• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: Literatür

2.2. Evlilik Doyumu

2.2.3. Evlilik doyumu konusunda yapılan araştırmalar

2.2.3.2. Evlilik doyumu konusunda Türkiye’de yapılan araştırmalar

konusunda Türkiye’de yapılan araştırmalarda; kişisel özellikler, bilişsel çarpıtmalar, problem çözme becerileri, duygusal zeka, cinsiyet rolleri, aldatma eğilimi, bağlanma tarzları gibi değişkenlerin etkilerini inceler niteliktedir.

Acar (1998)’ın kişisel özelliklerin (yaş, meslek, eğitim, ekonomik durum, çocuk sayısı, evlilik süresi, evlilik biçimi, evlilik sayısı, evlenme yaşı vb.) evlilik doyumu üzerindeki etkilerini araştırdığı çalışmada, söz konusu değişkenlerle evlilik doyumu arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Ancak eşle duygu, düşüncelerin ve sorumlulukların paylaşılması, eşler arasında ekonomik farklılık bulunması, kavga ve tartışmalar, şiddet uygulamaları ile evlilik doyumu arasında pozitif/ negatif yönlü anlamlı ilişkiler gözlenmiştir.

Çınar (2008)’ın evlilik doyumu ile cinsiyet rolleri ve yardım arama tutumu arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasında da Acar (1998)’ın elde ettiği bulgulara benzer olarak; evlilik doyumu ile cinsiyet, yaş, eğitim durumu, çocuk sayısı, evlilik süresi ve profesyonel psikolojik yardım arama tutumu arasında ilişki olmadığı gözlenmiştir. Aynı araştırmada; cinsiyet rolleri açısından kadınsı ve androjen olan bireylerin evlilik doyumlarının, erkeksi ve belirsiz olanlara oranla daha yüksek olduğu sonucuna da ulaşılmıştır.

N. Güven (2005) bilişsel çarpıtmalar ve problem çözme becerisinin evlilik doyumu ile ilişkisini araştırdığı çalışma sonucunda; evlilikte problem çözme becerileri ve gerçekçi olmayan ilişki beklentilerinin evlilik doyumunu yordadığını ortaya koymuştur.

Problem çözme ile ilgili bir diğer araştırma, Canel (2007) tarafından gerçekleştirilen deneysel çalışmadır. Canel, kendi hazırladığı 8 haftalık bir problem çözme programını en az 5 yıllık evli ve çocuk sahibi 10’ar kişiden oluşan deney ve kontrol gruplarında uygulamıştır.

Uygulama sonucunda programa katılan bireylerin problem çözme becerilerinde gelişme olduğu ve evlilik doyumu düzeylerinin de arttığı gözlenmiştir.

Evlilik doyumunda eşlerin duygusal ve sosyal düzeylerinin de etkili olabileceği göz önünde bulundurularak Üncü (2007), evlilik doyumu ile duygusal zeka ilişkisini ele almıştır.

Elde edilen sonuçlar; arada pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu yani duygusal zeka düzeyi arttıkça evlilik doyumunun da arttığı yönündedir. Aynı araştırmada; evlilik doyumunun erkekler, lise mezunları, 20 yıl ve daha fazla zamandır evli olanlarda daha yüksek olduğu da tespit edilmiştir.

Kubat (2012), evli bireylerde aldatma eğilimi ve evlilik doyumu ilişkisinin incelenmesi başlıklı tezinde; evlilik doyumunun aldatma eğiliminin yanı sıra maddi durum, evlilik süresi ve çocuk sayısı değişkenleri ile ilişkisini de incelemiştir. 99 evli bireyle yapılan araştırma neticesinde evlilik doyumunun maddi durum değişkeni ile doğru orantılı olduğu ancak evlilik süresi, çocuk sayısı ve aldatma eğilimi ile ters orantılı olduğu sonucuna varmıştır. Buna göre, maddi durum iyileştikçe evlilik doyumu da artmaktadır. Ayrıca evlilik süresi, çocuk sayısı ve aldatma eğilimi arttıkça evlilik doyumunun azaldığı gözlenmektedir.

T. Güven (2010) eşler arası şiddete yönelik yüklemeler ile evlilik doyumu ilişkisini araştırmıştır. Elde edilen bulgular, eşler arası şiddeti mazur görme arttıkça ilişki yüklemelerinin arttığı ve evlilik doyumunun azaldığı yönünde olmuştur. Eşler arasında şiddeti mazur görmenin çocuk sayısı, görücü usulü evlenme, çocuklukta aile içi şiddete maruz kalma değişkenleri ile de doğru orantılı olduğu saptanmıştır. Eşler arası şiddet ve eşlerin şiddete yüklediği anlamların evlilik doyumunu etkilemesi de evli bireyler ile yapılacak çalışmalar açısından önemli bir ipucu oluşturmaktadır.

Eşlerin evliliğe yükledikleri anlamların önemini vurgulayan bir diğer araştırma; Sığırcı (2010)’nın evliliğe dair inançlar ve bağlanma tarzlarının evlilik doyumu üzerine etkisini incelediği çalışmadır. Bu araştırmada; bağlanma tarzlarının, evlilik doyumunu inançlardan daha fazla yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak “eşler değişmez” şeklindeki inançların

evlilik doyumunu anlamlı düzeyde yordadığı, hatta en etkili bağlanma tarzı olarak gözlemlenen kaçınmalı bağlanmadan da yüksek sonuç verdiği gözlenmiştir.

Evlilik doyumunun iş yaşamı ile bağlantısını araştıran C.K. Çelik (2006) ise çalışmasında, evlilik doyumu ile mesleki tükenmişlik kavramlarını ele almıştır. Okul yöneticileri ile yapılan araştırmada, örneklemin büyük bir bölümünün (% 72.3) evliliğinde doyum sağladığı ve mesleki tükenmişlik ile evlilik doyumu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Aynı çalışmada, araştırma katılımcılarının duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı düzeyleri ile evlilik doyum düzeyleri arasında da negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmüştür.

Evlilik doyumu araştırmalarında, evlilik doyumunu yordayan değişkenleri ele alan çalışmalar da mevcuttur. Cihan-Güngör (2007); özyetkinlik, arkadaş onayı, eş benzerliği ve kök aile ile ilişkilerin pozitif, içsel baskının ise negatif yönde evlilik doyumunu yordadığı sonucuna ulaşmıştır. Tufan-Çetin (2010) ise; cinsiyet, yaş, ilişkiye yönelik gerçekçi olmayan beklenti içerisine girme, zihin okuma, kaçınmalı ve kaygılı bağlanmanın evlilik doyumunun anlamlı birer yordayıcısı olmadığını belirlemişlerdir.

Eskin (2012) ise, evlilik terapisine gerek duyarak başvuruda bulunan evli çiftlerin evlilik doyumu ve terapiye yönelik görüşlerini ele almıştır. Çalışma sonucunda, insanların evliliklerinden aldıkları doyumun birlikteliklerine devam etmelerini sağlayan en etkili faktör olduğu saptanmıştır. Aynı araştırmada çocuk sahibi olmanın doyumu arttırdığı, şiddet olaylarının ise azalttığı ve evlilikten doyum sağlayamayan kişilerin boşanma, aldatma davranışları gösterebildikleri tespit edilmiştir.

Özetle; evlilik doyumu kavramı çok boyutlu ve değişken bir kavramdır. Evliliğin kalitesi ve sürekliliği ile doğrudan ilişkili olan bu kavram; kişisel özelliklerin yanı sıra sosyo-kültürel ve psikolojik faktörlerden de etkilenmektedir.