• Sonuç bulunamadı

Evlilikte Kadının Çalışma Hayatı

HALİDE EDİP ADIVAR’IN ROMANLARINDA EVLİLİK KAVRAMI

3.1. Evlilik Öncesi Süreç

3.2.5. Evlilikte Kadının Çalışma Hayatı

Modernleşme, sanayileşme ve kentleşme süreçlerinin şekillendirdiği sosyal değişme, kadın, evlilik ve aile konularında birçok dönüşümü beraberinde getirmektedir. Ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda meydana gelen değişimler, kadının çalışma hayatına girmesine neden olmuştur. Kadının çalışması, ona yaşamdan daha fazla doyum sağlaması ve kendini ifade etmesi imkânı veren bağımsız bir kimlik

490Adıvar, a.g.e., 2019d, s. 118

kazandırmaktadır. Bu gelişmelerden, kadının adı ve rolleriyle bir sayılan aile kurumu ve yaşantısı çok etkilenmektedir. 492

Ailedeki iş bölümünde genellikle erkek dışarıda çalışan ve ailenin geçimini sağlamak için para kazanan, kadın ise ev içinde yapılması gereken işleri yapan kişi olarak görev almıştır.493 Kadının çalışma hayatına giderek daha fazla bir şekilde girmesi, hem çalışan kadının kendisi, hem ailesi ve hem de toplum açısından bazı konuların gündeme gelmesine yol açmıştır. 494

Kadının çalışması, sosyal hayata daha fazla karışma imkânı bulması açısından kendisine olumlu yansımaktadır. Tabi bunun yanında şu var ki sahip olduğu diğer rollerin dengesini, çalışma hayatıyla birlikte kurma çabası kadını yıpratmaktadır. Anne olmak, evin sorumlulukları vs. kadının zorlanmasına sebep olmaktadır.

Kadının çalışması, doğal olarak evlilik ilişkilerini ve ailenin işleyişini de etkiler. Kadının çalışması halinde aile içinde de bir takım değişiklikler meydana gelir. Örneğin kadının çalışması ile ailenin geliri artar. Gelir artışı ailede refah düzeyinin artmasını sağlar. Aile daha iyi barınma, beslenme ve eğitim imkânlarına kavuşur. Öte yandan kadının çalışmasının ailede çocukların bakım ve gelişmesi yönünden olumsuz etki yapacağı kaygısı vardır.495Kadın çalıştığı takdirde ailede hem güç dengesi hem de iş bölümü değişebilir.496 Kadının çalışma hayatına katılmasının aileye etkisinin hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar çıkardığını savunan görüşler bulunmaktadır. 497

Geleneksel kadın ve erkek rollerini en çok değişime uğratan şey kadının dışarıda (para getirici) bir işte çalışmasıdır. En muhafazakâr görünen ve dolayısıyla da düşünsel olarak iş bölümünü ev ve dışı olarak ayıran ailelerde bile çalışan ve para getiren kadın daha üst bir statüye sahiptir.498 1960’lı yıllarından beri Amerika ve

492Şentürk, a.g.e., s. 194

493Nazmi Bilir, “Ailede Kadının Çalışması”, Türk Aile Ansiklopedisi, C. 2, Ed. D. Mehmet Doğan, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları, Ankara, 1991, s. 641

494Bilir, a.g.e., s. 641

495Bilir, a.g.e., s. 642

496Bilen, a.g.e., s. 176

497Şentürk, a.g.e., s. 194 498 Aydın, a.g.e., s. 163

Avrupa'da yapılmış araştırmalar kadının mesleki statüsünün eşler arası etkileşimlerde rol oynayan en önemli etkenlerden biri olduğunu gösterdi. Bir meslek sahibi olmak, kadına çiftler arasında dikkate değer biçimde statü kazandıran ideal bir kaynaktır. Kadının bağımsız değişken olan mesleki statüsü, çift yaşamındaki otorite örüntüsünü, ev işlerinin yerine getirilmesini, kadın ve erkek rol anlayışlarını, gerçek ve arzu edilen çocuk sayısını, aile planlamasının başarısını, kadının memnuniyetini önemli bir biçimde etkilemektedir.499

Kadının çalışma hayatında bulunmasının bireysel ve ailevi yönünden başka toplumsal açıdan da yönünün bulunduğundan söz etmiştik. Kadının çalışma hayatına girmesi ile toplumda meydana gelen değişikliklerin başında doğurganlığın azalması gelmektedir. Çalışan kadın daha az çocuk doğurmakta, toplumsal düzeyde nüfus artış hızında azalma meydana gelmektedir.500

Kadının gücüne, ülkenin ekonomik kalkınması açısından da ihtiyaç vardır. Kadının başarıyla yürüteceği işlerde çalışması, bu katkıyı oldukça etkili kılacak ve ailesini de rahat yaşama düzeyine ulaştıracaktır.501

Kadının çalışması ve sosyal hayatta aktif rol alması aldığı eğitimle doğru orantılıdır ve bu sebeple kadın eğitimine önem verilmelidir. Kadının çalışması sorununa sadece maddi açıdan bakmamak bunu kadının sosyalleşmesi ve toplumda yer edinmesi için bir araç olarak görmek gerekir. Kadınlar eğitim kalitesinin de yükselmesi sonucu kendilerini çalışma hayatı içinde kanıtlamaya başlamışlardır.502 Kadınlar, her dönem ve toplumda çeşitli çalışma biçimleri ile üretim faaliyetleri içerisinde yer almaktadırlar. Kadınların çalışma biçimlerindeki çeşitlilik, çalışma kavramına erkekler ve kadınlar açısından farklı bir anlam ve içerik yüklemektedir. Kadınların “çalışma”sının sadece ekonomik olarak üretken

