• Sonuç bulunamadı

Maslach Burnout Inventory ) Türkçe’ye çevirerek geçerlik ve güvenirlik açısından sınanmıştır. Çalışmaya 270 hemşire, denek olarak katılmıştır. Aracın geçerliliği için deneklerin arkadaşlarına da başvurulmuş (N=74) olup, iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Güvenilirlik katsayıları; Kuder-Richardsın 20 formülü ve yarıya bölme tekniği ile hesaplanmış olup, anlamlı düzeyde oldukları saptanmıştır.

Ergin (1992) araştırmasında önce Maslach Tükenmişlik Envanteri’nin uyarlama çalışması 6 farklı meslekten 235 kişilik bir denek grubu ile gerçekleştirilmiştir. Bu uygulamadan elde edilen sonuçlara dayanarak envanterin son şekli oluşturulmuştur. Đkinci aşamada, Ankara’daki 14 sağlık kuruluşundan seçilen 297 hemşire ve 255 doktora Maslach Tükenmişlik Envanteri ve demografik özellikleri ile iş yaşamlarına ilişkin değerlendirmelerini kapsayan bir soru formu uygulanmıştır. Sonuçta envanterin geçerlik ve güvenilirlik değerleri ve tükenmişliğin düzeyini yordayan bazı değişkenler saptanmıştır. Bunların en önemlileri cinsiyet, çalışma süresi, medeni durum, iş doyumu, yalnız kalma isteği, iş değiştirme isteği, aile hayatının etkilenmesi gibi değişkenlerdir. Doktorlar ve hemşirelere ilişkin sonuçlar büyük benzerlikler göstermiştir. Cinsiyetin duygusal tükenme açısından önemli bir değişken olduğu bulunmuştur. Duyarsızlaşma açısından cinsiyetler arasında bir fark olmamasına karşın, kişisel başarı boyutu açısından erkeklerin başarı duygusunun kadınlardan fazla olduğu bulunmuştur. Medeni durum açısından doktorlarda; bekarlar olanların duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanları evlilerden daha yüksek bulunmuştur. Hemşirelerde ise duyarsızlaşma bekarlarda fazla bulunmuştur. Đki grupta kişisel başarı puanları farklılaşmamaktadır. Çalışma süresi incelendiğinde; doktorlarda duygusal

tünemenin en fazla olduğu grup yenilerdir, hemşirelerde ise yenilerin duygusal tükenme puanı eskilerden fazla bulunmuştur.

Çetinkanat (2002) araştırmasında akademisyenlerin iş doyumu ve tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelenmesini amaçlamıştır. Bu araştırmanın evrenini A.Đ.B.Ü.’ndeki Eğitim, Fen-Edebiyat, Đktisadi ve Đdari Bilimler Fakültelerindeki akademisyenler oluşturmaktadır. araştırma evren üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada niceliksel yöntem kullanılmış ve araştırmacı tarafından geliştirilen Đş Doyumu Ölçeği ile Maslach Tükenmişlik Envanteri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; iş doyumunun yönetim biçemi, çalışma olanakları, gelişme ve yükselme olanakları, iş arkadaşları, fiziksel ortam ile ücret ve personel alt boyutları ve toplam puanlar ile Tükenmişliğin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma alt boyutları arasında pozitif yönde p<0.01 ve p<0.05 düzeyinde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Fiziksel ortam ile duyarsızlaşma arasında ve iş doyumunun alt boyutları ile kişisel başarısızlık alt boyutu ile p<0.05 düzeyinde anlamlı ilişki bulunmamıştır. Đş doyumunun alt boyutları ile tükenmişlik arasındaki ilişkilere bakıldığında; iş doyumsuzluğu arttıkça duygusal tükenmişlik ve duyarsızlaşmanın da arttığı doyum elde ettikçe duygusal tükenmişlik ve duyarsızlaşmanın azaldığı görülmektedir.

