• Sonuç bulunamadı

Eserin kimlik çözümlemesi

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.2. Il Tabarro Operası’nın Dramaturjik Çözümlemesi İle İlgili Bulgular ve

4.2.1 Eserin kimlik çözümlemesi

Libretto: Giuseppe Adami

Giuseppe Adami 4 Kasım 1878 yılında Verona’da doğmuştur. İtalyan libretist olan Adami, Puccini ile iş birliği içinde şu operaları bestelemiştir. La Rondine (1917), Il Tabarro (1918) ve Turandot (1926).

Adami ayrıca I fioi di Goldoni, Una capanna e il tuo cuore (1913), Capelli binchi

(1915), Felicita Colombo (1935) ve Nonna Felicita (1936) gibi çeşitli oyunlar yazmıştır.

Sonuncusu 1938 yılında Mario Mattoli tarafından filme çevrilmiştir.

Padua Üniversitesi’nde Hukuk okumuştur fakat kariyerini yazarlık, tiyatro oyun yazarlığı ve müzik eleştirmenliğine adamıştır.

Adami, Puccini’nin ölümünden sonra Puccini’nin Epistolario’daki mektuplar koleksiyonunu yayınladı. (1928)

Puccini hakkında, yazarın ilk biyografilerinden olan kişisel anılarını yayınladı. (1936)

1942 yılında Puccini hakkında II. Biyografiyi yazdı. (The life of Giacomo Puccini)

Adami ayrıca Zandonai’nin La via della finestra (1919); Franco Vittadini’nin

Anima allegra (1921) ve Nazareth (1925) gibi diğer yazarlarında librettolarını yazdı.

1931’den 1934’ e kadar La sera (Milan) ve La comedia için müzik eleştirmenliği yaptı.

Hayatının sonuna kadar Ricordi’nin yayınevinde gazetecilik yaptı. 12 Ekim 1946 yılında Milan’da öldü (http://en.wikipedia.org/wiki/Giuseppe_Adami).

Başlığın Tam Çevirisi: Palto (Pelerin)

Türkçe’ye Çevirenler: Ulvi Cemal Erkin ve Halil Bedii Yönetken Türkçe Baskıları: ADOB Kitaplığı

Süre: 116 sayfa - 55 dakika

Oyunun İlk Oynanışı: 14 Aralık 1918 New York (Altar, 2001: 83). Rol, Ses Tipi ve Prömiyerde Roller:

Rol Ses Tipi Prömiyerde Roller

Michele Bariton Luigi Montesanto

Giorgetta Soprano Claudia Muzio

Luigi Tenor Giulio Crimi

Tinca Tenor Angelo Bada

Talpa Bas Adamo Didur

Türkiye’deki temsil tarihleri :

1974 Ankara Devlet Opera Balesi 1992 Ankara Devlet Opera Balesi

Türkiye’de Rol Alan Sanatçılar :

Ankara Devlet Opera Balesi 1992/1993 Michele : Eralp Kıyıcı / Tuncer Tercan

Giorgetta : Keriman Davran / Gölge Şekeramber / Meral Gökoğlu Luigi : Savaşeri Kolat / Erdal Şen / Metin Turan

Tinca : Tamer Aykut / Yunus Emre Özorhan Talpa : Sedat Sarıgül / Mithat Karakalle La Frugola : Ferda Yetişer

Şarkı Satıcısı : Şenol Talınlı

Sevgililer : Esin Talınlı / Şenol Talınlı Bir ses : Esin Talınlı

Korrepetitörler : Duygu Davran / Halina Andrejevska Yardımcı yönetmen : Serap Sezer

Reji Asistanı : Erkin Onuk

Kondüvitler : Önder Cihan / Serdar Sarıoğlu Suflörler : Behçet Kargalık / Ömer Kuzucu Sahne Müdürü : Engin Şen

Sahne Müdür Yrd. : Yaşar Akçay / Semra Dirin Konzertmeister : Prof. Sarvar Ganiev

Şef : Antonio Pirolli Yönetmen : İsmet Kurt Dekor- Kostüm : İsmail Dede Koro Şefi : Seval Irmak Işık : Vedat Hizel

Türkçe Metnin Bulunduğu Kitaplıklar:

Ankara Devlet Opera ve Balesi Kütüphanesi

Konu:

Paris’te Sen Nehri kıyısına yanaşmış bir mavnanın güvertesi. Sahil ve sahilden mavnaya çıkılan merdiven. Uzakta Notre Dame Katedrali.

