• Sonuç bulunamadı

Ergenlik ve Gençlikte Din

Belgede YÜKSEK LİSANS TEZİ (sayfa 41-45)

1.2. GENÇLİK DÖNEMİ

1.2.4. Ergenlik ve Gençlikte Din

Ergenlik dönemi dini gelişimini inceleyen çalışmalar, Starbuck ve Hall gibi psikologlarla başlamış ve sonrasında yaygınlık kazanmıştır. Son dönem araştırmaların önemli bir kısmı ergenlik dönemindeki ortaya çıkan dini değişmeleri, aşamalara bağlı bir değerlendirme modeliyle açıklamaktadır. Bu çalışmada da gençlerdeki dini gelişim “dini şuurun uyanması”, “dini bunalım ve şüpheler”, “dini tutumların belirginleşmesi” olmak üzere üç aşamada incelenmiştir (Bahadır, 2001;

Hökelekli,2008; Kula, 2001)

Ergenlik döneminin en önemli fiziksel belirtisi “buluğ” olayıdır. Buluğa erme dinen sorumluluğun başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Ergen ya da genç din nazarında yetişkin kişi olarak dinin emir, yasak, görev ve kuralları çerçevesinde davranmakla yükümlüdür. (Hökelekli, 2008).

1.2.4.1.Dini Şuurun Uyanması(12-14 Yaş)

İlk ergenlik devresi genellikle bir dinî uyanma devresi olarak kabul edilir.

Çocukta dinî alışkanlıklar yerleşmişse, uyanma bu alışkanlık ve inançların şuurlu

olarak kabul edilmesi şeklinde olur(Özbaydar, 1970). Çocukluk döneminde daha çok dini pratikler yoluyla ve çevresinin etkisiyle dini tanıyan birey, gençlik döneminde şuurlu bir gelişime yönelir (Kayıklık, 2011).Dinî uyanmayı etkileyen bazı faktörler vardır. Zekânın gelişmesi ve muhakeme kabiliyetinin artması, çocukluk yıllarında tereddütsüz kabul edilen dinî inançlar üzerinde düşünmeye yol açar(Özbaydar, 1970). Ergenlik dönemiyle birlikte soyut düşünme, tümden gelim ve tüme varımsal akıl yürütme yeteneklerine kavuşan genç gerek içinde yaşadığı çevrenin gerekse dünyanın sorunlarını diğer yandan çağlar boyu bütün insanlığı uğraştıran tabiatüstü, dini ve metafizik konular üzerinde düşünmeye başlar. Gençteki bu şuur gelişimi sadece onun zihinsel gelişimiyle sınırlı değildir. Gencin duygu boyutundaki yaşadığı düzensizlikler, ruhi karışıklıklar da genci dini duygulara yöneltir. 12-13 yaşlarındaki birey ergenliğin asıl bunalımlı safhasına girmeden önce dini ilgiyi yüksek seviyede yaşar; helal-haram, günah-sevap gibi konulara ilgi duyar, ibadetleri yerine getirmeye gayret eder. (Hökelekli, 2008).

1.2.4.2. Dini Bunalım ve Şüpheler(14-18 Yaş)

Ergenlik döneminin tipik özelliği ‘fırtınalı’ ve ‘stresli’ bir dönem olmasıdır (Aydın,2005). Bu bunalım evresinde imanla ilgili şüphe, kararsızlık ve çatışmalar kendini gösterir. Hökelekli genci şüphe ve çatışmaya sürükleyen sebepleri şu şekilde sıralamaktadır:

a. Bağımsızlık duygusunun uyanmasıyla her türlü otoriteyi reddeden isyankar eğilimin gelişmesi; yetişkinlere olan güvenin sarsılması.

b. Cinsi güdülerin doğuşu ve suçluluk duygusunun belirmesi; nefsani arzuların dini ahlak kurallarına karşı ayaklanması,

c. Hayatın anlamsızlığı, mantıksızlığı duygusunun güçlü etkisi.

d. Din eğitimi yetersizliği sebebiyle, uygunsuz ve başarısız bir dinî sosyalleşme ortaya çıkması.

e. Günlük hayat olayları ve bazı bilimsel teorilerle dinî inanç ve öğretiler arasında bir uzlaşmazlık ve çelişki görülmesi.

f. Dindarların ve din görevlilerinin bazı tutum ve davranışları.

g. Dinî konularda bilgi eksikliği ve rehbersizlik.” (Hökelekli, 2008: 272)

Gencin zihin gelişimi sonucu gençte bağımsızlık ve güçlülük duygusu uyanır.

Bağımsızlık duygusunun gelişmesiyle ortaya çıkan otoriteye karşı isyan eğilimi, dinî şüphe ve çatışmaların doğmasında etkili güçlü bir faktördür (Hökelekli, 2008). İç dünyasını keşfederken krizlerle dolu olan genç bağımsızlığını aramaktadır. Bütün çocukluğunu yetişkinlere bağımlı yaşamış olan genç artık bütün himayelerden kurtularak bağımsızlığa ulaşma arzusu taşımaktadır. Fakat her ahlak ve otoritede olduğu gibi dinin başvurduğu en önemli temel olan bağımlılık duygusuna karşı gencin bağımsızlık eğilimi, otoriteyi reddeden isyankâr bir şekil alabilir (Vergote, 1981).

