• Sonuç bulunamadı

Entegre Devre Topografyalarının Korunması Hakkında Kanun Açısından Değerlendirme

ÇAĞDAŞ V ERG İ SİSTEM LERİNDE VERGİ DENETİMİ

A BRIEF ASSESSMENT ON THE ABILITY OF SECTIONS 7, 8 AND 9 OF THE ENGLISH

IV. Türk Hukuku Açısından UCA’nm Değerlendirilmes

3. Entegre Devre Topografyalarının Korunması Hakkında Kanun Açısından Değerlendirme

22.04.2004 tarihli ve 5147 sayılı Entegre Devre Topografyalarının Ko­ runması Hakkında Kanun (“5147 sayılı Kanun”), tasarlayıcısının kendi fikrî çabası sonucu ortaya çıkmış olması nedeniyle “orijinal” olarak nite­ lendirilebilecek entegre devre topografyalarının (örneğin çipler), Türk Pa­ tent Enstitüsü’nden temin edilecek bir tescil belgesi kapsamında korunaca­ ğını düzenlemektedir. 5147 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı bölümün-

130 Yard. Doç. Dr. / Asst. Prof. Dr. Leyla KESER BERBER

de “entegre devre” ve “entegre devre topografyası” ifadeleri ile ilgili ola­ rak aşağıdaki tanımlara yer verilmiştir:

Entegre devre: Elektronik bir işlevi veya bunun gibi diğer işlev­ leri yerine getirmek üzere tasarlanmış, en az bir aktif elemanı olan ve ara bağlantılarından bir kısmının ya da tümünün bir parça malzeme içerisinde ve/veya üzerinde bir araya getirilmiş ara veya son formdaki bir ürün ...

Entegre devre topoğrafyası: Entegre devreyi oluşturan tabakaların üç boyutlu dizilimini gösteren, üretim amacıyla hazırlanmış ve herhangi bir formatta sabitlenmiş görüntüler dizisi olup, her görüntü entegre devre­ nin üretiminin herhangi bir aşamasındaki yüzeyinin tamamının veya bir kısmının görünümü...”

5147 sayılı Kanun, entegre devre topoğrafyası hak sahibinin, belli fi­ illeri engelleme konusunda yetkili bulunduğunu düzenlenmektedir. Buna göre;

- Orijinal olmayan parçalan dışında entegre devre topografyasının kısmen veya tamamen başka bir entegre devre içine alınması ya da başka şekillerde çoğaltılması, veya

- Korunan entegre devre topografyasının, bu entegre devre topograf­ yasını veya bunun yasal olmayan kopyasını içeren bir ürünün ithali, satışı veya ticarî amaçlı dağıtılması,

hallerinde entegre devre topografyası hak sahibi mahkemeye başvu­ rabilecektir. Bu çerçevede açılan davalarda davacının yerleşim yeri mah­ kemesi, suçun işlendiği veya fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mah­ keme yetkili olacaktır. 4157 sayılı Kanun’un 26. Maddesi uyarınca, ihlalin

g iderilm esi amacıyla mahkemeye vuran hak sahibi, mahkemeden aşağıda­ ki taleplerde bulunabilme hakkına sahip olacaktır:

- Tecavüz fiilini ispatlayacak delillerin tespiti, - Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti,

- Tecavüzün giderilmesi ve hak sahibinin maddi ve/veya manevi za­ rarının tazmini,

- Entegre devre topografyasından doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen veya ithal edilen ürünlere ve bunların üretiminde doğrudan doğru­ ya kullanılan araçlara el konulması, mümkün olduğu takdirde bu ürün ve araçlar üzerindeki mülkiyet hakkının kendisine devri (söz konusu ürün ve

ABD HAKSIZ REKABET YASASI (UNFAIR COMPETITION ACT) ÇERÇEVESİNDE FİKRÎ 131

MÜLKİYET HAKLARINA UYUMUN BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ SEKTÖRÜ ÖZELİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİK KALKINMAYA ETKİSİ VE SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR

araçların değeri tazminat miktarından düşülür veya tazminatı aşan değerler ise karşı tarafa ödenir),

- Karşı taraf aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya ilân yo­ luyla duyurulması,