499Sayın, a.g.e., s. 303

500Bilir, a.g.e., s. 642

501Bilen, a.g.e., s. 175

502 Kelime Erdal, “Halide Edip Adıvar’ın Bakış Açısıyla Kadının Çalışma Hayatı”, Gaziantep

faaliyetlerden oluşmaması, çalışma yaşamına katılımı ve çalışma koşullarını kadın ve erkek için farklı özelliğe büründürmektedir.503

Kadınların ev içinde kendilerinin, ailelerinin ve toplumun yeniden üretimi için yaptıkları, kullanım değeri olduğu halde piyasada değişim değeri olmayan, ve parasal karşılığı bulunmayan çalışma biçimleri (yemek pişirme, temizlik, çocuk ve ailenin diğer bireylerinin bakımı gibi işler) üretim faaliyetlerinden sayılmayarak değersiz kılınmakta ve istatistiklerde görünmemektedir. Çalışma yaşamına katılan kadın için erkeklerden farklı olarak ev işleri, çocuk bakımı gibi -karşılıksız çalışma biçimleri ile ilgili- işler kadının sorumluluğunda olmaya devam etmekte; kadınlar daha az çalışma yaşamına katılmakta; belli mesleklerde yoğunlaşmakta; işte eğitim ve ilerleme imkânı kısıtlı olmakta; düşük statülü ve düşük ücretli işlerde çalışmaktadır. Bu durumda kadınlar hem işgücü olarak nitelikleri hem de karşılıksız çalışma biçimleriyle ilgili işleri nedeniyle çalışma yaşamında geri plana itilen ikinci sınıf bir işgücü olmaktadır.504

Toplumlarda özellikle evli olan kadınların çalışmasını doğru bulmayan bir kesim vardır ki onlar kadınları sosyal hayatın dışına itme niyetindedir. Kadın çalışmayı, üretmeyi, fayda sağlamayı yeğleyen bir varlıktır. Toplumların kalkınması, kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olarak, çalışma hayatına girerek bireysel ve toplumsal fayda sağlaması ile gerçekleşmektedir.

Kadının çalışma hayatına girmesine sadece maddi açıdan bakmak son derece yanlıştır. Kadının çalışması onun sosyalleşmesi için bir araçtır. Kadına her anlamda kendini daha iyi ifade edebilme olanağı sağlayan çalışma hayatı, özellikle eşleri tarafından desteklenmelidir. Evlilik yaşamında kadın hem dış dünyada hem de ev içinde durmaksızın çalışmak zorunda kaldığı için eşi en büyük yardımcısı olmalıdır.

Osmanlı toplumundaki kadın ve erkeğin evlilik hayatlarında iş bölümü yapılmıştır. Kadın evde, erkek dışarıda çalışır. Fakat 20. yüzyıl başları Türk kadını için

503 Elif Özlem Özçatal, “Ataerkillik, Toplumsal Cinsiyet ve Kadının Çalışma Yaşamına Katılımı”,

Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. 1, S. 1, 2011, s. 22

önemli bir dönüm noktasıdır. Tanzimat’la birlikte Batıcılık, daha sonra da Türkçülük akımı ile kadının çehresi değişmeye başlar. Savaşlar kadınları çalışma hayatına iter, kızların eğitimine önem verildiği için eğitilmiş kadınlar ortaya çıkar. Bir grup kadın hala ev işini sürdürürken, ekonomik durumu yetersiz kadınlar geçimlerini sağlayabilmek için çalışırlar, eğitim alan kadınlar ise tamamen erkeklerle eşit şartlarda çalışabilirler.505

Halide Edip Adıvar’ın çoğu eserinde ve yazısında yukarıda saydığımız değişmelerden etkilenen kadınlar görülmektedir. Yazar eserlerinde, kadının çalışması konusuna değinmiştir. Hatta kadının çalışmasının karşısında olanlara karşı güçlü bir savunucu olmuştur. Bir kadın yazar olarak Halide Edip, kadının çalışmasını insan olmanın bir şartı gibi görür.506

Halide Edip’e göre kadın ve erkek her konu da eşittir ve her ikisi de çalışmalıdır. Bu konuda kadın ve erkek arasında ayrım yapmaksızın toplumun genelinin bu konu da yanılgı içerisinde olduğunu savunur. Hatta yazar ,“Ankara Üniversitesi'nde “kadınlar doktor olmalı mı olmamalı mı?” sorusunun tartışıldığı bir münazara dinlemiştir.”507Halide Edip münazara konusunu hayli yadırgamış, hala kadının çalışma hayatının içinde olup olmamasını, üstelik doktorluk yapamayacağını savunan insanların olmasını eleştirmiştir. "Halide Edip milletini geriye değil ileriye götürmek ile mükellef üniversite öğrencilerinin kadının iş hayatına atılmasına karşı çıkmalarını tehlikeli bulur. Toplumda kadının çalışmasına duyulan ihtiyacı en iyi aydınlar idrak etmelidirler. Erkekler de kadınlar kadar kadının çalışma hayatında yer almasına destek vermelidirler." 508

Halide Edip'in ilk romanlarında hemen hemen çalışan kadın yok gibidir. Fakat giderek romanlarda kadının çalışma özgürlüğünü elde ettiğini ve erkeklerle eşit düzeye geldiğini görürüz. Yalnız kırsal kesimde çalışmak kadın için çok farklıdır. Kadın hem

505Süreyya Tuna, “Halide Edip Adıvar’ın Romanlarındaki Kadınlar ve Sorunları”, Yüksek Lisans

Tezi, Selçuk Üniversitesi, Konya, 1997, s. 36

506Erdal, a.g.e., 2008b, s.111

507Erdal,a.g.e., 2008b, s. 113