• Sonuç bulunamadı

Evlenmenin iptali

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Evlenmenin iptali"

Copied!
174
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER... KISALTMALAR... BİBLİYOGRAFYA... GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM

KONUNUN TAKDİMİ, SINIRLARI, ÖNEMİ VE GENEL KAVRAMLAR

§ 1. KONUNUN TAKDİMİ, SINIRLARI VE ÖNEMİ... I. KONUNUN TAKDİMİ VE SINIRLARI... II.KONUNUN ÖNEMİ……….…….…….…………... § 2. EVLENME KAVRAMI VE EVLENMENİN HUKUKÎ MÂHİYETİ...

I. EVLENME KAVRAMI... II. EVLENMENİN HUKUKÎ MÂHİYETİ ...

§ 3. EVLENME EHLİYETİNİ VE EVLENME ENGELLERİNİ DÜZENLEYEN

HÜKÜMLERİN EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ SEBEPLERİ İLE

KARŞILAŞTIRILMASI ... I. EVLENME EHLİYETİ, ŞARTLARI VE BU ŞARTLARIN EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ SEBEPLERİYLE İLİŞKİSİ ...

A) AYIRT ETME GÜCÜ ( TEMYİZ KUDRETİ ) ... ... B) EVLENME YAŞI ... C) KANUNÎ TEMSİLCİNİN İZNİ ... II. EVLENME ENGELLERİ VE BUNLARIN EVLENMENİN

HÜKÜMSÜZLÜĞÜ SEBEPLERİYLE İLİŞKİSİ ... A) KESİN EVLENME ENGELLERİ ... 1) Hısımlık………... ... 2) Önceki Evlilik ………... ... 3) Akıl Hastalığı... ……... B) KESİN OLMAYAN EVLENME ENGELLERİ ...

§ 4. EŞLERDEN BİRİNİN ÖLÜMÜ, GAİPLİĞİ, CİNSİYET DEĞİŞTİRMESİ

VE MAHKEME KARARIYLA EVLİLİK BİRLİĞİNİN SONA ERMESİ …………

I. EŞLERDEN BİRİNİN ÖLÜMÜ VE ÖLÜM KARİNESİ... II. GAİPLİK KARARIYLA EVLİLİK BİRLİĞİNİN SONA ERMESİ... III. EŞLERDEN BİRİNİN CİNSİYET DEĞİŞTİRMESİ ... IV. MAHKEME KARARI İLE EVLİLİK BİRLİĞİNİN SONA ERMESİ...

I VI VII 3 3 6 7 7 8 10 10 11 11 13 13 13 13 15 16 17 18 18 18 19 20

(2)

§ 5. YOKLUK ... I. YOKLUK KAVRAM VE EVLENMENİN YOKLUĞU ... A) YOKLUK KAVRAMI ... ...

B) EVLENMENİN YOKLUĞU ... ... II. EVLENMENİN YOKLUĞUNA YOL AÇAN SEBEPLER VE YOKLUĞUN SONUÇLARI ...

A) EVLENMENİN YOKLUĞUNA YOL AÇAN SEBEPLER... B) EVLENMENİN YOKLUĞUNUN SONUÇLARI ... § 6. HÜKÜMSÜZLÜK ( GEÇERSİZLİK ) …… ... I. HÜKÜMSÜZLÜK KAVRAMI VE EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ……... A) HÜKÜMSÜZLÜK KAVRAMI ... B) EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ... ... II. EVLENMENİN BUTLANINA DAİR HÜKÜMLERİN AKİTLERİN

BUTLANINI DÜZENLEYEN HÜKÜMLER VE BOŞANMA

HÜKÜMLERİYLE KARŞILAŞTIRILMASI... EVLENMENİN BUTLANINA ( MUTLAK BUTLAN ) VE İPTALİNE

(NİSBİ BUTLAN) DAİR HÜKÜMLERİN AKİTLERİN BUTLANINI

DÜZENLEYEN HÜKÜMLERLE KARŞILAŞTIRILMASI...… B) EVLENMENİN BUTLANINA DAİR HÜKÜMLERİN BOŞANMA

HÜKÜMLERİYLE KARŞILAŞTIRILMASI ... III. MUTLAK BUTLAN (BUTLAN) İLE NİSBÎ BUTLAN (İPTAL) AYRIMI………...

A) MUTLAK BUTLAN İLE NİSBÎ BUTLAN ARASINDAKİ

FARKLILIKLAR ... 1) Korunan Hukukî Yarar Ve Sebepleri Bakımından ... ... 2) Davacıları Bakımından ... 3) Süresi Bakımından………... 4) Ortadan Kaldırılması Bakımından...…... 5) Geçersizliğin İncelenmesi Bakımından……...

B) MUTLAK BUTLAN (BUTLAN) İLE NİSBÎ BUTLAN (İPTAL)

DAVALARI ARASINDAKİ ORTAK ÖZELLİKLER ………... § 7. EVLENMENİN MUTLAK BUTLANI………... I. EVLENMENİN MUTLAK BUTLANINA YOL AÇAN SEBEPLER

VE MUTLAK BUTLANIN SONUÇLARI... A) MUTLAK BUTLAN SEBEPLERİ...

20 20 20 21 22 22 27 29 29 29 31 32 32 34 36 36 36 37 37 38 38 38 39 39 39

(3)

III

1) Mevcut Evlilik……… ...

2) Evlenmeye Engel Nitelikte Akıl Hastalığı... ... 3) Ayırt Etme Gücünden Sürekli Yoksunluk... …..…

4) Yasak Derecede Hısımlık ... …… ... II. MUTLAK BUTLANININ SONUÇLARI... ...

İKİNCİ BÖLÜM

EVLENMENİN NİSBÎ BUTLANI ( İPTAL EDİLEBİLİRLİK )

§ 8. EVLENMENİN İPTALİ (NİSBÎ BUTLANI) VE SEBEPLERİ... I. KAVRAM....... II. EVLENMENİN İPTALİNE (NİSBÎ BUTLAN) YOL AÇAN SEBEPLER... A) AYIRT ETME GÜCÜNDEN GEÇİCİ YOKSUNLUK... B) İRADE BOZUKLUĞU HALLERİ... ... 1) HATA (YANILMA - ALDANMA) ………... a) Kavram ve Tanım... b) Evlilik Hukukunda Hata...………... aa) Evlenmenin Mânâ ve Mâhiyetinde Hata (Evlenmeyi Hiç İstemediği

Halde, Yanılarak Evlenme Konusunda İrade Açıklamasında Bulunmak) ... bb) Eşin Kimliğinde Hata (Şahısta Hata) ... ...…. cc ) Eşin Niteliğinde Hata (Vasıfta Hata) ... aaa) Yanılma Bizzat Eşin Kendi Niteliğine İlişkin Olmalıdır. ...…...

bbb) Eşin Niteliği İle İlgili Yanılma Esaslı ( Önemli ) Olmalıdır. ……... ccc ) Eşin Niteliğinde Düşülen Yanılma Yüzünden Eşler

Arasında ki Ortak Hayat Çekilmez Hal Almalıdır. ………..

2) ALDATMA (HİLE) ………... .. a) Kavram ve Tanım... b) Evlilik Hukukunda Hile... ... c) Hilenin Şartları... .... aa) Aldatma Fiili... ... aaa) Genel Olarak... bbb) Evlilik Hukukunda Hile Teşkil Eden Haller... 1/ a) Namus Ve Onur Hakkında Aldatma... 1/ b) Tehlikeli Bir Hastalık Hakkında Aldatma ……… 1/ aa) Hastalık, Bizzat Eşin Kendisinde Bulunan

Bir Hastalık Olmalıdır. ... 39 42 46 46 47 48 48 51 51 56 58 58 59 60 63 68 71 72 76 82 82 82 85 85 85 91 92 94 95

(4)

IV

1/ bb) Hastalık Diğer Eşin veya Altsoyunun Sağlığı

İçin Ağır Tehlike Oluşturan Bir Hastalık Olmalıdır..…….. 1/cc) Hastalık Diğer Eşten Gizlenmiş Olmalıdır. ……... bb) Aldatma Kastı... cc) İlliyet Bağı... 3) İKRAH (TEHDİT - KORKUTMA) ... a) Kavram ve Tanım... ... b) Evlilik Hukukunda İkrah ... …... aa) Korkutma, Davacı Eşe Veya Onun Yakınlarından Birine

Yöneltilmiş Olmalıdır. ... bb) Korkutma, Bizzat Davacı Eşin Veya Yakınlarının Yaşamına, Sağlığına, Namus Ve Onuruna Yönelik Olmalıdır. ... cc) Korkutma, Ağır Bir Tehlike Unsuru İçermelidir…………... dd) Korkutma Mevcut ya da Pek Yakın Bir Tehlikeye Yönelik Olmalıdır……. ee) Korkutma İle Evlenme Arasında Bir İlliyet Bağının Bulunması Şarttır…… C) KANUNÎ TEMSİLCİNİN İZNİNİN BULUNMAMASI ... 1) AYIRT ETME GÜCÜNE SAHİP KÜÇÜKLER YÖNÜNDEN KANUNÎ TEMSİLCİNİN İZNİ ... ...

2) AYIRT ETME GÜCÜNE SAHİP KISITLILAR YÖNÜNDEN KANUNÎ TEMSİLCİNİN İZNİ ...

3) KANUNÎ TEMSİLCİNİN DAVA HAKKINI SINIRLAYAN SEBEPLER...

a) Evlendikten Sonra Küçüğün 18 Yaşını Doldurarak Reşit Olması ……..… b) Evlendikten Sonra Vesayet Altındaki Eşin Kısıtlılığının Sona Ermesi... c) Karının Gebe Kalmış Olması….……….…………..…… § 9. İPTAL DAVASI... I. İPTAL DAVASINDA DAVACILAR... ………..………

A) EVLENMENİN KURULMASI SIRASINDA EŞLERDEN BİRİNİN GEÇİCİ OLARAK AYIRT ETME GÜCÜNDEN YOKSUN OLMASI HALİ ... B) İRADE BOZUKLUĞU HALLERİ...