Yaman ve Ungan (2002) yaptıkları çalışmada, aile hekimliği asistan hekimleri arasındaki tükenmişlik düzeyi ve tükenmişliğin sosyodemografik ve eğitim ile ilgili değişkenlerle ilişkisinin incelenmesini amaçlamışlardır. Ankara’da bulunan eğitim hastanelerinde ihtisas eğitimi gören aile hekimliği asistanlarına Şubat 1998 tarihinde anket uygulanmıştır. Anket demografik özellikler, çalışma koşulları, alışkanlıklar ve boş zaman uğraşısı ile ilgili 14 soru içermiştir. Ankete Türkçe’ye uyarlanmış olan Maslach Tükenmişlik Envanteri de eklenmiştir. Bekar bireylerin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanları daha yüksek iken, evlilerin kişisel başarı puanları daha yüksek bulunmuştur. Daha kısa mesleki çalışma süresine sahip asistanların duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanları yüksek ve kişisel başarı puanları düşük bulunmuştur. Bir bireyde tükenmişliğin gelişmesi ise

hastalara karşı olan tutumunu etkilemekte ve hastalara karşı sahip olduğu duyguları tüketmektedir.

Sürgevil’in (2005) araştırmasında, akademik personelin tükenmişlik düzeylerinin ve örgüt çevresiyle ilgili bazı değişkenlere yönelik algılarının belirlenmesi, tükenmişlik düzeyini öngören bazı demografik değişkenlerin ve örgüt çevresine yönelik özelliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Dokuz Eylül Üniversitesi Đktisadi ve Đdari Bilimler Fakültesi’nde çalışan ve anket formlarını yanıtlayan 185 akademik personelden veri toplanmış, bu veriler analiz edilerek elde edilen bulgular tartışılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; akademik unvan değişkeninin, tükenmişliğin tüm boyutlarında farklılaştığını göstermektedir. Çalışma süresi değişkeninin; tükenmişliğin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma boyutunda herhangi bir farklılaşma göstermezken, kişisel başarı boyutunda anlamlı farklılaşma gösterdiği bulunmuştur. Bulgular; medeni durum, çocuk sahibi olma/olmama, yaş değişkenlerinin tükenmişliğin hiçbir boyutunda farklılaşma yaratmadığını göstermektedir.

Kurçer (2005) Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi hekimlerinin iş doyumlarını, tükenmişlik düzeylerini ve etkileyen faktörleri belirlemeyi amaçlamıştır. Aynı üniversitede çalışan 135 hekim çalışmaya katılmış ve araştırmaya katılanlara; Minnesota Đş Doyum ölçeği, Maslach Tükenmişlik Envanteri ve sosyodemografik özellikler ile çalışma koşullarını sorgulayan bir anket uygulanmıştır. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapan hekimlerin genel olarak tükenmişlik yaşamalarına karşın kişisel başarı konusunda yetersizlik hissetmektedirler. Hekimlerin iş doyumu puan ortalamalarının ise genel olarak düşük düzeyde olduğu görülmüştür.

Naktiyok ve Karabey’in (2005) yaptıkları araştırmanın temel amacı işkoliklik ile zihinsel, fiziksel ve duygusal tükenmişlik arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Bu amaçla Atatürk Ünivesitesi’nde görev yapan öğretim üyeleri arasından belirlenen örneklemin işkoliklik ve tükenmişlik düzeyleri anket yöntemine dayalı olarak araştırılmıştır. Elde edilen bulgular işkoliklik düzeyindeki artışın zihinsel, fiziksel

ve duygusal tükenmişliği artırdığını göstermiştir. Ayrıca araştırmada, yöneticilik görevi olan, daha yaşlı olan ve Yardımcı Doçent unvanına sahip olan öğretim üyelerinin hem işkoliklik hem de tükenmişlik düzeylerinin daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Buna karşın cinsiyet, gelir düzeyi ve sigara içme davranışı açısından öğretim üyelerinin işkoliklik ve tükenmişlik düzeyleri arasında önemli bir farklılığa rastlanmamıştır.

