• Sonuç bulunamadı

1.6.1.1. Fiyatlardaki Değişimler

Enflasyonun en önemli etkilerinden birisi, fiyatlardaki değişmeler ile nominal değerli varlıkların reel değerini değiştirmesidir (Tunca, 2005: 249).

Örnek olarak 1000 TL nominal geliri olan birey tanesi 100 TL olan bir üründen 10 tane alabilmektedir. 10 tane ürün satın alabilmesi bireyin satın alma gücünü yani reel gelirini temsil etmektedir. Fiyatlardaki değişimle ürünün fiyatının 200 TL olduğu durumda kişi nominal geliri ile bu üründen 5 adet alabilmektedir. Bu durumda bireyin nominal geliri değişmemesine rağmen reel geliri azalmış olmaktadır (Parkin, 1990: 104). Ürünlerin fiyatındaki artış, ürünleri talep eden kesimlerin, reel gelirini düşürmekte ve refahlarının azalmasına yol açmaktadır (Sachs ve Larrain, 1993: 345). Ürünün fiyatındaki değişimin etkisi, ürünün ikame durumu ya da talep eden veya talep edemeyenler açısından değişiklik göstermektedir. Özellikle istikrarsız ve yüksek seviyelerde seyreden enflasyon oranları, iktisadi birimlerin fiyatların nispi hareketlerini takip etmesini zorlaştırmakta ve fiyat mekanizmasının yol göstericilik işlevini tahrip etmektedir (Orhan ve Erdoğan, 2008: 350; Karluk, 2009: 385).

1.6.1.2. Gelirlerdeki Değişmeler

Enflasyonun fiyatlarda ortaya çıkardığı değişim doğrudan reel geliri de değiştirmektedir. Bu durumda bireylerin, gelirinde yaşanan artış ile fiyatlarda yaşanan artışın oransal karşılaştırılması enflasyonun bireylerin refahlarını etkilemesi bakımından önem arz etmektedir. Eğer nominal gelirlerdeki artış oranı, fiyatlardaki artış oranı ile aynı ise bireyler enflasyondan etkilenmemektedirler (Acemoğlu vd., 2016: 248; Bocutoğlu, 2009: 89). Nominal gelirinin artış oranı, fiyatlardaki artış oranından fazla ise bireyler bu durumdan artış oranlarının farkı kadar kazançlı çıkmaktadır. Son olarak nominal gelirlerdeki artış, fiyatlardaki artıştan daha düşük olduğu durumda ise bireyler artış oranlarının farkı kadar fakirleşmektedir. Nominal gelirlerdeki artış oranı ile fiyatlardaki artış oranındaki ilişkiye göre toplumda gelirler yeniden bölüşülmektedir. Dolayısıyla nominal gelirini enflasyondan daha az arttırabilen kesimlerden, nominal gelirlerinin fiyatlardaki artıştan daha fazla arttırabilen kesimlere bir gelir aktarımı ortaya çıkmaktadır (Ertek, 2004: 275).

Bu düşünce tarzı, enflasyonun reel ücretler tarafından belirlendiği kabulüne dayanmaktadır. Örneğin enflasyonun %10 olduğu bir dönemde nominal ücretler %15 artarsa bu kabulden hareketle reel ücret düzeyi %5 artmaktadır. Dolayısıyla refah seviyesi yükselmektedir. Enflasyonun sıfır olduğu varsayımı altında ise reel ücretler ve refah seviyesi %15 artacaktır. Ancak bir ekonomi de reel ücretlerin belirlenmesinde

sermaye birikimi ve teknolojik gelişmeler gibi farklı etkenler de söz konusu olmaktadır (Ünsal, 2009: 104).

1.6.1.3. Servetteki Değişmeler

Enflasyon, nominal anlamda fiyatı belirlenmiş tahvil, para gibi varlıkların reel değerinde değişikliğe sebep olmaktadır (Dornbusch vd., 2016: 179). Enflasyon oranlarının sebep olduğu bu varlıkların reel değer değişimi servet aktarımına yol açmaktadır. Örneğin konut fiyatları ve konut kiraları genel olarak enflasyon oranlarına göre ayarlanmaktadır (Bocutoğlu, 2009: 89). Konut sahipleri açısından incelendiğinde enflasyonist ortamda konut fiyatları artmaktadır. Dolayısıyla konut sahipleri kira gelirlerini enflasyondan korumak için kira ücretlerini enflasyon oranında arttırmaktadır (Tunca, 2005: 249; Sachs ve Larrain, 1993: 345). Böylece konut sahibi enflasyondan etkilenmezken, kira ücretleri enflasyon oranında yükselmesi sebebiyle kiracılar, gelirinin daha yüksek oranlı kısmını kira ödemesi için ayırması gerekmektedir. Bu yüzden enflasyon konut sahibinin gelir ve servetini arttırırken, kiracının reel gelirini ve servetini azaltmaktadır.

