• Sonuç bulunamadı

Fazilet Partisi‟nin Eğitim ve Kültür Programları

4. BÖLÜM: Milli GörüĢ Partileri'nin Eğitim ve Kültür Programları

4.4 Fazilet Partisi‟nin Eğitim ve Kültür Programları

17 Aralık 1997‟de kurulan Fazilet Partisi, RP‟nin Anayasa Mahkemesi tarafından 16 Ocak 1998‟de kapatılmasından sonra Milli GörüĢ Hareketi‟nin dördüncü partisi olarak siyaset sahnesinde yerini almıĢtır (FP, 1998c).

Milli GörüĢ Hareketi lideri Necmettin Erbakan‟ın, RP‟nin kapatılma kararıyla beraber siyasi yasaklı hale geldiği FP döneminde; insan hakları, demokrasi ve özgürlük söylemleri ağırlıklı olarak gündemde kalan konular olmuĢtur.

FP döneminin siyasi mülahazalarında dikkat çeken devlet, siyaset ve demokrasi iliĢkisi ise FP‟nin siyasi duruĢunu ve karakterini tafsil etmektedir. FP, demokrasiyi çağdaĢ ve müreffeh bir toplum olmanın yegâne unsuru olarak evrensel, vazgeçilmez bir değer olarak görmektedir (FP, 1998d).

Yine FP, siyasetin “yıpratılarak milletten soğutulduğu” savını ileri sürerek, Türkiye siyasetinde önemli bir kavram olan laikliğin, uygulamada dinlerin yerini alacak bir dogma sistemi, ideolojik bir dayatma aracı ve kabulü zorunlu bir "iman" haline getirilmemesi gerektiği ileri sürmüĢtür. FP Genel BaĢkanı Mehmet Recai Kutan da konuyla ilgili olarak Ģahısların hangi dine inanıyorlarsa o dinin gereklerine yerine getirebilmeleri gerektiğini, laikliğin din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlamaması ve dinin her türlü tezahürünün toplum hayatı dıĢına çıkacak bir baskı aracı haline getirilmemesi gerektiğini vurgulamıĢtır. Yine Kutan, laikliğe farklı bir perspektifle yaklaĢarak; insanların dini vecibelerini yerine getirirken hiçbir sınırlamayla karĢılaĢmamasının laiklik ilkesinin meĢruiyet kaynağı olduğunu, devletin; farklı din ve mezhep mensuplarının birbirlerine karĢı korunması ilkesiyle laikliğin ortaya çıktığını ve laikliğin dinler ve inançlar karĢısında tarafsız ve belli bir dinin icaplarını halka baskı ile kabul ettirmemesi olduğu kadar fertlerin din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına alan

bir unsur olduğunu belirterek FP‟nin her türlü laiklik karĢıtı uygulamaların ve laikçiliğin dıĢında olduğunu belirtmiĢtir (FP, 1998d).

FP bu dönemde, Milli GörüĢ Hareketi çizgisindeki diğer partilerden farklı olarak dinsel öğelerin kullanımını minimize etmiĢ, eğitimle ve kültür ilgili olan kısmıyla; YÖK‟ün tutumları, üniversitelerdeki baĢörtüsü sorunu, zorunlu 8 yıllık kesintisiz eğitimin ve Ġmam Hatip Okulları‟nın durumları konularına bile insan hakları ve demokrasi merkezli bir üslupla yaklaĢmıĢtır.

Milli GörüĢ Hareketi çizgisinde FP‟nin siyasetteki bu yöntem değiĢikliği; parti programına, seçim beyannamesine ve milletvekillerinin meclis konuĢmalarına da yansımıĢtır. FP parti programında, eğitim ile ilgili olarak özellikle Ġmam Hatip Okulları ve baĢörtüsü meselesi hakkında doğrudan atıf yapılmamıĢ, din eğitiminin bahsi geçmemiĢ ve manevi eğitim/kalkınmayla beraber daha önceki parti programlarında belirtilen gençliğin sahip olması gereken dini/ahlaki hasletlere değinilmemiĢtir. Parti programında eğitim ve kültür alanları ayrı ayrı ele alınırken, bu konularla ilgili Ģu hususlar dikkat çekmektedir:

