• Sonuç bulunamadı

Bu üst familyanın türleri çok küçük (uzunlukları 0.15-0.30 mm), uzunca havuç şeklinde vücutlu ve iki çift bacaklı akarlardır. Genellikle tetranychid akarlarındakine benzer bacak segmentlerine sahiptir. Bazı segmentlerin bulunmaması veya kaynaşması taksonomik olarak önem taşımaktadır.

Eriophyid’lerde dorsal plaka esas olarak üçgen şeklinde olup anterodorsal kısmı örter. Plakanın posteriorunda yer alan iki adet kabarcığa “dorsal seta kabarcığı”, bunlardan çıkan birer setaya “dorsal seta” denir (Şekil 4.11). Dorsal seta kabarcıklarının plaka arka kenarına göre yerleşme pozisyonu ve dorsal seta ile yönelme doğrultusu Eriophyidae alt familyalarının tribüs veya bölümlere ayrılmasında büyük öneme sahiptir (Jeppson 1975, Alaoğlu 1984 a). Diptilomiopidae familyası türlerinin bazılarında dorsal seta bulunmaz (Manson 1984).

Kışı genellikle tomurcuk, gal gibi yerlerde erkek ve dişi bireyler birlikte geçirirler. Sıcaklığın yükselmesiyle dişiler yumurta bırakmaya başlarlar. Yumurtadan çıkan birey iki nimfal dönem geçirdikten sonra ergin duruma gelir (Jeppson et al. 1975).

Hepsi bitki zararlısı olan akar türlerinin bir kısmı serbest olarak bitki yaprakları üzerinde bulunurken; bazıları da gal ve benzeri anormal oluşumlar içinde veya tomurcuklarda yaşarlar. Kültür bitkilerinde renk değişimine, anormal şekillerde yaprak, tomurcuk veya meyvelerin meydana gelmesine, kabarcık oluşumuna, çalılaşmaya, gal teşekkülüne sebep olurlar. Ayrıca bazı türler virüs taşırlar.

Eriophyid’lerin zarar sonucu meydana getirdikleri anormallikler genellikle türe özel olduğundan zarar şekilleri türlerin teşhisinde yardımcı olur (Toros 1992).

Bu üst familyaya bağlı Diptilomiopidae familyasından bir Antocoptes türü ile Eriophyidae familyasından bir Aculus ve bir Phyllocoptes türü bulunmuştur.

Şekil 4.11. Eriophyoidea üst familyasında genel vücut yapısı Tegolophus australis’de (Manson 1984)

4.1.3.1. Cins: Anthocoptes Nalepa, 1892

Dorsal seta kabarcıkları plaka arka kenarı üzerindedir. Dorsal seta geriye doğru yönelir. Bu cinsin türleri serbest formda akarlardır (Jeppson et al. 1975).

Tür: Anthocoptes salicis Nalepa, 1894

Vücut açıkkahverengi, boyu 186- 300 µm; eni 60-75 µm; kalınlığı 60-75 µm’ dir. Dorsal plaka üzerinde çizgi bulunmaz, düz, dorsal seta kabarcıkları plaka arka kenarı üzerindedir. Dorsal seta geriye doğru yönelir. Abdomen kabarcıkları yuvarlaktır (Alaoğlu 1996).

Söğüt (Salix sp.) türleri başlıca konukçularıdır. Çalışma sırasında söğütlerde görülen tomurcuk gallerinin (Şekil 4.12) yüzeyinden ve yapraklardan toplanmıştır. Tomurcuklarda görülen anormal yapının bu tür tarafından oluşturduğuna ilişkin bir literatüre rastlanmamış olup daha geniş araştırılmalıdır.

Ülkemizde Erzincan ve Erzurum’ da Alaoğlu (1996) tarafından söğütlerde bulunmuştur.

Şekil 4. 12. Söğütte tomurcuk gali

4.1.3.2. .Cins: Phyllocoptes Nalepe, 1889

Dorsal seta kabarcıkları plaka arka kenarının ilerisinde bulunur. Dorsal seta ise ileri veya yukarı ve merkeze doğru yönelmiştir. Eğer kabarcıklar plaka arka kenarına yakınsa seta ileri doğru yönelir. Abdomende yüzlek subdorsal oluk mevcuttur (Jeppson et al. 1975).

