• Sonuç bulunamadı

EVLENMENİN YOKLUĞU

Belgede Evlenmenin iptali (sayfa 33-63)

67

Bu dönemde yokluk kavramını ilk kez ortaya atan yazar, “Das franzöziche Zivilrecht” adlı şerh kitabıyla Code Civil’i şerh eden Alman Hukukçu Zachariae’dir.

68 Yazarı bu kavramı hukuk alanına sokmaya iten sebep ise; evlenmenin mutlak ve nisbî butlanını gerektiren sebeplerin kanunlarda sayıca sınırlı olarak sayılmasıdır. Oysa öyle haller vardır ki; bunlar mevcut olduğu taktirde bir evlenme sözleşmesi yapılmış olmaz, dolayısıyla da bir evlilik asla meydana gelmez; fakat bu haller mutlak ve nisbî butlan halleri arasında sayılmamıştır.69

63

Eren, 307.

64 Eren, 307; Kılıçoğlu, Borçlar, 38. Bazı yazarlar, kanunî şekil (BK. 11) ve temyiz kudretini (MK. m. 15)

sözleşmenin kurucu unsurları arasında saymakta iseler de Prof . EREN, bunların sözleşmenin kurucu unsuru değil, geçerlilik unsuru olduğu kanaatindedir (Bak., Eren, 308, Reisoğlu, 109).

65

Eren, 307.

66 Akıncı, Borçlar, 120.

67 Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 28. 68 Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 28. 69 Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 28.

Böylece yokluk, bir hukukî işlemin kurucu unsurlarının tamam olmaması halinde, söz konusu hukukî işlemin varlık kazanamadığını anlatan bir kavram olarak hukuk literatüründe ve yargı kararlarında kabul edilmiştir.70

II. EVLENMENİN YOKLUĞUNA YOL AÇAN SEBEPLER VE

YOKLUĞUN SONUÇLARI

A) EVLENMENİN YOKLUĞUNA YOL AÇAN SEBEPLER

Gerek önceki gerekse yeni Medenî Kanun’da evlenmenin yokluğu kavramı açıkça düzenlenmiş değildir.71Ancak MK.’nun, “Evlenme Ehliyeti ve Engelleri” başlığını taşıyan 124. maddesi ile “Evlenme Başvurusu ve Töreni” başlığını taşıyan 134 ile 144. maddeler arasındaki fasılda yer alan kurallardan bazılarına uyulmaması durumunda, yokluk müeyyidesinin söz konusu olacağı doktrinde kabul edilmektedir. 72

Yeni Türk Medenî Kanunu’nun 134. maddesinde yer alan “birbiriyle evlenecek

erkek ve kadın…..” ve 136. maddesinde yer alan “Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini (…) sağlık kurulu raporunu evlendirme memuruna vermek zorundadır” şeklindeki hükümlerden, evliliğin bir erkek ve bir kadın tarafından

yapılabilecek bir hukukî işlem olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Tez konumuz evlenmenin iptali (nisbî butlanı) dır. Yokluk değildir. Ancak yokluk kavramının butlan ve iptal kavramlarıyla olan farklılığını daha iyi ortaya koyabilmek için, evlenmenin yokluğuna yol açan sebepler üzerinde kısaca durulmuştur.

Evlenmenin yokluğuna yol açan hallerden ilki, evlenmenin aynı cinsten iki kişi arasında yapılmış olmasıdır.

73

Evlenmenin amacı, mâhiyeti ve Medenî Kanun’daki düzenlemelerden çıkan dolaylı anlam, bu birliğin karşıt cinsten iki kişi arasında kurulacağını ortaya koyar. Bu

70 Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 28.