Nefsanî arzuların oluşması da gençteki dini ahlak kurallarına karşı isyan geliştirmesini tetikler(Hökelekli, 2008). Vergote’e göre cinsi güdülerin uyanışı, tamamen psikolojik olan, gözden düşme ve toplumdan uzaklaşma duyguları ile birlikte bir suçluluk duygusunu meydana getirir (Vergote, 1981). Suçluluk duygusu karşısında genç kendini hem vicdanı, hem de toplum otoritesi tarafından mahkûm edilmiş hisseder. Bu çift mahkemenin huzurunda bunalır ve sıkıntı duyar(Bahadır, 2001). Asi olmanın ya da kurallara uymamanın sonucu oluşan suçluluk duygusu insanı güven arayışına itebilir. Bu arayışta aranan dayanak Allah olabileceği gibi çeşitli dinsel gruplar, akımlar, oluşumlar ya da dinsel kimliği ağır basan bireyler olabilir. Genç bunlara yaklaşarak bir taraftan suçluluk duygusunun verdiği psikolojik sıkıntıyı bertaraf ederken diğer taraftan da güvenilir bir sığınak edinmiş olur (Kayıklık, 2011:99).

Genç, ebeveyninin, öğretmenlerinin, arkadaşlarının ve dostlarının kendisine besledikleri sevgiden şüphe ederek iç barışında karışıklık yaşar ve bazen hayatın mantıksızlığına dair güçlü bir his duyar. Bu his Allah’ta umut bulma isteği uyandırabileceği gibi çatışma ve isyan duygularını da geliştirebilir (Vergote, 1981 ).

Gruber'e göre dini şüphelerin önemli nedenlerinden birisi, dönemin dini gelişiminin bir niteliği olarak ergenin Tanrı karşısında aşk ve kaygı, sevinç ve korku gibi çift yönlü duyguları birlikte yaşamasıdır. Böyle bir atmosferde genç, Tanrıyı hem ürkütücü hem de kendine çekici gizemli bir varlık olarak algılar (Gruber, 1979:

akt. Bahadır, 2001).

Gençlere yeterli dini eğitimin verilmemesi, dini konulardaki bilgi eksikliği ve rehbersizlik dini şüphelerin oluşmasına neden olmaktadır. Bunun neticesinde

başarısız bir dini sosyalleşme görülmektedir (Hökelekli, 2008). Dini konularda doğru bilgilendirilen ergenlerde dini şüphe oranı azalmaktadır (Bahadır, 2006).

Gençler günlük hayatta karşılaştıkları bazı olumsuz olaylar karşısında da dinî şüpheye düşebilmektedirler. Örneğin zulüm ve haksızlıklar, hastalıklar, ölümler, doğal afetler vb. konular gençte Allah’ın varlığına ve adaletine yönelik şüphe uyandırır (Bahadır, 2006, Hökelekli, 2008 ).

Özellikle zekânın ve muhakeme yeteneğinin gelişmesiyle birlikte gencin okulda öğrenilen pozitif ilimlerle dinî öğretiler arasında çelişki görmesi veya dinî konularda çok sayıda farklı düşünceyle karşılaşması kendi inancının güvenirliğinden şüphe etmesine neden olabilmektedir. Şüpheler önceleri ibadet şekilleri (beş vakit namaz, anlamadığı dilden Kuran okuma gibi) üzerinde yoğunlaşırken, sonraları dinin içeriği(Allah’ın mahiyeti, ölümden sonra hayat, kaza kader gibi) üzerinde toplanır (Özbaydar,1970; Peker,2011).

1.2.4.3. Dini Tutumların Belirginleşmesi (18-21 Yaş)

Gencin dinsel anlayışı onlu yaşların sonları ile yirmili yaşların başlarında yerine oturmaya başlar (Kayıklık, 2011: 99). Son ergenlik devresine denk gelen bu dönemde gençte, bedensel ve zihinsel gelişmeler devam eder. Fakat ergenliğin ilk dönemlerine göre gencin daha olgunlaştığı, duygu ve heyecanlarındaki taşkınlığın azaldığı ve yetişkinlerle ilişkilerinin düzelmeye başladığı görülür (Peker, 2011: 174).

Ergenliğin son evresinde psikolojik yapıdaki durulma ve dengelenmeye paralel olarak dini tutum ve davranışlarda da kararlılık görülmeye başlar. Gencin dünya görüşüyle birlikte dinî kimliği de netleşir. Genç şüphecilikten sıyrılarak yeni dinî inançlar kazanır. Kendininkilerden değişik dinî inanç ve âdetlere sahip olanlara daha hoşgörülü bir tutum geliştirir. Gençlerin bir kısmı dini bunalıma yol açan çatışma süreci içersinde çocukluk inançlarından çok farklı dinî değerler geliştirirler.

Bu bağlamda gençlerin bir bölümü bağlandıkları dinî cemaat veya gruba olan üyeliklerini iyice pekiştirirler. Bir bölümü aileden aldıkları dinî inanç ve değerleri geleneksel kalıplarında olduğu gibi ya da çok az değişiklikle sürdürürler. Çok nadir de olsa bazı gençlerin dinî inançları ile genişlemiş bilgilerini bağdaştıramadıkları,

dini tamamen reddederek ateist veya agnostik (bilinmezci) oldukları görülür (Özbaydar, 1970; Hökelekli, 2008; Kimter, 2012).

Belgede YÜKSEK LİSANS TEZİ (sayfa 41-45)