• Sonuç bulunamadı

Evlat edinenin altsoyunun evlat edinmeye açık muvafakatinin

Belgede TÜRK HUKUKUNDA EVLAT EDİNME (sayfa 84-86)

3. EVLAT EDİNMENİN ESAS YÖNÜNDEN KOŞULLARI

3.4. Ergin ve Kısıtlıların Evlat Edinilmesi Şartları

3.4.3. Evlat edinenin altsoyunun evlat edinmeye açık muvafakatinin

Türk Medeni Kanunu'nun 313. maddesinin ilk şeklinde, ergin ve kısıtlıların evlât edinilebilmeleri için evlât edinenin altsoyunun bulunmaması şartı aranmaktaydı. Ancak 15/07/2005 tarihli 5399 sayılı Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile yapılan değişiklik ile, artık ergin ve kısıtlının evlât edinilebilmesi için evlât edinin altsoyun bulunup bulunması önemli olmayıp, önemli olan altsoyun bulunması halinde evlât edinme işlemine muvafakat göstermesidir.

Akıntürk, 5399 sayılı kanun ile yapılan değişikliğin isabetli olmadığını, zira bu değişikliğin, 4721 sayılı Kanun ile getirilmek istenilen sistemi sakatlandığını ve eskiden yaşanılan sakıncaların göz ardı edildiğini belirtmektedir (Akıntürk, 2002). 5399 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önce ergin ve kısıtlıların evlât edinilmesinde altsoyun bulunmaması şartının aranmasının temelinde; bu yaştaki bir kişinin evlât edinilmesinde, evlât edinenin çocuk sahibi olma ihtiyacının giderilmesinin söz konusu olamayacağı ve ayrıca bu yaşta ve konumda olan bir kişinin aile ortamında yetişme ve barınma ihtiyacı duymayacağı düşünceleri bulunmaktaydı (Baygın 2003; Işık 2005).

Yasada meydana gelen değişiklik ile ergin ve kısıtlıların evlât edinilebilmesi için, evlât edinenin altsoyunun evlât edinmeye açık muvafakat göstermesi gerekmektedir. Bu emredici hüküm karşısında evlât edinenin altsoyunun açık olarak muvafakat göstermemesi halinde evlât edinme işlemi gerçekleşemeyecektir.

67

Küçüklerin evlât edinilmesinde, evlât edinenin çocuklarının yararının hakkaniyete aykırı biçimde zedelenmemesi şartı aranmaktayken, ergin ve kısıtlıların evlât edinilmesinde altsoyun evlât edinmeye açık muvafakat göstermeleri aranmaktadır. Altsoyun evlât edinmeye ses çıkarmaması tek başına muvafakat gösterdiği anlamını taşımaz. Muvafakatin nasıl gösterileceğine ilişkin bir şekil hükmü bulunmamakla birlikte, evlât edinmeye karar verecek mahkeme önünde açıklanması yerinde olacaktır. Altsoyun muvafakat vermesi, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması niteliğinde olduğundan bizzat bu hak sahibi kişiler tarafından kullanılması gerekmektedir (Aydoğdu, 2010). Ancak bu kişiler, kısıtlı veya ayırt etme gücünden yoksun olurlarsa ve bu kişilere ana babalarının dışında bir vasi atanmışsa vasi ile vesayet dairelerinin izninin alınması uygun olacaktır. Böyle bir durumda ana babaları tarafından temsil ediliyorlarsa, ortada bir menfaat çatışması bulunması nedeni ile kendilerine bir kayyım atanması ve kayyımın rızasının alınması yoluna gidilmelidir (Aydoğdu, 2010). Biri diğerinden gelen kişiler arasındaki hısımlık, üstsoy-altsoy hısımlığıdır (TMK. md. 17/II). Bu kapsamda altsoy; kişinin çocuğu, torunu, torunun çocuğu olmak üzere aşağıya doğru aynı hat üzerinde devam eden birinci dereceden hısımlık bağını ifade etmektedir. Evlât edinilmiş küçük, ergin ve kısıtlı da evlât edinenin altsoyu olarak kabul edilmektedir (Aydoğdu, 2010). Bu durumda evlât edinmek isteyen kişi daha önce başka birini evlât edinmiş ise, altsoyuna dahil olan evlâtlığının da rızası aranacaktır. Kanunun, altsoyun evlilik içi olup olmaması bakımından ayrım yapmaması (Başpınar, 2003) nedeni ile ergin ve kısıtlıların evlât edinilmesinde tüm altsoyunun rızası aranacaktır.