Şanlı (2006)’da yaptığı çalışmanın amacı, Adana ilinde çalışan polislerin iş doyumu ve tükenmişlik düzeylerini belirleyerek bazı demografik değişkenler (yaş, cinsiyet, medeni durum, öğrenin durumu, rütbe, görev yaptıkları şube, mesleki kıdem, günlük çalışma sistemi, alınan takdir ve taltif, ekonomik durumlarını algılama) açısından farklılaşıp farklılaşmadığına bakmaktır. Çalışmaya 2004 yılında Adana Emniyet Müdürlüğü ve Kemal Serhadlı Polis Meslek Yüksek Okulu’nda çalışan, kolay örnekleme yöntemi ile seçilmiş 355 polis katılmıştır. Tükenmişlik düzeylerini belirlemek için “Maslach Tükenmişlik Envanteri”, iş doyumlarını belirlemek için “Minnesota Đş Doyumu Ölçeği” ve kişisel bilgiler için de “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Verilerin analizi için tek yönlü varyans analizi uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, örnekleme giren polislerin iş doyumlarının görev yapılan şube, günlük çalışma süresi ve ekonomik durumlarını algılamalarında; duygusal tükenmişlik düzeyinin, cinsiyet, görev yapılan şube ve ekonomik durumlarını algılamalarına; kişisel başarı duygusal başarı duygusunda azalma düzeyinin ise yaş, cinsiyet, takdir, taltif, görev yapılan şube ve mesleki kıdeme göre farklılık gösterdiği saptanmıştır. Rütbe, medeni durum, öğrenin durumuna göre iş doyumu ve tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı fark saptanmamıştır.

Gümüş (2006) farklı mesleklerde çalışanların iş ve yaşam doyumlarının tükenmişlik düzeyleri açısından karşılaştırılmasının yapıldığı bu araştırması, Đstanbul il sınırları içindeki bazı kamu ve özel kuruluşlarda çalışanlardan toplam 1238 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada verilerin toplanmasında Đş Doyumu, Yaşam Doyumu ve Tükenmişlik Envanteri olmak üzere üç farklı ölçek ve araştırıcı tarafından düzenlenen bilgi formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde

Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analizi, t Testi, Varyans analizi ve Scheffe Testi kullanılmıştır. Đş doyumu, yaşam doyumu ve kişisel başarı arasında pozitif yönde, duygusal tükenmişlik ve duyarsızlaşma arasında ise yönde p<0.001 önem düzeyinde anlamlı ilişkiler saptanmıştır. Özel kurumda çalışanların kamu kurumunda çalışanlara göre; yaşam doyumları ile iş doyumlarının daha yüksek, duygusal tükenmelerinin daha az olduğu ve duyarsızlaşma ve kişisel başarıları açısından ise fark olmadığı saptanmıştır.

Aktuğ ve arkadaşlarının (2006) yaptığı araştırmada, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalışan hekimlerin tükenmişlik düzeylerinin belirlenmesi ve sosyo-demografik özellikler arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, sosyo-demografik özellikleri içeren bir form ile Maslach Tükenmişlik Envanteri (MTE) kullanılmıştır. Akademik unvan, çalışma yılı, çocuk durumu, meslek seçiminin kim tarafından yapıldığı ve cinsiyet ile ölçek puanı arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Asistanların, çalışma süresi 10 yıldan az olanların, çocuk sahibi olmayanların, meslek seçimini kendisi yapmayanların ve kadınların tükenmişlik alt ölçeklerine ait puanlarının diğer gruplara göre daha olumsuz yönde olduğu görülmüştür (p<0.05). duyarsızlaşma alt ölçeği açısından, asistanlarda, çalışma süresi 10 yıldan az olanlarda, çocuksuz olanlarda, meslek seçimini kendisi yapmayanlarda “orta derecede duyarsızlaşma” saptanmıştır. Elde edilen verilerin, bireysel ve kurumsal olarak tükenmişlik durumu ile başa çıkma yollarının belirlenmesinde yararlı olabileceği düşünülmüştür.