- Hakka tecavüzün durdurulması ve devamını önlemek üzere tedbir­ lerin alınması, el konulan ürünlerin şekillerinin değiştirilmesi veya entegre devre topografyasından doğan haklara tecavüzün başka şekilde önlenmesi kaçınılmaz ise imhası,

Marka hakla sahibinin yukarıda izah edilen 556 sayılı KHK kapsa­ mındaki haklarına benzer şekilde, entegre devre topografyası hak sahibi de haklarının ihlali neticesinde uğradığı zarara ek olarak yoksun kaldığı ka­ zancı da talep etme hakkına sahip olacaktır. 4157 sayılı Kanun’da da, 556 sayılı KHK ile aynı doğrultuda, hak sahibine fiili kaybına ek olarak, (i) tecavüz edenin rekabeti olmasaydı kazanacağı muhtemel tutar, (ii) tecavüz eden tarafın bu yolla elde ettiği kazanç, veya (iii) tecavüz edenin bir lisans sözleşmesi olsaydı ödeyeceği toplam bedel üzerinden hesaplanacak ek bir tazminata hükmedilmesi mümkündür. Yoksun kalman kazancın hesaplan­ masında anılan yöntemlerden hangisinin kullanılacağının ise, yine hak sahibinin talebi doğrultusunda belirlenmesi öngörülmüştür.

Yine 556 sayılı KHK’ya benzer şekilde, 4157 sayılı Kanun kapsa­ mında da gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ihtiyati tedbir karan veri­ lebilmesine imkan tanınmıştır. Buna göre, hükmün etkinliğini sağlayacak nitelikte olması kaydıyla ve aşağıdaki hususları kapsayacak şekilde ihtiyati tedbir karan alınması mümkündür:

- Davacının entegre devre topografyasından doğan hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması,

- Entegre devre topografyasından doğan hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen şeylere Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil, bulunduklan her yerde el ko­ nulması ve bunların saklanması,

- Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi.

A nılan ihtiyati tedbir kararlarına ek olarak taklit niteliğindeki entegre devrelere gümrüklerde el konulmasına da imkan tanınmıştır. 556 sayılı Kanun’a benzer şekilde, gümrük idarelerinden el koyma karan alınmasını müteakip mahkemeye başvurulması zorunlu olup; bu kararın tebliğinden

132 Yard. Doç. Dr. / Asst. Prof. Dr. Leyla KESER BERBER

itibaren on iş günü içinde dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğin­ de karar alınmazsa gümrük idaresinin el koyma kararı ortadan kalkar.

4157 sayılı Kanun’un entegre devre topografyasından doğan hakların ihlallerine ilişkin olarak öngördüğü cezalar ise aşağıdaki tablo kapsamında belirtilmektedir. Anılan suçlar şikayete bağlı suçlar olup; bu suçların ko­ vuşturulması ilgili tarafça yapılacak şikayete tabidir.

G'.üjr.'Kîı Tür»

Korunan bir entegre devre topog­ rafyasının, bunu içeren entegre devrenin ya da ürünün veya amba­ lajının üzerine konulmuş entegre devre topografyası koruması oldu­ ğunu belirten işareti yetkisiz olarak kaMırma

1-2 yıl arası hapis ve 500-1,000 güne kadar adli para cezası

Kendini haksız bir şekilde entegre devre topoğrafyası h a ttı sahibi olarak gösterme

1-2 yıl arası hapis ve 500-1,000 güne kadar adli para cezası Korunan bir entegre devre topog­

rafyası hakkı bulunmamakla birlik­ te. kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya, ambalajlarına, ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan bir entegre devre topografyası koruma hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde işaretler koy­ ma, bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilan ve reklamlarda bu tarz yazı, işaret veya ifadeler kul­ lanma

2-3 yıl arası hapis ve 500-2,000 güne kadar adli para cezası

Yetkisiz bir şekilde korama altın­ daki entegre devre topografyasını kısmen veya tamamen bir entegre devre içine alma ya da başka şekil-

