• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

12. Eserin Özellikleri

Yazarın eseri, Đslâm edebiyatında bu alanda oldukça tanınan ve şöhret sahibi olan Muhammed bin Ebi Bekr bin Ebû Tâlib El-Ensârî268‘nîn yurtiçindeki birçok kütüphanede yazma nüshası bulunan “Kitabü’l-Adab ve s-Siyase fi Đlmi’n-Nazari ve ve’l-Firase” (telif:1349) adlı ilm-i firâsete dair yazdığı eserin tercümesidir. Ama yazar eseri tercüme ederken eseri olduğu gibi tercüme etmemiş, eseri kendince düzenleyerek ve esere eklemeler yaparak, telif bir eser ortaya koymuştur. Yazar, eserin bitiş bölümünde “Bu kitap büyük rehber, hatırlı insan, alemin alimlerinin reisi, zamânın efendisi, cihan müftüsü Kemal Paşa- zâde’ye hizmet ettiğim zamân mütalaa ve çalışmalardan sonra derlediğim ve Türkçe yazdığım firâset risâlesinin sonudur.” şeklindeki açıklaması onun bu eseri sadece tercüme etmekle yetinmediği ve bu konuda çalışmalar yaptığı ve derlemelerde bulunduğunu göstermektedir. Yazarın, eserin bazı yerlerinde alıntılar yapması ve eser adlarını zikretmesi, özellikle son kısım olan manzum bölümde Yunan hekimlerinin insanla ilgili düşüncelerine yer vermesi, eserin tamamen derleme olduğu ve yazarın bu alanda eser veren birçok müellifin eserinden derleme yaparak eserini oluşturduğu anlaşılmaktadır. Yazar yaptığı bu çalışmalar ve derlemeler sonrası elde ettiği bilgileri El-Ensari’nîn eseriyle harmanlamıştır.

Yazar, eserini oluştururken Aristo, Đflimun, Đplavus, Fahreddin-i Râzî, Muhammet Zekerya Râzî, Đmam Şafii gibi bu alanda ilk çalışmaları yapmış ve tanınmış kişilerin eserlerinden yararlanmış, hükümler verirken onların belirlediği kıstaslara bağlı kalmıştır.

268

Yazarın eserini tercüme ettiğini söylediği Muhammed bin Ebi Bekr bin Ebû Tâlib El-Ensârî’nîn adına

Ayrıca yazar, o dönemde halk arasında yaygın olan inançları, insan hakkındaki değer yargıları ve gelenekleri de göz önünde bulundurmuş, eserinde toplumun bakış açısını da yansıtmaya çaba göstermiştir. Bu yüzden yazar, semboller belirlerken sembollerden birini toplum için belirlemiş ve bunu



(he) harfiyle göstermiştir.

Yazar, dönemi itibariyle yaygın olmayan bir yöntem belirlemiş, bugünkü bilimsel yaklaşıma yakın bir tarzda eserini oluşturmuştur. Yazar, günümüzde bilimsel eserlerin yazımında uygulanan dipnot sistemine benzer bir sistem geliştirmiş, alıntı yaptığı veyahut düşüncesinden yararlandığı yazarları belli bir harf ile göstermeye çalışmıştır ve bu harfleri de eserin giriş kısmında “Hurûf-i Mermuza” bölümünde ne anlama geldiklerini ve kimlere karşılık kullandığını açıklamıştır. Bunları burada vermek gerekirse yazar bu harflerin, “et-Xı, ve’n-nûn, ve’s-sâd, ve’l-mîm, ve’s-sîn, ve’l-‘ayın, ve’l-he” olduğunu açıklamış ve “Xı (

DDDD

)Aris+o’ya269

işâretdür. Nûn,(

BBBB

) Đflimun’a, %ad (ص) Man4urî’ye, Mim (م )Đmâm’a,270 Sin

(س)Đplâvûs’a, ‘Ayn (ع):Şâfi‘î’271ye, ha (

)

cemâ‘ate işâretdür.” şeklinde açıklayarak her harfin kimi temsil ettiğini vermiştir. Bu yöntem eseri diğer kıyâfet-nâmelerden ayırmakta ve farklı kılmaktadır. Yazar, bu harfler dışında eserinin bazı yerlerinde Batlamyus, Nadir El-Hindi,