71 Köprülü / Kaneti, 100; Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 28. 72

Zevkliler / Acabey / Gökyayla, 834; Tekinay, 119; Zevkliler, 750. Ancak, Prof. Tekinay, evlenmenin yokluğu sonucunu doğuran bu üç hale, “evlenme töreninde evleneceklerin yerine temsilcilerinin bulunması” ile “bir Türk ile yabancı uyruklu bir kimsenin yabancı ülkedeki usullere uygun olarak evlenmelerinin Türk kamu düzenine aykırı olması” hallerini de eklemektedir (Bak., Tekinay, 119).

durumda aynı cinsten iki kişinin yapmış oldukları evlilik hiç doğmamıştır. Baştan itibaren yok hükmündedir. 74

Üzerinde durulması gereken bir mesele de, eşlerden birinin evlilik birliğinin kurulmasından sonra cinsiyetini değiştirmesidir. Önceki Medenî Kanun’un 04.05.1988 t. ve 3444 sayılı kanunun, 2. maddesiyle kabul edilen 29/ 2. fıkra hükmüne göre; doğumdan sonra meydana gelen cinsiyet değişikliğinin asgari sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi halinde nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılacağı kabul edilmekteydi. Evli kişinin cinsiyet değişikliğine dair verilen kararın kesinleştiği tarihte evliliğin kendiliğinden son bulacağı da hükme bağlanmıştı. 75

Yeni Medenî Kanunumuza göre ise, evli kişilerin cinsiyet değiştirmelerine hukukî imkân bulunmamakla birlikte, eşlerden biri, kanunî olmayan yollardan bir şekilde cinsiyetini değiştirmişse, mevcut evliliğin hukukî akıbeti ne olacaktır? Kanun koyucu böyle bir ihtimal karşısında mevcut evliliğin akıbetinin ne olacağı konusunda bir düzenleme getirmemiştir. Ancak böyle bir evliliğin aynı cinsten iki kişi arasında sürdürülmesi kamu düzenine aykırı olduğu gibi, aynı zamanda Türk halkının genel ahlâk anlayışına da ters düşer. Ayrıca böyle bir vaziyette, evlilikten beklenen amacın da ortadan kalktığı kuşkusuzdur. Bir kısım hukukçular, cinsiyet değişikliği kanuna aykırı olarak gerçekleşmiş olsa bile, değişikliğin gerçekleştiği anda mevcut evliliğin kendiliğinden sona erdiğini ya da yok evliliğe dönüştüğünü kabul etmek gerektiğini savunmaktadırlar. 76

Eşlerden biri kanunî olmayan yollardan cinsiyet değiştirse dahi, evliliğin bu ana kadar doğurduğu hükümleri yok saymak, üstelik de tarafların bu evlenmeden çocukları da olmuşsa bunları nesepsiz saymak hem Medeni Kanunumuzun sistemi ile bağdaşmayacak hem de kamu menfaatine ters düşecektir. Bu nedenle böyle bir durumda, evliliğin Ancak, burada baştan itibaren geçerli olarak kurulmuş ve hükümlerini doğurmakta olan bir evlilik vardır.

74Tekinay, 118; Akıntürk, Aile, 210; Zevkliler, 750. Son yıllarda, eşcinsellerin birlikte yaşamalarının

giderek artması karşısında, 1970' lerden beri cinsel politika açısından dünyadaki en liberal ülkelerden biri olarak görülen Hollanda ve Federal Almanya gibi bazı ülkeler, mevzuatlarında değişiklik yaparak bu birlikte yaşamalara kanunî bir düzenleme getirmek zorunluluğunu duymuşlardır Hollanda Medenî Kanunu’nda 01.04.2001 tarihinde yürürlüğe giren kanun ile “Evlilik aynı cins ya da farklı cins kişiler arasında akdedilebilir.” hükmü getirilmiştir. Federal Almanya ise, 01.08.2001 tarihinde yürürlüğe koyduğu özel bir kanunla, aynı cinsten iki erkek veya iki kadının “hayat ortağı ” olarak yaşamlarını birleştirmelerini, evlenme olarak nitelendirmeyip “hayat ortaklığı” olarak isimlendirmiştir. (Dural / Öğüz / Gümüş, 72; Akıntürk, Aile, 211;Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 29. http://www.lambdaistanbul.org)

75

Zevkliler, 751.