2-4 yıl arası hapis ve 500-2,000 güne kadar adli para cezası

ABD HAKSIZ REKABET YASASI (UNFAIR COMPETITION AC I) ÇERÇEVESİNDE FİKRİ 133

MÜLKİYET HAKLARINA UYUMUN BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ SEKTÖRÜ ÖZELİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİK KALKINMAYA ETKİSİ VE SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR

lerde çoğaltma

Korunan bir entegre devre topog­ rafyasını, bunu içeren bir entegre devreyi ya da yasal olmayan bir biçimde çoğaltılmış entegre devre topografyasını içeren ürünü ithal etme, satma veya ticari amaçla dağıtma

2-4 yıl arası hapis ve 500-2,000 güne kadar adli para cezası

Yukarıda da belirtildiği üzere, entegre devre ifadesinden anlaşılması gereken bilgisayarlar ile diğer birtakım teknoloji ürünlerinde bulunan çip- lerdir. Bu çerçevede, örneğin üretilen sahte donanımın bir parçası olarak kullanıcılara sunulan çip, 4157 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen hak­ ların ihlali niteliğim taşıyabilecektir. Belli bir kişi ya da marka tarafından üretilerek, orijinalliği sebebiyle Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescil edi­ lerek korumaya tabi olan bir çip, kopyalanarak sahte bilgisayar donanımı

üreten üretici tarafından meydana getirilen bir bilgisayarın içerisinde kul­ lanıldığı takdirde; bu üretici aleyhine 4157 sayılı Kanun kapsamında da yargı yoluna gidilmesi söz konusu olabilecektir.

4. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Açısından Değerlendirme

Bilindiği üzere, bilgisayar programları/yazılımlar, gerek AB düzenlemeleri ile ve gerekse uluslar arası sözleşmelerle “fikir ve sanat eseri” olarak ko­ runmaktadır. Ülkemizde, “eser sahibinin haklan ve bağlantılı haklar” ala­ nında temel düzenleme 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK)’dur.

FSEK, bilgisayar programlarını “eser” olarak kabul ederek, korama altına almış bulunmaktadır.

Kanunumuzda, “korsan” tanımı olmamakla beraber; bir yazılımın, asıl veya kopyalannm, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltması fiil­ leri, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında ayrıntılı olarak hukuki ve cezai müeyyidelere bağlanmış bulunmaktadır.

“Korsan” kavramında ana konu eser sahibinin haklannı ihlal oldu­ ğundan; FSEK’da yer alan, eser sahibine tanınan haklara kısaca değinmek­

134 Yard. Doç. Dr. / Asst. Prof. Dr. Leyla KESER BERBER

te fayda görülmektedir. FSEK, eser sahibinin haklarım iki ana kategoriye ayırmıştır; “mali haklar” ve “manevi haklar”

Manevi haklar:

Eseri kamuya sunma hakkı,

Eser sahibi olarak tanıtılma hakkı (adın belirtilmesi yetkisi), Eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı,

Eserin aslına ulaşma hakkı. Mali haklar:

İşleme hakkı, Çoğaltma hakkı, Yayma hakkı, Temsil hakkı,

Yayın ve umuma iletim halikı, Pay ve takip hakkı,

olarak, yasamızda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

“Yazılım korsanlığı” yukarıda belirtildiği gibi temel olarak hak sahi­ binin rızası hilafına yazılımın kopyalarının oluşturulması eylemini içer­ mektedir. Eylem yalnızca bu haliyle çoğaltma hakkının ihlalini oluştur­ maktadır. Çoğaltılan “korsan nüshanın” kullanımına bağlı olarak, fiilin birden fazla mali hak kategosini ihlal ettiği de (örn. yayma hakkının ihlali) uygulamada görülmektedir.

FSEK kapsamında yazılım korsanlığına karşı tedbirler ve müeyyide­ ler, hukuki ve cezai boyutuyla düzenlenmiştir.

FSEK madde 68’de mali haklara tecavüz edilmesi halinde talep edi­ lebilecek tazminat düzenlenmektedir. Bu hükme göre; eseri, icrayı, fonog- r a.m ı veya yapımları hak sahiplerinden FSEK’e uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni

alınmam ış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya FSEK hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onumla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.