Basım ve Şeşen (2006) çalışmalarında iki üniversite hastanesi ile iki devlet hastanesinin çeşitli kliniklerinde görev yapan 239 hemşirenin tükenmişlik düzeyleri ni bazı değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmada ölçüm aracı olarak “Maslach Tükenmişlik Envanteri” kullanılmış, elde edilen verilerin değerlendirilmesinde alt boyutlar arası korelasyonlar araştırılmış ve değişkenler yönünden farklılaşmalar tek yönlü varyans analizi ile incelenmiştir. Sonuçlar, “duygusal tükenme” ile “duyarsızlaşma” alt boyutlarının genel tükenmişlik düzeyi ile yüksek korelasyon gösterdiğini, “kişisel başarı hissi” alt boyutunun ise anlamlı bir korelasyona sahip olmadığını; eğitim seviyesi, yaş ve çalışma süresi değişkenleri

yönünden hemşirelerin tükenmişlik düzeylerinin farklılaştığını, buna karşın medeni durum ve çalışılan klinik değişkenlerinin ise bir fark yaratmadığını göstermiştir.

Güleryüz ve Aydın’ın (2006) yaptığı çalışmada; iş kontrolü ile tükenmişlik fiziksel sağlık arasında bir ilişki olup olmadığı, varsa bu ilişkinin çalışanların kontrol ihtiyaçlarının derecesine bağlı olarak değişip değişmediği incelenmiştir. Bu amaçla 435 hemşire katılımcıya iş kontrolü ve kontrol isteği ölçeklerinden aldıkları puanlara göre düşük iş kontrolü-düşük kontrol isteği ve yüksek iş kontrolü-yüksek kontrol isteği koşullarından birine atanmışlardır. Verilere tükenmişliğin üç boyutu ve fiziksel sağlık yakınmaları için ayrı ayrı (iş kontrolü düşük-yüksek) × 2 (kontrol isteği düşük-yüksek) faktörlü varyans analizi uygulanmıştır. Elde edilen bulgular hem iş kontrolü hem de kontrol isteği ile tükenmişlik arasında bir ilişkinin bulunduğunu, ancak iş kontrolü ile tükenmişlik arasındaki ilişkinin çalışanların kontrol isteğine bağlı olarak değişmediğini göstermiştir. Buna göre, iş kontrolü düşük olan katılımcılar iş kontrolü yüksek olanlara göre daha fazla duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve kişisel başarı duygusu azalması yaşamaktadırlar. Kontrol isteği söz konusu olduğunda ise, kontrol isteği yüksek olanlar daha fazla duygusal tükenme ve duyarsızlaşma, düşük olanlar daha fazla kişisel başarı duygusu azalması yaşamaktadırlar. Đş kontrolü ve kontrol isteği ile fiziksel sağlık arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır .

Erol ve arkadaşları (2007) tıpta uzmanlık eğitimini yapmakta olan asistan hekimlerde tükenmişlik sendromunun iş doyumu ve depresyon düzeyi ile ilişkisinin araştırılması ve tükenmişlik sendromunu öngörücü etkenlerin saptanması amacı ile çalışmalarına Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tıpta uzmanlık eğitimini yapmakta olan 135 asistan hekim almışlardır. Asistan hekimlerden Maslach Tükenmişlik Envanteri (MTE), Đş Doyumu Ölçeği (ĐDÖ), Beck Depresyon Ölçeğini (BDÖ) doldurmaları istenip, ölçekleri 117 asistan tamamlamıştır. Erkek asistanlarda depersonalizasyon (DP) kadınlara göre anlamlı olarak daha yüksek, medeni durum açısından hiçbir ölçekte anlamlı farklılık bulunmamıştır. Yaş ve hekimlik süresi arttıkça DP ve duygusal tükenmişlik (DT) düzeyleri anlamlı ölçüde düşmekte, çalışma saatleri ve nöbet sayısı arttıkça DP puanlarının yükseldiği saptanmıştır.