kendiliğinden ortadan kalkması yerine, feshedilmesi yolunda bir düzenleme getirmek mantığa en uygun olanıdır.77 Bu görüşü savunan hukukçular aynı eleştiriyi, önceki MK.’nın, 04.05.1988 tarih ve 3444 sayılı kanunun 2. maddesiyle kabul edilen 29/ 2.’de ki, eşlerden birinin cinsiyet değiştirmesi halinde evliliğin, mahkemenin nüfus kütüğündeki kayıtla ilgili olarak verdiği düzeltme kararının kesinleştiği tarihte, kendiliğinden son bulacağı; ayrıca mahkemeden evliliğin feshi ya da iptali hakkında bir karar alınmasına gerek kalmaksızın sona ermiş olacağı şeklindeki düzenleme karşısında da yapmakta idiler. Böyle bir durumda, evliliğin kendiliğinden ortadan kalkması yerine, feshedilmesi yolunda bir düzenleme getirmenin mantığa uygun olacağını, bu konudaki davayı eşler açabileceği gibi, eşlerin cinsiyet değiştirmeden sonrada bir arada yaşamaya devam etmelerinin doğuracağı sakınca karşısında, kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından savcıya da bir iptal davası açma hakkı tanınması gerektiğini ifade etmişlerdi. Hatta, cinsiyet değişikliğinin nüfus kaydına işlenmesi için dava açıldığı zaman, hâkimin, evliliğin sona ermesi ile ilgili olarak karar verebilmesine dair, bir düzenleme getirilmesinin en tutarlı yol olacağı belirtilmişti.78

Evlenme akdinin gerçekleşmesi için uyulması gereken şekil şartları yeni MK.’nun 134 ile 144. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Evlenme akdinin resmi sıfatı bulunan yetkili bir evlendirme memuru önünde yapılması kuralı da işlemin esaslı ve kurucu unsurunu teşkil eder.

Bize göre de, eşlerden birinin kanunî olmayan yollardan cinsiyet değiştirmesi halinde, mevcut evliliği kendiliğinden ortadan kaldırmak yerine, tıpkı gaiplikte olduğu gibi ayrıca evliliğin feshine karar verilmesi en mantıklı olanıdır.

Evliliğin hukuken yok sayılmasının sebeplerinden bir diğeri ise, evlenmenin evlendirme memuru önünde yapılmamış olmasıdır.

79

77

Zevkliler, 751.

78 Akıntürk, Aile, 206 - 207

79Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 30. Evlendirme memuru diye isimlendirdiğimiz yani belediye başkanı veya

başkanın evlenme işlerine görevlendireceği memur, köy muhtarı ( MK. m. 134 /2), İçişleri Bakanlığınca yetki verilmiş olmak şartıyla nüfus memuru, köy ve kasabalarda eğitim öğretim hizmetleri sınıfında devlet memuru ile yurt dışında başkonsolos veya konsoloslar ( Nüf. K. m. 15; Evl. Yön. m. 10) huzurunda yapılmayan evlenmelerde batıl değil, yok hükmündedir. ( Bak. Akıntürk, Aile, 211 ).

Yargıtay da kararlarında, evlenmenin, tarafların yetkili memur önünde karşılıklı olarak evlenme arzu ve iradelerini uygun biçimde açıklamaları ile meydana geldiğini belirtmektedir. 80

Hâl böyle iken elbette ki toplumumuzda imam nikahı olarak adlandırılan ve bir din adamının huzurunda yapılmış olan evlilikler ile evlendirme yetkisi olmayan resmi bir memur (örneğin, vali, kaymakam, hâkim, hükümet tabibi, bakan ya da cumhurbaşkanı gibi) önünde yapılan evlenmeler de sadece birer fiilî birleşmeden ibaret olup hukuken doğmuş bir evlilik olarak kabul görmemektedirler.81

Ancak kanun koyucu, bu tür birlikteliklere de tamamen kayıtsız kalmamıştır. Özellikle fiilî beraberlikler neticesinde, evlilik dışı doğan çocukların neseplerinin idari yoldan düzeltilmesine ilişkin kanunlar çıkarmak suretiyle, bir bakıma bu tür beraberliklere yasal neticeler bağlamıştır.82