1.6.2. Enflasyonun Makro Sonuçları

1.6.2.1. Enflasyonla İlgili Belirsizlik ve Beklentiler

Ekonomik kararların alınmasında ortalama fiyat seviyesinin yönü ve derecesi son derece önemlidir. Bu konuda oluşan belirsizlik makro ekonominin en önemli sorunlarından birisidir (Arslan, Demirhan, Hülagü ve Şahinöz, 2011: 7). Çünkü üretim faaliyetleri içerisine girecek firmalar, fiyat değişmelerinde yaşanacak belirsizliğin istikrarsızlık getireceğini düşünerek kararlarını erteleyebilmektedir (TCMB, 2013: 6). Emek piyasası açısından düşünüldüğünde enflasyonla ilgili belirsizlik, sözleşme sürelerinin kısalmasına ve sürekli yeni sözleşme yapılmasına neden olmaktadır (Dornbusch vd., 2016: 182; Orhan ve Erdoğan, 2008: 350). Ayrıca bireylerin tüketim ve üretim faaliyetlerinde belirsizlik ve beklenti ortamının önemli etkili olmaktadır. Bireyler, gelecekte fiyatların daha da yükselebileceği, dolaysıyla gelecekte aynı bütçe ile daha az mal ve hizmet alabileceği, gibi bir beklenti içerisine girerse bu durumunda harcamalarını öne çekecektir. Bunun sonucunda enflasyon oranlarının daha da yükselecektir. Aksi durumda ise bireylerin gelecekte fiyatların düşeceği yönündeki bir

beklentisi harcamaların sürekli olarak ertelenmesine neden olacaktır. Buna bağlı olarak üretilen mal ve hizmetlere olan toplam talepte azalma ortaya çıkacaktır. Toplam talepte yaşanan gerileme ise gayri safi milli hasılanın gerilemesine ve işsizlik oranlarının artmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla enflasyonla ilgili belirsizlikler ve beklentiler toplumların refahlarını etkileyen faktörler arasında değerlendirilmektedir (Mankiw, 2010: 111; Parasız ve Özer, 2015: 363).

1.6.2.2. Spekülasyon

Enflasyon, ekonomik faaliyetleri etkilemekle beraber ekonominin doğasını da değiştirmektedir. Enflasyonun fiyat mekanizmasını bozucu etkilerinin olması ekonomik açıdan akılcı çözümlerin alınmasını engelleyen etkenler arasında yer almaktadır. Ayrıca enflasyon bireylerin çok kısa dönemli kararlar alınmasına yol açarak gelecekle ilgili beklentilerin bozulmasına ve güvensizlik ortamının oluşmasına yol açmaktadır. Buna bağlı olarak belirsizlik ortamı ve gelecekle ilgili beklentiler çerçevesinde fiyatların yükseleceği beklentisi altında fiyatlar düşük iken özellikle menkul kıymet, değerli metaller ve diğer malları alınması ve daha yükseldiğinde satma gibi işlemler gerçekleştirilmektedir (Bocutoğlu, 2009: 91; TCMB, 2013: 7). Bu tür faaliyetlere girişilmesi spekülasyon olarak ifade edilmektedir. Diğer bir ifade ile piyasa koşullarına göre riskleri almak koşuluyla geleceğe yönelik fiyat tahminlerinin yapılması ve bu yolla para kazanma yönelik faaliyetler spekülasyon çerçevesinde değerlendirilmektedir. Piyasa koşullarını göz önüne alarak insanlar üretim faaliyetleri yerine daha fazla kar elde etme amacıyla bu tür spekülatif davranışlar içerisine girmektedir. Ancak spekülatif davranışların yaygınlaşması üretim faaliyetlerinin düşmesine ve işsizliğin artmasına yol açmaktadır (Çolak ve Aktaş, 2009: 31; Ertek, 2004: 273).

Benzer Belgeler