• Sonuç bulunamadı

el-Vüsûl’ün Tahrîcü’l-fürû Eserleri Arasındaki Yeri

2. BÖLÜM: TİMURTÂŞÎ’NİN EL-VÜSÛL İLÂ KAVÂİDİ’L-USÛL ADLI ESERİ

2.7. el-Vüsûl’ün Tahrîcü’l-fürû Eserleri Arasındaki Yeri

Bu bölümde el-Vüsûl ile tahrîcü’l-füru’ literatürünün diğer beş eseri arasındaki ilişkiye yer verilecektir. Ortak bir amaca yönelik yazılan tahrîcü’l-füru’ literatürüne ait bu altı eser, takip ettiği sistematik açısından iki kısma ayrılır. Bunlardan Debûsî ve Zencânî’ye ait eserler füru’ eserlerinin sistematiğine; Tilimsânî, İsnevî, İbn Lahhâm ve Timurtâşî’ye ait eserler ise usul eserlerinin sistematiğine sahiptir. Muhteva olarak baktığımızda Debûsî, Zencânî ve Tilimsânî’nin eserleri daha çok mezhepler arası mukayese özelliğine sahipken İsnevî, İbnü’l-Lahhâm ve Timurtâşî’nin eserlerinde mensup oldukları mezhebi esas alınmıştır.

Tahrîcü’l-füru literatürünün oluşmasına zemin hazırlayan daha önceden yapılmış birtakım çalışmalar bulunmaktadır. Şöyle ki tahrîcü’l-füru türünün ilk örneği olan Zencânî’nin Tahrîcü’l-furu ale’l-usûl eserine kadar olan dönemde mezhebin usulü yerleşmiş, ihtilaflı konular ve kaidelerin tespiti yapılmıştır. İhtilaflı meseleler ve bu meselelerin dayandığı kaideler de mevcuttur. Geriye bu bilgilerin yoğrulup mezheplerin

272 Güman, Nahiv-Fıkıh Usûlü İlişkisi, 29; Bedir, “Kelâmcı ve Fıkıhçı Usul Geleneklerine İlişkin Bazı Eleştirel Mülâhazalar”, 67.

61

fıkıh anlayışını yansıtan belli kaidelere dayandırılması işi kalmıştır. Tahrîcü’l-füru eserleri bir bakıma bunu üstlenmektedir.273 Buna göre literatürde yer verilen Debûsî’nin eserinin el-Vüsûl’den birtakım farklılıkları vardır. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:

• Debûsî Te’sî’sü’n-nazar’da hakkında ihtilaf bulunan kaidelerin tespitine yer vermiştir. Usul ve furu’ bağlantısını kurmasının yanında furu’a ait ihtilafların dayandığı kaideler çerçevesinde mukayese yapar. Timurtâşî ise el-Vüsûl’de kaideleri veya ihtilaflı meselelerin tespiti gibi bir gayeye yönelik faaliyet göstermez. Mukaddimesinde de belirttiği üzere Timurtâşî’nin yaptığı mezhepte daha önce bulunmayan bir tertip ve dizime sahip olan İsnevî’nin yöntemi ile bir eser oluşturmaktan ibarettir.

• Te’sîsü’n-nazar’da Hanefi imamların kendi arasındaki ihtilaf, Hanefiler ile Şâfiî, İmam Malik ve İbn Ebû Leylâ arasındaki ihtilafa yer verilir. Bu tercih ihtilaf temelli bir tertibin benimsendiğini göstermektedir. Timurtâşî ise eserinde Kur’an, sünnet, icma gibi başlıkları tercih etmiş ve usul eserlerinin tertibini esas almıştır. Ayrıca Timurtâşî’nin eserinde Hanefî imamların kendi arasında olan ihtilaf ve Hanefiler ile Şâfiîler arasında olan ihtilafa da yer verdiği görülür. Benzer bir amaca binaen kaleme aldıkları söylenebilirse de Te’sîsü’n-nazar’da daha çok ihtilaf sebepleri vurgusu274 el-Vüsûl’de ise mezhebin usûl ve füru’unun ilişkilendirilmesine dair husus öne çıkmaktadır.

• Te’sîsü’n-nazar’da kaidelerin büyük çoğunluğu fıkıh kaideleri iken275 el-Vüsûl’de kaidelerin büyük bir kısmını usul kaideleri oluşturur.

• Debûsî’nin eserinde genellikle imamların görüşlerine yer verip daha çok kaideler üzerinde meydana gelen ihtilafa yoğunlaşması sebebiyle hakkında ihtilaf bulunan kaide imamların görüşleri çerçevesinde ele alınmıştır.276 Timurtâşî ise eserinde imamların mesele ile ilgili görüşüne yer vermiş, bunun yanında yoğun olarak mezhebin muteber kaynaklarından da nakilde bulunmuştur.