C) KANUNÎ TEMSİLCİNİN İZNİNİN BULUNMAMASI HALİ... II. İPTAL DAVASINDA DAVALILAR……... III. İPTAL DAVALARINDA, DAVA AÇMA SÜRESİ ... IV. BUTLAN (MUTLAK BUTLAN) VE İPTAL (NİSBÎ BUTLAN) DAVASINDA GÖREV, YETKİ VE YARGILAMAYA İLİŞKİN USUL HÜKÜMLERİ …...

A) YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME ... B) YARGILAMA USULÜ... 95 98 99 100 100 100 101 102 103 104 107 108 112 114 120 122 123 123 124 125 125 125 126 126 127 128 134 134 135

(5)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İPTAL KARARININ HUKUKÎ SONUÇLARI

§ 10. İPTAL KARARININ EŞLER, ÇOCUKLAR VE ÜÇÜNCÜ KİŞİLER

BAKIMINDAN HUKUKÎ SONUÇLARI VE MİRASÇILIĞA ETKİSİ... I. İPTAL KARARININ EŞLER BAKIMINDAN SONUÇLARI ... II. ÇOCUKLAR BAKIMINDAN... III. ÜÇÜNCÜ KİŞİLER BAKIMINDAN... IV. İPTAL KARARININ MİRASÇILIĞA ETKİSİ... ... § 11. EVLENMENİN İPTALİNİ GEREKTİRMEYEN SEBEPLER…... ... I. BEKLEME SÜRESİNE UYMAMA... II. ŞEKİL KURALLARINA UYMAMA……... III. OLAĞANÜSTÜ EVLENME YAŞI İÇİN HAKÎMDEN İZİN ALINMAMASI…… § 12. GÖSTERMELİK (CALÎ – YAPMA) EVLENMELER ... ... SONUÇ... 138 139 146 149 151 153 153 154 155 156 159

(6)

KISALTMALAR

AÜHFD. : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi BK. : Borçlar Kanunu

Bak. : Bakınız b. : bent C. : Cilt

DEÜHFD. : Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi AÜEHFD. : Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi E. : Esas

Evl. Yön. : Evlendirme Yönetmeliği

GSÜHFD. : Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi GÜHFD. : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

HD. : Hukuk Dairesi

HUMK. : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu K. : Karar

MK. : Medenî Kanun m. : Madde

Nüf. K. : Nüfus Kanunu

SÜHFD. : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi S. : Sayı s. : Sayfa TTK : Türk Ticaret Kanunu TVK. : Türk Vatandaşlığı Kanunu t. : Tarih vd. : ve devamı Y. : Yargıtay

YHGK. : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu YİBK : Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

YİBGK : Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu YBGK : Yargıtay Büyük Genel Kurulu

(7)

BİBLİYOGRAFYA

Akıncı, Ş. : Borçlar Hukuku Bilgisi, 3. Baskı, Ankara Ocak 2006 (Akıncı, Borçlar).

--- : Türkiye’de İmâm Nikahı ve Köylerde Muhtarların Yaptıkları Evlenme Akitlerinin Geçerliliği, Selçuk Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi ATA Dergisi, Yıl 1994, S.6, s. 49 - 54 (Akıncı, İmâm Nikâhı).

--- : Medenî Kanun’da Kadın ve Aile, GÜHFD., 2004,C.8, S.1-2, s.15-31. (Akıncı, Aile).

Akıntürk, T. : Aile Hukuku, C.2, Yenilenmiş 10. Bası, İstanbul 2006 (Akıntürk, Aile).

--- : Medenî Hukuk, Genişletilmiş 11. Bası, İstanbul 2005 (Akıntürk, Medenî).

--- : Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Bası, Ankara 2004 (Akıntürk, Borçlar).

Alagöl,H. /Gülçelik,M.A. /Çetinkaya K. : Küçük Stajlar, Uzmanlar Tus Serisi, Atlas Kitapçılık, 2. Baskı, Ankara 2003.

Arsebük, E. : Medenî Hukuk, Ankara Hukuk Fakültesi Neşriyatı, İstanbul 1938.

Ardıç,O. : Medenî Hukuk, Agon Bilgi Akademisi Yayınları, 3.Baskı, Ankara 2004.

Ayan, S. : Evlilik Birliğinin Korunması, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, Ankara 2004.

Balcıoğlu, B. / Başer, S. Z. : Şizofreni ve Aile, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Türkiye’de Sık Karşılaşılan Psikiyatrik Hastalıklar Sempozyum Dizisi No:62, Mart 2008.

Başpınar,V. : Borç Sözleşmelerinin Kısmî Butlanı, Ankara, 1998. Berki, Ş. : Türk Medenî Kanununda Evlenmede Mutlak

Butlan, AÜHFD., 1962, C. XIX, S. 14, s. 201-231. Cansel E. : Sosyal Devlet ve Aile, AÜHFD., 1969, C.26, S.1 -

(8)

Cantürk G. : Evlilik ve Boşanma İle İlgili Adli Psikiyatri Uygulamaları, Adli Tıp Dergisi, C.3, S.2, Yıl.2006.

Doğan, M. :

Türk Medenî Kanunu’nun Evliliğin Genel Hükümleri Bakımından Getirdiği Yenilikler, AÜHFD., 2003, C.52, S.4, s. 117 – 118.

Duman Ö. / Göka, E. : Yeni Türk Medenî Yasası ve Psikiyatri, (www.kocaelibarosu.org.tr)

Dural, M./Öğüz,T./Gümüş M. A. : Türk Özel Hukuku, Aile Hukuku, C. 3, İstanbul 2005.

Erdem, S. : Yerli Yabancı İlmi ve Kazaî İçtihatlarla Aile Hukuku, İstanbul 1966.

Eren, F. : Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 8.Bası, İstanbul 2003.

Ergün, Z. : Boşanma Davaları, 3. Basım, Ankara 2004.

Ertuğran, O. : Uyuşturucu Madde Kullanımı Satımı, Kişilik Bozuklukları, Akıl Hastalıkları ve Cezai Sorumluluk, (http://www. turkhukuksitesi.com) Feyzioğlu, F. N. : Aile Hukuku Dersleri, İstanbul Üniversitesi

Yayınları, İstanbul, 1971.

Göl, K. : Kadın Hastalıkları Ve Doğum, Atlas Kitapçılık, 5.Bası, Ankara 2005.

Göktürk, H. A. : Türk Medenî Hukuku, Yeniden Gözden Geçirilmiş 3.Bası, Ankara 1954.

Gönensay, A. S. : Medenî Hukuk, C.2, Kısım 1, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1937.

Günalp, S. / Tuncer S. : Kadın Hastalıkları ve Doğum Kitabı, Pelikan Yayıncılık, Ankara 2004.

Havutçu A. : Evlilik Birliğinin Temsili, 1.Baskı, Ankara 2006. İnal, N. : Uygulamada Türk Medenî Kanunu, Ankara 1997. İnan A. N. : Medenî Hukuk Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma

Enstitüsü Türkiye İş Bankası Vakfı- Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ders Kitapları Serisi:

(9)

3, Ankara 2005.

Kılıçoğlu, A. : Borçlar Hukuku, 6.Bası, Ankara 2005 (Kılıçoğlu, Borçlar).

--- : Medenî Kanunumuzun Aile – Miras – Eşya Hukukuna Getirdiği Yenilikler, 1. Bası, Ankara 2003 (Kılıçoğlu, Medenî).

Kırpınar, İ. / Aydın, N. / Çayköylü, A : Negatif ve Pozitif Belirtili Şizofreni: Kavramlar, Bulgular ve Çelişkiler, Psikiyatri Bülteni, Cilt:3, Sayı:3, 1995, s. 129-141

Koç, N. : Türk Medenî Hukukunda ve Roma Hukukunda Hükümsüzlük, DEÜHFD., 1981,Y.2, S.2, s. 127 - 172.

Kırpınar, İ. : Şizofrenide Prodromal Belirtiler, Şizofreni Dizisi, C.1, Sayı: 2, 1998, s. 41-45.

Köprülü, B. / Kaneti, S. : Aile Hukuku, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1985-1986.

Köroğlu, E. / Güleç C. : Psikiyatri Temel Kitabı, Hekimler Yayın Birliği, Tıp Kitapları Dizisi, 2.Bası, İstanbul 2007

Köteli, M. A. : Evliliğin Hukuki Niteliği ve Evlilik Dışı Beraberlikler, İstanbul 1991.

Namlı, M. : Yeni Medenî Kanunun Evlilik Hukukunda Yaptığı Değişiklikler,GÜHFD.,Ocak 2003,S.1, s. 241 – 283. Oğuzman, K. / Dural, M. : Aile Hukuku, Gözden Geçirilmiş İkinci Bası,

İstanbul 1998.

Oğuzman K. : Borçlar Hukuku, Genişletilmiş İkinci Bası, 1996. Oğuzman, K. / Öz, T. : Borçlar Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve

Genişletilmiş İkinci Bası, İstanbul 2008. Oğuzoğlu, H. C. :

Öncü F. :

Medenî Hukuk (Şahsın Hukuku), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınlarından, Yeniden gözden geçirilmiş 5. Bası, Ankara 1963. Medeni Hukuk ve Psikiyatri, ( www.istanbulsağlık.gov.tr )

(10)

Önen, T. : Borçlar Hukuku, Ankara, 1984.

Özkaya, E. : Açıklamalı ve İçtihatlı Hata – Hile ve İkrah, Ankara 2000.

Öztan, B. : Aile Hukuku, 4.Bası, Ankara 2004 ( Öztan, Aile ) --- : Batıl Evlenmelerde Eşlerin Durumu, AÜHFD.,

1969, C.26, S. 1- 2, s. 193 – 215 (Öztan, Batıl Evlenmeler).

--- : Medenî Hukuk’ un Temel Kavramları, 20.Bası, Ankara 2005 ( Öztan, Medenî ).

Özuğur, A. İ. : Boşanma, Ayrılık ve Evlenmenin İptali Davaları, Son Yargıtay Kararları İle Güncelleştirilmiş 2.Bası, Ankara 2006 ( Özuğur, Evlenmenin İptali ).

