• Sonuç bulunamadı

Ekoturizmin Türkiye’deki Gelişimi ve Uygulamaları

Türkiye, turistik ürün çeşitliliği, doğal güzellikleri, kültürel ve tarihsel zenginliği, ve aktif seyahat işletmeleri, ulaşım olanakları ile büyük bir potansiyel taşımaktadır.

Turizm sektörünün ulusal ekonomiye katkısı ve sosyal faydaları sektörün gelişmesine ve destinasyonlar arasında rekabete sebep olmuştur. Bu rekabet ortamında kullanılan en önemli araç, mevcut kaynakları kullanarak, turistik ürünü çeşitlendirmektir. Türkiye, yeni turizm akımlarına uymak için, öncelikle ürün çeşitlendirmesine başlamış, alternatif turizm çeşitlerinin oluşturulması için harekete geçmiştir (Tosun vd., 2003).

Türkiye’de ekoturizm kavramının tanınması ve uygulanması çok yaygın olmamakla birlikte, ülkemiz sahip olduğu doğal güzellikler ve kültürel değerler itibariyle ekoturizmin uygulanabilmesi için çok uygundur. Söz konusu potansiyel

göz önünde bulundurularak, ekoturizm ile ilgili çalışmalar ülkemiz turizm politikalarında daha fazla yer almaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalara örnek olarak; Nisan 2002’de Ankara’da toplanan II. Turizm Şurasında, ekoturizm bir ana başlık halinde incelenmiş ve bu konuda çok sayıda bildiri sunulmuştur.

Ekoturizmin en önemli alt yapısını “Doğa Koruma Sistemleri” oluşturmaktadır. Başta ulusal parklar olmak üzere, doğa parkları, doğayı koruma alanları, doğa anıtları gibi “Korunan Alan” yönetim statülerini içeren bu sistemlerin temel işlevleri; özel durumlarda ulusal kalkınma ve gelişme yönünden stratejik bir önem taşımalarıdır (Akesen, 2009: 370). 2014 yılı itibariyle Türkiye’de, Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından ilan edilmiş 40 adet milli park bulunmaktadır (http://www.milliparklar.gov.tr/, 2014):

Ağrı Dağı Milli Parkı Aladağlar Milli Parkı

Altınbeşik Mağarası Milli Parkı Altındere Vadisi Milli Parkı Başkomutan Tarihi Milli Parkı Beydağları Sahil Milli Parkı Beyşehir Gölü Milli Parkı

Boğazköy - Alacahöyük Milli Parkı

Dilek Yarımadası - Büyük Mendere Deltası Milli Parkı Gala Gölü Milli Parkı

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Göreme Tarihi Milli Parkı

Hattila Vadisi Milli Parkı Honaz Dağı Milli Parkı

Ilgaz Dağı Milli Parkı Kaçkar Dağları Milli Parkı Karagöl-Sahara Milli Parkı Karatepe Aslantaş Milli Parkı Kazdağı Milli Parkı

Kızıldağ Milli Parkı Kovada Gölü Milli Parkı Köprülü Kanyon Milli Parkı Kuş Cenneti Milli Parkı Küre Dağları Milli Parkı Marmaris Milli Parkı Munzur Vadisi Milli Parkı Nemrut Dağı Milli Parkı Nenehatun Tarihi Milli Parkı Saklıkent Milli Parkı

Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı Soğuksu Milli Parkı

Spil Dağı Milli Parkı Sultan Sazlığı Milli Parkı Tektek Dağları Milli Parkı

Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı Troya Tarihi Milli Parkı

Uludağ Milli Parkı Yedigöller Milli Parkı Yozgat Çamlık Milli Parkı

Tabiatı Koruma Alanı; bilim ve eğitim bakımından önem taşıyan nadir, tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tutmuş, ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri ihtiva eden ve mutlak korunması gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat parçalarını ifade etmektedir (http://duzce.ormansu.gov.tr,2014). 2014 yılı itibariyle Türkiye’de 31 adet tabiat koruma alanı bulunmaktadır (http://www.milliparklar.gov.tr, 2014).