Zencânî’ye ait Tahrîcü’l-füru’ ale’l-usûl adlı eser literatürde meselelerin işlenişi ve sistematiği itibariyle277 tahrîcü’l-füru’ tarzının ilk örneğini temsil eder.278 Aynı literatürde

273 İltaş, “Zencânî’nin ‘Tahrîcü’l-Fürû Ale’l-Usûl’ İsimli Eseri Üzerine Bir Değerlendirme”, 82-83. 274 Debûsî, Te’sîsü’n-nazar, 9.

275 İltaş, “Zencânî’nin ‘Tahrîcü’l-Fürû Ale’l-Usûl’ İsimli Eseri Üzerine Bir Değerlendirme”, 84. 276 Kızılkaya, Hanefî Mezhebinde Kavâid İlmi ve Gelişimi, 187-188.

277 Okuyucu, “Tahrîcü’l-Furû Ale’l-Usûl Edebiyatı”, 116. 278 Güman, Nahiv-Fıkıh Usûlü İlişkisi, 18.

62

değerlendirilen Tahrîcü’l-füru’ ale’l-usûl ve el-Vüsûl ise gerek tertip gerekse metot bakımından birbirinden farklıdır. Bu farklılıklardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

• Zencânî Tahrîcü’l-füru’ ale’l-usûl adlı eserini füru-ı fıkıh eserlerinin düzenine göre oluşturmuştur. Salât, zekât, savm, hacc, büyu’, gasp, nikâh, cirâh, hudûd ve siyer başlıklarını içeren kitapta bu konular ile ilgili kaideler ve kaidelerle ilgili örnek meselelere yer verilir. Buna karşılık Timurtâşî eserinde usul eserlerinin tertibini kullanmakta ve Zencânî’nin kitabına nispetle el-Vüsûl daha fazla örnek içermektedir. Bazı başlıklarda yirmiyi aşan örneğe yer verilmiştir.279

• Zencânî’nin eserinde meseleler Hanefi ve Şâfiî mukayeseli olarak ele alınmıştır. Bu sebeple Zencânî’nin eseri, füru örneklerinden hareketle Ebu Hanife ve Şâfiî’nin ictihadlarında belirleyici olan asılları tespit etmeyi amaçlayan bir hukuk felsefesi kitabı görünümünde iken Timurtâşî’nin eseri ise alışıldık olmayan bir üslupla yazılmış bir fıkıh usulü eserini andırır.280

• Zencânî eserinde nakle yer vermek yerine ihtilafa neden olan genel kuralları kendi ifadesiyle aktarmayı tercih ederken Timurtâşî’ye ait eserin ana mihverini nakil oluşturmuştur.

Timurtâşî yedi kısma ayırdığı eserinde bab, fasıl ve mesele olarak alt başlıklar altında kaideler ve buna bağlı füru’ meselelerini ele almaktadır. Ayrıca müellif eserin ilk bölümünün büyük bir kısmını lafız bahislerine tahsis etmiştir. Timurtâşî eserde tertip ve dizim olarak İsnevî’nin et-Temhîd adlı eserini takip ettiğini söylemiştir. Fakat bu tartışmaya açık bir husustur. Bir kısmını muhteva olarak değerlendirdiğimiz eserler hakkında şekil olarak birkaç hususu daha zikretmek yerinde olacaktır.

• İsnevî eserini kitap, sünnet, icma, kıyas, hakkında ihtilaf bulunan deliller, teâdül, ictihat ve ifta olmak üzere yedi bölüme ayırmıştır. Dil konularına yer vermekle beraber bu konuların ayrıntısını el-Kevkebü’d-dürrî adlı başka bir eserine havale etmiştir. İsnevî et-Temhîd adlı eserinin mütemmimi olarak telif ettiği

el-Kevkebü’d-dürrî’yi de benzer bir yöntemle nahiv ve fıkıh usulü ilişkisini

göstermek amacıyla yazmıştır. Nitekim Timurtâşî İsnevî’nin et-Temhîd ve

279 Timurtâşî, el-Vüsûl, 196-201, 289-290, 300-303.

63

Kevkebü’d-dürrî’de ayrı ayrı yaptığını daha öz bir şekilde tek eserde

toplamıştır.281 Bu sebeple el-Vüsûl, et-Temhîd’e kıyasla daha muhtasardır. • Timurtâşî eserinde önce bir kaide veya usul meselesini zikreder, daha sonra buna

bağlı füru’ meselelerini çoğunlukla Hanefi mezhebinin temel kaynaklarından, bazen de diğer mezhep kaynaklarından nakleder. Timurtâşî’nin eserinde usul kaideleri ve fer’î meseleler Hanefi mezhebi temelinde ele alınmıştır. Bu

et-Temhîd’de İsnevî’nin Şafiî mezhebi için yaptığının aynısıdır.

• İsnevî et-Temhîd’de önce Şâfiî fakihlerin ihtilafına yer vermiş, ardından bunun yol açtığı fer’î meseleleri zikretmiştir.282 Timurtâşî de bir usul meselesi veya kaidesini aktardıktan sonra önce Hanefî fakihlerinin konuyla ilgili ihtilaflarını, ardından bu ihtilaftan neş’et eden fer’î meselelerdeki görüş ayrılıklarını ele almıştır.

