• Sonuç bulunamadı

Enerjisi Tüketilen Bir Ülke ve Medya

Belgede 1111 66 (sayfa 34-37)

turan Irak operasyonu, yüz binlerce masum insan›n katledilmesinin ar-d›ndan batakl›¤a saplanm›fl durum-da. Amerika Irak’ta Saddam rejimini devirmeden önce amac›n› nas›l aç›k-l›yordu: Oraya demokrasiyi, insan haklar›n› ve özgürlükleri götürece-¤iz. Irak’ta çat›flmalar iflin içersinden ç›k›lmaz boyutlara dönüfltü¤ünde yine ayn› Amerika as›l niyetinin, dünyan›n en zengin petrol yataklar›-na sahip bu bölgeyi ilerde sorun ç›-kartmayacak bir yap›ya dönüfltüre-rek ‘‘yoluna devam etmek’’ oldu¤u-nu aç›kça dile getirdi, hem de inan›l-maz bir piflkinlikle. Yolun deva-m›nda hedef tahtas›na çak›lan yerler aras›ndaysa, ‹ran ve Arap Yar›madas› var. Durun daha bit-medi. Operasyon Irak’ta sona er-dirildi¤inde bölgenin bekçili¤i-ne soyunacak ülke de çoktan be-lirlendi: Türkiye. Yani yandafl medyan›n ‘‘bölgenin lider ülke-siyiz’’ yönünde estirdi¤i yalanla-r›n aksine biz, Amerika’n›n enerji-ye odakl› satranç tahtas›nda kula¤›n-dan tutulup çekifltirilen bir modele çoktan sokulduk.

2002 de iktidara gelen AKP’nin PKK terörü konusunda 2009’un ba-har›na kadar izleyici konumunu sür-dürürken birden bire canh›rafl bi-çimde ‘‘Kürt aç›l›m›’’ ya da ‘‘De-mokratik aç›l›m’’ söylemleriyle orta-l›¤a dökülmesinin nedeni de bu. 7 y›l boyunca cenaze törenlerinde boy göstermekten baflka bir fley yapma-yanlar›n, analar›n gözyafllar›n›

sil-mek için çaba harcamaya soyunma-lar› zamanlama aç›s›ndan son derece ilginç. Elbette Güneydo¤uda akan kardefl kan› durdurulmal›. Ama dün bu sorunu bölgede PKK’y› besleye-rek yaratan d›fl odaklar›n bugün çö-züm diye Türkiye’nin önüne sür-dükleri önerilerin ne anlam tafl›d›¤›-n› art›k sokaktaki simitçi bile ö¤ren-mifl durumda. Yani petroldeki kav-ga ülkemizin Irak’la olan s›n›r›n› de-¤ifltirebilecek kadar karmafl›k, derin

ve ince hesaplarla yüklü.

Bütün bunlar›n, enerji dendi¤in-de ilk akla gelen petrol yataklar›n›n, tümüyle denetim alt›na al›nmas›na yönelik uzun dönemli projeler oldu-¤unu yaflayarak anlam›fl bulunuyo-ruz. Büyük devletler günü birlik po-litikalarla de¤il, 50 y›ll›k, 100 y›ll›k öngörülerle kendilerini ve dünyay› yönlendirirler. Bunun Türkiye’yi il-gilendiren boyutu, terör ba¤lam›nda içine çekildi¤imiz etnik ayr›mc›l›k senaryolar›n›n, genifl perspektiften bak›ld›¤›nda ABD’nin enerji politikalar›na nas›l hizmet etti¤ini görmekten geçiyor.

Benzer olaylarda neden sonuç iliflkisinin do¤ru kurulmas›, soru-nun anlafl›lmas› ve çözüm yollar›-n›n bulunmas› aç›s›ndan son de-rece önem tafl›r. ‹liflkiyi yukarda çizdi¤imiz çerçevede belirledik-ten sonra yeniden kendi ülkemiz-de bu süreçte yaflananlara yak›n-dan bakmam›zda fayda var. Çünkü söz konusu dönemde içine t›k›ld›¤›-m›z kapan kolayca aç›lmayacak ka-dar kilitlenmifl görünüyor.