Bir ülkenin en önemli kaynağı, maddi ve manevi bakımdan iyi eğitilmiĢ insanıdır. Bu bakımdan fırsat eĢitliğine imkan veren, çağdaĢ eğitimi izleyen ve geliĢtiren, bilgi çağını yakalamıĢ, eğitim ve öğretim veren her kademedeki eğitim kurumlarını geliĢtirmeyi ve eğitimde özel sektörü azami derecede teĢviki görev biliriz.

Her kademedeki okullarda, tek tip insan yetiĢtirme yerine fikri hür, vicdanı hür, gerçek demokrasiyi algılamıĢ, ulusunu seven ve onun değerlerine sahip çıkan, yüksek ahlak sahibi, barıĢçıl ve hoĢgörülü insan yetiĢtirecek müfredat programları uygulanacaktır.

Yine müfredat programları, dünyadaki geliĢmeleri takip edecek, küreselleĢen dünyada, uluslararası rekabete dayalı yarıĢmada yerini alabilecek kuĢaklar yetiĢtirecek tarzda düzenlenecektir.

Yüksek öğretim kurumlarında hem öğrencilerin yetiĢtirilmesinde, hem üniversitelerde yapılan araĢtırmalarda uygulamaya dönük sanayi iĢ hayatı ile iĢbirliği içinde yapılmasına önem verilecektir.

Ulusların geliĢmesinde en büyük paya sahip olan kültür ve sanat, milli değerlerin korunup geliĢmesinin yanı sıra, uluslararası iliĢkilerde de yakınlaĢma ve birlikteliğin temel unsurudur.

Diğer ülkelerdeki soydaĢlarımızın ana dillerini ve milli kültürlerini yaĢatıp geliĢtirebilmelerine imkân verici zemin hazırlamak, milletimizin sosyal ve kültürel hayatında önemli rolü olan; edebiyat, folklor, resim, musiki, sinema ve tiyatronun geliĢtirilmesine katkıda bulunmak, … Türkiye Cumhuriyetler ve toplulukları ile kültür ve sanatın her alanında çok yakın

iĢbirliği içine girmek, … kültür ve sanat politikamızın temel prensipleri arasında olup, bu amaca uygun her türlü çaba ve gayreti gösterme kararındayız (FP, 1998a).

FP‟nin, parti programında açıkladığı bu beyanla eğitimle ilgili olarak önceki parti programlarından farklı bir perspektifle, patolojik olmayan bir yöntem izlediği gözlemlenirken, kültürle ilgili olarak da söylem ve kavram bazında yeni bir açılıma girdiği söylenebilir.

Parti programında yayınlanan bu beyanlarla beraber FP Genel BaĢkanı Recai Kutan, 17 Aralık 1998‟de FP‟nin birinci kuruluĢ yıldönümü münasebetiyle yapmıĢ olduğu basın toplantısında eğitim ve kültür alanları hakkında parti programının tafsili niteliğine ve Milli GörüĢ Hareketi‟nin ideolojik otantikliğine paralel olarak ilköğretim sistemini eleĢtirerek Ġmam Hatip Okulları‟nın orta kısımlarının kapatılması uğruna zorunlu 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildiğini ve zorunlu kesintisiz eğitimin geri kalmıĢ eğitim sistemi uygulaması olduğunu ileri sürerek eğitime ilmi ve milli bir anlayıĢ getirilmesi gerektiğini savunmuĢtur.

Yine Kutan, eğitimde mesleki ve teknik eğitime önem verilmesini konusunu iktiza etmiĢ ancak buna binaen din eğitiminin mesleki eğitim olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmiĢtir. Kutan, yaptığı açıklamayla devlete din eğitimi konusunda faklı bir zorunlulukta yükleyerek devletin toplumda çocuklarının din eğitimi almasını isteyenlere bu imkânı sağlaması gerektiğini ileri sürerek, bununla bağlantılı olarak da din eğitiminin devlet destekli olarak Ġmam Hatip Okulları‟nın yapabileceğini belirtmiĢtir.

