• Sonuç bulunamadı

SOSYOLOJİK YAKLAŞIM: FİLM İNCELEMELERİ

4.1.2. Evlilik Kurumu ve Mekansal Değişim

90

kimliği ile yaşamaya devam ettiği sürece, hayal ettiği hayatı yaşamasına izin vermeyecektir.

Her ne kadar Almanya’da yaşasalar da hem Cahit hem de Sibel, toplum tarafından Türk olarak değerlendirilip ona uygun değer yargıları içinde değerlendirilecektir. İki zıt karakterin mekanlara uyumsuzluğu, yönetmenin gözünden kültür karmaşı ekseninde verilmeye çalışılmıştır.

Geleneksel kültür bağlamında mekânsal incelemeler yapıldığında, filmde Sibel’in ailesinin yer aldığı sahnelerde, özellikle kız isteme sahnesinde, arka planda 1960’lar Türkiye’sinden kalma ve genelde kırsal kesimde kullanılan dekoratif aksesuarlar göze çarpmaktadır. Cahit ve Şeref eve geldiğinde, TV’de Türk kanalları izlenmektedir. Zamanla kültür ve gelenekler kısmen değişse de 2000’li yıllara gelindiğinde özellikle sahnede, göçmen ailelerin hala 60’lar Türkiye’sini yaşadığına vurgu yapılmıştır. Belki de Sibel’in yaşamış olduğu kültürel çatışmayı 60’ların kırsal ve geleneksel Türkiye’si ile 2000’ler Almanya’sı derinleştirmiştir.

91

Cahit Bacanak: Michael Jackson’ın kardeşini tanıyor musun? Siki ceksın...

Bacanak Arkadaş: Nereden buluyorsun oğlum bunları?

Cahit: Niye kendi karılarınızı becermiyorsunuz siz?

Cahit Bacanak: Ne dedin sen moruk?

Cahit: Neden kendi karılarınızı becermediğinizi sordum.

Cahit Bacanak: Moruk, asla “becermek” lafını bizim karılarımızla bağlantılı kullanma! Anladın mı lan!

Cahit: Ne?

Cahit Bacanak: Anladın mı lan!!! (47:22 – 48:18, Şekil 2.1)

Şekil 2.1: Cahit ve Sibel’in Abisinin Arkadaşları İle Tartışmaları (Duvara Karşı; Kesit: 48:15)

Bu sahnede görüldüğü gibi namus olgusu erkekler tarafından sadece kendi eşleri üzerine indirgenmiş bir olgudur. Erkekler kendi eşlerini namusları olarak görürken, kendi özellerinde aynı olguyu umursamazlar ve salt kendi isteklerini düşünürler. Cahit’in verdiği cevaba büyük tepki göstermelerinin nedeni de budur.

Ailedeki erkekler ve Sibel’in yapmak istediği şeyler için, evliliğin maske olarak kullanmasının arasında bir fark yoktur. Diğer Türk erkekleri için de evlilik diğer kadınlarla rahatlıkla birlikte olma imkanını veren, kurum olarak görülmektedir.

Bunun aksi şekilde tutumda bulunan Cahit gibi evli adamlar garip karşılanmaktadır.

Evli erkekler arasında geneleve gitmek olağan hale gelmiştir ve kendi içlerinde kabul görmektedir. Ailenin kadın üyeleri için benzer durum geçerli değildir ve cinsiyetler arası çifte standart oluşturmaktadır. “Donovan (2001) namus konusundaki çifte standardın kadınları kamusal olarak ‘ayıp’ sayılan davranışlar konusunda mahkûm ettiğini ancak aynı davranışlardan erkekleri muaf tuttuğunu belirtmiştir. (akt, Beril Uğuz :200)”

92

Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti adlı kitabında Serpil Sancar

“Kadınların arzular yerine görevleri varken, erkekler arzuları ve çelişkileri ile temsil edilmeyi başarabilmişlerdi. Erkeklerin bu hali devletin bekasını bozmuyordu. Evlilik ile fuhuş yan yana duruyor; eşini aldatan erkeklere kızılmakla beraber kolayca affedilebiliyorlar. Modern kadın bir iç çatışma ve gerilim olarak annelik-cinsellik zıtlaşmasını yaşarken, erkek bu tür bir iç çatışma yaşamıyor; erkek olarak yaptığı norm-dışı işler hiçbir zaman cezalandırılma ile karşılaşmadan onlara bir konumdan diğerine kolayca geçebilirlik olanağı sunuyor. Cinsellik ile aile görevleri arasında sıkışmış, norm ile arzu arasında bocalayan bir erkek kimliği görmüyoruz (Sancar, 2012:128).”

Hem devlet hem de toplum tarafından desteklenen yapılarla birlikte meşrulaşan evlilik dışı yaşanan ilişkiler, erkekler göre zaman içinde hayatın parçası ve sıradan bir olay gibi algılanmaya başlanmıştır. Filmde de bu zıtlığa gönderme yapılarak, Cahit’in vermiş olduğu tepki kadın ve erkeğin eşit olduğu, evlilik kurumuna gerçek anlamda yaklaşan toplumlarda normal olarak görülmesi gerekirken, erkekler tarafından anormal karşılanmaktadır.

Erkekler arasında geçen diyalogları niteliksel içerik analizi ile inceleyecek olursak, kadınlar için kullanılan ifadelerde farklılıklar olduğu göze çarpmaktadır.