Yargıtay’ da, imam nikahı yapmış bir çifti evli sayan mahkeme kararını bozarak bu tip evliliklere icazet vermediğini kararında açıkça ortaya koymuştur. Şöyle ki, Kayseri Bünyan’da bir kadın, vefat eden bir erkekle gayri resmi olarak evlendiklerini belirterek, Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi’ nde evliliğin tespit ve tescili için dava açar. Mahkeme, bu istemi kabul ederek, aralarında resmi nikâh bulunmayan kadın ve erkeğin evli olduklarına hükmeder. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bozma gerekçesinde, TMK.’nın,

Evlenme töreni, evlendirme dairesinde, evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne

sahip ergin iki tanığın önünde açık yapılır” ve yine aynı kanunda, “Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur” hükümlerine atıfta bulunur. Kararda, "Anılan hükümlere göre evlenme şekle bağlı akitlerdendir. İki tarafın evlendirme memuru ve tanıklar önünde iradelerini açıkça bildirmeleri şarttır" denilerek, evlenme

80 Y. 2. HD. 07. 04. 2003 t.; E. 1433; K.5032; Özuğur, Boşanma, 46.

“Evlenme, tarafların yetkili memur huzurunda karşılıklı olarak evlenme arzu ve iradelerini uygun biçimde açıklamaları ile meydana gelir (14.6.1965 gün ve 3/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Arzusu ne kadar kesin olursa olsun, hatta sağ kalsa idi evlenme iradesini açıklayacağı muhakkak ve mutlak bulunsa bile, bir kişinin ölümünden sonra mirasçılarının başvurusu ile evlendirme memuru, taraflar arasında nikah aktini icra edemeyeceği gibi, mahkemece de bu doğrultuda karar verilemez.” şeklinde hüküm kurmuştur. (Y. 2. HD. 27.10.1986 t.; E. 8684; K. 9357; Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ).

81 Dural / Oğuz / Gümüş, 77; Zevkliler / Acabey / Gökyayla, 837, 838; Akıntürk, Aile 211. 82

Uçar, 47, Afyasaları olarak da adlandırılan ve sonuncusu 16.05.1991 tarihinde yürürlüğe giren ve 3716 sayı ile çıkarılan kanunda ‘… karı-koca gibi birlikte yaşama iradelerinin varlığı ve bunun dışa yansıması biçimi’ esas alınmıştır.

akdine dayanmadan birleşen çift arasında geçerli bir nikâh akdi meydana gelmediği için, evli sayılamayacakları vurgulanır.83

Evlilik bir aile hukuku sözleşmesidir. Bu sözleşmede de diğer sözleşmelerdeki gibi, karşılıklı iki taraf vardır ve sözleşme, karşılıklı iki tarafın birbirine uygun iradelerini açıklamalarıyla kurulur.

Evlenecek nişanlıların evlenme konusundaki karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklamak üzere aynı anda evlendirme memuru önünde hazır bulunmamaları da bir diğer yokluk sebebidir.

84

Medenî Kanun m. l42 hükmüne göre, “evlendirme memuru, evleneceklerden her

birine, birbiriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur. Memur, evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar.” Maddede, evlenecek olanların bu

konudaki irade beyanlarını aynı anda yapmaları gerektiği hükme bağlanmıştır. Buna göre, taraflar aynı anda evlendirme memuru önünde bulunmalı ve evlenme konusundaki irade beyanlarını birbirlerinin yanında yapmalıdırlar. Ayrıca, irade beyanları fasılasız olarak birbirini izlemelidir. Aksi takdirde evlenme gerçekleşmez. Meselâ taraflardan biri iradesini beyan etse, toplantı dağıldıktan sonra ertesi gün tekrar bir araya gelseler ve diğer taraf da iradesini beyan etse, irade beyanları fasılasız olarak birbirini takip etmediği için evlenme meydana gelmez.Bütün bu hallerde evlilik hiç kurulmamıştır. Yani yok hükmündedir.