Bu cinsin türleri genellikle yaprakların alt yüzeyinde dağınık olarak bulunmakla birlikte tomurcuk, petiollerin dip kısmı ve meyve gibi farklı yerlerde yaşayan türler vardır.

Phyllocoptes cinsine bağlı türler geniş coğrafik dağılım gösterirler (Briones and Mc Daniel 1976).

Tür: Phyllocoptes abaenus (Keifer, 1940)

Bu tür sarımsı kahverengindedir. Dorsal plaka anteriorda iri bir lob oluşturur, tergit kabarcıkları silik, sternit kabarcıkları belirgin ve ovaldir (Alaoğlu 1984 b).

Genellikle yaprak alt yüzeyinde, özellikle orta damar diplerindeki tüyler arasında bulunur. Jeppson et al. (1975), bu akarın yapraklarda anormal büyümeyi teşvik edip etmediğinin bilinmediğini belirtmiştir. Ancak Delley (1963)’ e göre

yaprakta bu tür tarafından anormal büyüme (erinea) görülmüştür (Castagnoli and Oldfield 1996). Çalışmalarımız sırasında bu türün gal oluşturduğuna rastlanmamış, yapraklarda renk değişimi ve çok nadir şekil değişimi görülmüştür.

Konya ilinde peyzaj alanlarında sadece süs eriklerinde (Prunus ceracifera) bulunmuştur.

Türkiye’ de ilk defa bu tür Alaoğlu (1984 b) tarafından Erzurum ve Erzincan illerinde erik, kayısı ve zerdali üzerinde bulunmuştur.

Dünya’ da Phyllocoptes abaenus Avrupa ve kuzey Amerika, Yeni Zelanda’ da erik türlerinde saptanmıştır (Manson 1984, Castagnoli and Oldfield 1996)

Bulgaristan’ da badem ve kayısıda bulunduğuna dair kayıt mevcuttur (Nachev 1982).

4.1.3.3. Cins: Aculus Keifer, 1959

Bu cinsin türlerinde dorsal seta kabarcıkları plaka arka kenarı üzerinde bulunur. Dorsal seta geriye doğru yönelmiştir. Plaka anterioru rostrum tabanı üzerinde oldukça iri bir lob oluşturur ve bu lobun önünde ileri doğru uzanan 2–4 adet iğne benzeri çıkıntılar bulunur( Jeppson et al. 1975).

Tür: Aculus schlechtendali (Nalepa, 1890) Sinonimleri

Phyllocoptes schlechtendali Nalepa, 1890 Vasates schlechtendali Keifer, 1944 Vasates malivagrans Keifer, 1946

Elma pas akarı olarak bilinen bu tür saman sarısından koyu sarıya kadar değişen renklerdedir. Bu türde dorsal plakada çok silik çizgiler bulunur. Tergit

kabarcıkları da silik olup uzun-elipsoid şeklinde, sternit kabarcıkları belirgin ve yuvarlaktır.

A. schlechtendali yaprak alt yüzeyinde serbest olarak yaşamakta, populasyonu düşük olduğunda herhangi bir simptoma neden olmamaktadır (Alaoğlu 1984 a). Briones (1976), bu türün Güney Dakota’ da yaprak üst yüzeyinde de bulunduğunu bildirmiştir.

Genellikle elma (Malus sp.)’ larda bulunmakla birlikte Pyrus türlerinde de tesbit edilmiştir (Briones 1976, Easterbrook 1979). Bu türün zararı yaprakların altında meydana getirdiği pas rengi lekeler, üst yüzünde ise tipik renk açılmalarıdır. Yoğun populasyonlar yaprağı pas rengine dönüştürür. Bu durumdaki yapraklar dökülür. Bazı elma varyetelerinde yoğun beslenme sonucunda yaprak kenarlarının boyuna kıvrılması ve yaprak üstünde gümüşi-beyazımsı renk açılmaları görülür (Easterbrook 1996).

A. schlechtendali Konya ili peyzaj alanlarından alınan süs elması (Malus floribunda) yapraklarında seyrek olarak bulunmuştur.

Bu tür Türkiye’ de ilk defa Ecevit (1981) tarafından Erzurum’ da elmalarda bulunmuştur.

Dünya’ da ise bu türün Kanada, Amerika Birleşik devletleri, Avrupa, Rusya ve Polonya’ da elma yeriştirilen alanlarda bulunduğu kaydedilmektedir (Bagdasarian 1967, Easterbrook 1996).

Benzer Belgeler