269M.Ö. 384 - 322) Yunan filozofu. Aristoteles, yalnızca büyük Yunan filozoflarının en sonuncusu değil,

Avrupa'nın da büyük biyologlarından ilki idi. Platon'un akademisinde 20 yıl öğrencilik yapan Aristoteles, bir süre sonra Atina'dan göçüp Büyük Đskender'in eğiticiliğine getirildi. M.Ö. 355'de Atina'ya dönerek ünlü okulu "Lykeion"u (Lise) kuran Aristoteles, Büyük Đskender ölünce yeniden Atina'dan göçmek zorunda kaldı (M.Ö. 323) ve ertesi yıl Eğriboz adasında öldü.

270

Horasan’da yetişmiş, meşhur din ve fen âlimi. Đsmi, Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekrî’dir. Künyesi Ebû Abdullâh ve Ebü’l-Me’âlî, lakabı Fahrüddîn’dir. Allâme, Şeyhülislâm ve Fahr-i Râzî denilmiş, Đbn-i Hatîb-ir-Rey (Rey Hatîbi’nîn oğlu) diye tanınmıştır. Soyu Kureyş Kabîlesine ulaşır. Aslen Taberistanlıdır. 1149 (H.544) senesinde Rey şehrinde doğdu. 1209 (H.606) senesinde Herat’ta vefât etti.

271

Kendi adıyla anılan Şafiî mezhebinin öncüsü olan Đmam-ı Şafiî’nîn asıl adı Ebu Abdullâh Muhammed bin

Đdris eş-Şafiî el- Kurayşi’dir. Kaynakların belirttiğine göre Đmam-ı Şafiî, h.150/ m. 767 yılında Şam

beldelerinden Gazze’de doğmuş, yetim kalmış ve küçük yaşlarda soyunun Kureyş’e dayanmasının avantajlarından faydalanmak ihtiyacıyla Mekke’ye getirilmiş ve orada büyümüştür. Soylu bir aileden gelmiş olmakla birlikte yetimliğin ve fakirliğin getirdiği sıkıntılarla yetişen Đmam-ı Şafiî, içinde yaşadığı toplumu yakından tanıma fırsatı elde etmiştir.

Seyyid Hemedani, gibi müelliflerden alıntılar yapmış ve onların eserlerinin adlarını zikretmiştir.

Eser, sadece insanları tanımak ya da genel bir karakter tahlili yapmak amacıyla kaleme alınmamıştır. Yazar, eserinde insanların karakterleriyle beden yapıları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalışırken eserinin bir bölümünü hayvanlara ve milletlere de yer vermiştir. Yazar, eserde havanları beş başlık içinde ele almış ve bu hayvanları özelliklerine göre tabiatlarını açıklamaya çalışmıştır. Bu bölümde dikkat çeken bir husus şudur ki, yazar havanları tanıtırken onların beden yapısıyla hiç ilgilenmemiş, sadece onların tabiatları üzerine yoğunlaşmıştır. Yazar, bu tarzını milletleri tanıtırken de devam etmiş ve milletleri sadece karakter bakımından ele almıştır.

Eserin bir diğer özelliği ise eserin birden çok özelliği kendi içinde barındırması ve yazarın tek konu üzerinde yoğunlaşmayıp birden çok alanla ilgili bilgiyi eserinde işlemesidir. Eser bir kıyâfetü’l-beşer özelliği taşımanın yanı sıra, bir fal-name özelliği de taşımaktadır. Eserin son kısmında yer alan ilm-i hutûtla ilgili olan bölüm bu özelliği taşımaktadır. Yazar, bu son bölümde insanların ellerindeki çizgilere bakarak kişiliklerinin nasıl bilineceğini resimlerle anlatma yoluna gitmiştir. Yazarın resimlere yer vermesi eser için başlı başına bir farklılıktır. Yazar, bu yolla hem anlattıklarını somutlamış hem de esere bilimsel bir hava katmıştır.

Benzer Belgeler