• Sonuç bulunamadı

C) Ortaya Çıkan Durum Değişikliğinin Niteliği (Olağanüstülük Unsuru)

2) Sosyal Felaket Niteliğini Aramayan Görüş

Hangi tür değişikliklerin sözleşmelerin uyarlanmasına yol açacağı konusunda öğretide savunulan diğer görüşe göre155, sözleşme kurulduktan sonra ortaya çıkan

durum değişikliklerinin sosyal felaket niteliğinde olması gerekmemektedir. Konuya tarihsel açıdan yaklaşıldığında, pek çok hukuk sisteminde sözleşmeye bağlılık ilkesine istisna getirilerek sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması fikrinin gelişmesinde savaş, ekonomik kriz gibi sosyal felaket niteliğindeki olayların etkili olduğu görülecektir. Fakat günümüzün karmaşıklaşan ticari ve ekonomik ilişkileri göz önüne alındığında, toplumun tamamını veya belli bir kesimini etkilemese de sözleşmenin taraflarından biri açısından felaket niteliği taşıyabilecek durum değişikliklerinin meydana gelebileceği bu görüş taraftarlarınca ileri sürülmektedir156. Bir diğer deyişle,

sosyal felaket boyutundaki olayların tarafların sözleşmeyle bağlı kalmalarını kendilerinden beklenemez kılması mümkün olmakla beraber sözleşmelerin uyarlanması için bu boyutta durum değişiklikleri şart değildir; toplumu etkilemese de sözleşme taraflarından birisini etkileyen bir durum değişikliği de sözleşmenin uyarlanmasına sebebiyet verebilir157.

154 Söz konusu görüşü savunan yazarlar için bkz. Dincioğlu, D. : Aşırı İfa Güçlüğü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2019, s. 15; Canpolat, F. : Sözleşmelerde Amacın Gerçekleşmesi Çökmesi ve Boşa Çıkması, Ankara 2012, s. 232 vd.

155 Arat, s. 96, Baysal, Uyarlama, s. 233-234, Gülekli, s. 52; Serozan, İfa, s. 225, Kocayusufpaşaoğlu, İşlem Temeli, s. 512.

156 Baysal, Uyarlama, s. 223. 157 Arat, s. 103.

44

Öğretide Kocayusufpaşaoğlu tarafından vurgulanan bir diğer husus da temel hatası düzenlemesinde sosyal felaket niteliğinde olağanüstü olaylar gerçekleşmesi şartının aranmadığı, işlem temelinin çökmesi durumunda da böyle bir şartın aranmaması gerektiğidir158. Kocayusufpaşaoğlu’nun yerinde olarak belirttiği üzere; temel hatasına

ilişkin TBK m. 32 hükmü ile işlem temelinin çökmesi arasındaki fark kronolojik bir ayrımdır159. Sözleşme tarafının yanlış tasavvurunun konusu olan olay sözleşme

yapıldığı esnada gerçekleşmiş ise temel hatası düzenlemesi söz konusu olacak iken, bahsi geçen tasavvur konusu olay sözleşmenin yapılmasından sonra gerçekleşir ise işlem temelinin çökmesi gündeme gelecektir. Bu iki durum arasındaki tek fark olayların ne zaman gerçekleştiği olup olayların niteliği açısından herhangi bir fark söz konusu değildir160. Nitekim Alman hukukunda ayrı bir temel hatası düzenlemesi olmayıp işlem temelinin baştan eksikliği veya sonradan çökmesi halleri işlem temelinin sarsılması çerçevesinde değerlendirilmekte ve aynı sonuçlara bağlanmaktadır161. İsviçre – Türk hukuk sisteminde temel hatasına başvurmak için

yanlış tasavvur konusu olayların sosyal felaket niteliğinde olağanüstü olaylar olması aranmamış iken işlem temelinin çökmesine sebep olacak olaylar bakımından da benzer bir sonuca ulaşmak gerekmektedir. Zira işlem temeli kavramı bir olup kavramı buna esas oluşturan olayların gerçekleşme anına göre değiştirmek mümkün değildir. Sözleşme kurulmadan önce gerçekleşen olaylar için sosyal felaket niteliğini aramayan bir hukuk sisteminin sözleşme kurulduktan sonra gerçekleşen olaylar bakımından

158 Kocayusufpaşaoğlu, İşlem Temeli, s. 511-514.

159 Temel hatası ile sözleşmenin uyarlanması arasındaki kronolojik fark ve temel hatasının gelecekteki olaylara uygulanıp uygulanmayacağı tartışması için bkz yuk. Birinci Bölüm / IV / B.