Puccini’nin sahne direktifine göre perde, müziğin başlamasından önce açılır.

Pizzicato çalan kontrbasların ve solo viyolonselin hakim olduğu prelüddeki “sallanma”

etkisi, mavnanın nehir üzerindeki hareketini ifade eder. Arada işitilen römorkör düdüğü ile otomobil kornası gerçeği ve çağdaş zamanı ima etmede başarılı öğelerdir.

Gün sona ererken, mavnayı boşaltmakta olan işçiler de işlerini bitirmek üzeredirler. Mavnadan boşaltılan çimento torbaları sahildeki at arabasına yüklenmektedir. Dümen koluna yaslanmış olan Michele, ağzındaki pipo sönmüş, güneşin batışına dalmıştır. Çamaşırları toplamak, çiçekleri sulamak ve kanaryanın kafesini temizlemek gibi “ev” işleri ile meşgul olan Giorgetta, “ bıkmadın mı güneşin batışını seyretmekten? “ diye laf atar. Sonra, kısa cevaplar veren kocasına, çok çalışan işçilerin biraz şarap hak ettiklerini söyler. Bu teklifi onaylayan Michele, “Peki beni hiç düşünmedin mi?” diyerek arzuyla kadına yaklaşır. Kadın ondan uzaklaşmak isteyince

söndüğüne delalet etmediğini söyler, öpmek ister. Kadınsa yanağını uzatır. Uzatılan yanağı öpmekle yetinen Michele ambara girer.

Karı koca arasındaki bu kısa sahne süresince, mavnayı boşaltmakta olan işçiler Fransız tarzında bir chanson söylerler.

Tinca sırtındaki çimento torbasıyla ambardan çıkarken, işçiler arasında en genci olan Luigi, yorgun, bir yük daha almak üzere mavnaya döner. Onlara şarap ikram edeceğini söyleyen Giorgetta kamaraya girer ve bir sürahi dolusu şarap ve bardaklarla döner. Kadehler doldurulur. Yüklenmiş olan arabanın sürücüsü de bir kadeh içtikten sonra arabasını sürerek yola koyulur.

Yoldan geçmekte olan laternacıyı gören Luigi, “Hey! Profesör!” diye seslenerek yanlarına çağırır. “Ben bir tek çeşit müzikten anlarım, o da dans müziği.” (Io capisco

uno musica sola; quella che fa ballare) der Giorgetta, onunla dans etmek istediğini belli

edercesine Luigi’ye bakarak. Ama ilk dansı kapan Tinca olur. Onlar laternanın akordu bozuk müziği ile dans ederken ötekiler adamın kötü dans edişini alaya alırlar. Herkesten kahkahalar yükselirken Tinca bir de kadının ayağına basar. Onu kenara iten Luigi yerine geçer ve dansa kendisi devam eder. Kadın Luigi’ye iyice sokulur. Ambardan patronun geldiğini gören Talpa’nın uyarısı üzerine dansa son verilir. Laternacıya para vererek gönderen Luigi ile öteki işçilerin ambara inmesi ile karıkoca güvertede yalnız kalırlar.

Saçlarını düzelten ve kayıtsız bir tavır takınan Giorgetta: “Ne düşünüyorsun? Haftaya gidiyor muyuz?” Bakalım, diyen Michele, Luigi’yi götürmeme kararını değiştirdiğini, Talpa ve Tinca ile beraber onu da alacaklarını söyler: “Çünkü açlıktan ölmesini istemiyorum.” Şarkı güftesi ile notası satan bir şarkı-satıcısının uzaktan gelen sesi işitilir ve karıkocanın gergin hava içerisinde yer alan konuşması devam ederken, yavaş yavaş yaklaşır. Sırf konuşma olsun diye şundan bundan söz eden Giorgetta huzursuzlaşır ve neyi olduğunu sorar. Bu sırada şarkı-satıcısı nehrin kıyısındaki yola gelmiştir. Yanında, elinde küçük bir harp bulunan bir de adam vardır. Konfeksiyon dükkânından çıkan terzi kızlar satıcının çevresini sararlar. Michele ile Giorgetta arasındaki diyalog devam eder…

Giorgetta: Çıkarmadın. Beni dövmezsin de.