Birlikte evlât edinme halinde, her iki eşin de altsoyunun açık muvafakati aranmalıdır. Eşlerden birinin diğerinin çocuğunu evlât edinmek istemesi durumunda ise sadece evlât edinmek isteyen eşin altsoyunun açık muvafakati aranacaktır (Dural, Öğüz & Gümüş 2008).

Değerlendirilmesi gereken diğer bir husus ta, ceninin evlât edinemeye engel olup olmayacağıdır. Bu konuda doktrinde iki farklı görüş yer almaktadır. Bir görüş (Öztan 2004); ceninin sağ doğmak kaydıyla evlât edinmeye engel oluşturacağını, evlât edinme

Bu konu ile ilgili ileri sürülen bir görüşe göre ise, altsoyun ayırt etme gücünden yoksun olması

halinde bir ayrım yapılmalıdır. Eğer ayırt etme gücünden yoksunluk sürekli nitelikte ise, altsoyun rızası aranmamalıdır (TMK.md. 307/II kıyasen). Ayırt etme gücünden yoksunluk yaş küçüklüğünden kaynaklanıyorsa evlât edinme kararı altsoyun ayırt etme gücüne sahip olacağı zamana kadar ertelenmelidir (Dural, Öğüz & Gümüş)

68

sırasında ceninin varlığının anlaşılması halinde evlât edinme işleminin ceninin doğumuna kadar ertelenmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Bu görüşü benimseyenler, ceninin varlığının taraflarca bilinmemesi halinde de, ceninin sağ ve tam doğması şartıyla, tarafların iyi niyetinin korunmayacağını ve evlât edinme işleminin sakatlanacağını savunmaktadırlar. Diğer görüş ise (Ruhi 2003); ceninin evlât edinmeye engel teşkil etmeyeceğini savunmaktadır. Bu görüşe göre ana rahmindeki ceninin altsoy olma gibi bir niteliği bulunmamaktadır. Miras hakkının varsayılması, onu altsoy deyimi içine sokmayacaktır, çünkü evlât edinmede miras hakkına benzer sübjektif bir hak yoktur (Işık 2005; Köprülü & Kaneti 1986; Oğuzman & Dural 2001). Yargıtay'da ceninin evlât edinmeye engel teşkil etmeyeceği görüşünü benimsemektedir.

Aydoğdu, Türk Medeni Kanunu'nda yapılan değişiklikler neticesinde artık küçüklerin evlât edinilmesinde altsoyun bulunmaması koşulu kaldırıldığından ceninin bulunup bulunmamasının sonucu etkilemeyeceğini, ergin ve kısıtlıların evlât edinilmesinde ise ceninin altsoy olmaması nedeniyle varlığının evlât edinmeye engel oluşturmayacağını, ancak aksinin kabulü halinde yani ceninin altsoydan kabul edinmesi halinde ise, 5399 sayılı Kanun değişikliğinden sonra, cenine kayyım tayin edilmek suretiyle netice ulaşılabileceğini belirtmektedir (Aydoğdu, 2010).

Kanaatimizce de bir ergin veya kısıtlının evlât edinilmesini doğması muhtemel bir ceninin kaderine bağlamak evlât edinmenin amacı ile bağdaşmamaktadır. Kanun koyucu evlât edinilenin altsoyundan bahsettiğine göre bu hususun mevcut durum olarak algılanması gerektiği ve doğacak çocukların bu ilişkinin kurulmasına engel olmaması gerekmektedir.

Belgede TÜRK HUKUKUNDA EVLAT EDİNME (sayfa 84-86)