2002’de AKP’nin iktidara gelme-siyle beraber tarihe gömülen 3’lü koa-lisyon hükümetinin uygulamalar›n› an›msatmak istiyorum. Koalisyonun küçük orta¤› ANAP ve onun Genel Baflkan› Mesut Y›lmaz, Baflbakan Yar-d›mc›s› s›fat›yla Enerji Bakanl›¤›’n›n yönetimini ne DSP’ye ne de MHP’ye hiç kapt›rmam›flt›. Önce Cumhur Er-sümer ard›ndan Zeki Çakan arac›l›-¤›yla özellikle do¤al gaz

kullan›m›n-da yap›lan anlaflmalar›n bugün bile Türkiye’nin elini kolunu ba¤lad›¤›n› söylersek abartm›fl m› oluruz? Bu an-laflmalar›n hangi birim fiyatlar üze-rinden kuruldu¤u, ayr›nt›lar›n›n ne-ler oldu¤u s›r gibi saklan›yor. Bilebil-di¤imiz, o dönem yap›lan ba¤lant›la-r›n ülkeye a¤›r bedeller ödetti¤i ve ödetmeye devam edece¤i yönünde.

‹flte tam bu noktada, enerji kulla-n›m›n›n devletlerin ulusal güvenlik-leri ile olan iliflkisine de k›saca de¤in-meliyiz. Ülkemiz aç›s›ndan bizi tü-müyle Rusya ve ‹ran üzerinden gelen do¤algaza mahkum eden bu gizli ka-pakl› kirli anlaflmalar›n en ufak bir krizde elimizi kolumuzu nas›l ba¤la-d›¤›n› defalarca yaflayarak gördük. Bunun bir ad›m ötesi, olas› krizlerin dallan›p budaklanmas› halinde Tür-kiye’nin enerji alan›nda kesinlikle kö-fleye s›k›flaca¤›d›r. Böyle bir krizde ülkemizde hayat›n bütünüyle dura-ca¤›n› bilmek gerçekten ürkütücü.

fiunu aç›kl›kla ortaya koymal›y›z: Enerji kullan›m›nda Türkiye’nin ulu-sal güvenli¤i tehdit alt›ndad›r. Gaz vanalar›n› aç›p kapama iradesini el-lerinde bulunduran baflka ülkelerin keyfi kararlar›na bu kadar ba¤›ml› yaflamak çok tehlikeli. Oysa bedel ödetmeyen çözümler hemen yan› ba-fl›m›zda duruyor. Üstelik uzmanlar, bilim adamlar› y›llardan bu yana uyar›yorlar. Dünyan›n enerji gerek-sinmesi her y›l yüzde 5 oran›nda ar-t›yor. Buna karfl›l›k kaynaklar h›zla tükeniyor. Örne¤in dünyadaki petrol rezervleri, iyimser tahminlere göre 2030 y›l›nda tükenecek. Do¤al gaz için bu süre 100 y›l olarak belirlen-mifl. ‹flte bilim adamlar› bu gerekçe-lerle günefl ve rüzgardan elde edile-bilecek yenilenebilir temiz enerjiye dikkat çekiyorlar. Üstelik ülkemizin do¤a koflullar› her ikisinden de fay-dalanabilmemiz için öylesine elverifl-li. Örne¤in Türkiye’ye düflen günefl enerjisi miktar› tüm Avrupa ülkeleri-nin toplam›na eflit. Yine yap›lan baz› araflt›rmalara göre ülkemizin y›lda alm›fl oldu¤u günefl enerjisi miktar› kömür rezervlerimizin 32, bilinen petrol kaynaklar›m›z›nsa 2200 kat› oran›nda. Ekoloji bilimi aç›s›ndan te-mel enerji günefl enerjisi olarak belir-lenmifl. Fosil yak›tlar dahil, rüzgar, hidroelektrik, biyogaz, deniz, termik

gibi di¤er enerji kaynaklar› günefl enerjisinin türevleri. Bu aç›dan ülke-mizin sahip oldu¤u do¤a koflullar›n› düflündü¤ümüzde bilim adamlar›-m›z›n ça¤r›lar›na hiç kulak asmad›¤›-m›z› üzülerek görüyoruz. Yukar›da belirtti¤im gibi bu konunun ayr›nt›-lar› bilimin gerçeklerinde yat›yor. Ama çok yüzeysel bir tan›mlamayla bile olsa, elimizin alt›ndaki olanakla-r› adeta bofl yere harcad›¤›m›z› rahat-l›kla görebiliyoruz.

