• Sonuç bulunamadı

Etkinlik ve Vergilemede Etkinlik Kavramı

3. VERGİLEMEDE ETKİNLİK VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI

3.1. Etkinlik ve Vergilemede Etkinlik Kavramı

Bu bölümde öncelikle etkinlik kavramı üzerinde açıklamalar yapılacak ve akabinde vergilemede etkinlik kavramı üzerinde durulacaktır.

3.1.1. Etkinlik Kavramı

Genel olarak idarelerin başarısı “verimlilik” ve “etkinlik” kavramları ile değerlendirilmektedir. Kamu idaresinde etkinlik kavramı başarının ölçülmesinde ön plana çıkmıştır. Genel olarak etkinlik arzu edilen sonuçları elde etme kapasitesi veya bir genel veya özel amacın gerçekleştirme derecesi olarak açıklanmaktadır213.

Vergi idaresi bakımından etkinlik kavramı geleneksel anlayışa göre vergilemede idarenin etkinliği, verimlilik yönünden ele alınmış ve belirli gelirin toplanması için gerekli olan reel gelir kaynaklarının minimize edilmesi şeklinde ifade edilmiştir.

Literatürde ki etkinlik tanımları şu şekilde özetlenebilir214;

Teknik Etkinlik: Mevcut üretim faktörleri ile ne kadar katma değer yaratıldığını ifade eden bir kavramdır. Teknik etkinlik ile üretim maksimizasyonu yönünden organizasyonlar arası karşılaştırmalar yapılması mümkündür. Verimlilik kavramı ile eş anlamlıdır.

Kaynak Kullanımında Etkinlik: Üretim kaynaklarının ne ölçüde israf edilmeden kullanıldığını ifade eder.

213 Halil. Nadaroğlu, “Vergi Sistemimizin Etkinliği”, Türkiye II. Maliye Eğitimi Sempozyumu,

Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Yayını No:234, 1987, s. 3.

Kaynak Kullanımında Etkinlik: Üretim faktörlerinin hizmet sunum alanlarına ne ölçüde adil dağıtıldığını ifade etmek üzere kullanılır.

Hizmet Etkinliği: Hizmet etkinliği ile verilen hizmetin miktarı değil, kalitesi ölçülmeye çalışılır, burada kullanılan etkinlik kavramı “Hizmet Kalitesi” ile eş anlamlıdır.

X Etkinlik: Harvey Leibenstein tarafından geliştirilen bir kavramdır. Leibenstein’e göre rekabetçi bir piyasada kaynaklar daha dikkatli kullanılmak ve maliyetler minimize edilmek zorundadır. Fakat monopol piyasasında tek satıcı konumunda bulunan monopolcü için maliyetleri minimize etme yönünde bir baskı söz konusu değildir. Sonuçta rekabetçi piyasada x etkinlik, monopol piyasasında x etkinsizlik oluşumu söz konusudur.

Maliyet Etkinliği: Organizasyonda toplam maliyetlerin ne ölçüde minimize edildiğini gösterir. Örneğin toplam üretim maliyetlerinin, toplam üretim miktarına veya değerine (Katma Değer) bölünmesi ile maliyet etkinliği hesaplanabilir. Maliyet kriteri ile çakışmaktadır.

Teknolojik Etkinlik: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı dolayısıyla elde edilen maliyet tasarrufunu ve üretim artışını tespit etmek için kullanılan bir performans değerlendirme ve ölçme kriteridir ve yenilik kriteri ile eş değerdir.

Ölçek Etkinliği: Ölçek büyümesi sonucu bir organizasyonda birim başına ortalama maliyetlerdeki artışı (ya da azalışı) tespit etmek için kullanılan bir performans değerlendirme kriteridir.

Etkinlik kavramı kimi zaman maliyet tasarrufu anlamına gelmekte (maliyet etkinliği) bazen prodüktivite veya verimlilik kavramı ile eş anlamlı kullanılmakta kimi zamanda kalite anlamında kullanılmaktadır. Etkinlik çoğu zaman yukarıda

belirtilen performans göstergelerinin bir veya bir kaçını birlikte ifade eden bir kavram olarak tanımlanabilir215.