Ailedeki erkekler genelevdeki kadınlardan bahsederken “becermek” kelimesini kullanırlarken, Cahit’in aynı kelimeyi eşleri için kullandığını duyunca, bir anda sinirlenmişlerdir. Onlara göre eşleri kendi namuslarıdır ve “becermek” kelimesi cinsel bağlamda kaba tabir olduğu için eşleri için kullanılamaz. Sibel’in evlilik planlarının aslında toplum içinde karşılaştığı bu çifte standarttan dolayı kaynaklandığını film boyunca hem Almanya’da hem de Türkiye’de geçen sahnelerde yönetmen alt mesaj olarak vermektedir.

Sibel’in sahte evlilik yolunu seçmesi, Almanya’daki yaşıtları gibi yaşamayı arzulaması ama ailesini kaybetmek istememesinden kaynaklanmaktadır. Sibel daha önceden kaçamak için para biriktirdiğini; ancak yapamadığını Cahit’e söylemiştir.

Sibel’in temelde kaçmak istediği, mensubu olduğu Almanya’daki Türk toplumunun baskısıdır. Sibel’i alternatif yollar aramaya iten de baskıcı tutumdur. Cahit’le planladığı evliliği halk otobüsünde tartışırken Türk otobüs şoförü tarafından otobüsten atılarak, toplum baskısını ekrana getirir. İki karakter de toplumdan dışlanmış ve onaylanmayan hayat çizgisinde ilerlediği için mensubu oldukları alt kültür marifetiyle tepki gösterilmiştir.

93

Cahit’in Sibel ile yaşadığı olayın ardından Sibel’in istediği şekilde anlaşmalı evlilik planına uyacağının sinyallerini verir. Kız istemede yardımcı olması için arkadaşıyla konuşur; ancak arkadaşı anlaşmalı evlilik olayına anlam veremez;

Cahit: Kız çok zor bir durumda işte tamam mı!

Şeref: Oğlum, tamam da sana ne!

Cahit: Ne bileyim bana ne enişte yani, kız kendini öldürecek ya…

Şeref: Nah öldürecek! Nereye öldürüyor! Öldürmek öyle kolay mı? Manyak mısınız?

Sen de hemen inanıyorsun. Oğlum karı milleti erkeği kafalamak için böyle konuşur.

Sen evlilik ne demek biliyor musun?

Cahit: Yok bilmiyorum işte…

Şeref: Problem, problem… Bak ben evlendim mi, evlenmedim çünkü kafam rahat, kimse benden bir şey beklemiyor, istemiyor. (19:15 – 19:46, Şekil 2.2)

Şekil 2.2: Şeref, Cahit’e Evlenmemesi İçin Tavsiye Verirken.

(Duvara Karşı; Kesit:19.15)

İki erkek arasında geçen evlilik ve kadınlar üzerine yapılan konuşmada Şeref, Cahit’i kadınlar konusunda saf olduğu imasıyla eleştirmektedir. Şeref’e göre, kadınlar erkekleri kandırmak için blöf yaparlar ve Sibel’in kendini öldüreceğini söylemesi Cahit’i kandırmak için bir yoldur. Niteliksel içerik analizinde Şeref’in kadınlara yönelik kullandığı dile bakacak olursak “Oğlum karı milleti erkeği kafalamak için böyle konuşur” derken kadınları aşağılayan bir dille, kadınlardan, erkekleri kandırmak üzere sürekli blöf yapan ve hayatta mutsuzluğa yol açan varlıklar olarak bahsetmektedir. Kendisinin de evlenmeme nedeni olarak, evliliğin

94

kadınlar yüzünden problemlerle dolu olduğunu ve bekar olarak hayatında hiçbir sorun olmadığını vurgular.

Söz konusu evlilik kurumu olduğunda farklı mekanlarda farklı erkeklerin yaptığı ataerkil düzenin devamının dile yansıdığı diyaloglar olduğu göze çarpmaktadır. Daha geleneksel düzlemde olan karakterler evliliği ve buna bağlı olan namusu sadece evdeki kadınlar üzerine indirger. Diğer yandan evliliğe adım atma yolundaki erkeğe, formalite icabı yapılacak olan evlilik için bile kadınların güvenilmez, fayda sağlamaya çalışan, çıkarcı ve hayattaki problemlerin sebebi olarak görülmesidir.

Cahit her ne kadar evlilik olayına formalite olarak başlamış olsa da zaman içinde değişen duyguları nedeniyle Sibel’e önem veren duygusal birine dönüşür.

Ancak Sibel hala yaptıkları anlaşmaya göre yaşamını sürdürür. Sibel de ilerleyen zamanda Cahit’e karşı bir şeyler hissetmeye başlayınca ikisin de geçmişte yaşadıkları ilişkiler kıskançlığa yol açar.

Sibel’in daha önce birlikte olduğu ama ilişkisini sürdürmeyi reddettiği Niko, barda Cahit’i kışkırtmak ve reddedilmenin acısını çıkarmak için Sibel’in namusunu zorlayan cümleler sarf eder. Sinirlenen Cahit, önceden eleştirdiği Sibel’in abisinin arkadaşları gibi tepki verir. O da Sibel’i kendi namusu olarak görmeye başlamıştır.

Cahit’in verdiği tepki Niko’nun hayatına mal olur ve Cahit hapse girer. Cahit her ne kadar ilişkinin başında klasik Türk erkeği imajından uzak olsa da durum Sibel’e karşı bir şeyler hissetmeye başlayınca tersine döner. Olaylar gazetelere yansır ve Sibel’in ailesi tüm olayları öğrenir.