Michele : Yani dövmemi ister miydin?

Giorgetta: Bu sessizliğin yerine, evet, çürüyene kadar dövülmeyi tercih ederdim. Şarkı-satıcısı şarkısına deva eder. “…Aşk için yaşayan, aşk için ölecektir. İşte Mimi’nin öyküsü…” Her mısranın sonunda, La bohème’i anımsatan bir melodi işitilir orkestradan. Konuşma mısralar arasında kesik kesik devam eder.

Giorgetta : Hiç olmazsa neye üzüldüğünü söyle!

Michele : Yok bir şey!

Giorgetta : Paris’te olduğumuz zamanlar mutluydum!

Michele : Farkındayım.

Giorgetta : Nasıl?

Cevap vermez. Şarkı-satıcısı yoluna devam eder. Yeni öğrendikleri şarkının son kıtasını söylemeye başlayan kızlar da uzaklaşırlar.

Kocasını aramaya gelmiş olan Frugola görülür, yolu geçer ve mavnaya gelir. Sırtında topladığı eskileri doldurduğu bir torba vardır. “İyi akşamlar, ebedi aşıklar.” diyerek verdiği selamı başıyla cevaplandıran Michele kamaraya girer. Kocasını soran Frugola, sabah sırtı ağrıdığından kıpırdayamadığını, ama onu romla ovarak ağrılarını geçirdiğini söyler. Gülerek torbasını indirir, içini araştırarak bulup çıkardığı bir tarağı Giorgetta’ya verir. “Sana boşuna kirli-çıkı dememişler.” der tarağı alan Giorgetta.1

“Bu torbada neler olduğunu bir bilseydin.” Diyen Frugola, topladığı eskilerin binlerce aşkların, neşe ve kederin garip kalıntıları olduklarını ifade eder. Torbada ayrıca “Corporale” (Onbaşı) adındaki kedisi için de dana yüreği olduğunu söyleyen kadın bu kez kediye olan sevgisini anlatır: “…Talpa evde yokken arkadaşlık eder bana, kahır ve

kıskançlığa meydan vermeden severiz birbirimizi. Hayat felsefesini bilir misin kedinin? Mırnav, mırnav; sarayda hizmet etmekten daha iyidir kulübede hükmetmek. Mırnav mırnav; iki yürek parçası yiyerek yaşamak daha iyidir kendi kalbini aşkla zedelemekten!”

Luigi, Talpa ve öteki işçiler evlerine gitmek üzere ambardan çıktıkları sırada Michele de kamaradan çıkar. Luigi’ye yüklenecek demirler için sabah gelmesini söyler. Tinca öteki işçilerin ardından gitmek üzeredir ki, “Şarap içmeye mi koşuyorsun öyle?” diye laf atan Frugola, eğer onun karısı olsaydı onu pataklayarak vazgeçirirdi meyhaneye gitmekten diye takılır: “Utanmıyor musun?”

Tinca : Hayır! Şarap iyi geliyor! Asi düşüncelerimi onunla boğuyorum; içtiğim zaman düşünmüyorum, düşündüğüm zamansa gülemem. (kahkahayı basar)

Michele ambara iner. “Hakkın var.” (Hai ben rogione) diyen Luigi düşünmemenin daha iyi olduğunu onaylar. Sonra, burada pek yeri olmayan bir toplum eleştirisine girişir: “…Eğ başını ve bük elini… Sırtındaki yükle başın yere kadar eğilir. Başını kaldırırsan eğer, kollamalısın kırbacı. Ekmek terleyerek kazanılır… Aşka ayıracağın vakti çalmalısın. Onu şüphe ve korku içerisinde çalarsın ve bu da zevklerin en kutsalını bayağılaştırır. Elde etmek istediğin her şey için ya dövüşeceksin ya da onu çalacaksın… Haklısın, düşünmemek daha iyi..”

