• Sonuç bulunamadı

Farklı kıraatleri zikrettikten sonra bir değerlendirmede bulunması

Hamza, A’meş, İsmail şeddesiz olarak hemze ile okumuşlardır.

Ebû Âmr, Hicaz ve Şam ehli, Kisaî ve Ebî Hatim ise şeddeli okumuşlardır.

424 Sa’lebî, el- Keşf ve’l-beyan, II/417. 425 Bakara, 2/222.

426

Sa’lebî, age, I/347

427 Halebî, İbrahim b. Muhammed b. İbrahim, Mültekâ’l-ebhûr, Salah Bilici Yay., İstanbul, 1989, s.17. 428 Bakara, 2/67.

Asım ise hemzesiz, mehmuz olarak okumuştur. Müellif, bunları zikrettikten sonra ﺔﺤﻴﺤﺼ ﺕﺎﻐﻟ ﺎﻬﻠﻜ ifadesiyle yukarıdaki bütün okuyuş şekillerinin sahih olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur.429

Örnek 2: ﱢﻕﺤﹾﻟﺎِﺒ ﻡﹸﻜﺤﺍ ﺏﺭ َلﺎﹶﻗ cümlesindeki430 ﺏﺭ kelimesinin okunuşu ile ilgili olarak Sa’lebi, şunları tefsirine kaydetmiştir:

Ebu Cafer, merfu olarak okumuştur. Bu durumda ﺏﺭ kelimesi müfred münâda olur.

Dahhak ise ﻲﺒﺭ şeklinde okumuştur ki, bu durumda bu kelime haber olur. Müellif, bu okuyuş biçiminin Kur’an’a uygun olmadığından dolayı tercih edilmediğini ifade etmiştir: ﺭﻘﻟﺍ ﺔﻔﻟﺎﺨﻤﻟ ﺔﻴﻀﺭﻤ ﺭﻴﻏ ﺔﺌﺍﺭﻗ ﻩﺫﻫﻭﻥﺍ 431

Örnek 3: ﺭِﺸﹶﺎﹾﻟﺍ ﺏﺍﱠﺫﹶﻜﹾﻟﺍ ِﻥﻤ ﺍﺩﹶﻏ ﻥﻭﻤﹶﻠﻌﻴﺴ ayetteki432

ﺭِﺸﹶﺎﹾﻟﺍ lafzını, kıraat âlimlerin çoğu ﺵ ‘nin kesresi ile okumuşlardır.

Ebu’l-Kilâbe ise ﺭﹼﺸﻷﺍ biçiminde okumuştur. Müfessir, ﺔﻤﺎﻌﻟﺍ ﻪﻴﻠﻋ ﺎﻤ ﺔﺤﻴﺤﺼﻟﺍ ﺔﺌﺍﺭﻘﻟﺍ ifadesiyle çoğunluğun tercih ettiği kıraat okuyuşunun sahih olduğunu beyan etmiştir.433

Örnek 4: ﻥﻴﻨِﻤْﺅﻤﹾﻟﺍ ِﺞﹾﻨﹸﻨ ﺎﹶﻨﻴﹶﻠﻋ ﺎﻘﺤ ﻙِﻟﺫﹶﻜ ayette geçen434 ِﺞﹾﻨﹸﻨ fiilini Kisaî ve Hafs şeddesiz

okumuşlar, diğerleri ise, şeddeli okumuşlardır. Müellif her iki kıraâtin de sahih olduğunu ifade etmiştir.435

VII- HADİS İLMİ AÇISINDAN EL-KEŞF VE’L-BEYAN

El-Keşf ve’l-Beyan tefsirinin rivayet tefsiri olarak öne çıkmasının en önemli amillerinden birisi de birçok hadisi kapsamasıdır. Ancak çok önemli ve faydalı bir tefsir olmasına rağmen Sa’lebi’nin hadislerin sıhhat konusuna dikkat etmeden birçok zayıf ve mevzu hadisi de eserine alması tefsirinin belki de en büyük zaaf noktasını oluşturmuştur.436

İbnü’l-Kayyım el-Cevziyye (ö:597/1200), bilhassa ilk surelerin tefsirinde zayıf hadislerden dolayı bu eseri tenkit etmiştir. 437

429 Sa’lebî, age, I/134. 430 Enbiya, 21/112

431 Sa’lebî, el- Keşf ve’l-beyan, IV/280. 432 Kamer, 54/26.

433 Sa’lebî, age, VI/90. 434 Yunus, 10/102. 435 Sa’lebî, age, III/307.

436 Bilmen, Tabakatü’l-müfessirin, I/40; Zehebî, et-Tefsir ve’l-Müfessirun, I/227. 437 Brockelmann, C, “Sa’lebî” Mad., İslam Ansiklopedisi, MEB. Yay., İst., 1996, X/125.

Cerrahoğlu, Kur’an faziletleri ile ilgili olarak birçok müfessir gibi Sa’lebî’nin de hataya üştüğünü şöylece izah etmiştir: “Kur’an sûrelerinin faziletleri hakkında Ubey b. Ka’b’a isnat edilen rivayetlerin pek çoğu mevzudur. El-Vahidi, es-Sa’lebi, ez-Zemahşeri gibi meşhur müfessirler eserlerinde bu mevzu haberlere yer vermişlerdir.”438

İbn Teymiyye (ö.728/1327), Sa’lebî hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:

“ Sa’lebi şahsiyet ve karakter olarak dindar ve salih bir insan olmakla beraber, sanki geceleyin odun toplayan biridir. El- Keşf ve’l-beyan adlı tefsirinde doğru yanlış ne bulduysa kaydetmiştir.”439

Abdü’l-Ğâfir b. İsmail el-Farisî, Sa’lebî’nin sahih rivayetlerde bulunduğunu ve güvenilir (sika) bir müfessir olduğunu söyler.440

Birçok müfessir gibi Sa’lebî de Kur’an tefsirinin vazgeçilmez kaynaklarından olan Hadis İlmine çok önem vermiş, ayetleri tefsir ederken konuyla ilgili birçok hadisi tefsirine almıştır.