fiimdi bu yaklafl›mlar ›fl›¤›nda dikkatleri medyaya çevirmek istiyo-rum. Devletlerin, siyasi iktidarlar›n uygulamalar›n› genifl kitlelere anla-tabilmeleri için bundan daha etkili bir silah henüz bulunamad›. Medya e¤er do¤ru kullan›l›rsa en kirli savafl-lar› bile insansavafl-lar›n gözünde aklayabi-lecek güce sahip. Türkiye ölçe¤inde düflündü¤ümüzdeyse karfl›m›za

ç›-kan gerçek umut k›r›c›d›r. Bugün kendi ç›karlar›n› ülkenin ulusal ç›-karlar›n›n önüne koymufl bir medya var karfl›m›zda. ‹ktidar özledi¤i medyay› yaratabilmek için 2002’den bu yana hiç toz kald›rmadan çal›flt›. Art›k gelinen nokta gazete ve televiz-yonlarda gerçe¤i arayanlar› etkisiz-lefltirme operasyonlar›n›n baflar›yla tamamland›¤›n› gösteriyor.

Günümüz koflullar›nda flöyle bir olguyla kuflat›lm›fl durumday›z: De-mokratik yaflam›n ayr›lmaz parçala-r› biçiminde de¤erlendirilen siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri ne kadar hakl› bir zemin üzerinde dur-duklar›n› iddia etseler de, e¤er kitle-lere bunu anlatabilecekleri olanak-lardan yoksunlarsa baflar›ya ulaflma-lar› zordur. Tart›flmam›z›n ana ekse-nini oluflturan enerji politikalar›nda-ki tercihlerimizin ulusal ç›karlar›m›-z› art›k tehlikeye soktu¤unu toplu-ma anlattoplu-mam›z›n yolu da yine med-yadan geçiyor. Toplumun sahiplen-medi¤i do¤rular ç›kar odaklar›n›n elinde ufalan›p parçalanmaya mah-kumdur. Dizginlenmifl medya dün-yas›nda süreci tersine çevirmenin kolay olmad›¤› da apaç›k ortada.

O halde çözüm yine ulusal ç›kar-lar›m›z aç›s›ndan ortak paydada bu-luflanlar›n güç birli¤inden do¤acak. Sivil toplum örgütlerinin baflta ener-ji politikalar› olmak üzere kendi tez-lerini anlatabilecekleri iletiflim ka-nallar›n› kurmalar›n›n zaman› çok-tan geldi. ‹çine itildi¤imiz kirli sa-vaflla bafl edebilmemizin baflka bir yolu da flimdilik yok. I

B

BAAfifiAARRII ÖÖYYKKÜÜSSÜÜ

C

Ceerreenn BBuurrççaakk DDAA⁄⁄

2

5 Ekim 2008, ya¤murlu bir gün,günlerden Cumartesi, saat 13’e geliyor… Birkaç dakika içeri-sinde bana yepyeni ufuklar aç-m›fl olan projemin fikrini bulaca¤›m› henüz bilmiyorum. Ama fazla üflüt-meyen bir ya¤mur dökülüyor gökyü-zünden ve ben Befliktafl meydan›nda durakta oturmufl, otobüsün kap›s›n›n aç›lmas›n› bekliyorum. Gözlerim yere kilitlenmifl ve ya¤mur damlalar› pefli s›ra yerdeki boflluklarda oluflmufl ha-vuzcuklara çarp›yor, s›çr›yor, çarp›-yor, s›çr›yor… “fians haz›r olanlar› bu-lur” demifl Pasteur ve belki de ilk flan-s›m beni böyle buluyor, kafamda bin türlü düflünce, bir fley oluflturma çaba-s›nda. fians gelip bu kafay› ve bin y›l-lard›r topra¤a düflen su damlac›klar›n› birbirine ba¤l›yor.”