Onun gibi yaparak içmesini öneren Tinca gider. Yorgun olduğunu söyleyen Talpa da eve gitmek isteyince, “Ne zaman bir köy evi alabileceğiz?” diyen Frugola, hayalinde yaşattığı dört yanı duvarla çevrili olan bahçesinde iki de çam ağacı bulunan eve ( Ho

sognato una casetta ) duyduğu özlemi dile getirir: “…İhtiyar adam güneşin altında

uzanmış. Onbaşı ayaklarımın dibinde, böylece beklerdim ölmeyi – her hastalığın ilacı olan ölümü!” Kendi düşününse başka bir şey olduğunu ( È ben altro il mio sogno! ) söyleyen Giorgetta, onu yalnız doğduğu şehir olan Paris’in büyülediğini ve canlandırdığını ifade eder, kocasının bu avare hayatı bırakacağı güne duyduğu özlemi dile getirir. Mavnanın ufak kamarasında, “yatakla ocak arasında” geçen hayatı yerdikten sonra: “Bir zamanlar yaşadığım odayı görseydin.”

Giorgetta : Bilmiyor musun?

Luigi : Belleville’de

Giorgetta : Bak Luigi biliyor.

Luigi : Ben de orada doğdum!

Giorgetta : Tıpkı benim gibi, kanımızda bu bizim. Luigi : Bundan kurtulamazsın da!

“Bunu yaşamak gerek.” Diyen Giorgetta, onların dünyası olan Belleville’deki hareketli yaşamı, renkli gecelerin canlılığını ve sokakların kalabalığını anlatır. Bois de Bologne’daki eğlenceli Pazar günlerine duyduğu özlemi ifade eder… “Anlatması güç bunu, bu heyecanı, bu garip özlemi.” Sonra, Luigi’nin de katılması ile, birlikte dile getirirler bu duyguları: Ma chi lascia il sobborgo. Operanın başından bu yana kelimelerle ifade edilmese de davranışlarla açıklanmış olan Luigi ile Giorgetta arasındaki aşk bu düette daha da belirlenir. Puccini’nin bu düetle ilgili sahne direktifi şöyledir: “…Aşıklar bir süre el ele, aynı düşüncelerle kendinden geçmişçesine, ruhları birleşmiş gibi dururlar; sonra yalnız olmadıklarını hatırlayarak tutmakta oldukları ellerini bırakırlar.”

İyi geceler dileyen Frugola ile Talpa giderler. Patronla bir şey konuşacağını söyleyen Luigi kalır.

Luigi sevgilisine sarılmak isterse de kadın geri çekilir: “Dikkatli ol! Her an gelebilir!” ( Bada a te! Puô salir fra un momento! ) Aralarında oluşan düette, bu tatsız şartlar içerisinde gelişen aşkın yarattığı tehlike ve korku, birbirlerine duydukları özlem dile getirilir… “Ah! Uzaklarda, yapayalnız olabilseydik, severek hep birbirimizi!.. Beni hiç terk etmeyeceğini söyle!” Luigi kadına sarılmak üzeredir ki Michele gelir. Luigi’nin hâlâ orada olmasına hayret eder. Onunla konuşmak için kaldığını söyleyen Luigi, onu Rouen’e kadar götürmelerini ve orada bırakmalarını ister. Michele orada iş bulamayacağını ve sefil olacağını uyararak onlarla kalmasının daha iyi olacağını

Giorgetta Rouen’de niçin inmek istediğini sorar Luigi’ye. “Çünkü seni paylaşmak istemiyorum.”

Giorgetta : Hakkın var, işkence bu. Bense bir esirim ve o zinciri senden daha fazla hissediyorum. Ama bana sarıldığın zaman.