Daha önceki bölümlerde gösterdiğimiz gibi Sa’lebî’nin tefsirine kaydettiği birçok hadis, başta Sahih-i Buharî ve Sahih-i Müslim olmak üzere birçok muteber hadis kaynaklarımızda geçmektedir.

Sa’lebî’nin hadis konusunda düştüğü en büyük hata, ilim ehlinin ittifakıyla mevzu olan her surenin faziletiyle ilgili olarak birçok hadisi tefsirine almasıdır. Sa’lebî, bu hadisleri İsrailî rivayetleri ile tanınan Ubey b. Kab ve Vehb b. Münebbih’e dayandırmıştır. Kur’an’ın fazileti hakkında mevzu haber üretenlere itibar edilmemekle beraber birçok müfessir bu hataya düşmüştür.

Mevzu ve batıl haber üretenlerin amaçları dört maddede değerlendirilebilir: 1-Zındıka grubu olup amaçları Müslümanların zihninde şüphe oluşturmaktır. 2-Kendi hevalarına göre hadis uydurup insanları buna çağıranlar.

3-Teşvik ve terğib amacıyla hadis uyduranlar. Ebu Isma el-Cami’ye, hadis uydurmanın sebebi nedir? diye sorulduğunda şu cevabı verir: “Ben insanların Kur’an’dan yüz çevirdiklerini gördüm. İmam-ı Azam’ın fıkhı ve İbn-İshak’ın meğazisi ile meşgul oldular. Bunun üzerine insanları teşvik amacıyla bu hadisleri uydurdum.”

4-Çarşı ve mescitlerde oturup insanlardan yardım isteyenlerdir ki bunlar ezberledikleri sahih senedlerle hadis uydururlar.441

Şimdi de Sa’lebî’nin tefsirinde konuyla ilgili birkaç hadis zikredelim:

438 Cerrahoğlu, age., s.201. 439

İbn-i Teymiyye, Mukaddime fi usul’i-tefsir, s.70 ; Sabunî, age., s.255.

440 İbnü Hallikan, age., I/81.

Örnek 1: Yusuf suresinin fazileti ile ilgili Ubey b. Ka’b’dan şöyle bir hadis rivayet

edilmiştir: 442 “Kölelerinize Yusuf suresini öğretiniz. O’nu okuyup ailesine öğreten kişiye

Cenab-ı Hak ölümü kolaylaştırır. Ona hiçbir Müslümana haset etmemesi için güç verir.”443

Örnek 2: Hicr suresinin fazileti ile ilgili Ubey b. Ka’b’dan başka bir rivayet de

şöyledir : “Kim Hicr suresini okursa Cenab-ı Allah ona muhacir, ensar ve Hz. Muhammed’le alay edenlerin sayısı kadar mükâfat verir.”444

Örnek 3: Ubey b.Ka’b şöyle rivayet etmiştir: “ Nahl suresini kim okursa Allah onu dünyada verdiği nimetlerden dolayı muhasebe etmez.”445

442 Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyan, III/350. 443

İbn Kesir, Ebu’l-Fida İmâdüddin İsmail, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Kayahan Yay., İstanbul, 1992, 4/295.

444 Sa’lebî, el- Keşf ve’l-beyan, IV/378. 445 Sa’lebî, age.,III/504.

İKİNCİ BÖLÜM

DİRAYET YÖNÜNDEN El- KEŞF VE’L BEYAN TEFSİRİ

Dirayet tefsiri; rivayetlere münhasır kalmadan Arap dili ve Edebiyatı, dini ve felsefi ilimler ile çeşitli müsbet ilimlere dayanılarak yapılan tefsirdir. Bu kaynaklarla yapılan tefsire de “dirayet tefsiri” ya da “re’y ile tefsir” ya da “ma’kul tefsir” denilir.446

Sa’lebî, El-Keşf ve’l-beyan tefsirinde fıkhi hükümler ile ilgili mezhep imamlarının ve fakihlerin görüş ve ictihatlarına geniş yer vermesi, gramer ile ilgili incelikleri detaylı bir şekilde ele alması, kelimelerin luğavi ve nahvi yönlerini şiirle istişhad yoluna gitmesi, Kelam ilminde üzerinde tartışılan ayetlerin tefsirinde birtakım izahlarda bulunması bu tefsirini neredeyse rivayet tefsiri olmaktan çıkarmıştır.447

Bu tefsirin dirayet yönünü farklı başlıklar adı altında ve örneklerle bu bölümde, ayrıntılı bir şekilde ele almaya çalışacağız.

I- FIKIH İLMİNDEKİ YERİ:

Şafiî mezhebine mensub olan Sa’lebî, el-Keşf ve’l-beyan tefsirinde ahkâm ayetleri üzerinde uzunca durmuş, bir hüküm hakkında birden fazla görüşü ve ihtilafı delilleriyle birlikte tefsirine almıştır. Müellif delileriyle birlikte kaydettiği görüşler içerisinde bazen kendi tercihini de yapar.Müfessir, fıkhi bir hüküm ihtiva eden ayeti bazen herhangi bir mezheb veya âlimin görüşüne dayandırmadan konuyu ayrıntılı bir biçimde izah eder. 448

A- Fıkhi bir mevzuda mezhep imamlarının ve alimlerin görüşüne yer vererek