• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

4.3. AraĢtırmanın Üçüncü Alt Problemine ĠliĢkin Bulgular

5.1.2. EleĢtirel DüĢünme Eğilimi Testinden Elde Edilen Sonuçlar

Biyoloji öğretiminde proje tabanlı öğrenme yaklaĢımının uygulandığı yarı deneysel desen kullanılan tek grup olan Biyoloji Eğitimi 3. Sınıf öğrencilerinin eleĢtirel düĢünme ölçeğinden uygulamadan önce aldıkları ön test puanları ile uygulamadan sonra aldıkları son test puanları arasında anlamlı bir fark ortaya çıkmamıĢ, yapılan çalıĢmanın grubun eleĢtirel düĢünme becerisinde etkili olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Erdoğan (2007), çalıĢmasının sonucunda; deney grubu öğrencilerine uygulanan proje tabanlı öğrenme yaklaĢımının; öğrencilerin küresel ısınma bilgi düzeylerini geliĢtirmede etkili olduğunu; öğrencilerin eleĢtirel düĢünme becerilerine olumlu yönde bir etkide bulunduğunu ifade etmiĢtir.

Aydede ve Kesercioğlu (2010), araĢtırmanın bulgularının analiz sonuçları, araĢtırma gruplarının ön görüĢme toplam puanları kontrol altına alındığında, son görüĢme toplam düzeltilmiĢ ortalama puanları açısından gruplama ana etkisinin anlamlı olduğunu göstermiĢtir. Ön test ve son test puanlarının ortalamalarına bakıldığında bu farklılığın aktif öğrenmeye dayalı etkinlikler uygulanan deney grubu lehine olduğu görülmüĢtür.

Alkaya (2006), çalıĢmasının bulguları, öğrenci takımları baĢarı bölümleri tekniğiyle birlikte eleĢtirel düĢünme becerileri öğretimi uygulanan deney grubu ile geleneksel fen öğretimi uygulanan kontrol grubu arasında öğrencilerin akademik baĢarıları, eleĢtirel düĢünme becerileri düzeyleri açısından deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğunu göstermiĢtir.

Birinci (2008), çalıĢmasında deney grubu öğrencilerine uygulanan proje tabanlı öğrenme yaklaĢımının öğrencilerin eleĢtirel düĢünme becerilerine bir etkide

bulunmadığı; deney grubu öğrencileri ile kontrol grubu öğrencilerinin eleĢtirel düĢünme düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiĢtir. Ayrıca; deney grubu öğrencilerinin bilimsel süreç beceri düzeyleri ön test ve son test puanları arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu, kontrol grubu öğrencilerinin bilimsel süreç beceri düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiĢtir.

Korkmaz (2009), çalıĢmasının bulgularına bakıldığında; eğitim fakültesine yeni baĢlayan öğrenciler ile mezun durumdaki öğrencilerin eleĢtirel düĢünme toplam puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüĢtür. Eğitim fakültesinde verilen eğitimin öğrencilerin mevcut eleĢtirel düĢünme eğilim ve düzeylerine olumlu yönde katkı sağladığı; bir baĢka değiĢle eleĢtirel düĢünme eğilim ve düzeylerini artırdığı bulgusuna ulaĢılmıĢtır. Ayrıca cinsiyetin öğrencilerin eleĢtirel düĢünme eğilim ve düzeylerini farklılaĢtırmadığı; eleĢtirel düĢünme eğilim ve düzeylerinin en yüksek olan bölümün Fen Bilgisi Öğretmenliği, en düĢük olan bölümün Sosyal Bilgiler Öğretmenliği olmasıyla birlikte genel olarak tüm bölümlerdeki eleĢtirel düĢünme eğilim ve düzeylerin orta düzeyde olduğu bulgularına da ulaĢılmıĢtır.

ÇalıĢkan (2009), çalıĢmasında Sosyal Bilgiler dersinde araĢtırmaya dayalı öğrenme yaklaĢımı kullanılmasının öğrencilerin eleĢtirel düĢünme düzeylerine arttırdığı sonucuna ulaĢmıĢtır.

Koray, Yaman ve Altunçekiç (2004), yaratıcı ve eleĢtirel düĢünmeye dayalı laboratuar yöntemi kullanılan deney grubu öğrencilerinin ve geleneksel yöntem kullanılan kontrol grubu öğrencilerinin deneysel iĢlem öncesinde ve sonrasında elde ettikleri akademik baĢarı puanları incelendiğinde; ön test puanları yönünden, her iki grupta yer alan öğrencilerin akademik baĢarı düzeyleri arasında anlamlı farklılık görülmezken, son test puanları açısından deney grubundaki öğrenciler lehine bir farklılık olduğu tespit edilmiĢtir.