Üniversiteye giriĢ sınavları, Üniversitelerin durumları ve YÖK‟le ilgili olarak da; yürürlüğe giren tek tip sınavla birçok kiĢinin mağdur olacağını, üniversite rektörünün o üniversiteye mensup kiĢiler tarafından geçilmesi ve YÖK BaĢkanı ve üyelerinin de TBMM‟nin seçmesi gerektiğini savunmuĢtur (FP, 1998d).

Açıklamada, bir eğitim kurumu ve kültür aktarım merkezi olarak aile üzerinde de önemle durulduğu ve özel fonksiyonlar yüklendiği de gözlemlenmektedir. Kültür alanına iliĢkin yapılan açıklamalarda ise makro söylemlerin yanı sıra Milli GörüĢ Partileri arasında ilk defa bu alanla ilgili olarak yapılması düĢünülen icraat programı çıkarılmıĢtır. Ġcraat programında değinilen önemli noktalar ise Ģunlardır:

Kültürümüzün dayandığı temel değerler ve eserler, bilimsel ve çağdaĢ çalıĢmalarla yeni kuĢakların, kültür ve sanat çevrelerinin yararlanmalarına sunulacaktır.

Plastik Sanatlar ile Klasik Türk-Ġslam Sanatlarının geliĢimini ve geniĢ kitlelere ulaĢımını sağlamak amacıyla, sanat galerilerinin ve sanat iliĢkilerinin kurulması teĢvik edilerek, desteklenecektir.

Sinema salonlarında yabancı filmler lehine oluĢturulan tekeli kırmak, Türk filmlerinin seyirciye ulaĢmasını sağlamak amacıyla bütün sinema salonlarında en az % 30 oranında yerli film gösterme zorunluluğu getirilecektir.

Yerli sinemanın yabancı sinemalarla rekabet edebilir noktaya gelebilmesi için, konulu film çalıĢmaları ve gösterimleri her türlü vergi ve rüsumdan muaf tutulacaktır. Yerli sinemanın geliĢmesini sağlamak için film platoları ve stüdyolarının kurulması teĢvik edilerek,

M. Kemal Atatürk'ün ifadesiyle " özü bir, inancı bir, sözü bir" kardeĢlerimizin yaĢadığı Türk Cumhuriyetleriyle iĢbirliği yapılarak “Türk Dünyası Sinema Birliği”nin Türk-Ġmaj adı altında kurulması sağlanacaktır.

Milli musikimizin, geliĢimini ve kendi iç dinamikleriyle yenilenmesini sağlamak amacıyla. Konservatuarların kurulması için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.

Kültür ve sanat çalıĢmalarında hareket noktası olabilecek gerekli bilgi birikimini sağlamak, yeni formlara ulaĢmada ufuk açıcı çalıĢmalar yapmak üzere Klasik Türk Sanatları Fakültelerinin kurulması için gerekli hukuki zemin hazırlanacaktır.

Ödenekli tiyatroların personel rejimi gözden geçirilerek, yeteneğe, çalıĢmaya ve baĢarıya dayalı rekabetçi bir yapı oluĢturulacaktır.

Kültürümüzün dayandığı temel değerleri iĢleyen animasyon filmler, proje bazında desteklenecektir(FP, 1998d).

Bu açıklamaların yanı sıra FP, ilk -ve tek- girdiği 18 Nisan 1999 Milletvekili Genel Seçimi öncesi yayınladığı seçim beyannamesinde (FP, 1999) eğitim konulu ana baĢlığı altında Milli GörüĢ Partileri‟nin daha önceki seçim beyannamelerinden farklı olarak; Genel Olarak Eğitim, Mesleki Eğitim, Din Eğitimi ve Yüksek Öğretim Kurumu alt baĢlıkları ile tasnife gitmiĢtir. Kültür alanının ise Milli GörüĢ Partileri‟nin daha önceki seçim beyannamelerindeki açıklamalardan faklı olarak daha uzun yer verildiği ve bu alanla ilgili somut hedeflerin konulduğu gözlemlenmektedir.