--- : Boşanma ve Ayrılık, Ankara 2000 ( Özuğur, Boşanma ).

Reisoğlu, S. : Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 19. Baskı, İstanbul 2006.

Sadock, B. J. / Sadock, V. A. : Kaplan & Sadock Comprehensive Textbook of Psychiatry Volume:II; Seventh Edition, Lippincott Williams & Wilkins , Philadelphia, 2000.

Saymen, F. / Elbir, H. : Türk Medenî Hukuku, C. III, Aile Hukuku, İstanbul, 1960.

Schwarz, A. B. : (Çev. Bülend Davran), Aile Hukuku, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1942.

Şahin, E. : Açıklamalı, Uygulamalı, İçtihatlı Aile Hukuku Davaları, İstanbul 2004.

Şener E. : Türk Medenî Kanunu, C.1, 3. Bası, İstanbul 1998. Şimşek M. : Aile Mahkemelerinin Görevine Giren Davalar Ve

Yargılama Usulü, Adalet Yayınevi, 2.Bası, Ankara 2007.

Tekinay, S.S : Türk Aile Hukuku, 5.Bası, İstanbul 1984.

Tutumlu, M. A. : Teorik ve Pratik Boşanma Yargılaması Hukuku, Cilt 2, Ankara 2005. (Tutumlu, Boşanma ).

(11)

--- :

Evliliğin Butlanı Boşanma, Ayrılık Sebepleri ve Boşanmanın Hukuki Sonuçları, Adalet Yayınevi, Ankara 2006 (Tutumlu, Evliliğin Butlanı).

Uçar. A. : 4721 sayılı Medenî Kanun İle İhdas Edilen Yeni Bir Müessese: Aile Konutu Müessesesi, Atatürk Üniversitesi,AÜEHFD.,2006,C.10,S.1-2,s. 395-401. Uyar, T. / Uyar, A. / Uyar, C. : Gerekçeli ve İçtihatlı Türk Medenî Kanunu, C.1

(MK., 1-517), Ankara 2006.

Uyar, T. : Gerekçeli ve İçtihatlı Türk Medenî Kanunu, C. 1 (Aile Hukuku), Ankara 2006.

Velidedeoğlu, H. V. : Türk Medenî Hukuku (Aile Hukuku), C.2, İkinci Bası, İstanbul 1950.

Yalman S. : Evlilik Birliğinin Temsili ve Eşlerin Sorumluluğu, SÜHFD., 2004, Cilt 12, s.7.

Yılmaz, E. / Yılmaz Ü. : Hukuk Rehberi, C.2, Ankara 2002. Zapata, T.T. : Medenî Hukuk, Ankara 2004.

Zevkliler, A. : Medenî Hukuk, 4. Bası, Ankara 1995. Zevkliler,A./Acabey,M.B./Gökyayla K.E: Medenî Hukuk, Ankara 2000.

Zevkliler, A. / Havutçu, A. : Yeni Medenî Kanuna Göre Medenî Hukuk, Ankara 2003. http://www.adlitip.turkiyeklinikleri.com http://www.haberler. com http://haberarsiv.hurriyet.com.tr/2003/02/08/ http://www.tumgazeteler.com/haberleri http://www.turkhukuksitesi.com

http://www.crsm.net/bipolar.htm, Bipolar Bozukluk Nedir? http://www.ucansupurge.org; Uçan Süpürge Kadın Haber Sitesi http://www.1001kitap.com/Bilim http://www.draligus.com/2759-psikotik-bozukluklar-psikozlar http://www.rega.başbakanlık.gov.tr http://www.dünyabülteni.net http://www.tümgazeteler.com http://www.melankolik.org/melankoli-nedir-melankolik-kimdir

(12)

Corpus Mevzuat ve İçtihat Proğramları; www.cdmy.com.tr Kazancı Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası; www.kazancı.com.tr Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları; www.sinerjias.com.tr

(13)

GİRİŞ

İnsanlar, yardımlaşma, dayanışma ve güvenliklerini sağlama kaygısı ile ve belirli bir oranda da içgüdüsel olarak bir arada yaşamaya alışkındırlar. İnsanların bir arada yaşamak üzere oluşturdukları toplumların en küçüğü ve eskisi “aile” dir. Toplumlar ailelerden meydana gelir. Toplulukların mutlu ve huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olmasıyla doğru orantılıdır.

Aile kelimesi, insan zihninde bir takım hukukî, sosyal ve dinî kavramları canlandıran geniş muhtevalı bir kelimedir. Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Dolayısıyla aile insanın ilk kültür ocağı, ilk okulu, ilk sevgi kaynağı ve ilk dostlarını tanıdığı bir yuvadır.

İnsan neslinin devamı, nesebin korunması, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. Zira, eski çağ toplumlarından beri evlenme, aile kurmak üzere başvurulan en ideal yoldur. Evlenme, karı koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya imkân veren ve taraflara karşılıklı hak ve ödevler yükleyen bir sözleşmedir. Bu ögeleri taşıyan bir birleşmenin evlenme sayılabilmesi için, ayrıca bu ögelere ilaveten, hukuk düzeninin de yapılan bu işlemi geçerli sayması gerekir. Bir diğer söyleyişle, evlenmeye ehil karşıt cinsten iki kişinin bu işlemi, kanunda evlenme için öngörülen şartlara uygun biçimde yapmaları da gerekir. Bu şartlardan bir kısmına uyulmaması, evlenme akdinin hiç doğmamasını, yani “yok” sayılmasını gerektirir. Bir kısmına uyulmaması ise, evlenmenin ölü doğmasını; yani mutlak butlan ile malûl olmasını, diğer bir kısmına uyulmaması ise, evlilik birliğinin sakat olarak dünyaya gelmesini; yani nisbî butlanla malûl olmasını gerektirir.

Evlenmenin nisbî butlanı ya da iptali, Türk Evlilik Hukukunda evlilik birliğini hâkim kararıyla sona erdiren nedenlerden birisidir. Kendine özgü bir aile hukuk sözleşmesi olan evlenme de tıpkı Borçlar Hukuku sözleşmelerinde olduğu gibi, kanunun öngördüğü şartlar çerçevesinde evlenmeye tam olarak ehil olan tarafların iradelerini tam bir serbesti içinde ve sâlim bir şekilde beyan etmeleriyle hayat bulur. Başka bir ifadeyle, tarafların iradelerinde noksanlık veya uygunsuzluk bulunmamalıdır. Medenî Kanunumuz 148. maddesinde evlenme akdinin kuruluşu esnasında geçici olarak ayırt etme gücünden yoksunluğu bir nisbî butlan nedeni olarak düzenledikten sonra, 149, 150 ve151. maddelerinde ise, BK. m. 23 vd. maddelerden ayrı olarak, evlenme sözleşmesinde iradeyi

(14)

bozan sebepleri saymış ve evlenmenin bu nedenle iptali imkanı ve şartlarını belirlemiştir. Bu sebeplerden herhangi birisinin bulunması, evlenmenin nisbî butlan ile sakat olması sonucunu doğurmaktadır.

Evlenmenin nisbî butlanını, tez çalışma konusu olarak seçmemizin iki önemli nedeni vardır. Bu konuyu seçmemizin birinci nedeni, kanun koyucunun evlenmenin mutlak ve nisbî butlanı şeklinde yaptığı ayrımı eleştirmektir. Zira, mutlak butlan kavramı belli noktalarda hükümsüzlük türlerinden biri olan “butlan”ın, nisbî butlan kavramı ise yine bir hükümsüzlük türü olan “iptal”in özelliklerini taşımaktadır. Buna rağmen kanun koyucunun Aile Hukuku kitabının batıl olan evlenmeler adlı dördüncü ayrımını, “evlenmenin butlanı” ve “evlenmenin iptali” şeklinde tasniflendirmek yerine “mutlak butlan” ve “nisbî butlan” şeklinde tasnif etmesinin kanaatimizce hatalı olduğuna dikkat çekmektir.

Bu konuyu seçmemizin bir diğer nedeni ise, “evlenmenin nisbî butlanı” ya da “iptal”i konusunun Türk Aile Hukukunda bugüne kadar monoğrafik bir çalışmanın konusunu oluşturmamış, derinlemesine incelenmemiş olmasıdır. Bu nedenle, bu konunun içeriği hakkında doktrindeki görüşler ve bu görüşlerin gerekçeleri, Medeni Kanunumuzun ifadesiyle “evlenmenin nisbî butlanı”nın çeşitleri, şartları, uygulamadaki yerini göstermek için sıklıkla yer verdiğimiz yargı kararları ve nihayet iptal kararının eşler, çocuklar ve üçüncü kişiler açısından sonuçları bu çalışmamızın içinde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Netice olarak diyebiliriz ki, hukukumuz, toplumun can damarı olan ve sağlıklı nesiller yetiştirmeye vesile olan, karşılıklı sevgi ve saygı esasına dayanan, hak ve sorumluluklarının bilincinde olan mutlu bir aile yuvasının oluşturulabilmesi için sıhhatli evliliklerin yapılmasını gerekli ve önemli bulmuştur. Bu nedenledir ki, bünyesinde butlan ya da iptal nedenlerinden birini taşıyan bir evliliğin, o evliliğin tarafları olan kadın ve erkeğe ve o evlilikten dünyaya gelen nesillere fayda yerine zarar getirebileceği düşüncesiyle kanun koyucu böyle evliliklerin dava yoluyla iptalini isteme imkânını tanımıştır.