Tok (2008), çalıĢmasında öğretmen adaylarının kendi düĢünme süreçlerine iliĢkin farklı algılamaları bulunduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Türnüklü ve YeĢildere (2005), çalıĢmasında öğretmen adaylarının eleĢtirel düĢünme eğilimleri pozitif yönde fakat yeterince yüksek çıkmamıĢtır. Ayrıca eleĢtirel düĢünme eğilim ölçeği sonuçları ve matematiksel eleĢtirel düĢünme problemleri sonuçları bir uyum göstermiĢtir.

Uysal (2009), çalıĢmasında iĢbirlikli öğrenme yöntemi uygulanan deney grubu öğrencilerinin akademik baĢarılarında, yaratıcılık becerisi esneklik boyutunun geliĢimlerinde, eleĢtirel düĢünme becerilerinde deney grubu lehine anlamlı bir fark bulunmuĢtur.

CoĢkun (2009), çalıĢmasının bulguları, disiplinler arası yaklaĢımın geleneksel öğretime göre matematik baĢarısını olumlu yönde etkilediğini ortaya çıkarmıĢtır. AraĢtırmanın diğer bulgusuna göre, disiplinler arası yaklaĢımın geleneksel yaklaĢımlara göre eleĢtirel düĢünme eğilimi üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı ortaya çıkarmıĢtır.

Zayif (2008), çalıĢmasında öğretmen adaylarının akademik baĢarıları ile eleĢtirel düĢünme eğilimleri arasında meraklılık alt boyutu dıĢında anlamlı bir farklılık olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Gürleyük (2008), çalıĢmasında elde edilen bulgular, sınıf öğretmeni adaylarının öğrenme stilleri, sınıf düzeyleri, cinsiyetleri, mezun oldukları lise türü değiĢkenlerine göre anlamlı düzeyde farklılaĢırken, sosyo ekonomik düzey değiĢkenine göre ise anlamlı farklılık göstermemiĢtir. Ayrıca öğretmen adaylarının akademik baĢarıları ile eleĢtirel düĢünme eğilimleri ve problem çözme becerileri ile eleĢtirel düĢünme eğilimleri arasında anlamlı bir iliĢki bulunmazken, öğretmen adaylarının akademik baĢarıları ile problem çözme becerileri arasında orta düzeyde pozitif ve anlamlı bir iliĢki tespit edilmiĢtir.

Küçük (2007), araĢtırmasının sonucunda öğretmen adaylarının eleĢtirel düĢünme eğilimleri alt ölçekleri ile duygusal zekâ alt boyutları arasında anlamlı bir iliĢki olduğu belirlenmiĢtir. Fakat bu iliĢkinin pozitif yönlü, düĢük ve orta derecede olduğu gözlenmiĢtir. Öğretmen adaylarının eleĢtirel düĢünme ölçeği ve duygusal zekâ anketinden aldıkları toplam puanlar anlamlı pozitif yönlü ve orta seviyede bir iliĢki olduğu saptanmıĢtır.

Demirhan (2010), çalıĢmasında araĢtırmanın bulguları incelendiğinde, deney grubu ve kontrol grubunun eleĢtirel düĢünme eğilimlerine iliĢkin ön test ve son test puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıĢtır. Ayrıca, deney grubu ve kontrol grubunun deneysel iĢlem öncesi ve sonrası eleĢtirel düĢünme eğilimlerine iliĢkin puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıĢtır.

Turan (2009), çalıĢmasında eleĢtirel düĢünme becerileri öğretimine dayalı eğitim alan deney grubu öğrencileriyle, mevcut Biyoloji Öğretim Programı‟na göre eğitim alan kontrol grubu öğrencilerinin California EleĢtirel DüĢünme Eğilimi Ölçeği ön test-son test puanları arasında anlamlı bir farklılık oluĢmadığını gözlenmiĢtir.

Sağ (2010), araĢtırmanın sonucunda, 10. ve 12. sınıflar arasında problem çözme gücünde anlamlı bir fark bulunmazken eleĢtirel düĢünme gücünde ise 12. sınıflar lehine anlamlı bir fark bulunmuĢtur.

Tabak (2011), çalıĢmasında Müzik Eğitimi Öğretmenliği Anabilim Dalı 4. sınıf öğrencilerinin eleĢtirel düĢünme eğilimleri; yaĢ, cinsiyet, üniversiteye baĢlamadan önce yaĢadıkları yerler, anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi, günlük televizyon izleme süresi, anne tutumu ve baba tutumuna göre anlamlı bir fark göstermezken; gazete okuma sıklığına göre ise anlamlı bir fark göstermiĢtir.

5.1.3. Proje Tabanlı Öğrenme YaklaĢımının EleĢtirel DüĢünme Becerisinin

Benzer Belgeler