Evlenecek olanların iradelerini bizzat, ard arda ve sözle açıklamaları da evlenme sözleşmesinin esaslı ve kurucu bir unsurudur.

85

Eşler, evlenme konusundaki iradelerini bizzat açıklamak zorunda olduklarından onlar yerine bir temsilcinin gelerek bu iradeyi onlar adına açıklaması durumunda memur merasimi yapmış olsa da evlenme yok hükmündedir. Yargıtay’ın da konuya ilişkin görüşü bu yöndedir. 86 83 Y 2. HD. 30.11.2006 t.; E. 8409; K. 16681; http://rega.basbakanlik.gov.tr, 29.12.2006 tarih ve 26391 sayılı Resmi Gazete ; http://www.turkhukuksitesi.com.

84

Zevkliler / Havutçu, 266; Zevkliler / Acabey / Gökyayla 836.

85 Akıncı, İmam Nikâhı, 52; Akıntürk, Aile, 212; Zevkliler / Acabey / Gökyayla, 836; Oğuzman / Dural, 88.

Bununla birlikte, taraflardan biri beyanda bulunurken diğer taraf hazırsa evlenme doğmuş sayılır. Örneğin, memur öncelikle kadına sormuş ve evet cevabını almış; ancak erkek tam cevap verecekken baygınlık geçirmiş, bir saat sonra yeniden toplanılmış ve erkek diğerinin huzurunda evet demiş olması halinde evlilik muteberdir. (Bak. Oğuzman / Dural, 88 )

86 Öztan, Aile, 323; Zevkliler / Acabey / Gökyayla 837; Buna dair bir Yargıtay kararı aynen şöyledir:

Yine tarafların bir arada olmadan ayrı zamanlarda ve yerde beyanda bulunmaları durumunda da, örneğin, biri Ankara da diğeri Konya da memura “evet” cevabı verirse bu evlenme de yok hükmündedir. 87

Evlenme hususunda hiç beyanı bulunmayan kimselerin evlenme siciline veya nüfus kütüğüne evli olarak kaydedilmesi de ona sıhhat kazandırmaz; evlenme hiç şüphesiz ki yok hükmündedir.

88 Nikâh defterinin imzalanması ise doktrindek

i baskın görüşe ve

Yargıtay'agöre evliliğin geçerlilik şartı değildir. Çünkü evlilik, tarafların iradelerini beyan etmeleriyle kurulmuş olur. Ancak nikâh defterinde tarafların imzasının bulunmaması evliliğin ispatını güçleştirir. İspat edilemeyen evlilik ise, geçerli bir biçimde kurulmuş olsa bile hiç bir sonuç doğurmaz.89

Ayrıca, nişanlılardan biri evlendirme memuru ve tanıklar önünde, diğeri de mektup, telgraf ya da telefonla iradesini açıklarsa yine evlilik kurulmamıştır, yok hükmündedir. 90

Evlilik yoklukla malûl ise, evlenmenin hükümlerinden hiç biri işlemez; taraflar birbirinin mirasçısı olamazlar; doğan çocukların baba ile nesep bağı yoktur. Dolayısıyla çocukların kanunî babaya karşı sahip oldukları hak ve yükümlülüklere kural olarak bu çocuklar sahip değildir.

B) EVLENMENİN YOKLUĞUNUN SONUÇLARI

91 Kadın, kocam dediği erkeğin soyadını taşıyamadığı gibi onun vatandaşlığını da alamaz.92 Böyle bir durumda, bir evlilik ilişkisi asla doğmamış olduğu, taraflar sadece fiilî bir birleşme ile bir arada yaşayıp, karı ve koca sıfatını kazanmamış oldukları için ayrıca mahkemeye başvurarak evliliğin ortadan kaldırılmasına ilişkin karar almak gerekmez.93

Ancak, evlenme, saydığımız sebeplerden biri dolayısıyla yok sayılmasına rağmen, her nasılsa evlenme kütüğüne veya nüfus siciline kaydedilmişse yani evlenmenin yokluğu

yapıldığı ve kocanın ( Şükrü Baran’ın ) bu evlendirme işlemine katılmadığı, onun yerine babası Ahmet’in iştirak edip tutanağı imzaladığı anlaşılmaktadır. Bu açıklama karşısında evlenme yok hükmündedir.” (Y. 2. HD. 13.01.2004 t.; E. 16618; K.183; Tutumlu, Evliliğin Butlanı,49).