Genel anlamıyla verimlilik kuruluşun aşağıdaki ölçütlere ne kadar yaklaşılabildiğinin kapsamlı bir ölçüsüdür.

• Amaçlar :Bunların gerçekleşme derecesi

• Etkenlik :Yararlı çıktı sağlamak için kaynakların ne ölçüde

etkili kullanıldığı

• Etkililik : Gerçekleşmesi mümkün olana kıyasla gerçekleşen • Karşılaştırılabilirlik: Verimlilik performansının zaman içinde gerçekleşme

durumu

Kısaca açıklanacak olursa: Verimlilik = Girdi/Çıktı dır.

Genel bir tanımlama yapılırsa verimlilik bir üretim ya da hizmet sisteminin ürettiği çıktı ile bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişkidir. Bu nedenle verimlilik çeşitli mal ve hizmetlerin üretimindeki kaynakların emek, sermaye, arazi, malzeme, enerji, bilgi-etken kullanımıdır diye tanımlanır216.

3.1.2. Vergilemede Etkinlik Kavramı

Hukuki açıdan vergi mevzuatı oluşturulurken, bunun rasyonel vergi sistemi kriterlerinin gerçekleştirilmesine olanak verecek şekilde bir vergi demetine sahip olmasına çalışılmalıdır. Hukuki açıdan ideal bir mevzuat oluşturulduktan sonra, uygulamada kamu harcamalarını karşılamak üzere yeterli finansman kaynaklarının sağlanması anlamına gelen “mali etkinliğin” gerçekleştirilmesine çalışılmalıdır. Teorik olarak vergi tahsilatında mali etkinliğin sağlanması için toplanan vergilerle kamu faaliyetlerinin optimum düzeyde sunulmasını sağlayacak kamu harcamalarının tamamının karşılanabilmesi gerekmektedir. Tarihsel gelişim sürecinin her

215 Aktan, s. 50.

216 Joseph Prokopenko, Verimlilik Yönetimi, Çeviren; Olcay Baykal, Nevda Atalay, Erdemir Fidan,

aşamasında vergi sisteminin temel fonksiyonu, daima, kamu harcamalarının karşılanması için gerekli finansman kaynaklarının sağlanmak olmuştur217.

Vergilendirmenin en önemli hedefi hukuka uygun bir şekilde ve gerek hükümete gerekse vergi mükelleflerine hukuka uygun şekilde asgari düzeyde bir maliyet yükleyecek biçimde vergi yükümlülüklerini değerlendirmek ve vergi toplamaktır.

Vergi kaçakçılığının yapılmadığı ve istem dışı hataların meydana gelmediği bir ortamda toplanabilecek olan vergi geliri teorik vergi geliri olarak adlandırılır. Teorik vergi geliri ile gerçekte toplanan vergi arasındaki fark çoğunlukla vergi açığı olarak adlandırılır. Vergi açığı iki parçaya ayrılabilir. Bunun bir parçası, teorik vergi ile gerçekte hesaplanan, tahakkuk eden vergi arasındaki farktır (Assesment error). Diğer parçası ise tahakkuk eden vergi ile tahsil edilen vergi arasındaki farktır (Tahsilat kaybı- collection loss)218.

Vergilemede “etkinlik” ve “düşük maliyet” son derece önem taşır. Burada kullanılan etkinlik kavramı, vergi idaresi yönünden “vergi toplamada etkinlik” anlamında kullanılmaktadır. İyi bir vergi sisteminde vergilerin hem devlete, hem de yükümlülere yüklediği maliyetlerin asgari düzeyde olması gerekir219.