(15)

BİRİNCİ BÖLÜM

KONUNUN TAKDİMİ, SINIRLARI, ÖNEMİ VE GENEL KAVRAMLAR § 1. KONUNUN TAKDİMİ, SINIRLARI VE ÖNEMİ

I. KONUNUN TAKDİMİ VE SINIRLARI

Evlenme akdi de diğer akitler gibi kuruluşu anında hukuk normlarının izin vermediği bir sebebi ihtiva edebilir yani yapılan akit geçerliliği için kanunda öngörülen şartlara sahip olmayabilir. Akdin geçerliliği için gerekli olan şartların yokluğu halinde, kanun koyucunun bu şartların varlığına verdiği önem derecesine göre, akit yokluk ile malûl veya batıl olur. Butlan sebeplerini taşıyan bir evlenme akdinde, akdin varlığının ne derece söz konusu olacağı, mevcut evlenmenin kendiliğinden mi hükümsüz olduğu, yoksa hükümsüzlük kararının dâva yoluyla mı elde edileceği soruları ortaya çıkar.1

Evlenme akdi ile ortaya çıkan hukukî durumu mümkün olduğu kadar muteber tutma prensibinin menşei, kilise ve İslâm hukukuna dayanmaktadır. Zira, kilise hukukuna göre dini bir müessese olan evlilik, sosyal, ahlâkî ve dinî değer hükümlerini bir arada ihtiva eder. Evliliğin ortadan kaldırılmaması prensibi de bir dinî değer hükmüdür. Bu prensip daha sonra hemen hemen bütün hukuk sistemlerince benimsenmiştir. Zaten evliliğin ko-layca ortadan kalkmamasında toplumun menfaati söz konusudur. Bu sebeple, bütün kanunlar evlilik müessesesini sağlam tutabilmek için gerekli hükümlere yeteri kadar yer vermişlerdir.

2

Medenî Kanun evliliğin muteberliğinin korunması hususunu her ne kadar açık bir şekilde hükme bağlamamışsa da, maddelerin umumî yorumundan aynı ana prensibin benimsenmiş olduğu neticesine varılır. Bu husus doktrinde ittifakla kabul edilmektedir. Ancak, bu prensibi mutlak olarak anlamamak gerekir; zira evliliğin devamı toplum düzenini zedeliyor, topluma fayda yerine zarar veriyor, evliliğe gerek sosyal gerek ahlâkî bakımlardan bir değer hükmü verilmiyorsa, böyle bir evliliğin hukuken hâlâ muteber olarak devamında bir fayda düşünülemez. Bu takdirde mevcut durumun ortadan kaldırılması en uygun olanıdır. Evlenme akdinin kuruluşu, devamı ve ortadan kalkmasındaki hukukî emniyet düşüncesi, Borçlar Hukuku alanındaki taraf menfaatlerini düzenleyen akitlerin ortadan kalkmasına kıyasla çok daha fazla önem taşıdığından, evlilik

1 Öztan, Batıl Evlenmeler, 193, 194. 2 Öztan, Batıl Evlenmeler, 193, 194.

(16)

akdi geçersiz bile olsa, ortadan kalkması için farklı hükümlerin konması zorunluluğunu yaratmıştır.3

3 Öztan, Batıl Evlenmeler, 193, 194.

Bundan dolayıdır ki, bu zorunluluğunun icap ettirdiği düzenlemelerden biri olan butlan, Türk Evlilik Hukuku’nda evlilik birliğini hâkim kararıyla sona erdiren nedenlerden biridir. Batıl olan evlenmeler, 4721 sayılı Medenî Kanun’un Aile Hukuku kitabının, birinci kısım, birinci bölümünün, dördüncü ayrımında düzenlenmiştir.

Evlenmenin butlanı, Medenî Kanunumuzda, aşağıda da izah edeceğimiz üzere aralarındaki bir takım farklılıklar dolayısıyla, mutlak ve nisbî butlan olmak üzere ikiye ayrılarak düzenlenmiştir.

Bu çalışmamızın konusu, “evlenmenin nisbî butlanı” dır. Ancak, bu konuyu takdim etmeye başlamadan önce, birinci bölümde Aile Hukuku’nun temelini teşkil eden, tek başına bir araştırma ve çalışmanın konusu olabilecek, doktrinde çok çeşitli tanımları yapılan “evlenme” kavramı genel hatlarıyla izah edilmiştir. Devamında ise, ortaya atılan görüşleri ve savunucuları dolayısıyla çeşitlilik arz eden evlenmenin hukukî mâhiyeti kavramlarına, konunun çok fazla dağılmaması maksadıyla doktrindeki tartışmalara girilmeksizin genel anlamda değinilmiştir.

Yine birinci bölümde, Medenî Kanunumuzun ikinci kitabının, ikinci ayrımında düzenlenen “evlenme ehliyeti ve engelleri”, ilerleyen konular içerisinde de özellikle belirttiğimiz gibi, evlenmenin hükümsüzlüğünün temelini teşkil etmektedir. Zira, bir kişi için “evlenmeye ehildir” diyebilmemiz, MK.’nın 124 ile 128. maddeleri arasında düzenlenmiş olan şartlara sahip olması halinde mümkündür. Bu şartlardan birinin ya da bir kaçının eksikliği ya da söz konusu bu şartlar tam olsa bile, MK.’ nın 129, 130 ve 133. maddelerinde düzenlenmiş bulunan, evlenme engellerinden birinin varlığı, akdedilen evliliğin genel söyleyişle geçersizlik (hükümsüzlük) müeyyidesiyle karşı karşıya kalmasına sebebiyet verir. Bu öneminden dolayıdır ki, “evlenme ehliyeti ve engelleri” konusuna da genel olarak temas edilmiştir.

Boşanma, gaiplik nedeniyle evliliğin feshi, ölüm ve ölüm karinesinin uygulanması da tıpkı butlan ve iptal kararı gibi evliliği sona erdiren nedenlerden olduğu için bunlara da çalışmamızın birinci bölümünde kısaca değinilmiştir.

(17)

Tıpkı, diğer Borçlar Hukuku akitlerinde olduğu gibi, evlenme akdinde de, hukukî işlemin (sözleşmenin) zorunlu ve (vazgeçilmez) kurucu unsurları eksik ise, o hukukî işlem ile kurulacak ilişki hiç doğmamış demektir. Yani, evlenme akdi yoklukla malûldur.4

Çalışmamızın bütünü boyunca konularımızı ele alınırken, tüm bu konuların uygulamadaki yerini ve önemini göstermek maksadıyla sıklıkla Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarından da örnekler verilmiştir.

Bir hukukî işlemin hükümsüz sayılabilmesi için öncelikle, kurucu unsurlarının tam olup, sözleşmenin vücut bulması gerektiğinden, tez çalışmamızın birinci bölümünde evlenmenin yokluğu, yokluk sebepleri ve sonuçları kavramlarına da genel anlamda temas edilmiştir.

Çalışmamızın birinci bölümünde nihayet, çeşitli derecelerden meydana gelmiş bir müeyyide olan hükümsüzlük ve akabinde de evlenmenin hükümsüzlüğü kavramları izah edilmiştir. Daha sonra hükümsüzlük derecelerinin en ağırı olan mutlak butlanın sebeplerine çalışmamızın asıl konusuyla olan ilişkisi dolayısıyla, Medenî Kanunumuzun ilgili hükümleri çerçevesinde değinilmiş; sonuçları bakımından ise nisbî butlan konusuna atıf yapılmıştır. .

Çalışmamızın asıl konusu olan, “evlenmenin nisbî butlanı” ise, ikinci ve üçüncü bölümlerde ele alınmıştır. İkinci bölümün başında, evlenmenin nisbî butlanı kavramının Borçlar Hukukundaki hükümsüzlük türlerinden biri olan “iptal”in özelliklerini haiz olduğunu, bu nedenle doktrinde bu iki kavramın birbirlerinin yerine kullanıldığı ifade edilmiştir. Buna göre, Medenî Kanunumuzun tasnifi olan mutlak ve nisbî butlan kavramları yerine butlan ve iptal kavramlarının kullanılmasının bize göre daha isabetli olacağı üzerinde de durulmuştur.

Daha sonra, ikinci bölümde nisbî butlan kavramının anlamı ve evlenmenin nisbî butlanını doğuran sebepler ayrıntılı bir biçimde izah edildikten sonra nihayet, dördüncü bölümde, bu sebepler dolayısıyla sakat olan bir evlenmenin hâkim kararıyla iptalinin eşler, çocuklar ve üçüncü kişiler açısından doğurduğu sonuçlar ele alınmıştır. Bu sonuçlar ele alınırken, kanun koyucunun boşanma ile ilgili hükümlere atıf yaptığı, butlan kararı ile sona ermiş bir evlilikte mal rejiminin tasfiyesi, nafaka, tazminat ve soyadı gibi başlı başına bir araştırma konusu olan hususlara da konuyu dağıtmamak amacıyla sadece işlediğimiz konunun anlaşılmasına yetecek ölçüde temas edilmiştir.

4

(18)

II. KONUNUN ÖNEMİ

Eski çağ toplumlarından beri evlenme, aile kurmak üzere başvurulan yoldur. Evlenme olmadan da aile kurmak mümkün olabilir. Yalnız, toplum düzenine, ahlâki anlayışa ve aile geleneklerine en uygun olanı, evlenme ile kurulan ailedir. Ayrıca, evlenmek suretiyle aile kurmak, eşlerin müşterek hayatlarını paylaşmalarında ve çocukların yetişmesinde en isabetli ve mükemmel olanıdır.5

Çağdaş toplumlar aileye her zaman önem vermişler ve bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmışlardır. Türk kanun koyucusu da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesinde; “Aile Türk toplumunun temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır; teşkilatı kurar” diyerek güçlü bir devletin ve toplumun oluşmasında ailenin önemini ve bunun için devletin aile ile ilgili sorumluluğunu vurgulamaya çalışmıştır.