• Bu iki kitap arasında Hanefî metodu ve mütekellimîn metodu açısından da birtakım farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin; usul eserlerinde özel bir başlık altında ele alınan edatların Hanefî fıkıh usulü içindeki yeri hakikat-mecaz konusundan hemen sonradır. Mütekellimîn usulcüleri ise edatları kitap başlığı altında “lügât” (lügatler) başlıklı birinci bölümün sekizinci faslında ele alırlar.283 İsnevî başlık itibariyle belirtmese de konuları benzer bir sıralamaya tabi tutmuştur. Buna göre et-Temhîd’de edatlarla ilgili meseleler “lügât” (dil bahisleri) konusu altında vaz’, lafızların taksimi, iştikak, müteradif ve te’kid, müşterek, hakikat-mecaz ve teâruz meselelerinden hemen sonra ele alınır. Timurtâşî ise hanefî usulcülerin düzenini gözetmiş ve edatları “Kitap” başlığı altında mana harflerinin tefsiri adlı fasıl altında ele almıştır. Bu kısımda ise edatlar bahsi, bir önceki başlık altında ele alınan hakikat ve mecaz konusuyla ilişkilendirilmiş ve bu konulara ait meseleleri müteakip ele alınmıştır.284

Tahrîcü’l-füru’ literatüründe Malikî mezhebinin tanınmış örneklerinden olan

Miftâhu’l-vüsûl adlı eserinde Tilimsânî, merâtib esaslı deliller tasnifini kullanmıştır.285 Eserin mukaddimesinde yöntemine dair getirdiği açıklamada fıkhî meselelerde hükmün dayanağı olan delili; delilün binefsihî ve mutadammın li’d-delîl olmak üzere iki ana kısma

281 Kızılkaya, Hanefî Mezhebinde Kavâid İlmi ve Gelişimi, 194-195. 282 Kızılkaya, Hanefî Mezhebinde Kavâid İlmi ve Gelişimi, 191. 283 Güman, Nahiv-Fıkıh Usûlü İlişkisi, 209.

284 Timurtâşî, el-Vüsûl, 172-209; İsnevî, et-Temhîd, 283-299. 285 Okuyucu, “Tahrîcü’l-Furû Ale’l-Usûl Edebiyatı”, 119.

64

ayırmış ve kitabını bu kısımlara göre tertip etmiştir.286 Tilimsânî’nin tertipte izlediği bu yol Miftâhu’l-vüsûl ile başta el-Vüsûl olmak üzere tahricü’l-furu literatürüne ait diğer eserler arasındaki en belirgin farklardan biridir.

• Bir Malikî fakihi olan Tilimsânî eserinde Hanefî, Malikî ve Şafii mezhebinin görüşlerine de yer vermiştir. İhtilafların merkeze alındığı eserde dil ile ilgili usul tartışmalarına ağırlık verilmiştir. Dolayısıyla görüş ayrılıklarını sadece kaideler üzerinden açıklamak yerine eserde farklı yaklaşımlara ait görüşleri de zikretmiştir.287 Timurtâşî’nin eserinde ise Şafiî mezhebinin görüşlerine yer vermekle beraber Hanefi mezhebinin görüşleri ön plandadır.

İbn Lahhâm’ın tahrîcü’l-furu literatürüne ait el-Kavâid ve’l-fevâidü’l-usûliyye adlı eseri Hanbeli mezhebine ait bir örnek olup İbn Lahhâm bu eseri et-Temhîd’i model alarak oluşturmuştur. Bu eserde müellif İsnevî’nin ismini zikretmeden et-Temhîd’den çokça nakilde bulunmuştur. Bu itibarla Timurtâşî’nin ve İbnü’l-Lahhâm’ın aynı kaynaktan beslendiğini daha önce ifade etmiştik. Ancak İbn Lahhâm’ın eserinin tertibinde birtakım farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu farklılıklardan bazıları şunlardır:

• Dil meselelerini merkeze aldığı kitapta kaideler herhangi bir tasnife tabi tutulmaksızın dağınık olarak sıralanır. Timurtâşî ise eserde kaideler ilgili olduğu başlık altında ele alınır.

• İbnü’l-Lahhâm eserini İsnevî ve Timurtâşî’de olduğu gibi mensup olduğu mezhep temelinde oluşturmuştur. Timurtâşî’nin eserinde yer verdiği, icma, kıyas, ictihat ve ifta meseleleri daha yüzeyseldir. Bu itibarla İbnü’l-Lahhâm’ın tertibinde genel olarak mükellefiyetle ilgili kaideler, dil meseleleri, hulefâ-i raşidînin icması gibi konular yer alır. el-Vüsûl’ün konu kapsam ve çeşitliliği bakımından İbn Lahhâm’ın el-Kavâid adlı eserinden daha kapsamlı olduğu söylenebilir.