Luigi : Hayattan çalabileceğimiz kadarını çalıyoruz! Fakat, korkunun ıstırabı içerisinde, zevk yok oluyor.

Aralarındaki düet doruk noktasına erişmiştir. O gece buluşmaya, buluşacakları zaman Giorgetta’nın dün geceki aynı işareti vermesine karar verirler. “Evet. Yanan bir kibrit.”der Giorgetta, “O ufacık alev nasıl titremişti uzanan elimde! Sanki bir yıldızı ateşleyecekti aşkımızın bu alevi..” Luigi ateşli ifadelerine devam eder: “Seni kollarımın arasında, benimmişsin gibi sarmayı arzuluyorum. Sana başkasının değdiğini düşünerek ıstırap çekmek istemiyorum artık.. Yemin ederim, bıçağımı kullanmaktan da korkmayacağıma..” Sahnenin doruğa eriştiği bu son cümlelerden sonra hızla gider.

Karıkoca arasındaki gerginliğin ve Giorgetta ile Luigi arasındaki aşkın belirlendiği buraya kadarki bölümde sempatiler ister istemez Michele’den uzaklaşmış, sevgililerden yana yaklaşmıştır. Artık sempatimizi Michele’in de kazanmasının zamanı gelmiştir.

Michele yaktığı birkaç feneri taşıyarak kamaradan çıkar. Gecenin sessizliğini ve sükunetini çok güzel ifade eden orkestra müziği eşliğinde (Debussy’i de ne kadar hatırlatıyor), karıkoca arasında, sıradan konularla ilgili bir diyalog yer alır. Luigi’yi işte alıkoymakla iyi ettiğini söyler Giorgetta. Pek iyi etmediğini itiraf eder Michele, zira iki adam yeterlidir eldeki iş için. “Tinca’yı çıkarabilirsin, hep içiyor.” der kadın.

Michele :İçerek kederini unutuyor. Karısı orospunun biri. Onu öldürmemek için

içiyor. (Giorgetta sinirli ve huzursuz olur)

Neyin var?

Karısına yaklaşır: “Beni niçin sevmiyorsun artık? Niçin? Niçin?” ( Perché, perché

non m’ami piu? Perché? ) Burada Puccini’nin en güzel düetlerinden biri başlar. Kadın,

soğuk bir ifadeyle, kocasının yanıldığını, onu sevdiğini söylerken, adam aralarındaki ilişkinin eskisi gibi olmadığını belirtmeye çalışmaktadır.

Michele : …Daha geçen yıl, üç kişiydik şu çatının altında; bebeğimizin beşiğide oradaydı.

“Bebeğimiz! Sus! Sus!” der Giorgetta ve geçen yıldan bu yana bebeklerinin ölmüş olduğunu anlarız.

Michele : Uzanıp yavaşça sallıyordun onu ve sonra da benim kollarımda uyuyakalıyordun. Aynı bunun gibi gecelerdi onlar da, rüzgar estiği zaman ikimizi de paltomun içine alırdım, sarardım, sarılır gibi.. Ne kadar mutluydum, ah ne mutluydum! Değişti artık, şimdi sanki kır saçlarım gençliğine hakaret ediyor.

Giorgetta kocasının bu tatsız konuya son vermesini isterse de başarılı olamaz; çelişkili duygular içerisinde huzursuz olan adam devam eder, sonra kadını kendine doğru çekmek ister: “Yaklaş bana!” ( Resta vicino a me! ) birbirlerine yakın oldukları eski günleri hatırlatır, eskisi gibi onun olmasını ister. Kocasının bu duygulu ve ısrarlı ifadeleri karşısında da yumuşamayan Giorgetta, artık yaşlandıklarını, kendisinin de eskisi gibi eskisi gibi canlı olmadığını söyler, devam eder: “Sen de değiştin, şüpheci biri oldun.”

Uzaktan, saat başını belirten kilise çanları işitilir.

Yorgun olduğunu, yatacağını söyleyen Giorgetta kamaraya gider. O kamaraya girip kapısını kapadıktan sonra, “Orospu” diye bağırır adam içindeki hırsı boşaltırcasına.