Madde 71’de ise mali ve manevi hakların ihlali halinde oluşan suçlar tanımlanmış ve öngörülen cezalar düzenlenmiştir. Buna göre. FSEK kap-

ABD HAKSIZ REKABET YASASI (UNFAIR COMPETITION ACT) ÇERÇEVESİNDE FİKRÎ 135

MÜLKİYET HAKLARINA UYUMUN BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ SEKTÖRÜ ÖZELİNDE SÜRD ÜR ÜLEBİLİR EKONOMİK KALKINMA YA ETKİSİ VE S A ĞLA YA CA Ğ IA VANTAJLAR

samında korama altına alman fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı haklan ihlal ederek bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araç­ larla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticari amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adli para cezasına hük- molunur.

Bilgisayar programları ile ilgili özellik arzeden bir düzenleme ise 72. maddede yer almaktadır. Hukuka aykırı çoğaltmanın önüne geçmek için oluşturulan programları etkisiz kılmaya yönelik donanımlarla ilgili eylem­ ler de suç olarak tanımlanmış ve bu eylemler için altı aydan iki yıla kadar hapis cezası getirilmiştir.

V .Sonuç

Fikri mülkiyet, haklarını haksız rekabet yasası çerçevesinde ele alan Was­ hington eyaleti yasası UCA’nm temelinde; üretim süreçlerinde bilgi tekno­ lojilerini hukuka aykırı şekilde kullanan üreticilerin, hukuka uygun bilgi teknolojileri kullanmak adına önemli yatırımlar yapan rakip mal üreticile­ rine göre maliyetlerini düşürerek haksız bir avantaj elde ettiği düşüncesi yatmaktadır. Bu doğrultuda Kanun’un amacı, söz konusu haksız avantajı ve sonucunda ortaya çıkan haksız rekabeti engelleyerek sektördeki dengeyi korumaktır. Uygulamada UCA;

Öngördüğü tazminat mekanizması ile hak sahibi olan şirketlerin (yazılımın veya donanımın üreticisi veya hak sahibi) haklanm gözetmeyi,

Hukuka aykırı bilgi teknolojileri kullanımı sebebiyle maliyet avantajını ortadan kaldırarak faaliyetlerini hukuka uygun bir şekilde ger­ çekleştiren sektör oyunculannı korumayı; ve

Tüketicilerin bu tür haksız rekabetten zarar görmesini engelle­ meyi amaçlamaktadır.

UCA’nm uygulamasını arttırmayı teşvik eden ve yukarıda detaylı bir şekilde izah edilmiş bulunan Ulusal Savcılar Birliği yazısı ve Ticari Kolluk Departmanı ’tim kuruluşu, hukuka aykırı bilgi teknolojileri kullanımından kaynaklanan haksız rekabet ile mücadeleye ilişkin çalışmaların hızlandığı-

136 Yard. Doç. Dr. / Asst. Prof. Dr. Leyla KESER BERBER

nı göstermektedir. Bu çerçevede, UCA gibi yasaların diğer eyaletler tara­ fından kabulü ve zaman içerisinde federal bir yasa haline gelmesi kaçınıl- maz görünmektedir. Bu sebeple, özellikle ürünlerini Amerika Birleşik Devletleri’ne ihraç eden üreticilerin işlemlerinin bahsi geçen mevzuatta yer alan düzenlemelere uygunluğunu temin etmesi büyük önem arz etmek­ tedir.

Yukarıda da belirtildiği üzere UCA, şirket merkezinin nerede oldu­ ğuna bakılmaksızın ürünlerini Washington Eyaleti sınırlan içerisinde satan tüm üreticilere uygulanmaktadır. Bu sebeple, ticari faaliyetlerini yerin geti­ rirken hukuka aykırı bilgi teknolojileri kullanan (lisansız yazılım kullanıl­ ması, lisans koşullanna aykırı yazılım kullanılması, sahte donanım kulla­ nımı gibi) Türk üreticiler aleyhine de Washington eyaletinde satılan ürün­ leri nedeniyle UCA kapsamında işlem yapılması mümkündür. Bu kapsam - da, hukuka aykırı bilgi teknolojileri kullanımı mahkeme kararı ile de hü­ küm altına alman Türk üreticiler, hak sahiplerine tazminat ödemek zorun­ da kalabileceği gibi, ürünlerine el konulması ve/veya mallarını bir daha Washington eyaletinde satışa sunamaması gibi risklerle karşı karşıya kala­ bilecektir.