6

Tez çalışmamızın konusu, hukuken geçerli ve sağlıklı bir ailenin kurulabilmesi açısından önem arz etmektedir. Evlenme ehliyetinin en önemli ve mutlak şartı, evlenecek kişilerde aranan ayırt etme gücünün mevcudiyetidir. Kanun koyucu, nişanlıların tam da evlenme yönündeki iradelerini açıkladıkları anda, ayırt etme gücünden yoksun olmalarını bir butlan sebebi olarak düzenlemiştir. Buna göre, aşırı dozda uyuşturucu madde ya da yan etkileri ağır olup beyin fonksiyonlarını etkileyen bir ilaç aldığı yani makul surette hareket etme gücünden yoksun olduğu bir esnada evlenen kişi, nisbî butlan sebebine dayanarak bu evliliği hâkim kararıyla iptal ettirebilir. Ya da bir kişi evlendikten sonra, eşinin eşcinsel olduğunu öğrense, yine şartları oluşması halinde böyle bir evliliği iptal ettirebilir. Yine, bir kişi kendisinin ve yakınlarının can sağlığına yönelik aldığı ciddi tehditler yüzünden istemediği bir kişi ile evlenmek zorunda kalmış ise, evliliğin iptali için dava açabilir. Bir evliliği butlanla sakat hale getiren her bir sebebin varlığı, evliliğin gerek sosyal gerek ahlâkî bakımlardan taraflar, bu evlilikten üreyen nesiller ve kamu menfaati için bir değer Bunun içindir ki, aile kurmanın en tutarlı yolu olan evlenmenin bütün dünya hukuklarında kanunî düzenlenmeye eriştiğini görüyoruz. Dolayısıyla, hukuk normlarının her açıdan onay verdiği bir evlenmenin, taraflar, bu birliktelikten dünyaya gelen nesiller ve nihayetinde de kamu menfaati için yarar sağlayacağı açıktır.

5

Cansel, 13, 14.

(19)

arz ettirmeyeceği gibi aksine zarar getireceği açıktır. Bu nedenle, kanun koyucunun batıl bir evliliği iptal ettirebilme imkanını ilgili olan herkese (mutlak butlan da) tanıması son derece isabetlidir.

Netice itibariyle, evlenme işleminin sonucunda, toplumun temel taşı olan, toplumdaki dirliğin, düzenin ve barışın sağlanmasında etkin rol oynayan, toplumun gelişmesinde ve ilerlemesindeki en önemli unsur olan aile müessesesi kurulmuş olur.7

I. EVLENME KAVRAMI

Dolayısıyla, bünyesinde butlan sebeplerinden birini taşıdığı için sakat olan bir evlilikle kurulmuş olan ailede de, ilerleyen konularımızda açıklayacağımız üzere muhakkak ki bu sakatlığın tesiri görülecektir.

§ 2. EVLENME KAVRAMI VE EVLENMENİN HUKUKÎ MÂHİYETİ

Evlenme müessesesi, Aile Hukuku kitabının birinci kısmının birinci bölümünde nişanlılığı düzenleyen birinci ayrımından sonraki, ikinci, üçüncü ve dördüncü ayrımlarda düzenlenmiştir. Çalışmamızın esasını teşkil etmesi hasebiyle öncelikle, evlenme kavramı ve evlenmenin hukukî mâhiyeti kavramları üzerinde durulacaktır.

Bir kadın ile bir erkeğin birlikte yaşaması ilk insan ile birlikte başlamıştır. Sonra ki dönemlerde yaşanan teknolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeler sonucunda kadın ve erkekler bu birlikte yaşamalarını, birbirleriyle olan ilişkilerini çeşitli kurallara bağlama ihtiyacı duymuşlardır. Böylece erkek ile kadının birlikte yaşamasına “evlilik” ve bu birlikteliği düzenleyen kuralar bütününe “evlilik hukuku” adı verilmiştir.8

Bugün Türkiye’de yürürlükte olan Medenî Kanun’un mehazı İsviçre Medenî Kanunu olduğu için Türk evlilik hukuku Kıta Avrupa’sının sistemine çok benzemektedir. Evlenmenin mutlaka resmi şekilde yapılma zorunluluğu, yakın akrabalık veya hısımlığın, evliliği engelleyecek derecede akıl hastası olmanın, mevcut evliliğin kesin evlenme engeli olarak addedilmesi, boşanmanın kabul edilmesi Türk evlilik hukukunun özelliklerinden bazılarıdır. 9 7 Akıncı, Aile, 17. 8 Namlı, 242. 9 Namlı, 245.

(20)

Kanun koyucu, Medenî Kanunumuzda evlenmenin tanımını yapmaktan mümkün mertebe kaçınmıştır. Kanun koyucuların evlenmeyi tanımlamaktan kaçınmaları tesadüfi değildir. Böylelikle hem hukukî müesseselerin dondurulmasına engel olunmuş hem de hukukun toplumun gelişmelerini izlemesine ve canlılığını korumasına imkân verilmiş olmaktadır.10

Nitekim, doktrin tarafından ortaya çıkarılan tanımlamaların zamanın akışı içerisinde, toplumlara göre az çok farklılık göstermesi bunun bir delilidir. 11

Evlenmenin çeşitli tariflerine rastlamak mümkündür. Bu tanımlardan birine göre evlenme, karşı cinsten iki kişinin yani bir kadınla bir erkeğin tam ve sürekli bir hayat ortaklığı kurmak amacıyla birleşmeleri, daha doğru bir anlatımla bu yolda ki iradelerini yetkili resmi memur ile tanıklarının önünde karşılıklı olarak ve memurun sorusuna sözle olumlu cevap vererek açıklamalarıyla (hukukun aradığı koşullara uygun olarak) kurulan bir sözleşmedir.12

Ayrı cinsten iki kişinin evlenmesinde amaç, sadece cinsel bir ortaklık değil, hayatın acı tatlı tüm yönlerinin paylaşıldığı bir hayat ortaklığıdır.13 Evlenme işlemine kadar “hukuken ve ahlâken birbirinin yabancısı olan kadın ve erkek” evlenme sözleşmesinin tamamlanmasıyla oluşan birlikte, kalben, fikren ve cismen kaynaşmış tek bir varlık durumuna girerler.14

II. EVLENMENİN HUKUKÎ MÂHİYETİ

Medenî Kanun’un 185. maddesi hükmünce, evlenmenin akdedilmesiyle birlikte eşler arasında bir “evlilik birliği” kurulur. Bu birlik, eşlere çeşitli haklar tanımakla birlikte bir takım yükümlülükler de yükleyen, tüzel kişiliği bulunmayan buna mukabil çeşitli mülahazalarla hem Anayasa hem de Medenî Kanun’da özel olarak korunan bir birlikteliktir. 15

10 Feyzioğlu, 82.

11

Ülker, 228.

12 Feyzioğlu, 83; Zevkliler, 681; Akıntürk, Aile, 61; Öztan, Aile, 60; Velidedeoğlu, 44. 13

Zevkliler / Havutçu, 151 – 152; Zevkliler, 681.

14

Ayan, 9.

15

Uçar, 400, 401.

(21)

Evlenme neticesinde eşler arasında kurulan bu birlikteliğin hukukî mâhiyetine ilişkin Medenî Kanun’da doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, evlilik birliğine ilişkin hükümlerden, söz konusu birliğin niteliği çıkarılabilir.16

Kurum ( müessese ) görüşünü savunanlar, evlenme ile aile denilen bir kurum

meydana geldiğini ve bu kurumun, onu meydana getirenlerden bağımsız bir varlığa ve çıkarlara sahip olduğunu ileri sürerler. Bu kurumun çıkarları her zaman eşlerin çıkarlarının üstündedir. Bu nedenle, eşler kendi istek ve keyiflerine göre değil, kurumun çıkarları doğrultusunda hareket etmek zorundadırlar.

Evlenmenin hukukî mâhiyeti hususunda doktrinde sözleşme, kurum ve şart-tasarruf görüşü olmak üzere ileri sürülen üç farklı görüş bulanmaktadır.

17

Şart - tasarruf görüşünü savunanlara göre ise, evlenmenin kuruluş şartlarını,

hukukî sonuçlarını ve sona ermesini kanun belirlediğinden, eşler sadece iradelerini açıklamakta ve neticesinde, isteklerine bağlı olmaksızın kanunun belirlediği statü ve koşullara tabi olmaktadırlar. Kendileri bu statünün hiçbir noktasını değiştirmeye yetkili değildirler. Bu statüden çıkmak da kendi iradelerine tabi olmayıp, kanunî şartın gerçekleşmesi ve hâkimin kararıyla mümkündür.

18

Evlenmenin hukukî mâhiyetini açıklamak üzere ileri sürülmüş olan bu çeşitli görüşlerden mantığa en uygun olanı ve en az sakıncalı olanı, evlenmenin kendine has

özellikler taşıyan ( sui generis ) bir aile hukuku sözleşmesi olduğu yolundaki görüştür.

19

Evliliğin hukukî mâhiyeti konusunda en eski görüş budur. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda tabii hukuk akımının yönlendirdiği bu anlayış eski dini hukukların da etkisiyle, evlilikte bir sözleşme niteliği görmeyi ilişkinin doğasına uygun görmüştür.20

Bugün, Türk Hukuku’nda da kabul gören bu görüşe göre, evlenme bir Medenî hukuk sözleşmesidir. Çünkü evlenme, nişanlıların iradelerini kanunun öngördüğü şekle riayet ederek karşılıklı ve birbirine uygun surette açıklamalarıyla meydana gelir ve bu sözleşmeden eşlerin birbirlerine karşı bazı hakları ve yükümlülükleri doğar. Ancak evlenme sözleşmesi, bazı bakımlardan Borçlar Hukuku sözleşmelerinden farklılık gösterir.

16

Ayan, 8; Köteli, 31.

17 Zevkliler, 682; Akıntürk, Aile, 62.

18 Oğuzman / Dural, 58; Zevkliler, 683; Akıntürk, Aile, 62. 19

Akıntürk, Aile, 63.