Michele fenerleri yerlerine asarken, sahilde birbirlerine sarılmış iki aşığın Fransız tarzında bir şarkı söyleyerek geçtikleri, yavaş yavaş uzaklaştıkları görülür. Bunu, uzaktan, kışladan gelen içtima borusu izler.

henüz soyunmadığını görür: “Bekliyor. Kimi? Niçin bekliyor? Kimi? Kimi? Belki de uyumamı bekliyordur. Onu kim değiştirdi böyle?” Talpa’yı çok yaşlı bulur. Tinca ise çok içiyor. Luigi de olamaz. Zira daha bu akşam onlardan ayrılmak istemişti, diye düşünür. “Şu halde kim? Kim? Kim olabilirki?” Onu yakalayıp öldürmeyi hayal ederken, müzikteki heyecan sinirleri bozucu bir düzeye erişmiştir. Michele’nin ıstırap çekerek söylediği ve sonunda çökmek üzere olan perişan bir insan halini aldığı bu monolog orkestranın da güçlü desteği ile başarılı opera sahneleri arasında yer alır.

İçinde bulunduğu karanlık duyguların efkârı ile piposunu çıkarır ve yakar. Uzakta Giorgetta’nın işaretini beklemekte olan ve kibritin yandığını gören Luigi ihtiyatlı adımlarla köprüye yaklaşır ve mavnaya atlar. Birinin geldiğini gören Michele karaltının üzerine atlar ve yakalar, Luigi olduğunu görür, gırtlağına yapışır. Luigi bıçağını çekerse de bileğinden yakalayan Michele bıçağı yere düşürür. Adamın boğazını sıkar ve öldürünceye kadar defalarca itiraf ettirir: “Evet! Evet, seviyorum! Seviyorum! Seviyorum – ah!” Luigi’nin cansız cesedi üzerine yığılırken içeriden karısının sesi işitilir. Karısının geldiğini görünce yere yıkılmak üzere olan cesedi paltosunun içine alır ve sarar, oturur. Endişeli bakışlarını etrafta gezdirerek yanına gelen Giorgetta, onu üzdüğü için duyduğu pişmanlığı ifade eder, bağışlamasını ister. “Sokulayım mı ister misin?”

Michele : Nereye? Paltomun içinemi?

Giorgetta : Evet, o kadar yakınına… Bir zamanlar bana, “Herkes, bazen mutluluğu, bazen de kederi gizleyen bir palto giyer.” demiştin.

Michele : Bazen de bir cinayeti! Gel! Paltoma gel! Gel!

Paltosunu açar. Luigi’nin cesedi kadının ayakları dibine yıkılır. Giorgetta korkunç bir çığlık atar. Kadını yakaladığı gibi yere yıkan Michele, onun başını ölü aşığının yüzüne doğru bastırırken perde iner.

Kişiler:

Michele – mavna sahibi ve kaptanı, 50 yaşlarında Giorgetta – karısı, 25 yaşlarında

Luigi – işçi, 20 yaşlarında Tinca – işçi, 35 yaşlarında Talpa – işçi, 55 yaşlarında

Frugola - Talpa’nın karısı, 50 yaşlarında

İki aşık, Şarkı satıcısı, Laternacı, İşçiler, Terzi kızlar

(http://home.earthlink.net/~markdlew/lib/tabarro/tabpers.htm).

Dekor:

(http://www.operanews.com/operanews/templates/content.aspx?id=4195).

Resimde de görüldüğü gibi, Paris’te Sein Nehri kıyısına yanaşmış bir mavnanın güvertesi, sahil ve sahilden mavnaya çıkılan merdiven ilk göze çarpan unsurlardır. Gün sona ereken mavnayı boşaltmakta olan işçiler de işlerini bitirmek üzeredirler. Mavnadan boşaltılan çimento torbaları sahildeki at arabasına yüklenmektedir. Michele dümen koluna yaslanmış güneşin batışını izlemekte Giorgetta ise çamaşır toplamaktadır.

4.2.2. Eserin Ortam Çözümlemesi

Benzer Belgeler