadar ayrıntı görünmez.