20

(22)

Her şeyden önce, Borçlar Hukuku sözleşmelerinde esas olan parasal özellik bu sözleşmede bulunmaz. Bu nedenle, bu sözleşmeyi, “kendine özgü bir aile hukuku sözleşmesi” olarak kabul etmek gerekir. Öte yandan, taraflar evlenme sözleşmesinin içeriğini diledikleri biçimde tespit edemeyecekleri gibi, sözleşmeyi istedikleri anda sona erdirme hakkına da sahip değildirler. Ayrıca, eşlerin evlenme sözleşmesini bir şarta veya vadeye bağlamaları da mümkün değildir. 21

Yargıtay’ da evlenmeyi şekle bağlı bir akit olarak kabul etmektedir. Bu durum, Yüksek Mahkemenin konuya dair kararlarında kullandığı “evlenme akdi” şeklindeki ifadesinden de anlaşılmaktadır.22

I. EVLENME EHLİYETİ, ŞARTLARI VE BU ŞARTLARIN

EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ SEBEPLERİYLE İLİŞKİSİ

§ 3. EVLENME EHLİYETİNİ VE EVLENME ENGELLERİNİ

DÜZENLEYEN HÜKÜMLERİN EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ SEBEPLERİ

İLE KARŞILAŞTIRILMASI

Türk Medenî Kanunu’nun evlenme ehliyetine ve engellerine ilişkin m. 124 ile m. 133 arasında düzenlenen hükümleriyle, evlenmenin hükümsüzlüğünü düzenleyen hükümleri arasında bir paralellik vardır. Şöyle ki; evlenme ehliyetinin şartlarından herhangi birinin eksikliği ya da evlenme engellerinden birinin mevcudiyeti, akdedilen evliliğin butlan ya da iptal müeyyidesiyle karşı karşıya kalmasına sebebiyet vermektedir.

Bundan dolayıdır ki, bu başlık altında evlenme ehliyeti ve engellerini düzenleyen hükümlerden kısaca bahsederek bunların evlenmenin hükümsüzlüyle ilişkisine de değinmekte fayda görüyoruz.

Evlenmeye ehil sayılabilmenin şartları, “ayırt etme gücü”, “evlenme yaşı” ve “kanunî temsilcinin izni” olmak üzere üçe ayrılır.

21

Schwarz, 55; Zapata, 110; Akıntürk, Aile, 60, 61; Feyzioğlu, 93, 94, 95; Öztan, Aile, 62, 63; Zevkliler, 682, 683; Feyzioğlu, 95; Oğuzman / Dural, 57, 58; Tekinay, 65; Velidedeoğlu, 51.

22 Y.İ.B.K. 13.12.1985 t.; E.1985/ 4; K.1985/ 9; Sinerji Mevzuat ve İçtihat Proğramları. Bu kararlarından bir tanesinde Yüksek Mahkeme; “Evlenme akdinin geçerli olarak meydana gelmesi için evlenecek kişilerin yetkili memur (yani köylerde sadece muhtar ve kentlerde belediye başkanı veya görevlendireceği evlendirme memuru) önünde bu amaca uygun irade bildiriminde bulunmaları yeterlidir.” şeklinde hüküm kurmuştur. ( Y İ.B.G.K., 14.06.1965 t; E: 1965/ 3; K: 1965/ 3; Sinerji Mevzuat ve İçtihat Proğramları )

(23)

A) AYIRT ETME GÜCÜ ( TEMYİZ KUDRETİ )

Fiil ehliyetinin şartlarından bir tanesi de kişinin ayırt etme gücüne sahip olmasıdır. Medeni Kanun’un “ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez” şeklindeki m. 125 hükmüyle de ayırt etme gücünün bir evlenme ehliyeti olduğu açıkça düzenlenmiştir. Kişinin evlenme töreni yapıldığı sırada ayırt etme gücünden sürekli mahrum olması MK. m. 145/ b.2 ‘de mutlak butlan, geçici mahrumiyet durumu ise m. 148’de nisbî butlan nedeni olarak kabul edilmiştir.

Evlenme ehliyetinin mutlak ve en önemli şartı, evlenecek kişinin ayırt etme gücüne sahip olmasıdır.23 Evlenecek olan kişinin evlenmenin anlam ve önemini ve kendisine yüklediği ödev ve sorumlulukların kapsamını anlayabilecek yeteneğe sahip bulunması, evlenme anlamında ayırt etme gücüdür. Önemli olan ayırt etme gücünün evlenme töreninin yapıldığı sırada bulunmasıdır.24

Evlenme, niteliği icabı, bedenî, fikrî ve ruhî bir olgunluk gerektirir. Geçerli bir evlenmenin yapılabilmesi için, evlenecek olanların kanunun belirlediği yaşa erişmiş bulunmaları gereklidir.

B) EVLENME YAŞI

25

Normal ergin olma yaşına erişmiş olanlar, bütün hukukî işlemleri yapmaya ehil oldukları gibi, evlenme akdini de yapabilirler.26

Kanun koyucu, on sekiz yaşın tamamlanmasıyla kazanılan normal ergin olma yaşının dışında, tarafların evlenebilmesi için iki farklı yaş öngörmüştür. Medenî Kanun m.124/ 1’ in hüküm altına aldığı, olağan evlenme yaşı, erkek ve kadının (ana ve baba birlikte ve veli yoksa vasinin izniyle) 17 yaşını ikmal etmiş olmasıdır. Bu yaşı ikmal eden kadın veya erkeğin evlenebilmek için, genel erginlik yaşına ulaşana kadar, mutlaka kanunî temsilcinin iznini almaları zorunludur. Ayrıca hâkim kararına ihtiyaç yoktur.27

23

Zevkliler, 684.

24 Akıntürk, Aile, 65; Öztan, Aile, 66 ve Medenî, 422; Zevkliler, 684. 25 Oğuzman / Dural, 62; Öztan, Medenî, 421.

26

Öztan, Medenî, 421.

27

Kararda, “ On yedi yaşını dolduran küçük, hakim kararına gerek olmaksızın yasal temsilcisinin izniyle

evlenebilir. Evlenmesine izin verilmesi istenilenin dava tarihinde on yedi yaşını oldurduğu, ayrıca evlenmesine anne ve babasının izin verdiği anlaşıldığından hakim kararına gerek olmadığı” hüküm altına alınmıştır. (Y.2. HD. 30.10.2006 t; E. 6903; K.14566; Sinerji Mevzuat ve İçtihat Proğramları ).

Bu izin alınmaksızın ya da ana ve babadan yalnızca birinin izniyle (ana baba velayeti birlikte

(24)

kullanıyorlarsa) yapılan evlilik nisbî butlanla sakat olur. Ahlâki ve sosyal kaygılarla hareket eden kanun koyucu, ülkenin özelliklerini, sosyal şartlarını göz önünde tutarak normal erginliğin altında bir yaşı evlenme akdinin yapılması için yeterli görmüştür.28

Aynı maddenin ikinci fıkrasında, bazı şartlar altında, evlenme yaşı için yukarıda sözünü ettiğimizden de küçük bir yaş yeterli görülmektedir. Olağanüstü durum ve pek önemli bir sebebin varlığı (kızın gebe olması, nişanlı kızın kimsesiz ve yoksul olması, evlenmeyle bu durumdan kurtulacak olması v.s.)

29ve hâkimin izni ile 16 yaşını ikmal eden erkek veya kadının evlenebileceği öngörülmüştür. 30

Kanun koyucu, küçük yaşta evlenmenin kamu düzenini bozduğu görüşünü benimsememiş ve yaş küçüklüğünü butlan nedenleri arasında saymamıştır. Bununla birlikte, erkeğin ve kadının 16 yaşını tamamlamamış olmaları halinde, ana ve baba rızalarını açıklamış olsalar bile, böyle bir evliliğin temyiz kudretinin bulunmaması sebebiyle batıl olacağı doktrinde ağırlıklı olarak kabul edilmektedir. Yargıtay’ın da, hüküm tarihinde 16 yaşını ikmal etmemiş olan küçüğün evlenmesine izin verilemeyeceğine dair bir çok kararı mevcuttur. 31

Ayrıca, 16 yaşını tamamlamış erkek ve kadının hâkimin iznini almadan yaptıkları evlenme akdinin, evlenenlerin ayırt etme gücünden mahrum olmalarından dolayı butlanla sakat olması gerektiği yine doktrinde kabul edilmektedir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken, kanunda yaş küçüklüğü butlan nedeni olarak sayılmadığı için, küçük yaşta evlenmenin beraberinde getirdiği ayırt etme gücünün mahrumiyeti butlan nedeni olarak doktrinde kabul edilmektedir. 32

28 Akıntürk, Aile, 67; Öztan, Medenî, 422. 29

Zevkliler, 686.

30

Öztan, Medenî, 422.

31

Öztan, Aile, 326; Oğuzman / Dural, 62, 64.; Y. 2. HD. 26.02.2003 t.; E:1085; K:2492; Y. 2. HD. 13.04.2004, t.; E: 3737, K: 4675. Yüksek Mahkeme bu kararlarından bir tanesinde; “Dosyada mevcut nüfus kaydının incelenmesinden davacı Yeşim'in 16 Temmuz 1987 doğumlu olduğu, dava tarihi itibariyle de 15 yaşını ikmal ettiği görülmüştür. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun evlenme yaşını düzenleyen 124. maddesi hükmü karşısında on altı yaşını doldurmayan kişinin evlenmesine izin verilemez” Buna göre, evlenmeye izin davasının reddi gerekirken, kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu hüküm altına alınmıştır. (Y.2. HD. 10.03.2003 t; E. 950; K.3185; Kazancı İçtihat Bilgi Bankası ) .

32

(25)

C) KANUNÎ TEMSİLCİNİN İZNİ

Medenî Kanun m. 126 ve m. 127, küçük ve kısıtlıların kanunî temsilcisinin izni olmadıkça evlenemeyeceğini, m. 153 ise, böyle bir izin alınmaksızın yapılan evliliğin iptal müeyyidesiyle karşı karşıya olduğunu hüküm altına almıştır. Buna göre, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar; yani sınırlı ehliyetsizler, kanunî temsilcinin iznini almaksızın evlenirlerse, kanunî temsilciler dava yoluyla evliliğin iptalini sağlayabilirler.

II. EVLENME ENGELLERİ VE BUNLARIN EVLENMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ SEBEPLERİYLE İLİŞKİSİ

Bir evlenmenin geçerli şekilde yapılabilmesi için, evlenecek olanların evlenme ehliyetine sahip bulunmaları kadar, ortada bir evlenme engelinin bulunmaması da gereklidir. Medenî Kanun’un 129 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan evlenme engellerini, kesin ve kesin olmayan evlenme engelleri olarak ikiye ayırmak gerekir.