160 Kocayusufpaşaoğlu, İşlem Temeli, s. 511.

45

sadece zaman faktörü nedeniyle sosyal felaket niteliğinde olağanüstü olaylar olma şartını araması kabul edilemez162.

Bize göre sözleşmelerin uyarlanması için sosyal felaket niteliğinde olaylar gerçekleşmesini arayan görüşün gayesi, sözleşmeye bağlılık ilkesine müdahalenin sınırlanmasını sağlamak, sözleşmelerin uyarlanmasının yalnızca istisnai hallerde uygulanabilecek bir düzenleme olduğunu vurgulamaktır. Fakat bu gaye için sözleşmelerin uyarlanmasını sosyal felaket niteliğindeki olağanüstü değişiklik şartına bağlamak hem gereksiz hem de farklı zamanlarda gerçekleşen benzer olayların farklı sonuçlara bağlanmasına neden olduğu gerekçesiyle elverişsiz sonuçlar doğurmaktadır. Sözleşmelerin uyarlanmasının istisnai niteliğini sağlayacak olan, sebep olan olayların öngörülemez nitelikte olmasıdır163. Sözleşme kurulduğu esnada öngörülemeyen

durum değişikliklerinin sonucunda sözleşme dürüstlük kuralı ışığında taraflardan birisi için katlanılamaz hale gelir ise durum değişikliğinin yalnızca sözleşme tarafını etkileyen bir olay olması bir sakınca arz etmemektedir. Sözleşmenin uyarlanması düzenlemesinin temelinde olası bir sosyal felaket durumunda pek çok sözleşme ilişkisinde ortaya çıkacak problemlerin mahkemelerde yoğunluk oluşturması endişesi değil, sözleşme adaletini sağlama düşüncesi olduğu unutulmamalı, tek bir sözleşmeyi etkileyen olayların dahi bu düzenlemenin kapsamında olduğu kabul edilmelidir. Bu doğrultuda mezkûr madde metninde yer alan “olağanüstü” ifadesi sözleşmelerin uyarlanması için sosyal felaket niteliği taşıyan olayların aranması gerektiği şeklinde değil; toplumsal nitelik taşısın veya taşımasın, gelecekte gerçekleşmesi sözleşme taraflarınca beklenmeyen ve makul surette beklenilmesi de gerekmeyen olayların söz

162 Kocayusufpaşaoğlu, İşlem Temeli, s. 511-512.

163 Kulp, s. 128; Kocayusufpaşaoğlu, İşlem Temeli, s. 505; Arat, s. 96; Baysal, Uyarlama, s. 232; Topuz, Sözleşmeye Müdahale, s. 310; Yılmaz, s. 138; Gülekli, s. 52 vd; Serozan, İfa, s. 225 vd.

46

konusu olması gerektiği şeklinde anlaşılmalıdır. Bir diğer deyişle olağanüstü ifadesi olayların öngörülemez niteliğini vurgulamak maksatlı konulmuş kabul edilmelidir164.

Kanaatimizce, madde metninde yer alan “olağanüstü” ifadesinin sosyal felaket niteliğinde değişiklikler gerçekleşmesi gerektiği şeklinde yorumlanmaması yönündeki görüşü destekleyen bir diğer husus da yine madde metninde bu olağanüstü durumun “borçludan kaynaklanmayan bir sebeple” ortaya çıkmasının aranmasıdır. Sosyal felaket niteliğinde bir değişikliğin ferdi mahiyeti aşan, toplumsal yaşamı derinden etkileyen bir husus olması gerekliliği düşünüldüğünde ve sosyal felaket niteliğinde durum değişikliklerine örnek olarak verilen olay grupları incelendiğinde borçludan kaynaklanan bir sebeple sosyal felaket çıkmasının imkânsıza yakın olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Kanun koyucunun deprem, salgın hastalık, kuraklık, ekonomik kriz gibi toplumu derinden etkileyen olayların sözleşmenin taraflarından kaynaklanan bir sebeple ortaya çıkacağını öngördüğü iddia edilemeyecek ise madde metninde yer verilen olağanüstü ifadesi ile sosyal felaket niteliğinde değişiklikleri kastetmediğinin de belirtilmesi gerekmektedir.