"Kabul etmeyenler? .. "
Birkaç el kalkarken, salondan şiddetli itiraz sesleri yükselir:
"Gerçekten de o tiyatro sahnesi sana çok yakışıyor
arkada-şım ... Ama oyununu biraz yavaş oyna da gülmeye fırsat bulalım ... "
Kartal burunlu, duymazdan gelir:
"Fraksiyon yasağı, oylarınızla kalkmıştır arkadaşlarım. Gerçek demokrasinin yolu böylece açılmış oluyor. Kurulumuz geçicidir.
Kom ünün gerçek yönetimi, bundan sonra yapılacak ilk Genel Ku-rul toplantısıyla belirlenecektir. Bu toplantının yeri ve zamanı siz-lere daha sonra duyurulacaktır. Toplantı sona ermiştir."
Kapılara doğru akan kalabalık, şiddetli yağmurun dövdüğü loş
sokaklarda dağılıp gider.
***
Burası bir makam odasını andırmaktadır. Genişçe bir masanın arkasında Merih Bey'i görüyorum. Merih Bey' in arkasındaki du-varda Federal İkinci Cumhuriyet'in kırmızı, beyaz, mavi renkli
bayrağı asılı. Masanın üzerinde, sol tarafta bir flat bilgisayar, önün-de bir sehpa ve iki koltuk göze çarpmakta. Bu koltuklardan birin-de, ufak tefek, kabak kafalı, kırk yaşlarında gösteren bir adam otu-ruyor. Sağ taraftaki geniş pencerenin panjurları kapalı. Odanın sol
tarafında, büyük, beyaz bir ekran var. Yerlerde yumuşak halılar.
Kapı açılır. Deniz, iki sivil görevlinin ortasında içeri girer.
"Buyrun, şöyle oturun, Deniz bey" der güvenlik bölümü şefi
Merih Bey, ufak tefek adamın karşısındaki koltuğu göstererek.
Yüzünde hiçbir ifade yoktur. Sesinde zorlama biryurİıuşaklık his-sedilmektedir. Uykusuzluk ve yorgunluktan iyice torbalanmış göz
altları ve şişmiş göz kapakları kalın gözlük camlarına dayandığın
rfan, ne tarafa baktığı anlaşılmamaktadır.
Deniz'i içeri getiren görevliler çıkıp giderler. Deniz hala
ayak-tadır. Saatine bakar. Merih Bey, Deniz'e bakmadan, dosyalarını karıştırır gibi yaparak, bu sefer biraz sertçe;
"Oturunuz" der.
Deniz, ufak tefek, kel kafalı adamın karşısındaki koltuğa otu-rur. Adam, sigara paketini çıkarıp Deniz'e ikram eder.
"Teşekkür ederim ... İçmiyorum."
"Siz içer misiniz, amirim? .. " diyerek bu kez Merih Bey'e uzatır
paketi.
"İçkiyi de sigarayı da asgariye indirdim ... Midem biraz rahatsız da."
"Keşke biz de aynı şeyi yapabilsek ... "
Kendisi bir sigara yakar.
Şimdi odada bir sessizlik hüküm sürmektedir. Merih Bey, so-nunda, boşluğa seslenirmiş ya da ses kaydı yaparmış gibi bir hava-da şunları söyler:
"Sayın Deniz İnal... Sanırım sizi neden buraya getirdiğimizi merak ediyorsunuzdur ... Öncelikle belirtmem gereken nokta ... "
"Öncelikle nerede olduğumu merak ediyorum ... "
"Sizi getirirlerken görmüşsünüzdür diye düşünmüştüm. New
World'dasınız ... "
"Onu biliyorum. Benim merak ettiğim, hangi kurum tarafın
dan gözaltına alındığım."
"Hayret ... Size söylediler sanıyordum. Eyalet Genel Savcısı'nın
emriyle gözaltına alındınız."
"Onu da biliyorum. Benim
öğrenmek istediğim, şu anda hangi kurumun elinde bulunduğum ... Bu şey için önemli."''Anladım ... Söyleyeyim ... Marmara Eyaleti Güvenlik
Depart-manı'nın konuğu oiarak bulunuyorsunuz burada ... "
"Tamam, anlaşıldı" der Deniz. Ellerini, hafifçe araladığı
bacak-larının arasında birleştirir, parmaklarını tempo tutar gibi hafif
ha-fıfbirbirine değdirip çekerken yere bakmaktadır.