A) KESİN EVLENME ENGELLERİ

Kesin evlenme engelleri, bir evlenmenin geçerli surette yapılabilmesi için mutlak olarak bulunmaması gereken durumlardır. Bunlardan herhangi birinin varlığı halinde, yapılmış olan evlenme en ağır hükümsüzlük derecesi olan butlan yaptırımına bağlanmıştır.33

Medenî Kanun’un 129. maddesi, belli derecedeki hısımlığı evlenme engeli olarak sayarken, m. 145/ b.4’de ise, eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması butlan müeyyidesi kapsamına sokulmuştur. Medenî Kanunumuz, bütün hısımlar arasında değil, sadece yakın hısımlar arasında evlenme yasağı koymuş ve yakınlık derecesini kan ve kayın hısımlığında ayrı ayrı ve farklı şekilde düzenlemiştir. Ayrıca, yeni Bu konu evlenmenin mutlak butlanı başlığı altında geniş olarak incelenmiştir.

Kesin evlenme engelleri; hısımlık, önceki (mevcut) evlilik ve akıl hastalığı olmak üzere üç noktada toplanmıştır.

1) HISIMLIK

33 Akıntürk, Aile, 74; Zevkliler, 690..

(26)

Medenî Kanun, evlat edinmeden kaynaklanan hısımlığı da kesin evlenme engeli olarak belirlemiştir.34

Türk Medenî Kanunu m.129/ b.1’de, kan hısımlığından doğan evlenme engeli hüküm altına alınmıştır. Kan hısımlığı, birbirinden üreyen kimseler arasındaki yakınlık olan üstsoy-altsoy hısımlığı ve ortak kökten gelenler arasındaki yakınlık olan yansoy hısımlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Kanun koyucu, üstsoy - altsoy hısımlığında kaçıncı dereceden olursa olsun evlenmeyi yasaklamış; bir derecelendirme yapmamıştır. Bu nedenledir ki; evlenme yasağı, sadece bir kimse ile kendi çocuğu veya ana ya da babası arasında değil, aynı zamanda o kimse ile torunu, torununun çocuğu; büyük ana veya büyükbabaları, nine veya dedeleri arasında dahi mevcuttur. Düzenlemenin amacı, bir taraftan bu evliliklerde cinsel ilişkilerden doğan çocuklarda görülen bedenî ve ruhî bozukluklar dolayısıyla fizyolojik sebeplere diğer taraftan da ahlâki ve dinî sebeplere dayanmaktadır.35

Buna karşılık, kanun koyucu yansoy hısımlığında, sadece üçüncü dereceye kadar olan yansoy kan hısımları arasında evlenme yasağı getirmiştir. Buna göre, ikinci dereceden yansoy kan hısımı olan kardeşler arasında36 ve bir kimse (yeğen) ile onun üçüncü dereceden yan soy kan hısımı olan, amcası, dayısı, halası ve teyzesi arasında evlenme yasağı vardır. Kardeş çocukları, birbirinin dördüncü dereceden yan soy kan hısımı olduklarından bunlar arasında evlenme yasağı yoktur. Ayrıca, süt anne ve süt kardeşlerle evlenme konusunda da, bugünkü hukukumuzda herhangi bir yasak bulunmamaktadır.37

Kayın hısımlığı ise, aynı maddenin 2. bendinde evlenme engeli olarak düzenlenmiştir. Evlenme dolayısıyla, eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları arasında meydana gelen yakınlık olarak isimlendirilen kayın hısımlığındaki evlenme yasağı ise

34

Akıntürk, Aile, 75; Öztan Medenî, 425.

35

Oğuzman / Dural, 69.

36 Geçtiğimiz yıl içinde, İngiltere'de doğumdan sonra ayrılan ve farklı ailelere evlatlık verilen ikiz

kardeşlerin tesadüfen evlenmesinin ortaya çıkmasının ardından Yüksek mahkeme, tarafların evliliklerini geçersiz saymış ve ülkede evlat edinme yasaları yeniden gözden geçirilmiştir.

(http://www.dunyabulteni.net; http://www.haberler. com )

37

Zevkliler / Acabey / Gökyayla, 851. Birinci dereceden kuzen evlilikleri diye isimlendirebileceğimiz kardeş çocuklarının evlilikleri, ülkemizde en sık rastlanan akraba evliliğidir. 4721 sayılı, yeni TMK. taslağını hazırlayan komisyon başkanı Turgut Akıntürk, hala kızı, amca oğlu gibi kuzen evlilikleri hususunda bir yasak koymamalarının sebebini; “Eğer bu konuda yasak koysaydık, ülkemizde, imam nikahı patlaması yaşanırdı. Zira, kırsal kesimde, beşik kertmesi ile toprak bölünmesin diye böyle evlilikler yapılıyor. Bu düzenleme Türkiye gerçeğine uygundur” diyerek açıklamıştır. İslam inancına göre de, kuzen evlilikleri kabul görürken, kardeşler, amca, teyze, dayı, hala gibi akrabalarla ve süt anne ile evlenmek yasaklanmıştır.

(27)

sadece kayın üstsoy ve altsoy hısımlığı bakımından düzenlenmiştir. Eşler arasındaki evliliğin, butlan veya ölümle sona ermesi de bu neticeyi değiştirmez. 38

Buna göre, bir erkek boşandığı veya ölmüş olan karısının anası, büyük anası ile veya karısının önceki evliliğinden olan kızı ile evlenemez. Böyle bir evlilik gerçekleşmiş olsa dahi, ilgili herkes evliliğin ortadan kaldırılması için bir butlan davası açabilir.39

Bu düzenleme ahlâkî sebeplerle kanuna koyulmuştur. Ancak kayın yansoy hısımlığı bakımından evlenme yasağı konmadığı için, bir erkeğin, evliliğin ortadan kalkmasından sonra, karısının kız kardeşi, halası ya da teyzesi ile evlenmesine kanunen bir engel yoktur.40

Aynı maddenin 3. bendinde ise, yine ahlâki esaslarla, evlat edinen ile evlatlık arasında doğan yapay (calî) hısımlık evlenme engeli olarak düzenlenmiştir. Buna göre, kanun koyucu, evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında evlenmeyi kesin olarak yasaklamıştır. Buna rağmen yapılan evliliğin ise butlanla sakat olduğu hüküm altına alınmıştır. 41

Türk Medenî Kanunu’nun 130. maddesinde, kesin evlenme engeli olarak düzenlenen önceki (mevcut) evlilik, m. 145/ b.1 ‘de ise, evlenmenin butlanı nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanun koyucu, Türk Aile Hukukuna tek evlilik (monogami) esasını getirerek, hâlen evli olan bir kimsenin aynı zamanda ikinci bir evlenme yapmasına izin vermemekte, önceki evliliğini kesin evlenme engeli saymaktadır.

2) ÖNCEKİ EVLİLİK 42 38 Öztan, Aile, 79.

39 Kayın hısımlığı kesin evlenme engeli olmasına rağmen geçmiş dönemde Türkiye’de bu durumun en

bilinen örneği gazeteci -yazar Refik Erduran’ın 74 yaşındayken, üçüncü eşinin kızı Pınar Duygu’yla evlenmiş olmasıdır. “Bir gazetede Refik Erduran'ın üçüncü eşinin kızı Pınar Duygu'yla evliliğinden ikiz çocuğu olduğu haberini okuyan Denizli Barosuna kayıtlı avukat Mümtaz Sami Özok, Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. Özok, dilekçesinde Medenî Kanun'a göre eski eşin çocuğuyla evlenilemeyeceğini belirtti. Suç duyurusundan yanıt alamayan Özok, yeni bir dilekçeyle başvurusunun sonucunu istedi. Bunun üzerine savcılık, Kadıköy 1'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'ne Erduran'ın üvey kızı Duygu'yla evliliğinin iptali için dava açtı. Mahkeme ilk duruşmada, Medenî Kanun'un zina suçunu düzenleyen 129-2 ve yakın akraba evliliğini yasaklayan 145-4 maddeleri gereğince yazar Erduran'ın üvey kızıyla evliliğini iptal etti. Yedi yıl önce evlenen çift, kararla şoke oldu. Özok, Erduran'ın evliliğinin “ahlaka aykırı olduğunu, Medenî Kanun'un da ahlaka aykırı evliliklere izin vermediğini belirtti.” (http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2003/02/08/ )

40 Akıntürk, Aile, 77.

41 Öztan, Medenî, 78; Oğuzman / Dural, 72. Önce ki Medenî Kanun ( m. 92, 121), evlat edinmeden doğan

hısımlığı kesin olmayan evlenme engeli olarak düzenlemişti.

(28)

3) AKIL HASTALIĞI

Önce ki Medeni Kanunumuz m. 89/ 2’de, “akıl hastalıklarından birine müptela

olan kimse asla evlenmez” demek suretiyle her türlü akıl hastalığını kesin evlenme engeli

saymıştı. Oysa ki, her türlü akıl hastalığı kişinin akla uygun biçimde davranma yeteneğini, mutlak ve daimi surette ortadan kaldırmaz. Kanun koyucunun, ayırt etme gücünü ortadan kaldırıp kaldırmadığına bakmaksızın her türlü akıl hastalığını kesin evlenme engeli olarak saymasının nedenlerinden biri, evlenmenin ancak tarafların rızası ile yapılabileceği, rızanın da sağlam bir iradeye dayanabileceği, akıl hastalarında da bu sağlam iradenin hiçbir zaman tam anlamıyla söz konusu olmayacağı düşüncesidir. Bir diğer nedeni ise, evlenmenin amacının bir aile yuvası kurmak, çocuk meydana getirmek ve onları iyi yetiştirmek olmasıdır. Böyle hastaların kuracağı yuvadan ve yetiştireceği çocuktan topluma yarar değil, aksine zarar geleceği düşüncesi her türlü akıl hastalığının evlenme engeli sayılmasını gerektirmiştir.43

4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile ilgili taslak çalışmaları sırasında yapılan araştırmalarda, akıl hastalığının değişik türlerinin bulunduğu, her akıl hastalığının bir evlenme engeli oluşturmadığı saptanmıştır. Bu anlamda olmak üzere, temizlik hastalığı, şikayet etme gibi hastalıkların da akıl hastalığı olduğu; fakat evlenmeye engel oluşturmadığı örnekleri verilmiştir. Bu amaçla, yeni Medenî Kanunumuz 133. maddesinde,

“akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler” hükmünü getirmiştir. Bu madde ile akıl hastalığı yine, kesin

evlenme engeli olarak düzenlemiştir. Ancak önceki Medeni Kanunumuzdan farklı olarak, bu engel her türlü akıl hastalığını kapsamamaktadır. Kanunun 136. maddesi gereğince, evlenme için başvuran kişilerden alınan “evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık kurulu raporu” ile kişinin evlenmesine engel bir akıl hastalığının bulunmadığı saptanırsa evlenmesi mümkün olacaktır.44

Ayrıca, MK. m.145/b. 3’de ise “eşlerden birinde evlenmeye engel olacak

derecede akıl hastalığı bulunması” bir mutlak butlan sebebi olarak düzenlenmiştir.