Beyannamede, eğitim ve kültürle ilgili olarak daha önceki yayınlara ek olarak eğitimde özgür düĢünceli, kendi baĢına karar verebilen, kendi toplunun ve evrensel anlayıĢın ufuklarından haberdar olan ve donanımlı, yeterli ve yetenekli kiĢileri yetiĢtirmenin ehemmiyetine ve bu eğitim anlayıĢının çoğulcu ve katılımcı yönünün geliĢtirilmesine değinilmiĢtir.

Mesleki eğitimle ilgili olarak FP, ekonominin ihtiyaçlarına cevap veren ve dünyadaki değerlere ayak uydurabilen bir mesleki eğitim politikasının olmasına, kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitimin eğitim politikası durumlarını olumsuz etkilediğine ve

bu durumun Ġmam Hatip Okulları‟nı da kapsayarak çıkmaz bir hal aldığına, mesleki eğitimin yaygın olmamasından dolayı Genel Liselerde yoğunluğun arttığına ve üniversite önünde aĢırı yığılmaların olduğuna vurgu yapılmıĢtır. FP, üniversite önündeki yığılmaların önlenmesi için de mesleki eğitimin ülke çapında olabildiğince arttırılarak yaygınlaĢtırılması gerektiğini savunmuĢtur.

Din eğitimi ile ilgili olarak da temel insan hakları ve özgürlükler ekseninde Ģu değerlendirmeler dikkat çekmektedir:

Din eğitimi, bir eğitim konusu olmanın ötesinde bir temel hak ve özgürlükler konusudur. Din ve vicdan hürriyetinin en geniĢ alanını kapsayan bireyin dinini öğrenme ve öğretme hakkı, ülkemizde özgürlükçü ve demokratik bir ülkede olması gereken çerçevede değildir.

Temel eğitim sürecinde çocuklarımız ve gençlerimiz din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin yanı sıra, tercihe bağlı olarak Hz. Peygamber'in hayatını da ders olarak alabilmelidir.

Bu bakımdan Fazilet Partisi'nin eğitim anlayıĢını Türkiye'nin ihtiyaçları ve öncelikleri oluĢturuyor (FP, 1999).

FP‟nin din eğitimini Türkiye‟nin öncelikli meselesi olarak görmesinin yanı sıra modern bir eğitim anlayıĢını da benimsediği gözlemlenmektedir. Bu konuyla ilgili Ģu hususlar tespiti teyit eder niteliktedir:

Türkiye‟nin ekonomiden, politikaya, teknolojiden kültüre birçok alanda yaĢadığı değiĢimlere eğitim sisteminin ayak uydurabilmesi için öğretimin her kademesinde özel okulların yaygınlaĢtırılması kaçınılmazdır.

Özel okulların geliĢimi için eğitim hizmeti vermek isteyen müteĢebbislere her türlü maddi manevi destek verilecektir.

GloballeĢen dünyada bireyler, toplumlar ve milletlerarası diyalogun sağlanmasında yabancı dil bilmenin ve öğrenmenin önemi büyüktür. Bu nedenle yapılan yabancı dil öğretimi modern imkân ve araçlarla kolaylaĢtırılacaktır. Yabancı dille eğitim, bazı zorunlu haller dıĢında terk edilecektir (FP, 1999).

FP‟nin YÖK ve üniversitelerle ilgili ortaya koyduğu görüĢlerde ise Ģu duplikasyon gözlemlenmektedir:

YÖK bilim üretmesi gereken üniversiteleri belli ideolojik zihniyeti yansıtan kurumlar haline getirmiĢtir.

Üniversiteler bürokrasiden uzak, özgür ve bilimsel bir ortamın olduğu Türkiye‟yi evrensel değerlere taĢıyan kurumlar haline gelmelidir.