87 Oğuzman / Dural, 88; Dural / Öğüz / Gümüş, 78.

88 Oğuzman / Dural, 88; Öztan, Aile, 323; Dural / Öğüz / Gümüş, 78. 89 Akıncı, 49- 54.

90

Zevkliler, 752; Zevkliler / Acabey/ Gökyayla, 836.

91

Zevkliler, 750;

92 Özuğur, Boşanma, 26; Feyzioğlu, 95.

ihtilaflı ise 94 menfaati olan her ilgilinin evlenmenin yokluğunun tespiti ve yanlış kaydın düzeltilmesi için dava açma hakkı vardır. 95 Evliliğin yokluğunun tespiti davası kamu düzeni ile ilgilidir. 96

Mahkemenin yokluk kararı sadece, evlenmenin yokluğunu tespit eder. Evlenme, karar anından itibaren değil, yine baştan itibaren yok hükmündedir. Kararın rolü sadece açıklayıcıdır. Evlenmenin yokluğunun tespiti davası herhangi bir süreye bağlı kalmaksızın her zaman açılabilir. Yargıtay da kararlarında bu doğrultu da hüküm kurmaktadır.

97

Yokluk müeyyidesine tabi olan bir evlenme, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin düzeltilemez, bir evliliğe dönüşmez. Bundan dolayı, yok olan bir evlenmenin nüfus siciline kaydedilmesi de sonucu değiştirmez. Hâkim, herhangi bir davada evlenmenin yok evlenme olduğunu görürse, bunu re’sen nazara alır. Yargıtay da, açılmış olan bir boşanma davasında, evliliğin yok olduğunu gören hâkimin, bunu tespitle yetinip, boşanmaya karar veremeyeceğini dile getirmiştir.

98

Zira yok olan bir evlenmede boşanma söz konusu olmaz. 99 Kaldı ki, daha önceden boşanma davası açılmış olması, yokluk müeyyidesine mahkûm bir evliliği geçerli hale getirmez. 100

94 Dural / Öğüz / Gümüş, 79; Akıntürk, Aile, 213. 95

Oğuzman / Dural, 89; Öztan, Aile, 320; Kararda, “…dava, 27.04.1999 tarihinde ölen SSK’ya tabi sigortalıY.ile davalı F.arasında, ölümden 20 gün önce, 07. 04. 1999 tarihinde yapılan evlenme akdinin, evlenenlerden Y.’ nin irade beyanı noksanlığı sebebi ile iptali isteğine ilişkindir. Dava, SSK. tarafından 31.07.2000 tarihinde, akdin taraflarından F.’ye husumet yöneltilerek açılmıştır. Toplanan delillerden ölü Y.’ nin, evlenme sırasında evlendirme memuru huzurunda bulunmadığı anlaşılmakta olup, onun yerine başka bir şahsın imza attığı adli tıp raporu ile de sabittir. Bu durumda, evlenmenin mutlak butlanla batıl olduğu yerine, yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekir.” şeklinde hüküm kurulmuştur. (Y. 2. HD. 27.02.2003 t.; E. 1075; K.2531; Özuğur, Evlenmenin İptali, 39 )