43

Cantürk, 63

(29)

B) KESİN OLMAYAN EVLENME ENGELLERİ

Kesin olmayan evlenme engellerinden birinin bulunması, evlenmenin yapılmasına engel olursa da, evlenme yapıldıktan sonra onun geçerliliğini etkilemez, yani yapılan evlenme iptal edilemez.45

Kesin olmayan evlenme engellerinden olan iddet müddetinin evlenmenin butlanına neden olmadığı, MK. m.154’ ün “Kadının bekleme süresi bitmeden evlenmesi,

evlenmenin butlanını gerektirmez.” şeklindeki hükmüyle de ifade edilmiştir.

Bunlar da “iddet müddeti” ve “bazı bulaşıcı hastalıklar” olmak üzere ikiye ayrılır.

46

Bulaşıcı hastalıklardan doğan evlenme yasağı da kesin evlenme engellerinden değildir. Toplum sağlığının korunması için, neslin sıhhatine zarar verecek ırsi hastalıkların varlığı halinde, evlenmeye rıza verilmemektedir. Elbette ki, nesle zararlı bütün hastalıkları evlenme engeli saymak, evlenme hürriyetine ağır bir müdahale teşkil eder. Nesle zararlı

olup da, akıl hastalığı dışında kalan hastalıklar, diğer eşten saklandığı taktirde, MK. m. 150 / b.2’de evliliğin iptali sebebi sayılmıştır. 47Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, m.

123, frengi, bel soğukluğu, cüzzam gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanmış kimselerin bu hastalıklarına dair doktor raporu getirmedikçe evlenemeyeceklerini düzenlemiştir. Bunun nedeni, bu hastalıkların gelecek kuşaklara da kalıtımsal yoldan ya da bulaşarak geçip onların sağlığına zarar verebilecek olmasıdır. Bu hastalıkların varlığına rağmen bir evlilik yapılmışsa, evlenmenin iptali, MK. m.150 / b.2’de ki “hile” hali dışında istenemez. Bu yüzden, nişanlılardan birinin bu hastalıklardan herhangi birine yakalanmış olmasına karşın evlenme yapılmış olursa, artık bu evlilik iptal olunamaz. 48

45 Akıntürk, Aile, 82; Zevkliler, 697. 46

Öztan, Medenî, 426 ve Aile, 120.

47

Öztan, Aile, 121.

48

(30)

§ 4. EŞLERDEN BİRİNİN ÖLÜMÜ, GAİPLİĞİ, CİNSİYET DEĞİŞTİRMESİ VE MAHKEME KARARIYLA EVLİLİK BİRLİĞİNİN SONA ERMESİ

I. EŞLERDEN BİRİNİN ÖLÜMÜ VE ÖLÜM KARİNESİ

Gerçek kişilerde doğumla başlayan kişilik ölüm olayıyla son bulur. Doğal bir olay olan ölüm - artık eşlerden biri var olmadığından - normal olarak evliliğin kendiliğinden sona ermesi sonucunu doğurur. Hâkim kararına ihtiyaç yoktur.49

Medenî Kanun’un 31. maddesinde hüküm altına alınan, ölüm karinesinin uygulanması da ölüm hali ile aynı sonuçları doğurur. Cesedi bulunamayan bir kimse ölümüne muhakkak nazariyle bakılmayı icap edecek durumlar içinde kaybolmuş ise o kimse hakikaten ölmüş addolunur. Mesela bir uçağın havada infilak etmesiyle yolcular uçakla beraber parçalanır ve cesetleri bulunamaz.Ölüm karinesi adı verilen bu hal, karı ya da kocadan birisi hatta her ikisi hakkında da söz konusu olabilir.50 Bir kimse hakkında

mahkemeden veya mahallin en büyük mülki amirinden ölüm karinesi alınmışsa; kişi ölmüş kabul edilir ve ölümün meydana getirdiği bütün sonuçlar, burada da kendiliğinden ortaya çıkar.51

Eşlerden birinin ölümü veya hakkında ölüm karinesinin uygulanması halinde, ayrıca mahkemeye başvurarak evliliğin sona erdiğine ilişkin, tespit kararı niteliğinde bir karar almaya gerek yoktur.52 Her ikisinde de sağ kalan eş dul niteliğini kazanır ve evlenme yoluyla kazandığı Türk vatandaşlığını da muhafaza eder.53 Yine sağ kalan eş için

“mirasçılık hakkı” doğar. Sağ kalan eş kadın ise, üç yüz günlük bekleme süresini doldurmak ya da bu süreyi mahkeme kararıyla kaldırmak suretiyle yeniden evlenebilir. (MK. 132 /1) 54

Medenî Kanun m. 32/1’ e göre, “ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık

II. GAİPLİK KARARIYLA EVLİLİK BİRLİĞİNİN SONA ERMESİ

49 Akıntürk, Aile, 202; Zevkliler, 782. 50 Akıntürk, Aile, 202.

51

Öztan, Medenî, 457.

52 Oğuzman / Dural, 111; Akıntürk, Aile, 201; Ardıç, 299.

53 İnan, 197; Zevkliler, 489; Oğuzman / Dural, 111; Akıntürk, Aile, 201; Öztan, 178. 54 Akıntürk, Aile, 202; Ardıç, 299.

(31)

varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.”

Gaip evli ise bu kişi hakkında verilen gaiplik kararı, ölüm olayındaki gibi evliliği kendiliğinden sona erdirmez. Eşin gaiplik başvurusu ile birlikte veya gaiplik kararından sonra evliliğin feshi davası açması gerekir.55 Gaibin eşi medenî durum itibariyle evli

gözükmekte ve ayrıca bu evliliğin mahkeme kararıyla feshi gerekmektedir. Yoksa gaibin eşi evlenemez. Zira, mevcut evlilik kesin evlenme engellerinden biridir. Sağ kalan eş, mevcut evliliği fesih ettirme yoluna gitmeksizin yeni bir evlilik yaparsa, bu evlenme MK.m. 145/ b.1 uyarınca butlanla sakattır. 56

Aynı cinsten iki kişinin birbirleri ile evlenmeleri pozitif hukukumuza göre mümkün değildir. Böyle bir durumda, evlilik yokluk müeyyidesiyle karşı karşıyadır. Bu itibarla, evlenecek olanların ayrı cinsten olmaları şarttır. Aynı cinsten iki kişinin evliliği, bunlardan birinin, aranan şartlar varsa, sonradan cinsiyetini değiştirmiş olmasıyla da geçerlilik kazanamaz.

III. EŞLERDEN BİRİNİN CİNSİYET DEĞİŞTİRMESİ

57

Ancak, başlangıçta ayrı cinsten iki kişinin birbiri ile yaptığı evlenme sonrasında, kocanın bir ameliyatla kadın olması veya kadının cinsiyet değiştirerek erkek olması durumunda, evliliğin hukukî akıbetinin ne olacağı sorusunun cevabı ilerleyen konular içinde evlenmenin yokluğu sebepleri başlığı altında izah edilmiştir.58

Burada kısaca şunu ifade etmek gerekir ki; önceki Medeni Kanunumuzdan farklı olarak 4721 sayılı yeni Medeni Kanunumuza göre evli olanlara cinsiyet değiştirme imkanı tanınmadığı için, bunun önceki Medeni Kanunumuz bağlamında, evliliği ortadan kaldıran bir sebep olduğu söylenebilir. Ancak, bu düzenlemeye rağmen eşlerden biri, bir şekilde kanunî olmayan yollarla cinsiyet değiştirmiş ise bu durumda mevcut evliliğin akıbetinin ne olacağı, yine ilerleyen konularda yokluk sebepleri başlığı altında içinde izah edilmiştir.

59 55 Öztan, Medenî, 457. 56 Ardıç, 300. 57 Ardıç, 301. 58 Bak., s. 20, 21, 22. 59 Bak., s. 20, 21, 22.

Referanslar

Benzer Belgeler

6769 sayılı SMK’nın 26/1-b maddesine göre “Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler

 “Anayasa Madde 126 – Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de

Türk ve İsviçre Medenî kanunları (8) bu dava hakkında iki çeşit mürurzaman kabul etmektedir. Bu mürurzaman, tenkis davası açmaya hakkı olan mirasçının mahfuz

Yine 998 no.lu (929/1523) Tahrir Defterine göre, Harput'un merkezin- de 4 H~ristiyan mahallesine mukabil, 14 Müslüman mahallesi bulunmak- tad~r. islamlar 469 hâne oldu~u

Bir araştırmada ginkgonun, özellikle kadınlarda antidepresanlardan kaynaklanan cinsel işlev bozukluğunun tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir (37).. Ginkgo'nun

İlacın reklamının yapılmasının olası risklerini ve tehlikelerini bildiklerini kaydeden TEB şöyle dedi: "İlacın reklamının halka serbest olarak yapılması sonucu hem

Öğrencilerin öğrenim gördükleri bölüme göre yaşam yönelimi puan ortalamaları incelendiğinde, Eğitim Fakültesi öğrencilerinin puan ortalamasının

Türk toplumunun kolektif şuuru olan Keloğlan masallarında tespit edilen şiddet olaylarının olumlu ve olumsuz tarafları ele alınarak çeşitli beyin fırtınaları ile