YÖK, anti-demokratik uygulamaların merkezi olmamalıdır. YÖK, bilim adamlarının iradelerini ipotek altına almamalıdır.

YÖK, üniversiteler arasında koordinasyonu sağlayan bir kurum haline getirilmelidir.

YÖK yeniden yapılandırılmalıdır. YÖK üyelerinin TBMM tarafından seçilmesi temin edilmelidir.

Üniversiteler kendi rektör ve dekanlarını kendileri seçmelidir.

FP‟nin ortaya koymuĢ olduğu programlarda en çok dikkat çeken alan ise kültür olmuĢtur. Kültür alanı, Milli GörüĢ Hareketi çizgisinde süregelen gelenekçi anlayıĢtan farklı olarak ele alınmıĢtır. Dini ve milli değerlerle beraber form olarak daha önceki partilerde batı tarzı olarak dile getirilen perspektif, FP programlarında iĢlenmiĢtir. Programda kültürle ilgili olarak Ģu hususlar özellikle dikkat çekmektedir:

Kültür ve sanat hayatı, toplumun ve onu oluĢturan fertlerin inisiyatifi ile Ģekillenir. Kültür ve sanat faaliyetleri de toplumun tercihleriyle belirlenir. Her toplum kendi kültürel dinamiklerine yaslanarak geliĢmesini sürdürür. Devletin öncelikli görevi kültürel birikimin korunması, geliĢtirilmesi ve yaĢatılmasıdır.

Günümüzde müzik, sinema, tiyatro eserleri kısa sürede yaygınlaĢarak evrensel kültür içindeki yerini almaktadır. Sahip olduğumuz zengin kültür mirasının ve baĢarılı sanat eserlerinin milli sınırları aĢarak evrensel kültüre dahil olabilmesi devletin katkılarıyla mümkündür. Kültürümüzün uluslararası alanda rekabet edebilmesi de kendi kültür dinamiklerimizin korunarak geliĢmesi ne bağlıdır.

Fazilet Partisine göre kültür, konuĢtuğumuz dil gibi toplumun bütün unsurları tarafından ortaklaĢa üretilen bir değerler dünyasıdır. Türkiye'de uzun yıllar izlenen politikalarla toplum kültürel üretim süreçlerinin dıĢında tutulmuĢ, yalnızca verileni almak zorunda olan tüketici bir kitle olarak görülmüĢtür.

1983'den sonra yeni bazı ekonomik imkânlarla takviye edilen yerel yönetimlerin kültürel üretime yaptığı katkılar, kültür hayatının canlanmasında büyük rol oynamıĢtır. BaĢta Ġstanbul ve Diyarbakır olmak üzere Fazilet Partili belediyelerin kültür hayatımıza yaptığı katkılar bütün kültür camiası tarafından ilgiyle izlenmiĢ, Ģehir kültürleri bir ölçüde milli kültürümüze dâhil edilmiĢtir.

Kültür hayatımızın yabancı film ve müziklerin tazyiki altında olduğunu asla unutamayız. Uluslararası pazar kabiliyetini haiz dizi ve filmler üretmek ihtiyacı açıktır. Türk filmlerinin Orta Asya, Rusya, Balkanlar ve Orta Doğu ülkelerinde gördüğü ilgi göz önünde tutularak, bu büyük pazara yönelik film ve dizilerin desteklenmesi gerekmektedir.

Belirtilen meselelerle ilgili olarak da TBMM Milli Eğitim Bakanlığı Bütçe GörüĢmeleri‟nde FP grubu adına konuĢan FP Afyon milletvekili Sait Açba eğitimle ilgili olarak eğitim reformu olarak uygulamaya sokulan kesintisiz 8 yıllık eğitimin bilimsel temeli olmadığına ve halkın talepleriyle özdeĢleĢmediğine, din eğitiminin bir eğitim konusu olmaktan çok demokrasi ve insan hakları konusu olduğuna, YÖK‟ün totaliter bir anlayıĢla yönetildiğine ve kıyafetlerinden dolayı birçok kiĢinin eğitim haklarının elinden alındığına konularına vurgu yapmıĢtır (Milli, 1999).