Archimedes’in çok bilinen bir sözü vard›r: “Eureka” diyerek ha-mamdan f›rlar soka¤a, s›v›la-r›n kald›rma kuvvetinin te-orisini kafas›nda olufltur-du¤unda. ‹flte o gün, yani 25 Ekim günü, ben de evin içine “Buldum!” diye ba¤›rarak girmifltim. Çok sonralar› annem benim o zamanki heyacan›m nedeniyle hat›rlayamad›¤›m sözlerimi hat›r-latm›flt› bana: “Buldum, buldum, pro-jemin konusunu buldum diye yan›ma kofltun ve ya¤murdan enerji üretebile-ce¤imizi söyledin.” O heyecanla arafl-t›rmaya koyulmufltum ve çal›flman›n bafllang›c›nda bana oldukça yarar› do-kunacak Frans›z bir fizikçi olan Dr.

Guigon’un tek bir damlan›n enerjisini araflt›ran makalesine rastlam›flt›m. Makaleyi ele geçirmek ve çal›flmak iflin oldukça kolay k›sm›yd›, nitekim fiziksel kavramlar› ve matematiksel hesaplamalar› anlamak zor de¤ildi; ancak problem projeyi üzerine kurma-y› planlad›¤›m piezoelektrik materya-li Türkiye’de nas›l bulabilece¤imdi. Birçok piezoelektrik materyali araflt›r-mam›n sonunda Dr. Guigon’un kendi cal›flmas›nda kulland›¤› ve en verimli boyutlar› teorik ve deneysel olarak be-lirledi¤i PVDF piezoelektrik materya-lini kullanmaya karar verdim. Türki-ye’de membran olarak PVDF bulun-mad›¤› için de Dr.Guigon’un e-mail adresini bulup onunla haberleflmeye

bafllad›m.

17 Kas›m 2008’de “Dear Ceren, first of all, thank you for your interest in my work. I will try to answer your questions...” diye devam eden mailini ald›¤›mda Fransa’da bulunan Piezo-SA adl› firmayla yaz›flmaya bafllad›m. Kas›m ay›n›n sonlar›ndayd›k ve be-nim materyali en k›sa zaman içerisin-de getirterek içerisin-deneylere bafllamam ge-rekiyordu. Mart’›n ikinci haftas› Tübi-tak Ortaögretim Proje Yar›flmas›’n›n son baflvuru tarihiydi ve Türkiye’deki yar›flmalara kat›lmak istiyordum. Do-lay›s›yla projenin mart ay›na yetiflme-si gerekiyordu. Ancak baflar›ya giden yol her zaman size kolay yollar sun-maz. Dr. Guigon’a ulaflm›fl ve mater-yali temin edebilece¤im yeri ö¤renmifl olmam bu projeyi yaparken en k›sa surede atlatt›¤›m ve zorlu¤unu hisset-medi¤im aflamalardan biri olmufltu.

“Her fleyden önce, yapt›¤›m teorik çal›flma projemin ana damar›n› olufl-turuyordu. Bir elimde kahvem gece-nin geç saatlerine kadar ya¤mur dam-lalar›n›n dinamikleri üzerine yaz›lm›fl tezlerin formülizasyonlar›n› çal›fl›rken ve lab-teori defterime durmadan he-saplar yaparken çok büyük bir zevk ald›¤›m› söylemeliyim. ‹ki sene hafta-sonlar› okula gelip beni ve olimpiyat grubunu çal›flt›ran Tülay hocama özel bir teflekkür ediyorum. Belki istedi-¤imiz baflar›lar› alamad›k o alanda, fakat benim ö¤rendi¤im; ancak kendi sorumu kendim yaratt›-¤›mda sorumu çözerken gerçek-ten önemli bir ifl yapt›¤›m› his-setmemdi. Birkaç gün sonra ger-çekten belli bir yükseklikten dü-flecek olan o damlalar›n gerçek-ten limit h›zlar›na ulaflmas› ger-çek ve hayati bir problemdi

Belgede 1111 66 (sayfa 34-37)

Benzer Belgeler