Günde sekiz saatin üzerinde çalışanlarda DT, DP ve BDÖ puanlarının anlamlı biçimde daha yüksek, asistan hekimlerde DT düzeyini yordayan en önemli değişkenler duyarsızlaşma ve depresyon düzeyi, DP düzeyini yordayan en önemli değişkenler duygusal tükenmişlik düzeyi ve aylık nöbet sayısı, kişisel başarıyı (KB) yordayan en önemli değişken ise iş doyumu düzeyi olmuştur.

Yavuzyılmaz ve arkadaşları (2007) yaptıkları çalışmada Trabzon il merkezi sağlık ocaklarında çalışan personelin tükenmişlik durumları, iş doyumu düzeyleri ve ilişkili faktörleri tespit etmek amaçlamışlardır. Kesitsel tipteki bu çalışmaya Trabzon Đl Merkezi Sağlık Ocaklarında çalışan 227 kişi katılmış olup katılım oran %90,4’tür. Tükenmişlik düzeyini saptamak için Maslach Tükenmişlik Envanteri, iş doyumu için ise Đş Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Sağlık personeli içinde kadınların (15,06±5,57), evli olanların (14,80±5,65), çalışma şartlarından memnun olmayanların (16,80±5,81) tükenmişlik düzeyi yüksek; hekimlerin (5,00±2,79), çocuğu olmayanların (5,19±2,54), eşi çalışmayanların (4,69±2,70), sigara içenlerin (4,71±3,29) duyarsızlaşma düzeyi yüksek; evlilerin (10,24±4,14) kişisel başarı düzeyi düşük bulunmuştur (sırasıyla p=0,020, p=0,028, p=0,011, p=0,038, p=0,028, p=0,012, p=0,010). Sonuç olarak cinsiyet, medeni durum, yaş, çalışma şartlarından memnuniyet ve gelir düzeyi tükenmişlik ve iş doyumu ile ilişkili bulunmuştur.

Küçüksüleymanoğlu’nun (2007) yaptığı çalışmanın amacı Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesinde görev yapan öğretim elemanlarının mesleki tükenmişliklerini cinsiyet, medeni durum, yaş, alan, çalıma süresi, akademik unvan, ÜDS/KPDS puanlarına göre duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı boyutlarındaki tükenmişlik düzeylerini belirlemektir. Araştırma betimsel bir çalışma olup veri toplama aracı olarak “Maslach Tükenmişlik Envanteri” ve “Kişisel Bilgi Toplama Formu” uygulanmıştır. Örneklem 106 öğretim elemanından oluşmuştur. Sonuç olarak; Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim elemanlarının cinsiyet ve medeni durum değişkenleri dikkate alındığında kadınların ve bekar öğretim elemanlarının daha yüksek tükenmişlik yaşadığı, tüm alt boyutlarda 21-30 yaş grubu arasındaki öğretim elemanlarının daha yüksek tükenmişlik yaşadığı saptanmıştır. Çalıştıkları alana göre öğretim elemanlarının

tükenmişlik düzeyleri farklılıklar gösterirken, çalışma süresine göre hiçbir alt boyutta istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır. Akademik unvan incelendiğinde tüm alt boyutlarda araştırmaya göre duygusal tükenme alt boyutunda ÜDS/KPDS dil sınavlarından 50 den daha düşük ve 50-64 arası puan alanların daha yoğun bir tükenmişlik yaşadıkları saptanmıştır.

Benzer Belgeler