Yine FP grubu adına konuĢan Konya milletvekili Remzi Çetin, eğitimle ilgili FP‟li diğer milletvekillerinin konuĢmalardan faklı olarak Ģu hususlara değinmiĢtir:

Bilindiği gibi, 1997 yılında yürürlüğe giren 4306 sayılı Yasayla zorunlu eğitim sekiz yıla ve ilköğretimde tek tip okul ve program uygulamasına geçilmiĢtir. Amaç, bütün ilköğretim okullarında sekiz yıllık eğitim verilmesidir. Bunun için, liselerin bünyesindeki ortaokullar kapatılmıĢ, bağımsız ilkokullar ve ortaokullar sekiz yıllık kesintisiz eğitim verecek ilköğretim okullarına dönüĢtürülmüĢtür. Hâlbuki Norveç, 1969 yılında çıkardığı benzeri bir yasayla, altı yıllık ilkokulu ve üç yıllık ortaokulu birleĢtirip dokuz yıllık zorunlu eğitimi aynı binada tamamlatmayı amaçlamıĢtır. 1990 yılında Norveç'in temel eğitim düzeyindeki okul sayısı 3.406 olup, bunların 1.000'den fazlasında dokuz yıllık zorunlu temel eğitimin tamamı verilememektedir. BaĢka ifadeyle, Norveç, otuz yılda, ilkokul ve ortaokullarının yüzde 70'ini temel eğitim okulu çatısı altında birleĢtirebilmiĢtir.

1998 ÖYS imtihanlarında bütün meslek liselerinden üniversitelere müracaat eden öğrenci sayımız 495.126'dır. Bunlardan 4 yıllık fakültelerimizi kazanan öğrencilerimizin sayısı 32.199'dur; yani, bütün meslek liselerimizden 1998 yılında üniversitelere girebilen öğrenci sayımız % 6,5. 1999'a geldiğimiz zaman, 1999'daki ÖSS sınavında, bütün meslek liselerimizden üniversite imtihanına müracaat edenlerin sayısı 565.677; 4 yıllık fakülteleri kazananların sayısı 19.561; diğer bir ifadeyle, kazanma yüzdesi % 3,4'tür. Yani, 1998 ile 1999 yılları arasında, 1 yıl içerisinde, meslek liseleri 1998'de üniversitelerimize % 6,5 oranında öğrenci gönderebilmiĢken, bu oran 1999'da % 3,4'e düĢmüĢtür. Yani, yüzde 100'lük bir kayıp söz konusudur.

Bunun meslek liselerine göre dağılımına baktığımız zaman, mesela, 1998'de Ġmam Hatip Liseleri 84.759 öğrenciyi imtihana göndermiĢ, bunun 9.885'i imtihanı kazanmıĢ; yani, Ġmam Hatip Okulu mezunlarından üniversiteye girebilenlerin oranı % 11,6; 1999'da, bu oran % 2,9'a düĢüyor. Ticaret meslek liseleri 1998'de % 3,2 mezununu üniversiteye göndermiĢ, 1999'da % 0,7. Endüstri meslek liselerinde 1998'de % 3,3, 1999'da %1,8.

Eğitimin her kademesinde, Türkî cumhuriyetler ile akraba topluluklar ve bölgesel ülkelerle, eğitim ve kültür amaçlı ortak programlar geliĢtirilmelidir (Milli, 2000).

Milli GörüĢ Partileri olarak RP ve FP‟nin eğitim sistemiyle ilgili üzerinde önemle durdukları konun baĢında, zorunlu kesintisiz 8 yıllık eğitim polemikleri kapsamındaki düzlemde geliĢmiĢ denilen ülkelerin eğitim sistemlerinin karĢılaĢtırılması olmuĢtur. Yapılan bu kritik, eğitim sistemleriyle ülkelerin geliĢmiĢlik düzeyini gösteren önemli bir korelâsyonu da ortaya koymaktadır.