Vergileme maliyetlerini esasen üç ana başlıkta toplamak mümkündür. Birincisi idari maliyetlerdir ve vergi idaresinin vergi tarh ve tahsil giderlerinin asgari düzeyde olmasını ifade eder. Daha geniş anlamda idari maliyet, vergi yönetimi tarafından yapılan tüm harcamaların (bina, araç, gereç, taşıt, maaş ödemeleri vs.) toplamıdır. İkincisi, işlem maliyetleridir. Vergi dolayısıyla hem devletin hem de vergi yükümlülerinin yapması gereken işlemlerin sayısının az olması ve aynı

217 Ramazan Gökbunar, Keramettin Tezcan ve Ahmet Utkuseven, “Yeniden Yapılanma veya Yeniden

Yapılanma: Vergi İdaresi ve Denetimi İçin İşte Bütün Mesele Bu”, Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Yayınları, Yayın No:3, Ekonomik ve Mali Araştırma Yarışması, Ankara 2002, s. 22.

218 Maliye Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Gelir İdaresinde Etkinlik

Arayışları, Ankara, 2002, s. 46.

219 Coşkun Can Aktan, “Vergi Dışı Piyasa Ekonomisinin Ortadan Kaldırılmasına ve Daraltılmasına

Yönelik Çözüm Önerileri”, http://www.canaktan.org/ekonomi/kamu_maliyesi/vergi-disi/oneriler.htm, Erişim:12.02.2009.

zamanda maliyetinin de düşük olması gerekir. Vergi yükümlüsü yönünden işlem maliyetleri, hem vergi dolayısıyla yapılan parasal harcamaların (mali müşavir ve muhasebeciye ödenen paralar vs.) hem de vergi dolayısıyla harcanan zamanın toplamına eşittir. Vergilemenin bir diğer maliyeti fırsat maliyetidir. Vergi bürokrasisi dolayısıyla kaybedilen zaman fırsat maliyetidir. Bu zaman kaybı daha verimli olan alanlarda kullanılabilir ve milli gelire daha fazla bir katkıda bulunulabilir220.

Vergi idaresinin temel gayesi vergi açığının azaltılmasıdır. Bu durum uyumun teşvik edilmesi, vergi kaçakçılığının caydırılması ve engellenmesi suretiyle vergi mükellefi davranışının etkilenmesini ifade etmektedir. Bu bağlamda kullanılabilecek araçların bir bölümünü bilgi ve hizmet oluşturur, diğer bir kısmı ise vergi kontrolü ve yaptırımlarından oluşur.

Vergilemede etkinliğin sağlanması için bazı koşullar gerçekleştirilmelidir221;

1. Vergilemeye tabi tutulacak topluluğun çok kesin sınırlarla belirtilmesi gereklidir. Vergilemenin konusu da kesin olarak belirlenmelidir. Vergi konusunu teşkil eden varlık tam olarak bilinirse idari etkinlik artar. Vergilemede mükellefler ve konu bakımından büyük ayırım yapmak, yani çok geniş istisna ve muafiyetlere yer vermek verginin idari etkinliğini azaltır.

2. Verginin sık sık küçük miktarlar halinde toplanması seyrek olarak büyük miktarlar halinde toplanmasından daha az kaynak harcamasını gerektirir. Bunun nedeni vergi mükellefinin büyük ödemelere karşı duyduğu isteksizliği önlemektir.

3. Değer üzerinden alınan (advolerem) verginin idari maliyetinin genel olarak, miktarı üzerinden alınan (spesifik) vergilerden daha yüksek olduğu belirtilebilir.

220 Coşkun Can Aktan, “Vergi Dışı Piyasa Ekonomisinin Ortadan Kaldırılmasına ve Daraltılmasına

Yönelik Çözüm Önerileri”, http://www.canaktan.org/ekonomi/kamu_maliyesi/vergi-disi/oneriler.htm, Erişim: 12.02.2009.

4. Maliyeti düşüren ve etkinliği arttıran bir diğer koşul da, verginin ,vergi konusunu temsil ettiği varsayılan ve idarece saptanması daha kolay olan bazı dış belirtilerden alınmasıdır.

5. Vergilerin toplanması, diğer bazı idari işlemler aracılığıyla sağlandığı zaman da idari maliyet düşebilir. Örneğin vergi için gerekli olan bazı ana bilgilerin, nüfus sayımı gibi diğer bir idari işlem sonucu idari maliyetin düşmesi sağlanabilir.