Tabiat Anıtı; tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değerlere sahip ve milli park esasları dahilinde korunan tabiat parçalarıdır (http://duzce.ormansu.gov.tr). 2014 yılı itibariyle Türkiye’de 111 adet tabiat anıtı bulunmaktadır (http://www.milliparklar.gov.tr, 2014).

4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 2.maddesine göre; Yaban Hayatı Koruma Sahası; yaban hayatı değerlerine sahip, korunması gerekli yaşam ortamlarının bitki ve hayvan türleri ile birlikte mutlak olarak korunduğu ve devamlılığının sağlandığı sahalarıdır (http://duzce.ormansu.gov.tr,2014). Türkiye’de mevcut Yaban Hayatı Koruma Sahası 80 adettir (http://www.milliparklar.gov.tr, 2014).

Tabiat Parkı; bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenmesine uygun tabiat parçalarıdır (http://duzce.ormansu.gov.tr,2014). Türkiye’de 193 adet tabiat parkı bulunmaktadır (http://www.milliparklar.gov.tr, 2014).

Türkiye’nin ekoturizm açısından önemli diğer bir kaynağı Uluslar arası Ramsar Sözleşmesi Doğrultusunda belirlenen 1.295.546 hektarlık yüz ölçümü ile 76 adet sulak alanlardır (Demir ve Çevirgen, 2006: 140). Ayrıca sulak alanlardan 13’ü 1971 yılında imzalanan Uluslararası Ramsar Sözleşmesine göre Ramsar Sulak Alanı olarak ilan edilmiştir (http://www.ramsar.org, 2014).

Kültür ve Turizm Bakanlığı, turistik ürün çeşitlendirmesi ve kıyı alanlarındaki turizm yoğunlaşmasını azaltmak ve turizmin sosyo-ekonomik faydalarını daha az gelişmiş bölgelere dağıtacak şekilde tatilleri yaymayı amaçlayan bir politika izlemektedir. Bu amaçla geliştirilen projeler şunlardır; Mavi Bayrak Projesi, Çam Ödülü Projesi, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi, ATAK Projesi,

Belek Yönetim Planı, Dağ-Doğa Yürüyüşü Projesi, Yayla Turizmi Projesi, Akarsu Turizmi Projesi, Bisiklet Tur Güzergahlarının Belirlenmesi-Geliştirilmesi Projesi, Atlı Doğa Yürüyüşü Projesi, Mağara Turizmi Projesi, Sportif Olta Balıkçılığı Projesi, Kus Gözlemciliği Projesi, Tarım- Çiftlik Turizmi Projesi, Botanik Turizmi Projesi, İpek Yolu Projesi, Av Turizmi Projesi (Bakırcı, 2002: 244-246).

Türkiye’ye yönelik ekoturizm talebine bakıldığında bu konu ile ilgili olarak yapılmış çok az çalışmanın mevcut olduğu görülmektedir. 1996 yılında yapılan bir çalışmada 31 adet milli parkın 7’sinde ziyaretçi istatistiği tutulduğu ve toplam ziyaretçi sayısının 1.774.166 kişi olduğu belirlenmiştir. Yine aynı çalışmada milli parklar ve orman içi dinlenme yerlerini yılda 15 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği, bu ziyaretçilerin yaklaşık 6.958.115’inin milli parkları ziyaret ettiği tespit edilmiştir (Demir ve Çevirgen, 2006: 149). Türkiye’nin ekoturizm arz kaynaklarına bakıldığında ise ekoturizme yönelik kaynakların çoğunu milli parklar, tabiat alanları, tabiatı koruma alanları, tabiat anıtları gibi koruma alanları oluşturmaktadır. Özellikle milli parklar sahip oldukları çok çeşitli doğal, kültürel, jeolojik, tarihi ve arkeolojik değerleri ile ekoturizm açısından büyük öneme sahiptir (Demir ve Çevirgen, 2006: 139).