96 Y. 2. HD. 16.11.1993, E: 8508, K: 10592, ( Özuğur, Boşanma, 46 ).

97 Dural / Öğüz / Gümüş, 79; Oğuzman / Dural, 89. Evlenme akdinin geçerli olabilmesi için, evlenecek

kişilerin evlenme konusundaki irade beyanlarını birbirine uygun şekilde ve birlikte yetkili memur önünde açıklamaları zorunludur. ( YİBK 14.7.1965 t.; E.3; K. 3 ). Yüksek Mahkemenin bir başka kararı şöyledir: “ Tarafların ayrı ayrı zamanlarda evlenme defterini imzaladıkları ve az önce belirtildiği gibi, birlikte iradelerini açıklamadıkları ortadadır. Şu durumda evlenmenin varlığından söz edilemez. Yok sayılan (keenlemyekûn) bir konuda hak düşürücü süreden de söz edilemez. Buna rağmen sürenin geçtiği kabul edilerek davanın reddi de hatalıdır.” ( Y. 2. HD. 09.11.1983; E. 8456; K. 8390; Kazancı Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası )

98 Yargıtay bir kararında, “Türk Medenî Kanunu’nun 14. md.si uyarınca evlenme töreninin evlendirme

memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılması yine eşlerin yetkili evlendirme memuru önünde evlenme iradelerini açıklamaları gerekir. Taraflar arasında bu şekilde bir evlenme akdi bulunmadığından evlenme yok hükmündedir. Evliliğin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekirken boşanmaya karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur. (Y.2. HD. 31.03.2003 t.; E: 3387, K: 4492; Tutumlu, Evliliğin Butlanı, 51 )

99 Dural / Öğüz / Gümüş, 79.

§ 6. HÜKÜMSÜZLÜK ( GEÇERSİZLİK )

Hükümsüzlük bir üst kavramdır. Hüküm ve sonuçları bakımından ağırlığı birbirinden farklı çeşitli hükümsüzlük türleri vardır. Bunlar; “eksiklik”, “iptal” ve “butlan”dır.101

I. HÜKÜMSÜZLÜK KAVRAMI VE EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ

Hükümsüzlük halinde borç sözleşmesi kurulmuş, meydana gelmiş olmakla birlikte, hukuk düzeni tarafların böyle bir sözleşme ile gerçekleşmesini istedikleri hukukî sonucun doğmasını engellemektedir.102

Hükümsüzlük halinde, hukukî işlemin kurucu unsurları tamdır. Geniş anlamda hükümsüzlük, bir hukukî işlemin yapıldığı andan itibaren hiçbir hüküm ve sonuç doğurmadığını veya baştan beri doğurmuş olduğu hüküm ve sonuçların sonradan ortadan kaldırılabileceğini ifade etmektedir. Bu durumda, “hükümsüzlük kavramı” bir tek ve aynı anlamı değil, birbirinden farklı başka başka anlamları ifade eder, hükümsüzlük bir üst kavramdır.

A) HÜKÜMSÜZLÜK KAVRAMI

103

Hükümsüzlük türlerinden bir tanesi olan “eksiklik” halinde hukukî işlem kurulmuştur. Ancak; eksik sözleşmelerde kanunun öngördüğü bazı unsurlar noksan olduğu için, sözleşme kurulmuş olmakla birlikte hüküm ve sonuçlarını başlangıçta meydana getirmez. Bu unsurlar, etkinlik unsurlarıdır. Başlangıçta eksik olan unsurların daha sonra tamamlanmasıyla, sözleşme hukukî sonuçlarını başlangıçtan itibaren tam olarak meydana getirir.

Nitekim, Medenî Kanunumuz ve Borçlar Kanunumuz çeşitli derecedeki hükümsüzlük yaptırımlarını içeren hükümler getirmiştir

104

101 Başpınar, 21.

102

Eren, 308.

103 Akıncı, Borçlar, 120; Akıntürk, Aile 209.

104 Akıncı, Borçlar, 121; Eren, 308, 309; Başpınar, 21

Örneğin, mümeyyiz küçük ve mahcurun yapmış olduğu bir borç sözleşmesi, kanunî mümessilin vereceği icazet anına kadar eksik bir işlemdir. Sözleşme kurulmuştur; fakat icazet verilinceye kadar hüküm ve sonuç doğurmaz. Kanunî mümessil, daha sonra icazet verdiği takdirde, sözleşme tamamlanır ve sonuçlarını baştan itibaren doğurur.

Belgede Evlenmenin iptali (sayfa 33-63)

Benzer Belgeler