UCA kapsamında öngörülen yaptırımlarla karşılaşmamak için üreti­ ciler öncelikle şirket içerisinde düzenli bir denetim mekanizması oluştura­ rak şirketin her türlü operasyonunda hukuka uygun bilgi teknolojileri kul­ lanılmasını (lisanslı yazılım kullanılması, lisans koşullanna uygun yazılım kullanılması, orijinal donanım kullanımı gibi) temin etmelidir. Bu üretici­ ler ürünlerin tüm parçalarını bizzat üretmediği takdirde ise, tedarikçilerle yapılacak anlaşmalarda tedarikçilerin hukuka uygun bilgi tek n olojileri kul­ lanmaları zorunlu kılınmalı, tedarikçilerden bu yönde taahhütler alınmalı- dır. Bu taahhütlerin yazılım ve donanımlann Türkiye’deki resmi temsilci­ lerinin yaptığı değerlendirmelere dayanıyor olması çok değerli olacaktır. Bu nedenle gerek üreticinin kendi şirketinde gerekse de tedarikçilerinde hukuka uygun bilgi teknolojileri kullanıldığını tevsik eden değerlendirme­ lerin, değerlendirmeye konu olan yazılım ve donanımların Türkiye’deki resmi temsilcilerinin beyanlarına dayanması uyuşmazlıklan önleyecek, bu konuda risk oluşmasının önüne geçecektir.

ABD HAKSIZ REKABET YASASI (UNFAIR COMPETİTİON ACT) ÇERÇEVESİNDE FİKRÎ 1 3 7

MÜLKİYET HAKLARINA UYUMUN BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ SEKTÖRÜ ÖZELİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR. EKONOMİK KALKINMAYA ETKİSİ VE SAĞLA YA CA Ö l A VANTAJLAR

Son olarak UCA’in Amerika Birleşik Devletleri’ade eyaletler bazın­ da giderek artan bir oranda benimsendiğini ve federal yasa olma yolunda hızla ilerlediğini vurgulamak gerekir.

KAYNAKÇA

An Unconvienient Reality, The unaccounted consequances of non- genuine software usage, KPMG, 2009.

BSA-DDC 2008 Global Software Piracy Study, May 2009.

INTELLECTUAL PROPERTY “Observations on Efforts to Quan­ tify the Economic Effects of Counterfeit and Pirated Goods”, GAO.

Indian IT/ITES Industry: Impacting Economy and Society 2007- 2008, NASSCOM & Deloitte Study.

Keser Berber, Leyla/Akyazih, Erdem; Trustmark (Güven Duyulan Marka), Ankara 2008.

OECD, The Economic Impact of Counterfeiting and Piracy, 2008 OECD, Magnitude of Counterfeiting and Piracy of tangible products: An Update, November 2009

Shadow Market, 2011 BSA Global Software Piracy Study, 9th Edi­ tion, May 2012,

138 Yard. Doç. Dr. / Asst. Prof. Dr. Leyla KESER BERBER

http://globalstudy.bsa.org/2011 /downloads/study_pdf/201 l_BSA_Piracy_ Study-Standard.pdf.

Software Piracy on the Internet: A Threat to your Security, October 2009

The Impact of Piracy on the Most Affected European Creative In­ dustries

Varanini, Emilio; The Use of Unfair Competition Laws to Address Intellectual Property Practices That Injure Market Competition, http://www.americanbar.0rg/c0ntent/dam/aba/publicati0ns/antitrust_law/2

0130626_at 13626_materials. authcheckdam.pdf.

ROTTERDAM RULES: IS A SOLUTION TO THE UNIFORM ITY PROBLEM IN INTERNATIONAL M ARITIM E CARGO

TRANSPORTATION?

(ROTTERDAM KURALLARI: D ENİZYO LU İL E ULUSLARARASI YÜK TAŞIM ACILIĞINDAKİ YEKNESAKLIK SO RU N U N U N ÇÖZÜM Ü OLABİLİR Mİ?)