"Öncelikle şunu söyleyeyim Deniz Bey. .. Hiç endişeniz
olma-sın, tamamen yasal bir kurumun koruması altındasınız ... "
"Merak ettiğim bir şey var ... "
"Buyrun ... Eğer yanıtlayabileceğim bir şeyse, sevinerek ... "
"Okul arkadaşım Pelin Hanım'ın durumunu öğrenmek istiyo-rum. Anladığım kadarıyla gözaltına alınması benim evimde
bu-lunmasıyla ... "
''Ah o mu? .. Hiç sormayın, kötü bir raslantı. Ne var ki, Pelin
Hanım'ın durumu buraya getirildikten kısa süre sonra açıklığa
ka-vuştu ve kendisini bir saat önce serbest bıraktık. Nişanlısına sağ
salim teslim ettik. Bilmem merakınızı giderebildim mi?"
"Ben de onu söyleyecektim ... Tamamen bir raslantı... Benim yüzümden zarara uğramasını istemem ... "
"Elbette ... Hiçbir siyasi etkinlikle ilişkisi atmadığı kesin. İçi
niz rahatladı mı?"
"Evet ... Oldukça ... "
"Şimdi gelelim size Deniz Bey. .. Merak ediyor musunuz sizi neden gözaltına aldığımızı?"
"Elbette ... "
"O halde" der Merih Bey, ufak tefek, kabak kafalı adama kısaca
bir göz atıp, "açıklayalım ... Ama bu açıklamayı yapabilmemiz için,
geçmişinize hep birlikte kısa bir yolculuk yapmamız gerekiyor ki,
gözaltına alınma nedeniniz tüm kökleriyle birlikte aydınlığa
ka-vuşabilsin. Hem sizin, hem bizim açımızdan ... Bu, aynı zamanda, elimizdeki dosyanızın görsel bir sergilenmesi olacak. Böylece gü-venlikteki dosyanızda neler olduğunu da öğrenmiş ol?caksınız.
Deniz Bey, zamanımızda güvenlik bölümleri, artık o eski, ilkel po-lisiye yöntemlerle çalışmıyor. O eski polisiye yöntemler, modern güvenlik teorileri tarafından çoktan çöpe atılmış bulunuyor.
Ör-neğin, artık güvenlik görevlileri, sanıklarının karşısında birer sır
küpü değiller. Doğal olarak sanıktan da aynı açıklığı talep ederler.
Zorbaca yöntemlerden, işkenceden falan zaten söz etmiyorum.
Böyle berbat şeylerin tarihin karanlık sayfalarında kaldığını siz de benim kadar biliyorsunuzdur. Bizim yöntemimiz, bütün bilgileri
sanığımızla paylaşmak ve sanki sanığımız bizim bir meslektaşı
mızmış gibi, gerçekleri onunla birlikte bulmaya çalışmaktır. O es-ki cahil polis yok artık. Bakınız, arkadaşım da, ben de Güvenlik Enstitüsü mezunuyuz. Teoriyi oralarda öğrendik. En önem veri-len ders neydi bilir misiniz, sosyal devrimler ve düşünce tarihi.
Fransız devrimini, Sovyet devrimini derinlemesine bilmeyen, He-gel'i öğrenmeyen öğrenci sınıfını geçemezdi. Şimdi, sizinle birlik-te geçmişinize kısa bir yolculuk yapacağız. Bundan sonra da
soru-larımızı soracağız ... "
"Sorgum sırasında avukatımın hazır bulunmasını istiyorum ... "
''Ah evet... Bunu istemek hakkınız. Ama bu aşamada değil. Bu geceki sohbetimiz, ismi üstünde, sadece bir sohbet olarak kala-cak. Size yapılan formel açıklamada belirtildiği gibi, avukatınız,
ancak sorgunuzun son aşaması olan yazılı ifade aşamasında hazır
bulunabilir ... "
"Fakat..."
"Bakın size okuyayım ... Yazılı ifadeniz alınırken susma ve
avu-katınızın bulunmasını isteme hakkına sahipsiniz ... Gördüğünüz
gibi, yazılı ifade diyor. Biz henüz o aşamaya gelmedik."
''Anlaşıldı. .. "