4.4.1 Fazilet Partisi Programlarının Eğitim ve Kültür Açısından Analizi

FP dönemi, Milli GörüĢ Hareketi çizgisinde söylem, eylem ve üslup bakımından liberal bir tutum içinde olduğu bir sürece karĢılık gelmektedir. Her ne kadar yapılan sözlü açıklamalarda Milli GörüĢ Hareketi‟nin siyasi ve ideolojik çizgisine paralel parametrelerin kullandığı gözlemlense de, yazılı beyanlarda bu özellik açık olarak görülmemektedir. Özellikle FP‟nin din eğitimi, baĢörtüsü sorunu, YÖK‟ün uygulamaları, kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitim ve Ġmam Hatip Okulları‟nın durumu ile ilgili tutumları bu analizi teyit eder niteliktedir.

FP parti programlarında eğitimin form ve muhteva yönü analiz edildiğinde, eğitimin önceki Milli GörüĢ Partileri‟nin parti programlarında olduğu gibi ekonomi alanından sonra biçim olarak en uzun, içerik olarak da en teferruatlı alan konumunda olduğu gözlemlenmektedir.

Milli GörüĢ Partileri tarafından her dönem eleĢtirilen kesintisiz 8 yıllık eğitim ve bu durumun Ġmam Hatip Okullarına yansıması bu dönemde pedagojik ve istihdam açısından, YÖK‟ün ideolojik tutumları ve üniversitelerdeki baĢörtüsü sorunları da insan hakları ve özgürlükler açısından ele alınarak kritize edilmiĢtir. Kur‟an kurslarının durumları ise bu dönemde FP‟nin iĢlediği en atıl konulardan biri olmuĢtur.

FP‟nin iktidarda hiç bulunmaması bu durumların politik analizlerini mestur kıldığı halde Milli GörüĢ Hareketi çizgisinde FP‟nin kolektif bilincinin nelere tekabül ettiği vazıhtır. Bunun en belirgin örneği ise FP‟nin kapatılmasına gerekçe olarak gösterilen laik cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerde bulunması kararının daha önce kapatılan Milli GörüĢ Partileri‟nin kararlarıyla aynı olmasıdır.

FP‟nin parti programı ve seçim beyannamesi, üslup ve içerik açısından analiz edildiğinde konuların RP‟ye göre farklı bir yöntemle ele alındığı ve yansıtıldığı gözlemlenmektedir. Yine RP döneminde idealize edilen “Adil Düzen” söylemi, erdemli/Ģuurlu insan olma özellikleri ve dini motifler FP‟nin parti programı ve seçim beyannamesinde iĢlenmemiĢ, önceki betimlemelerden farklı olarak hoĢgörülü/barıĢçıl insan olma özelliği ön plana çıkarılmıĢtır. Adil Düzen söylemiyle sosyolojik bir karĢılık bulan RP, bu söylemle kendi tabanını mobilize etmiĢ, toplumu da kendisine oy verecek eğilime getirerek toplumsal siyasallaĢmayı gerçekleĢtirmiĢtir. Ancak 28 ġubat sürecinin

etkileriyle farklı bir strateji izleyen FP‟nin, söylem ve içerik bakımında bu görünümden uzak olduğu söylenebilir.

FP, parti programı ve seçim beyannamesinde kültür alanı ile ilgili olarak da RP döneminde yapılan makro söylemlerden farklı olarak yerel ve akraba topluluklarla bağlantılı kültürel faaliyetleri kapsayan bir icraat programı hazırlamıĢtır. Yine daha önceki dönemlerde vurgulanan ümmetçi anlayıĢ, bu dönemin kültür anlayıĢında dile getirilmemiĢtir.

Faaliyet bazında ele alındığında ise FP‟den önceki Milli GörüĢ Partileri‟nin devamlı eleĢtirdiği görsel ve iĢitsel medya araçlarının sinema, tiyatro ve müzik ayağıyla ilgili olarak yerel açılımların yapıldığı ve alternatiflerinin oluĢturulmaya çalıĢıldığı dikkat çekmektedir.

Benzer Belgeler