Y a ri. Doç. Dr. / Asst. Prof. Dr. Nil KULA DEĞİRMENCİ*

ÖZET

Hızla küreselleşen ticari hayatta taşımanın ve özellikle denizyolu ile uluslararası yük taşımacılığının önemli bir yeri bulunmaktadır. Denizyolu ile uluslararası yük taşımacılığının bu yükselen önemi bu taşımada yer alan tarafların haklarının, yetkilerinin ve sorumluluklarının düzenlenmesi gere­ ğini doğurmuştur. Lahey, Lahey-Yisby ve Hamburg Kuralları denizyolu ile yük taşımacılığını düzenleyen uluslararası sözleşmelerdir. Ancak bu sözleşmeler arasındaki farklılıklar, sözleşmelere geniş katılımın sağlana­ maması ve sözleşmelerin kabulü aşamasında devletlerin ulusal mevzuatları aracılığı ile gerçekleştirilen değişiklikler bu alanda yeknesak olmayan bir düzen ortaya çıkarmaktadır. Rotterdam kuralları bu alanda yeknesaklığı sağlamak amacıyla kabul edilmiş olsa da, yenilikçi tarafları olan bu kural­ lar bazı yönleriyle ise eleştirilmektedir. Bu nedenle çalışmada denizyolu ile uluslararası yük taşımacılığında yeknesaklık sorununu etkileyen bu boyutlar incelenmiş ve Rotterdam Kuralları’nm yenilikçi yönleri tespit edilmiştir. Bu şekilde Rotterdam Kuralları’nm denizyolu ile uluslararası yük taşımacılığına ilişkin hukuken yeknesak bir düzen kurmak konusun­ daki yeterliliğini sorgulamak amaçlanmıştır.

* Dokuz Eylul University, M aritime Faculty, Departm ent o f Logistics M anagement until January 2013, e-m ail: nil.degirmenci@ deu.edu.tr

140 Yard. Doç. Dr. /Asst. Prof. Dr. Nil KULA DEĞİRMENCİ

A nahtar Kelimeler: Yeknesaklık, Lafaey Kuralları, Lahey-Visby Kuralları, Hamburg Kuralları, Rotterdam Kuralları.

A B ST R A C T

The place o f transportation and especially maritime cargo transpor­ tation has a great importance in the rapidly globalizing commercial life. The rising importance o f the maritime cargo transportation entailed the regulation o f the rights, authorities and responsibilities o f the parties that take place in that mode o f transportation. Hague, Hague-Visby and Ham­ burg Rules denote the international conventions that regulate international maritime cargo transportation. However the discrepancies in between these conventions, fa il o f the broad attendance o f states and the modifica­ tions on the conventions through domestic legislations in their acceptance process cause a non-uniform legal regime in this area. Rotterdam Rules have been accepted in order to ensure that uniformity, however besides the rules ’ innovative sides; they have been criticized in several ways. There­ fore in the study the dimensions that affect the uniformity problem in inter­ national maritime cargo transportation have been examined and the inno­ vative sides o f the Rotterdam Rules have been determined. Thus it is aimed to discover whether the Rotterdam Rules are sufficient to establish a legal­ ly uniform regime in maritime cargo transportation.

Keywords: Uniformity, Hague Rules, Hague-Visby Rules, Hamburg Rules, Rotterdam Rules.

is "kit

INTRODUCTION ’ . ■

Recent research published in English has proven that Roman law is still one of the leading sources of maritime law1. Following the revival of Ro­ man law in Europe as of the fifteenth century, the particular provisions on maritime law as included in the Corpus luris Civilis have made their way 1 K. Atamer, ‘Sources o f Roman M aritime Law in the D igest’ (2010a) 26 (4) Batider 6 3 - 132.

ROTTERDAM RULES: IS A SOLUTION TO THE UNIFORMITY PROBLEM. IN INTERNATIONAL MARITIME CARGO TRANSPORTATION?

141 into European maritime codifications2. The first norm that has regulated maritime cargo transportation specially was a domestic one and this norm has been accepted in 1681 under the name of Ordonnance Sur La Marine in France. The articles of the Ordannance have affected the 1807 dated